YENİ CHP İLE BOZULAN AND

Büyük Atatürk,9 Mayıs 1935'te CHP 4.Büyük Kurultayında partililere hitabında,"Uçurum kenarında yıkık bir ülke,türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar, yıllarca süren savaş  ondan sonra  içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler.İşte Türk devriminin bir kısa özeti"diyor  ardından ekliyor," Ulusa hizmet,ulusa hizmet yolunda bütün varlığımızla çalışmak parti üyelerinin bozulmaz and'ıdır"diyor. - kilicdaroglu partisinin grup toplantisinda konustu 111777 5

Büyük Atatürk,9 Mayıs 1935’te CHP 4.Büyük Kurultayında partililere hitabında,”Uçurum kenarında yıkık bir ülke,türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar, yıllarca süren savaş  ondan sonra  içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler.İşte Türk devriminin bir kısa özeti”diyor  ardından ekliyor,” Ulusa hizmet,ulusa hizmet yolunda bütün varlığımızla çalışmak parti üyelerinin bozulmaz and’ıdır”diyor.

O günden sonra parti üyelerinin ulusa hizmet yolunda bozulmaz and’ları çok kez kimi provokasyonlarla bozulmak istense de nihai sonucun alınmasında 2007’de “Cumhurbaşkanlığı seçimi krizi”nin milat oluşturduğunu görmek gerekiyor.

Şimdi yeniCHP 26 Şubat’ta yeniden bir kurultaya gidiyor…

*

Cumhurbaşkanlığı seçimi krizi sürerken Deniz Baykal’ın Genel Başkan olduğu CHP’nin statükocu yaklaşımları dolayısıyla  Sosyalist Enternasyonal’den çıkarılmasının konuşulduğu günlerden başlanmalıdır.

Ardından CHP’nin Enternasyonal’den atılmasını desteklemek üzere Alman,Fransız ve İsveçli parlamenterlerle Türk kökenli Cem Özdemir’in konuyu AB Parlamentosuna getirmesini hatırlamak gerekiyor…

*

Çünkü o sıra küresel pazarların güvenliği için yakın gelecekten itibaren Arap İslam Coğrafyasında da örnek olmasını teminen Türkiye’de AKP iktidarının oluşturmaya başladığı modelde;milli gelir ve reel hayat arasında oluşmuş derin uçurumda halkların tepkisi yönlendirilmekte ve yandaş sivil toplum örgütleri, sendikaları,medyası ve anında harekete geçebilecek kamuoyu oluşturma  mekanizmalarıyla islamcı burjuvazi ve sermaye birikimi üzerinden yeni bir demokrasi anlayışı geliştirilmektedir.

Yeni İslam burjuvazisi demokrasisi de halkın oy verme ve sözde kendi temsilcilerini seçme ve seçilmişlerin halk adına gereğini yapma pratiğine indirgenmiştir ve halk yine yönetim dışındadır,ekonomik ve sosyal eşitsizliklerle siyasal eşitsizlik sürmektedir…

*

Oysa CHP meşrutiyetler döneminde Mithat Paşa,Namık Kemal,Talât Paşa’lardan ve emperyalizme karşı ezilen bir ulusun Atatürkçü devriminden gelmektedir ve Cumhuriyetçi,Milliyetçi,Halkçı, Laik, Devletçi ve Devrimci ilkeleri benimsemektedir.

Sosyal Demokrasi ise aynı süreçte ve bugün de  emperyalizmin sol ayağını temsil ediyor-örnek,Osmanlı Sosyalist Partisinin lideri Hüseyin Hilmi bir  İngiliz işbirlikçisidir ve kurtuluşa destek vermiyor!

O gün- bugün  sosyal demokrasi; Atatürk devrimini reddetmektedir-nitekim,1960’larda Bülent Ecevit Kemalist Devrimin bir üstyapı devrimi olmasının yüzeysel gelişme ve çağdaşlaşma sağladığını,devrime tanışık olmayan halkın, demokratikleşme talebini 1946’da kazandığını savlıyor.

Ecevit ile birlikte CHP; bu karşı devrim ve populist savdan hareketle ve Ortanın Solu politikasıyla Kemalist Devrimin inkârında Sosyal Demokrasiye yöneliyor.

Yıllar sonra Deniz Baykal AKP iktidarının Kemalist Devrimden bir nebze  arda kalan Lâik,Halkçı ve Cumhuriyetçi ilkelere yoğun saldırısı üzerine Kemalist Devrimden yana ağırlık koyuyor…

O nedenle Baykal geliştirilmekte olan islam burjuvazisi demokrasisine muhaliftir ve bir kaset komplosuyla devrilirken,”Bana yönelik bu komplonun Okyanus ötesi ile Pennsyvania  ile alakalı olmadığını düşünüyorum.CHP’yi yeniden dizayn etmek isteyenlere fırsat vermek için istifa ediyorum”diyor…

*

İki yıl sonra yeniCHP’nin 26 Şubat’ta yeni bir kurultaya gideceği açıklanır ve demokratik bir parti kongresiyle CHP Genel Başkanı olmayan Kemal Kılıçdaroğlu’nunmuhtemelen değiştirileceği bir sürec başlarken,Ankara Cumhuriyet Savcılığı Baykal’a yönelik komployu örgüt işi kapsamına alıyor.

