SAHİPSİZLEŞTİRME
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı YGS’deki şifre skandalıyla ilgili,”Soruşturmaya konu olan suçlar nedeniyle takibi gerektirir herhangi bir suç unsuru bulunmadığından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı” kararını verdi.
Türk Milli Eğitiminin piyasalaştırılması sürecinde çocukluk yıllarından itibaren hayatları sınavla karartılan yüzbinlerce gencin
-şimdilerde, geleceklerinin de ellerinden alındığına yönelik kuşkularına aldırış edilmedi.
*
YGS sınavında şifreyle soruların çözülebildiği iddiasında gençlere karşı Başbakan Erdoğan’ın,”Biz de onların karşısına 5-10 bin genç çıkarırız”tehditinin açıkça gösterdiği üzere,
AKP yandaşı okullar ve dershanelerde yetişen öğrencilere -üstelik yıllardır, eğitim ve öğretimin tüm kurumlarının kapıların bir şekilde ardına kadar açıldığı kuşkusu dehşet yaratıyor.
Biliniyor ki;Batı adına AKP iktidarı merkezcil,seçkinci ve otoriter bir zihniyeti temsil ettiğini öngördüğü Atatürkçü düşünce sisteminin kurumlar ve toplum üstündeki etkilerinin silinmesi politikasını yürütmektedir.
Cumhuriyetin tüm kurum ve kuruluşları çevrilirken,gündelik hayata işlemiş Atatürkçü zihniyete karşı insan yetiştirme düzeni;müfredatlardan başlayarak yeni bir duyarlılık yaratmak iddiasıyla dönüştürülüyor…
*
Diğer eğitim kurumlarından farklı olarak toplumsal güç olmak özelliğinde üniversiteler, toplumsal değişimleri yönlendirebilecek köklü değişimleri tetikleyebilecek konumdadır.
O nedenle üniversiteler gerçeğin çarpıtıldığı yerler olarak kullanılmasına ihtiyacı bulunanlar için vazgeçilmez oluyor!
*
Batı’nın küresel rekabetçiliği, Türkiye’nin çağdaşlaşma yönünü belirleyen Atatürkçü Düşünce Sisteminin; ulusal bağımsızlık,ulusal birlik ve beraberlik,çağdaşlık,akılcılık,bilimcilik,gerçekçilik,ulusal egemenlik karakterinden yükselen yapıcı ve en doğruya,yararlıya yönelişteki üstün gücünü ve bu gücün mazlum İslam coğrafyasınca örneklenmesini istemiyor.
*
Din, toplumsal bir bağ,ortak bir duyarlılık yaratma bakımından çok önemlidir-fakat; Türkiye’de Anayasa’nın 24.maddesi din’in; toplumsal davranışı,sosyal düzeni belirleyen bir sistematik olmasına izin vermiyor.
Atatürk’ün,”Din gerekli bir kurumdur.Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur.Yalnız şurası var ki,din Allah ile kul arasındaki bağlılıktır” ifadesi işlerken, kimsenin dindarlarla hiçbir sorunu olmaması gerekiyor.
*
Rağmen Batı, vatandaşlarının hukukuna ve özgürlüklerine teminat vererek onların islam vatanı sevgisinde birleştiği, “ezel ve beşer” olan adalete mazhar edildiği,bu amacın elde edilmesi için şiddete baş vurmaz,uysal ve kaderci islam coğrafyası ülkeleri oluşturmak hedefindedir.
Atatürk bu fikrin uygulanamayacağını,”Osmanlı İmparatorluğu içindeki muhtelif kavimler hep milli akidelere sarılarak, milliyet mefküresinin kuvvetiyle kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu, onlardan ayrı ve onlardan yabancı bir millet olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık. Anladık ki kabahatimiz kendimizi unutmaklığımızmış. Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak kendi benliğimize ve milletimize bu hürmeti gösterelim. Bilelim ki milli benliğini bulamayan milletler başka milletlerin ganimetidir” ifadesiyle gösterirken- bugünün,gerici işbirlikçilerine de işaret ediyor.
*
İslam coğrafyasında kendine mahsus inanç,ibadet,ahlak,hukuk,sosyal hayat ve dünya görüşünün küreselleşmeye entegrasyonu için;çağa hakim mülkiyet anlayışı,teşebbüs hakkı,emek ve kazanç,sermaye gibi ekonomik vasıtalar Büyük Orta Doğu ve Medeniyetler İttifakı Projelerinde kullanılıyor.
Bu vasıtalarla Tunus,Mısır,Libya ardından-şimdilerde Suriye’de mevcut rejimlerin sert müdahalesine izin verilmeyeceği garantisinde ayağa kalkmış kitlelerle İslam; dünyevileşiyor.
*
Gelişmişliği ve sosyo-kültürel yapısıyla İslam toplumları içinde en güzide konumda Türkiye’de,yıllar boyu Atatürkçü Düşünce Sistemine husumet duyan ve İslami Uyanış’ın kendi kendine temsicisi olan bilhassa Gülen cemaati -tam da bu noktada, Batı’nın dezenformasyon işbirlikçiliğini yapıyor.
Türkiye’de özerk kuruluşlarda,merkez ve yerel yönetimlerde,yargıda,emniyette,istihbaratta,TSK ,medya ve özel sektörde çok etkinleşmiş;yeni derin devleti de CIA ve MOSSAD ile paylaşıyor.
*
Bu noktada ÖYSM önemli bir görev yapmaktadır.Türkiye’den islam ülkelerine örnek yeni zihniyeti oluşturmak ve o kadroları sürekli yenilemek üzere okullarında,dershanelerinde yetiştirdikleri öğrencilere eğitim ve öğretim kurumlarının kapılarını biteviye açıyor!
Her yan üniversitelere giren ve mezun edilen islam uyanışı temsilindemühendisler,doktorlar,ekonomistler,
öğretmenler,idarecilerle doluyor.
*
Geleceğinin çalındığı kuşkusunda olan gençliğin ise değiştirilen zihniyet karşısında bütün imanıyla, “Birinci vazifen,Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir” noktasında bulunması gerekiyor…
Bir yanıt yazın