KUŞATMADA

Mustafa Kemal Atatürk

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın,”Operasyonlar koordineli bir şekilde yürütülüyor”ifadesinden anlaşıldığı üzere AKP hükümetinin BDP’yi bitirmek için hukuku ve devleti kullanarak BDP’nin yasal çalışmalarını yürüten kişilere karşı “KCK”operasyonları aralıksız sürüyor.

MÜSİAD Başkanı Cihad Vardan Diyarbakır’da,”Eğer bölgemizin kalkınmasını istiyorsak,halkımıza iş,istihdam oluşturmak istiyorsak,buraya yatırımların yapılmasını istiyorsak o zaman şiddet olaylarına karşı çıkıp halk olarak ‘biz bunları istemiyoruz, biz memleketimize yatırım yapılmasını istiyoruz’ düşüncesini bastıra bastıra ortaya koymalıyız. Kaos ortamının net bir şekilde ortadan kalkması lazım ki dışardan insanlarda içerdeki insanlarda gelsin, buraya yatırım yapsın” diyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,Türk dış politikasına yöneltilen “sıfır sorun politikasının işlevini yitirdiği” eleştirisine katılmayarak,”Türkiye, muhtelif istikrarsızlıkların yaşandığı bölgelere komşudur ve yakın çevresinde meydana gelen gelişmelerden doğrudan etkilenmektedir”açıklamasında bulunuyor!

*

AKP’nin tüm ilkesi küresel ekonomi ve siyasete entegrasyon ve egemenliğini teminen  Büyük Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı projelerine verdiği destek ve “Hakimiyet”i ya da tanrısal egemenliği dünyevi-siyasal alanda da tesis etmenin dini bir zorunluluk olduğuna dayanıyor.

Çıkış yaptığı İslami sermaye görünüşte binlerce şirket ve yüzbinlerce çalışanı,20 milyar dolar ihracaat ve 90 milyar dolar üretim hacmında yüzde 90’ı küçük ve orta ölçekli işletmedir.

Arka planda ise bu sermayenin gücüne ilişiklenen yumuşak güç ve grup ruhuyla kişisel,toplumsal,evrensel düzeyde tüm kazançlar ve kayıpların aynı eksende ele alındığı görülüyor.

Örgüt marifetiyle muhtelif biçimlerde insanların yanında olmak insan sermayesi yatırımı,kişiler arası ilişkilerin,güvenin,duyarlılıkların sağlanması ve hedefe yöneliş sosyal sermaye yatırımı sayılıyor.

Ekonomik büyüme için gerekli bu yatırımlara akademisyenler,politikacılar ve piyasa aktörleri katılıyor ve din- geleneksel kültür,insan ve sosyal sermaye birlikteliği ve istikrar ile mütemadiyen büyünülüyor.

Temel felsefeleri Kürt,Alevi,din-vicdan,ifade ve örgütlenme özgürlükleri,azınlık gibi sorunlarda,komşu ülkelerle ilişkilerde vesayetçi engellemelerin çözüm sağlayamadığı tezinden yürütülüyor.

Okumaya devam et  TÜRKİYE, BÖLGESEL GÜÇ DEĞİL MİDİR?

O nedenle Atatürkçülüğün ya da tek parti döneminin mirasının tasfiye edilmesi gerekliydi -ki,Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Yargıdan,askeri bürokrasi ve CHP’den Atatürkçü damar kaldırılmış bulunuyor!

Türk toplumunun islami bir sosyo-politik modele yerleştirilmesini teminen halkın  bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirecek demokratik sorumluluk ve bilince sahip olduğu popülizmini başarıyla uygulanıyor ve çoğunlukçu demokrasi ile durmaksızın İslami kurumlaşma sağlanıyor.

*

AKP hükümeti -nihayet,bölge stratejilerini ciddi biçimde etkileyecek güce ulaştıkları varsayımında İslam siyasetinin yayılmacı felsefesiyle  bölgesel boyutta ve birbiriyle ilişkili  krizlerin,gerilimlerin yükseltilmesinde -işte, oyun kurucu rolde bulunuyor.

Bu suretle,nükleer gelişimini yürüten İran’ı tek başına ve bir anda telafi edemeyen İsrail’in bölgesinde oluşturulan ala-ı vâlâ krizler,gerilimlerle kendi derdine düşen Arap İslam ülkeleri ortasında kamufle olmasına yol açıyor ve İsrail etrafında ABD çıkarlarında  bir bölge oluşturmak kurgusuna hizmet ediyor.