İki yıldır soruşturulan fakat bir ilerleme sağlanmayan  komploda Kılıçdaroğlu’nun çevresindeki CHP’lilerin komplonun arkasındaki  gerçeğin ortaya çıkmaması için her şeyi yaptıkları söyleniyor…

*

O iki yıllık süreçte Kılıçdaroğlu temel dinamik olarak bir kısım seçmenin CHP’nin lâikçi muhalefet tarzına olan öfkesini kullanıyor,yoksulluk,işsizlik,yolsuzluk sorunlarına değiniyor,halkın değerlerini savunurken yeniCHP vurgusuyla bu görüntüyü bir güzel pekiştiriyor.

Kürtlerin sempatisini sağlamaya yönelik kimi politikalar,asgari ücret altında geliri olan ailelere  gelirlerini asgari ücrete tamamlayacak nakit yardım,çalışma yaşamında taşeronlaşmanın önlenmesi,yolsuzluklarla mücadele edileceği gibi söylemlerle geçmiş başarısızlıkların önleneceği propagandasına rağmen sonuç hiç de  beklendiği gibi olmuyor!

Çünkü kurgulayıcılar ve AKP iktidarının öngördüğü Türkiye’nin yeni demokrasisi;millet iradesini liderlerin belirlediği milletvekillerince oluşturulan ve seçim başarısıyla AKP’nin çok güçlü olduğu TBMM alanındaki faaliyetlere indirgemiştir.

YeniCHP başarısız seçim sonucu ve düşük sayıda milletvekiliyle demokrasinin indirgendiği  ve AKP’nin çok güçlü temsil edildiği TBMM alanındadır -o nedenle bu alandaki faaliyetlerinde daralmakta;çoğunlukçu AKP zihniyetinin cenderesinde ne demokrasi anlayışı ne  söylemleri ne de uygulamalarıyla alternatif olamamaktadır!

*

Rağmen Kemal Kılıçdaroğlu Genel Merkezde,il ve ilçe örgütlerinde  değişime yönelik görevi başarmış ve Kemalist kesimin tasfiyesiyle statükocu yaklaşıma son vermiştir. Bu suretle Büyük Atatürk’ün hedef gösterdiği “Ulusa hizmet,ulusa hizmet yolunda bütün varlığımızla çalışmak parti üyelerinin bozulmaz and”ına son verirken,

Kemalizm yerine İslam burjuvazisi demokrasisini ikame eden yeniTürkiye ve İslam Coğrafyasına mükemmel hizmette bulunmuştur!

*

Ne ki yeniCHP  sermaye ve emekçi sınıflar arasındaki ilişkide sermayeyi karşısına alan bir yaklaşımda bulunamamakta ve halkın yaşam,çalışma koşullarının iyileştirilmesinde  kifayetsiz kalmaktadır.

Yargının partileştirildiği bu süreçte yolsuzluklarla mücadelede yöntem geliştiremiyor ve sonuç alamıyor.

Baykal’ın Ergenekon avukatlığı çizgisi devam ederken ve Ergenekon tutukluları milletvekili yapılırken bunun nedenlerini bir türlü açıklayamıyor ve  darbelerden zarar görmüş kitlede çoğalınmıyor.

AKP Kürt hareketine karşı tasfiye yürütür ve Kürt siyasetini kendi vizyonu çerçevesinde devşirmeye çalışırken yeniCHP operasyonları teşvik etmektedir ve Kürt sorununu ekonomik geri kalmışlığa indirgerken,Kürtlerin demokratik anayasa,kimlik,ulus ve vatan  konseptlerine karşı tek düşünce geliştirememekte -o yüzden taraf bulamamaktadır.

Çünkü Atatürkçü özünü kaybetmiş ve aslının ötesinde değişik siyasi felsefelerde mütemadiyen yalpalamaktadır.

*

YeniCHP’nin bu görüntüsü, güçlü AKP iktidarı ve siyasi parti olmadığı halde kitleler üzerinde etkileşim yeteneğiyle cemaatin ülke ve bölge politikalarını domine eden gücünün oluşturduğu Yeni Türkiye tablosunda  sadece ileri demokrasi savına değil  İslam coğrafyasında da oluşturulmak istenen islami burjuva demokrasilerine tehdit oluşturuyor.

Kurultaya doğru ilerlerken yeniCHP’nin -işte,bugünlerde komplo dosyası,yarın kimbilir hangi dolaplarla ileri demokrasiye uygun bir söylem gücüne nasıl ulaştırılacağı merak uyandırıyor.

 

 

30.1.2012  [email protected]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir