SİYASAL İSLAMLA HAÇLILAŞMA
Kaddafi, BM’de Ban Ki-mun,Fransa’da Nicolas Sarkozy ve İngiltere’de David Cameron’a ortak mektubunda,
“İsyancılar sizin şehirlerinize saldırsa siz ne yapardınız? Söyleyin de sizin örneğinizi takip edeyim” diyor.
*
Yanıt gecikmiyor! BM Güvenlik Konseyi’nin Libya’da isyancıları korumak için operasyona izin vermesinin
ardından Paris’te karar bağlanıyor.
Sarkozy liderliğinde Batılılar bağımsız Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi’ne bomba yağdırmaya başlıyor
-elbette,sevincin büyük payını isyancılar alıyor!
*
İsyancılar!
Çünkü dedeleri -çok daha öncesi de var ama, 1800’lerde Batı’nın sanayi devrimiyle;
İlk denizaltıyı,fotoğraf makinasını,lokomotifi,Colt tabancayı,elektriği,kıtalararası ilk gemiyi,telgrafı,telefonu,
elektrikli treni ve neleri neleri yaparak gelişmeleri karşısında geri kalmamanın çözümünü aramaktaydılar.
Afgan Cemalettin Efgani önderliğinde geri kalmanın biricik nedeninin İslam’ın Kutsal Kitab’ı ilkelerinden
uzaklaşılması olduğuna hükmettiler.
Üstelik Efgani; Balkanları kaybeden Osmanlı’ya Sultan Abdülhamid vasıtasıyla “pan-islamizm”i resmi ideoloji
olarak belletti!
Muhammed Abduh Mısır’da, Malik bin Nebigeri Cezayir’de Efgani’nin düşüncesini yaydı.
*
“İslami hareket önce insanları İslama çağırmalı, Allah’ın birliğine inanmalarını yalnız Allah’a ibadet ederek tüm
yaşamda Allah’ın hükmünden başka hüküm tanımamalarını bildirmelidir.
Bunlar gerçekleşmeden İslam’dan söz edilemez ve hiçbir kimse bunları yerine getirmeden Müslüman sıfatını
kazanamaz” dediler.
Bu söylemleriyle İslamı siyasallaştırdılar.
*
Arap İslam toplumlarında”İslami Uyanış”ın en büyük temsilcisi Müslüman Kardeşler bu düşünceden yükseliyor.
Kardeşler;Osmanlı Devleti çöktüğünden bu yana Mısır’dan tüm Arap toplumlarına Müslüman-Arap kimliğini
yaymak ve siyasal islam düşüncesinde egemen olmak istiyor.
Üstelik uzun süre ABD/CIA ve kuruluşundan bu yan MOSSAD tarafından kullanılıyor!
Bugünün “yoksulluk,yolsuzluk ve totaliterizmi “protesto eden isyancıları-işte,bu kökenden geliyor.
*
Halbuki aynı tarihlerde Osmanlı Devleti ardından Mustafa Kemal’in Ulusal ve Lâik Türkiye Cumhuriyeti Devrimi
yepyeni bir öğretiyi sunmaktadır;
Dünyaya nesnel bakış güncelleşiyor,dine karşı olmak yerine ondan bağımsız olmak öneriliyor.
Bilim -elbette, algılayıcısı akıl; yaşamın tek rehberini oluştururken,vicdan özgürleştiriliyor.
Tüm mazlum ülkelere batılı emperyalizmin yenilebileceğinin mesajı ve gücü de veriliyor…
Rağmen-hayret,Mustafa Kemal’in öğretisi dinsizlik, İslamın ak’la verdiği değer yok sayılıyor!
*
Batı yıllar boyunca doğal kaynakları zengin fakat gizemli öğretileriyle hemhal Arap-İslam halklarının
yoksulluklarına asla aldırmıyor.
Aksine kurdukları totaliter rejimlerde siyasi islamla halkların akıllarını kısıtlıyor, kaynakların kendilerine
akıtılmasının vesilesi sayıyor.
Ne ki şimdilerin Küreselleşme Konseptinin güvenliği uluslararası standartlarda ortaklaşmayı gerektiriyor,
O nedenle geri kalmışları da bir dizi ekonomik ve siyasi kriterle yükümlüyor.