Başarılması halinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Türk Dış politikasına getirdiği “sıfır sorun politikası” Türkiye’den Arap İslam toplumlarında yeniOsmanlı’nın oluşturulduğu anlamına gelecektir!

Davutoğlu bu umudu ifade ediyor…

*

Ne ki Davutoğlu siyasetinin çıkarlar doğrultusunda milletlerin,cemaat ve mezheplerin geçici ittifaklarının açık alanı ve yumuşak gücün deneneceği rahat bir meydan ve ülkelerin ve halkların arasındaki işbirliğinin,dayanışmanın zengin sahası olması planlanırken,Suriye ve Irak’tan bütün bir bölge neredeyse birbiriyle çatışan iki mezhebe bölünüyor.

Böylesi bir coğrafyada Türkiye’ye Sünni İslam’ın liderliği ya da halifelik mi görünüyor?

Üstelik söz konusu teoride Türk diplomasisi  ABD Kongresinden Fransız Senatosuna kadar bir çok ülkenin parlamentosunda Ermeni sorunuyla karşı-karşıyadır.

Kıbrıs Sorunu ve Kıbrıs karasularında doğal gaz araştırmalarında da Türkiye’nin egemenliği tartışılıyor.

Ya Davutoğlu dış politikasıyla  İran’a yaklaşım ve vurguda ABD’nin mesajını taşımaktan ileri gitmeyen bir misyonun gösterilmesi,İran ile cepheleşildiğini gösteriyor!

*

Bu süreçte Kürt hareketi!

Okumaya devam et  BAŞBAKANA ŞOK ÇAĞRI

Orta Doğu’da AKP’nin ABD’den yükümlendiği ve ortaklaştığı hizmetlerin karşılığında kurulmak istenen islami-liberal yapıya karşın PKK etrafında Kürtler kapitalist modernite tarafından yok edilmemek için yerleşik konuma oturtmak istedikleri kimliklerine özgürlük talebindedir.

O nedenle AKP iktidarı ABD,AB ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İşkencenin ve İnsanlıkdışı Muamelenin Önlenmesi Komitesi gibi uluslararası kurumların desteğiyle-birdenbire,Kürt Açılımı için PKK ile yaptığı görüşmelerinden vazgeçmiş ve PKK etrafında Kürtleri askeri,polisiye,hukukî,ekonomik,kültürel,dini  tahrik ve baskılarla giderek hem pasifize hem terörize etmekte-yalnızca, Türkiye’ye ait  ulusal bir isyan hareketi olmaktan çıkarıp uluslararası terör hareketi haline getirmeye çalışmaktadır.

MÜSİAD Başkanı Vardan,”Eğer bölgemizin kalkınmasını istiyorsak,halkımıza iş,istihdam oluşturmak istiyorsak,buraya yatırımların yapılmasını istiyorsak o zaman şiddet olaylarına karşı çıkıp halk olarak ‘biz bunları istemiyoruz, biz memleketimize yatırım yapılmasını istiyoruz’ düşüncesini bastıra bastıra ortaya koymalıyız”derken, toplumda bir kesimin hassasiyetlerine aldırış etmeden sadece AKP islamcı düşüncesinin yararından hareket ediyor…

*

Uluslararası terör hareketi haline getirilerek kazınmak istenen PKK terörü etrafında giderek Kürt direnişi ya da Kürt isyanı büyüyor.

Kürtler her yaşta kadın-erkek,şehirlerde-kasabalarda teröre başvurmaksızın AKP hükümetinin kural tanımayan,hukuku hiçe sayan uygulamalarına karşı örgütlü direnişe yöneliyor.

Giderek çok kutuplu yeni bir dünya kurulurken Türkiye etki gücünü hayasızca ve körü-körüne ABD emperyalizminden almaktadır ve ak’lın yönetiminde bireysel dini duyguları geliştirmesi gerekirken cemaatleşerek siyasallaşıyor,siyasallaştıkça giderek boşalan zihinlerini yüzyıllık köhne düşüncelerle dolduruyor.

AKP hükümetinin  idüğü belirsiz uygulamalarıyla Türkiye hem içerden hem dışardan geriye dönülmez olarak kuşatılmış bulunuyor.

Ahmet Kılıçaslan AYTAR [email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir