PKK’LI GENERAL/BAKAN

PKK’LI GENERAL/BAKAN - images21

PKK’LI GENERAL/BAKAN - images2

PKK’LI GENERAL/BAKAN

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Bağış ve Romanya’daki mevkidaşı Orban, Bükreş’te AB konularında işbirliği mutabakat muhtırasını imzalamışlar..

Bağış, imza törenin ardından sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Romanya ile AB konulu mutabakat muhtırası imzalayıp, AB’de Türkiye’ye karşı defans yapanlara bugün Hagi’ninkiler kadar güzel bir gol attık” demiş.

Tam da Twitter ciddiyetine uyan bir üslûp kullanmış.

Genç nesil, bu Twitter diplomasisi ile vakit geçirirken neredeyse aynı saatlerde güneyimizden kalemize giren bir duble gol/ üçlük atış’ı ise görmezden gelmiş.

5 Nisan öğleden sonra ajanslara şu haber düştü;

“Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Başbakanı Neçirvan Barzani, yeni kabinesinde eski PKK’lı olan Aziz Veysi’yi İçişleri Bakanı yapıyor. PKK hainlikle suçlayınca örgütten kaçan Veysi, Mesud Barzani’ye sığındıktan sonra Kürdistan Peşmerge Özel Kuvvetler Komutanı olarak atanarak, kendisine General rütbesi verilmişti”.

Vay anasını sayın seyirciler..

Demek Kuzey Irak’ta “bağımsız” bir “bölgesel Kürt Yönetimi” vardı, onun “Peşmerge Özel Kuvvetleri” vardı,  o Özel Kuvvetlerin bordo bereli bir generali vardı ve o general eski bir PKK’lı idi.

Ve Barzani “o” generali, yâni eski PKK’lı generali şimdi de “bakan” yapmaya kalkıyordu.

PKK’lının “eski”si nasıl oluyordu acaba?

PKK’lı “eskiyince” Kürtçülük idealinden vaz mı geçiyordu?

Her neyse…  48 saat içinde perde gerisinde işe bazı iyi saatte olsunlar karıştı ki bu günkü haberde “PKK’lı general”in yeni kurulan kabinede yer almadığı açıklandı.

Aynı saatlerde Barzani Washington’da, Obama zamanında ikinci defa “Başkanlık protokolü” ile karşılanıyordu.

Bizim de “President Barzani” başlıklı yazımızı yazalı bir hafta olmamıştı.

Ve President Barzani Washington’da konferans veriyordu.

Haber şöyle;

“Barzani, ABD’deki düşünce kuruluşu Washington Institute’da verdiği konferansta, Irak’ın ciddi krizle karşı karşıya olduğunu söyledi.

‘Bağdat’ta tek bir kişinin, hem başbakan, hem genelkurmay başkanı, hem savunma bakanı, hem içişleri bakanı hem de istihbarat başkanı olduğu, son olarak da Irak Merkez Bankası’nı kendisine bağladığı durumla yüz yüzeyiz. Dünyanın neresinde böyle birşey görülmüş?’ diyen Barzani, merkezi hükümetin, anayasayı da ihlal ettiğini savundu.

Irak’ta ‘diktatörlüğün’ yeniden ortaya çıkmasını önlemek için tüm Iraklı siyasi grupların birlikte çalışması gerektiğini ifade eden Barzani, ‘Sorunları ele alıp çözüm bulmamız, bizim en fazla tercih ettiğimiz seçenek. Bağdat’taki mevcut statükonun devam etmesini asla seçenek olarak kabul etmeyeceğiz. Aksi halde, kendi kararlarını vermeleri için halkımıza gitmek zorunda kalacağız’ diye konuştu. ‘6 yıldır sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz, artık daha fazla bekleyemeyiz, yorulduk, bıktık. Sözlerin hayata geçirilmesi için spesifik ve net zaman sınırı olmalı. Dolayısıyla, diğer Iraklı gruplarla birlikte çalışarak sorunlara çözüm bulma şeklindeki en tercih ettiğimiz seçenek üzerinde gayret göstereceğiz. Ama çözüm bulunamazsa, o takdirde halkımıza gideceğiz ve özgürce kendi kararlarını vermeleri için ortadaki tüm gerçekleri önlerine koyacağız. (Gerekirse) Halkımıza gitmek bizim hakkımız, ama bu son seçenek. Böyle olursa, bölgesel yönetimin parlamentosu halkın önüne ne tür bir soru koyulacağına karar verecek. Bağdat’la sorunların çözülmesi için bir zaman limitimiz var, ama burada açıklamak istemiyorum.’