Önce sonrasına model ülke olmak üzere en gelişmiş İslam ülkesi Türkiye ele alınıyor!
*
Bunun için Osmanlı’nın “pan-islamizm”i yeniden diriltiliyor.
Osmanlı Devletinin yıkılış sürecinde ortaya çıkan ve sınırlarını Avrupalı devletlerin çizdiği suni Ortadoğu
haritasının barıştan çok savaşa zemin hazırladığı savlanıyor.
Türkiye ulus-devletinin devlet ve iktidar merkezli bir coğrafya ve kültür tanımıyla empoze ettiği tek boyutlu
etnik-seküler birey ve vatandaşlık tanımlarının akıl tutulmasına, zihin daralmasına giderek çatışmacı kimliklere
yol açtığı,
Bin yıllık ortak tarihi tecrübenin, kültürel etkileşimin ve medeniyet inşasının çatışmacı kimliklere dönüşmesi
nedeniyle;İslamın geri kaldığı ileri sürülüyor…
*
İlkin bu öğretinin sahipleri ve yandaşlarının Türkiye’de her türlü ekonomik,siyasi ve sosyal
egemenlikleri sonra Türkiye demokrasisi üzerinde Cumhuriyetçi vesayetin çözülmesi sağlanıyor.
Vesayetçi zihniyetin işlediği başta askeri ve yargı kurumlarının demokratik işleyişi engellediği ve ekonomik,
siyasi ve sosyal tüm sorunlara neden olduğu gerekçesiyle,
Nitekim asker ve yargı kurumlarının Cumhuriyet Devrimi kaynaklı vesayetçi karakteri yok edilmiş bulunuyor.
Türkiye’nin ulus ve birey olmak bilinci giderek düşürülüyor.
*
Türkiye modeli hazırlandıktan sonra sıra ulus ve birey olmak bilinci oluşmamış Arap İslam toplumlarındadır.
Arap-İslam toplumlarında Müslüman Kardeşler gibi örgütler olmaksızın bir halk ayaklanması ya da hareketin
başlayacağı alt yapı bulunmuyor.
İvmeleniyorlar sonra sokakta ortaya çıkarılan enerjinin hedefine uygun yönetilmesi için muhalif güç
merkezleri devreye giriyor-ki; Mısır’da ve Tunus’ta sokaktaki halkın mücadelesini büyütmek için polis ve
ordu muhalif güç merkezleri rolünü oynuyor!
Hareket bir kıvama geldiği andan itibaren sokağın ardında olan örgütlerin; polis ya da ordunun iradesiyle
siyasetleri yasallaşıyor,aykırılıkları da marjinalize ediliyor.
*
Cemalettin Efgani öğretisi bugün küresel konseptin güvenliğini teminen,Türkiye’nin rol modelliğinde tüm islam
ülkelerinde yürürlüğe sokuluyor;
Devlet ve iktidar merkezli coğrafya ve kültür tanımlarıyla indirgemeci ,etnik ve seküler birey tanımlamaları,
Çatışmacı kimlikler ürettiğini-halbuki, ortak tarih ve medeniyetin inşasında tecrübesi,kültürel etkileşiminin
yüksek karakteri ile İslam dininin;
İslami kimlik üzerinden İslami Uyanış’ı sağlamaya yeteceği müjdesi dalga dalga yayılıyor…
*
Libya’da ya da diğer Arap-İslam toplumlarında İsyancılar ya da destekleyicileri,
İslamiyetin yeryüzünde tüm insanlığı ümmet edecek, her derde deva hayali peşinde,
En büyük insani gelişim; aydınlanmayı, özgür aklı ve vicdanı pas geçerlerken;
Batının bir İslam ülkesini bombalayarak talan etmesinden yarar umuyorlar.
Müslümana farz olan Allah dostlarını dost, Allah düşmanlarını düşman bilmeyi unutuyorlar.
Bir akrep huyunda bir kısmının kafasına bomba yağarken bir kısmı seviniyor!
İslam siyasallaşarak haçlılaşırken-inanınız, Batılılar ve tüm işbirlikçiler avuçlarını boşa oğuşturuyor…
Bir yanıt yazın