Dünya üzerinde yaşamını sürdüren her bir devlet, her bir millet bağımsızlığını kazanmak için çok büyük bedel ödemiştir. Bu bedellerin en büyüğü kanla, canla, şehitlerle, gazilerle ödenenidir.
Kıbrıs’ta dönemin Liderlerinin organizasyonu ile Liseli Türk Öğrencilerin 27 Ocak günü başlattıkları “TAKSİM” lehindeki yürüyüş o güne kadar Rumların “ENOSİS” lehindeki yürüyüşlerine seyirci kalan “İngiliz Sömürge Yönetimi” tarafından şiddet kullanılarak dağıtılmaya çalışıldı. Türk öğrenciler ve onlara katılan halkımız barışçı yürüyüşlerinin şiddetle bastırılmasına sert tepki göstererek İngiliz askeri ve polisine karşı koydular.
İngiliz Sömürge yönetimi cop göz yaşartıcı bomba ve silah kullanarak büyük bir şahlanışa dönüşen gösterileri dağıtmada yetersiz kaldı. Çatışmalar gösteri ve yürüyüşler ertesi gün de sürerek bütün adaya yayıldı. Limasol, Baf, Mağusa ve Larnaka’da büyük protesto gösterileri oldu. Bu çatışmalarda 100’den fazla kişi yaralandı, birçok kişi tutuklandı ve yedi de şehit verildi.
27-28 Ocak Direnişi bir kez daha Kıbrıs Türk Halkı dikkate alınmadan Kıbrıs’ta varılacak herhangi bir çözümün yaşama şansı olmadığını gözler önüne serdi
Biz Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesinde 27-28 Ocak 1958 mitingi ve şehitleri, bir dönüm noktasını oluşturmuş, ana vatan Türkiye’mizin bakışlarını da Kıbrıs’a çevirmesini sağlamıştı.
Adadaki varlığımızın kabul edilmesinin, Kıbrıs Cumhuriyetinin ortağı olmamızın ve 20 Temmuz 1974 tarihinde bağımsızlığımıza kavuşmamızın temelleri 27-28 Ocak 1958 tarihinde yapılan muhteşem mitingde ve o mitingde verilen şehitlerimizle atılmıştı.
Bir başka yılın Ocak ayında da rahmetli Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in “Bir Millet İki Devlet” dediği gibi kardeş Azerbaycan’da da bağımsızlık yolunda benzeri olaylar yaşandı. 70 sene Sovyet İmparatorluğu’nun esaretinde yaşadıktan sonra 1990 yılında bağımsızlığını kazanmak için Azerbaycan’lı kardeşlerimiz çok ağır bir bedel ödedi.
Bizler yedi şehit verirken, Azerbaycan’ın işgalci Rus güçlerine karşı direniş gününde 137 kişi öldürülmüş, 700 kişi yaralanmış ve 800’den fazla kişi de gözaltına alınmıştı.
1987 yılında Gorbaçov’un izlediği Glasnost (Açıklık) ve Perestroyka (Yeniden Yapılanma) politikaları Sovyetler Birliği’nin tüm cumhuriyetlerinde halkların bağımsızlık isteklerini artırdı.
Bunu fırsat bilen Ermenilerin, Şubat 1988 yılında Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesini ele geçirmesine Azerbaycan’da iktidarı elinde bulunduran yerel Komünist Partisi’nin yeterli tepki göstermemesi ülkede milliyetçilik hareketlerinin artmasına ve örgütlü mücadele başlatmasına neden oldu.
Azerbaycan Halkı 2 Aralık 1989 günü Sovyetler Birliğinden ayrılacağını ve Bağımsız Azerbaycan için mücadele edeceğini açıklayınca, dönemin Sovyet yönetimini, Glasnost ve Perestroyka uygulamasının aksine kendini sıkı tedbirler almak zorunda hissetti ve 19 Ocak 1990 günü Bakü şehrinde olağanüstü hal ilan ederek, Azerbaycanlı kardeşlerimizin sokağa çıkmasını ve miting alanlarına giderek bağımsızlık isteme haklarını kısıtladı.
Bununla da yetinmeyen Moskova Yönetimi, “Darbe” manasındaki “UDAR” kod adı ile19 Ocak 1990 gecesi 35 bin kişilik ağır silahlarla donatılmış “Alfa” birlikleri ve “DTK-a” adlı özel imha birlikleriyle Azerbaycan’ın başkentini işgal harekâtına başladı.
Dönemin en güçlü saldırı silahları olan T–72, T–80 ve BMP–3 tankları şehre girip, bağımsızlık mitinglerinin yapıldığı Azatlık (Özgürlük) Meydanı’nı kuşatırken, caddelerde de önlerine çıkan her şeyi ezip üzerinden geçtiler ve araçların yanlarındaki piyadeler de her yanı kurşun yağmuruna tutarak katliam yaptılar.
Azatlık Meydanında olan halkın en büyük silahı bağımsızlığa olan inancıydı ve “Bağımsızlık için ölünecek gün bu gündür” diyerek tankların önüne etten duvar örerek durdurmaya çalıştılar.
Ruslar 70 yıl boyunca sömürdükleri Azerbaycan’ı petrolü ve doğal gazı nedeni ile elde tutmaya çalıştılar ama başaramadılar. Azerbaycanlı kardeşlerimizin direnişi bağımsızlıkla son buldu.
20 Ocak Şehitleri ve Ermenistan’ın askeri saldırısına karşı koyarken şehit olanlar Bakü’nün en yüksek noktalarından birinde her bir Azerbaycanlı için mukaddes bir mekan olan “Şehitler Mezarlığı”na gömüldü.
Her yıl 20 Ocak’ta binlerce insan burayı ziyaret eder, vatanın özgürlüğü ve istiklali uğrunda canlarından geçmiş Azerbaycan evlatlarının aziz hatırasını yad eder. Ruhları şad olsun.
20 Ocak 1990 gecesi Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de karanfiller ağlamaya başlamıştı, şimdi artık gülüyorlar.
Prof. Dr. Ata ATUN
http://www.ataatun.com
21 Ocak 2011
Yazıları posta kutunda oku