Türkiye üzerinde de fikir beyan eden “bölgesel lider” Barzani şöyle dedi;

‘Türkiye’de önemli değişimler olduğu kuşkusuz. Ama gerek Türkiye’de gerekse diğer yerlerdeki Kürt sorunu, şiddet yoluyla çözülemez. Dolayısıyla ne Kürtler amaçlarına şiddet yoluyla ulaşabilirler, ne de Kürtler şiddet yoluyla yok edilebilir. Bu nedenle, sorun sadece barışçı yollarla çözülebilir. Çünkü bu durumun devamı, sadece daha fazla kanın akmasına yol açar ve dökülen her kan, Kürt olsun, Türk olsun, Arap olsun, İranlı olsun, bizi üzer.

Bizler kardeş ve komşuyuz, birlikte barışçı şekilde yaşamak istiyoruz. Eğer sorunun çözümü için Türkiye’ye ve ayrıca PKK’ya yardım gerekiyorsa, bunu yapmaya hazırız. Çabalarımıza ve PKK’ya sorunları çözmek için şiddete ya da silaha başvurmaması için baskı uygulamaya ve çağrıda bulunmaya devam edeceğiz. Eğer barışçı yaklaşımı seçerlerse, sorunun çözümüne katkı sağlamak için onlara yardım edeceğiz, ama savaş ya da kavgayı seçerlerse o halde biz başka bir yön izleyeceğiz’.

‘Pozisyonumuz çok net. Köklü tarihimiz ve deneyimimiz bize şunu gösterdi ki, PKK sorunu savaş ve şiddet yoluyla çözülemez. İster Türk Hükümeti, ister PKK olsun, barışçı bir yaklaşım seçtikleri takdirde, bu sorunun barışçı biçimde çözümü için sunabileceğimiz katkılar noktasında işbirliğimiz ve yardımlarımızda hiçbir sınırlama olmaz. Ama herhangi bir taraf farklı bir yolu, şiddeti seçerse, o zaman bu sürecin parçası olmayacağız’.

Barzani, Suriye’deki Kürtlere yönelik soru üzerine, ‘şu anda ne Suriye’deki mevcut yönetimin ne de muhalefetin, Kürt halkına somut bir şey sunduğunu” ifade ederek, “Onları desteklemeye hazırız. Bu askeri destek ya da mühimmat sağlama şeklinde değil, manevi, siyasi ve finansal destek olacak ve etkimizi kullanarak sorunlarına çözüm bulmalarına yardımcı olmaya çalışacağız. Diğer muhalif gruplarla müzakerelere girmeleri onların hayrına olur. Suriye’nin geleceği de bizim için çok önemli. Gelecekteki yönetim, ülkedeki Kürtler ve diğer tüm kesimlere saygılı, demokratik ve çoğulcu olmalı’ diye konuştu”.

Siz de “Bölgesel President” Barzani’nin söylediklerinden hareketle;

1)Türkiye ve PKK’nın eşit düzeyde görülmekte olduğunu, kendisinin arayı bulmakla görevlendirilmiş olduğunu, 2) Kürtlerin şiddet yoluyla yok edilemeyeceğini, 3)  Suriye Kürtlerine yardım edeceklerini, 4)Irak’ta kaos ve diktatörlük olduğundan hareketle artık daha fazla dayanamayacaklarını;

…açıkladığının altını çizdiniz mi?

Hayret, Amerika Irak’a (ve Ralph Peters/Rice coğrafyasına) demokrasi getirmek için “müdahaleler”de bulunmuyor mu?

Peki, şu anda bahse konu coğrafyanın neresinde “demokrasi” var?

En önemlisi;, meğer “eskimiş” PKK’lıların generallikleri çoktan onaylanmış, şimdilerde de bakan olma yolları deneniyormuş da haberimiz yokmuş..

Demek eski ayları kırpıp yıldız yapan sadece Nasrettin Hoca değilmiş.. 6 Nisan 2012

57′NCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir