ANNAN’IN İPİYLE KUYUYA İNMEK

ANNAN’IN İPİYLE KUYUYA İNMEK - images21

ANNAN’IN İPİYLE KUYUYA İNMEK - images21

ANNAN’IN İPİYLE KUYUYA İNMEK

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Dünya bir tiyatro sahnesi, BM ve “bağlı yan kuruluşlar” da senaryo yazarları topluluğu..

“Bağlı yan kuruluşlar” lâfının içine UNESCO, UNİCEF, WHO, Dünya Bankası, UNHCR, FAO gibi “masum” insani kuruluşları kolaylıkla sokabilirsiniz.. (Dünya Bankası bağlantısı nokta nokta çizgiyle gerçekleştirilmiştir..)

Bütün senaryolar Güvenlik Konseyi’nin “5 Daimi Delegesi”nin hayallerine, fantezilerine, kaprislerine göre yazılır, “bağlı yan kuruluşlar” da gerekli kostüm/dekor desteği sağlarlar.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Birleşmiş Milletler’in, üye ülkeler arasında güvenlik ve barışı korumakla yükümlü, en güçlü organıdır. Birleşmiş Milletler’in diğer organları sadece tavsiye kararı alabilirken, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararları, tüm üye ülkeler açısından bağlayıcılık taşımaktadır. Bu bağlayıcılık, üye ülkelerin tamamına yakını tarafından imzalanmış olan Birleşmiş Milletler Tüzüğü’nde açık bir şekilde belirtilmiştir. Sadece daimi üyelerin veto hakkı vardır, “geçici üyeler” sadece birer figürandır.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, kararları veto etme hakkı bulunan daimi üyeler ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya’dır.

İkinci Dünya Savaşı’nın “galipleri”..

Almanya ve Japonya “mağluplar” safında yer aldığı için bu listede yokturlar.

Tesadüfe bakın ki veto yetkisine sahip beş daimi ülke olan Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa ve İngiltere aynı zamanda dünyanın en çok silah üreten ve pazarlayan ülkeleridir. Sadece Çin, Almanya’dan sonra altıncı durumdadır.

Öyleyse bu saatten sonra pikaba Orhan Gencebay’ın “Batsın Bu dünya” 45’liğini koyabilirsiniz.

Geliyoruz BM Genel Sekreteri’ne..

Genel Sekreter Birleşmiş Milletler’in gayri resmi olarak sözcüsü ve liderliğini görevini üstlenir.

Genel Kurul’a BM çalışmaları üzerine yıllık rapor sunar; uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit olarak değerlendirdiği durumlarda Güvenlik Konseyi’ni uyarabilir; uluslararası anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapabilir.

“Genel Sekreter, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin önerisi üzerine atanır”…… denirse de inanmayın.

ABD “atar” ve kullanır.

Şimdiye kadarki Genel Sekreter’ler; ilk kuruluştaki Jebb (İngiltere) hariç “Üçüncü Dünya Ülkelerinden” ve “özenle” seçilmişlerdir.

Sonrakiler Norveç, İsveç, Burma, Avusturya, Peru, Mısır, Gana ve Güney Kore’lidir.

Bu ülkeler (ve dünyanın 5 daimi üyenin haricinde geri kalanları) dünya politikasına görev süreleri içinde kendilerinin yön verdiği hayaliyle yaşamışlardır.

Geliyoruz Annan’a…

Annan Gana’lıdır ve 1997-2006 arasında iki dönem görev yapmıştır.

Gana’dan çıkıp dünya siyaset sahnesini “yönetmiştir! ”.

Kendisini 2004’de tanıdık.. Kıbrıs “anlaşmazlığı”nda “masaya oturtttuğu taraflar”ın “anlaşamadığı” konulardaki “boşlukları doldurma” yetkisini de verdik.

O Annan Planı rezilliğini hep beraber yaşadık.

“2000 yılı başlarında Kıbrıs’ta BM Genel sekreteri Kofi Annan adıyla anılan bir plan hazırlandı. Bol tuzaklı bir plandı. İtirazlar yüzünden beş kez değiştirildi.BM Genel Sekreterinin böyle bir yetkisi var mıydı hiç sorgulanmadı….

                Annan planına göre Türkiye’nin garantörlüğü hiç haline getiriliyor. Türk ordusu kısa bir süre içinde Kıbrıs’tan ayrılacak. Belki sembolik bir birlik kalacak…

                Türkler ille evet desin diye bastırılan Annan Planı özetle şöyle bir plan: Plana göre 100.000 Türk evini barkını terk edecek. KKTC’de kamu sektöründe çalışan her 10 kişiden 7’si işini kaybedecek. KKTC’nin ekilebilir topraklarının %70’i Rumlara verilecek. Güzelyurt ve Gazi Magosa bölgesi Rumların olacak. Kuzeye A ve B haritalarına göre 60-80 bin Rum yerleşecek. Türkler Rum denizi içinde küçük adalar halinde yer alacaklar. Rumlar hemen her yerde çoğunluk olacaklar. Kararlar hemen her aşamada çoğunlukla verileceği için Türk azınlığa verilen haklar gittikçe sıfırlanacak. BM Barış Gücünün sayısı arttırılacak. Neden? Çünkü bu plan uygulanırsa çatışmaların çıkması doğal… Planın Türkçe metni de yok”. (“ÇILGIN TÜRKLER-KIBRIS”. Turgut Özakman. Sayfa 452)

Şimdi işte “bu” Annan; Suriye meselesine de “el atmış”..

Annan’ın Kıbrıs Planını vakti olan iyi incelesin.. Zaten o plan da aslında Amerika’nın gözetiminde/denetiminde İngiliz Lordu Hannay’in yıllar önce hazırladığı/düzeltilmiş, güncelleştirilmiş bir metin idi.

Şimdi siz, bu kadar “yararlı” fon bilgiden sonra halâ;

Ve Kıbrıs meselesindeki “başarısız/fiyasko/sabıkası”ndan sonra halâ…..

Annan’ın; Türkiye, Suriye ve bölge ülkeleri “lehine” mi arabuluculuk yaptığını/yapacağını düşünüyorsunuz?

İplerin kimin elinde olduğuna bakın.

Dünkü 6 dakikalık Hatay Çadır Kent ziyaretinde, “Esad yanlısı Suriyeli sığınmacıların” bile kendisine terlik fırlattığını ) duydunuz mu?

Hatay’da Esad yanlıları da mı var?

Ne iştir? 11 Nisan 2012

57′NCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir