İŞTE TUNUS

Mustafa Kemal Atatürk

        İŞTE TUNUS
        İnternette sosyal ağların liderliği; Tunus’ta hayat pahalılığı,işsizlik,yolsuzluk,devlet baskıları protestolarını  bir çığ gibi büyüttü.
        Kuzey Afrika’ya model gösterilen Tunus’ta halkın başkaldırısı 23 yıllık iktidarın yıkılmasına neden olurken,
        Görevden ayrılan Anayasal Demokratik Hareket Partisi hükümeti yerine ulusal birlik koalisyonu kuruluyor.
        Ne ki ülkeyi terk etmeye zorlanan Cumhurbaşkanı Zine El Abidine Ben Ali ile özdeş Anayasal Demokratik Hareket Partisinin yeni koalisyonda yer alması tepki oluşturuyor.           
        Bu kez muhtemel ulusal birlik koalisyonu aleyhinde gösteriler düzenleniyor ve çatışmalar yaşanıyor.
        Yine de Tunus’u “en kısa sürede seçime hazırlamak” üzere bu partiden Başbakan Muhammed Gannuşi; yeni hükümeti açıklıyor!
        Peki, Tunus’ta ne’ler oluyor?
        *
        1881-1956’da Fransa işgalinde Tunus’ta, yüksek komiserler  muhalefeti ve bağımsızlık hareketlerini kanla bastırır- şiddetle cezalandırırken, halkın güçlü bağımsızlıkçı ve İslami tepkisi geliştikçe de zorlanıyordu.
        Fransız işgaline karşı politikasıyla halkın kahramanı Habib Bourguiba liderliğinde bağımsızlıkçı Düstur Partisi 1956’da işgale son verirken,
        -Bakın şu feleğin işine! Tunus;sosyo-ekonomisi icabı Fransa’nın  temsilcisi durumuna da düşüyordu!
        Yükselen islami hareket güya Atatürk’ten esinlenildiği pompalanan Tunus’a özgü lâik yönetim anlayışıyla geriletilmek istendi.
        Sonuçta “Küçük Fransa” Tunus Arap dünyasında  moderniteye örnek ilan edildi!        
        Zamanla Bourguiba gücünü  kaybederken bu kez yine Fransa desteğinde  Başbakan Zine El Abidine Ben Ali  halka kimi özgürlükleri tanıyor,
        Ve sivil bir darbeyle Bourguiba’yı yönetimden uzaklaştırıyordu…
 
        *
        Tunus’ta çok partili görünen ancak gerçekte tek parti diktatörlüğüne dayanan bir sistem bulunuyor.
        Seçim sistemi 163 üyeli parlamentoda  muhalefete sadece 21 sandalyelik  kontenjan tanıyor.
        Üstelik seçimler hükümet gözetiminde gerçekleşiyor-ki, seçmen özgür iradesini asla kullanamıyor.
        Siyasi,ekonomik ve sosyo-kültürel bağımlılık sürdürülürken,zenginlikler mütemadiyen Fransa’ya  ve işbirlikçilerine akıyor.
        Tunus’ta en zengin %20’lik kesim ülke gelirinin % 47 sine sahiptir, halkın % 60 ı gelirin % 30 unu paylaşıyor!
        Dünya Ekonomik Özgürlükler Endeksinde 179 ülke arasında 58.5 puanla 100.sıradadır -ki;
        Türkiye 64.2 puanla 67.sırada ve birlikte “çok az özgür” konumda bulunuyorlar.
        Nitekim baskıcı rejimle yoksulluk ve yolsuzluk,devlet terörü ardında emperyalizm;
        Dinci direnişe ve terör örgütlerine zemin hazırlıyor!
          
        *
        Tunus’ta başta  İslami Yöneliş Hareketi (NAHDA)  olmak üzere tüm dinci örgütlere şiddetli baskı uygulanıyor.
        Faaliyetleri ve iletişimleri yasaktır;liderleri idama,müebbet hapise çarptırılıyor.
        Rağmen islami tesettürün yasak edilmesi,tesettürlü kadınların tutuklanmaları, üniversitelerde mescitlerin kapatılması,tecavüzler vb. olaylara karşı mücadeleyi,
       “Tunus devletinin İslam varlığına yaptığı savaş” olarak tanıtmayı başarmış görünüyorlar.
       
        *
        ABD önderliğinde oluşturulan uluslararası gücün askeri,istihbari ve mali baskısına rağmen,
        Radikal dinci El Kaide örgütü  dünyanın her tarafında eylem yapma gücünü tutuyor.
        Kuzey Afrika’da, Abu Deccane’nin liderliğinde Tunus,Fas,Cezayir ve Libya’dan hareketle Avrupa’da her ülkeye sarkılıyor.
        El Kaide’yi Tunus’ta, Tarık Marufi  liderliğinde İslami Savaşçılar Cemaati,
        Ali Bin Tahir liderliğinde Tunus İslami Cephesi temsil ediyor.
        Politik ve stratejik felsefeleri doğrultusunda  kamuoylarını yönlendiriyor,büyüyor ve Avrupa ülkelerini tehdit ediyorlar…
        *
        Gerçekte ulusal lâik demokrasilerden yükselebilir İslam fakat görüntüde  İslami Cihad korkutuyor!
        Emperyalizmin bu ezeli korkusu sonucu Kuzey Afrika İslam ülkelerini de kapsayan Büyük Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı projeleri sürmektedir.
        Bu projeler kapsamında Batı; İslam ülkeleriyle ilişkilerini, belirlediği ekonomik ve siyasi kriterleri perspektifinde  sürdürme kararındadır.                
        O nedenle şimdilerde terör ya da direniş  örgütleriyle  mücadele için yeni bir anlayış gelişiyor;
        Silahla ya da yasakçı düşünceyle yapılan mücadele yerine o örgütlerin siyasetleri legalize ediliyor.
        Tehdit ya da korku ehlileştiriliyor ve marjinalleşiyor.
        Buradan hareketle Türkiye İslam ülkelerine model ülke olarak belirlenmiştir.
        Antilâik AKP, sahte “muhafazakar demokrat” kimliğiyle Türkiye’den tüm islam ülkelerine “ılımlı islam devlet modeli” geliştiriyor.
        Öte yanda  Filistin’de HAMAS,Lübnan’da Hizbullah direniş örgütleri,Türkiye’de PKK terör örgütüne  legal siyaset hakkı veriliyor…
        *
        11 Ocak’ta Tunus’ta gösteriler şiddetle devam ederken ve rejim bunu ölümcül baskıyla yanıtlarken,
        ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ABD’nin taraf olmadığını açıklıyor,
        Fransa Dışişleri Bakanı  Fransız polisinin durumu kanuni yaptırım teknikleriyle yatıştırmada Tunus polisine yardım edebileceği önerisinde bulunuyordu.
        Ancak Ben Ali ülkeden kaçtıktan sonra, 14 Ocak’ta barışçıl gösterilere karşı uygulanan şiddet kınanıyor!
        O zamana kadar  Washington ve Paris’in Tunus hükümetine verdiği destek -tam tersi; el altından demokratik devrimi teşvik ettiğine işaret ediyor.
        Değişim sırası Kuzey Afrika’nın “Küçük Fransa”sı Tunus’tadır.
        Tunus toplumunda geniş tabanıyla dinci hareket demokratik yollardan yönetimi devralmaya hazırlanıyor.
        Yasemin Devrimi  Tunus’un  AKP’sini yaratıyor…
        Demokrasi adı altında halkların Allah ile kandırıldığı, kula kulluk dönemi başlıyor…


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir