İSRAİL BELGELERDEN NEDEN RAHATSIZ OLMADI

Wikileaks adlı bir internet sitesinin ABD’li diplomatlarca yazılmış yüz binlerce dökümanı açıklaması, dünya ve Türkiye basınında oldukça geniş yer buldu. Türkiye’de büyük basının,“sızıntı” belgelerde yer alan AKP hükümeti ile ilgili olumsuz ifadeleri sansürleme çabasına hayret etmemek mümkün değil; Odatv’nin belgelerde yer alan hükümet üyelerine yönelik çok ağır ifadeleri bulup yayınlaması bu sansürü kırmış bulunuyor. - israil belgelerden neden rahatsiz olmadi 0112101200 l

Wikileaks adlı bir internet sitesinin ABD’li diplomatlarca yazılmış yüz binlerce dökümanı açıklaması, dünya ve Türkiye basınında oldukça geniş yer buldu. Türkiye’de büyük basının,“sızıntı” belgelerde yer alan AKP hükümeti ile ilgili olumsuz ifadeleri sansürleme çabasına hayret etmemek mümkün değil; Odatv’nin belgelerde yer alan hükümet üyelerine yönelik çok ağır ifadeleri bulup yayınlaması bu sansürü kırmış bulunuyor. - israil belgelerden neden rahatsiz olmadi 0112101200 lWikileaks adlı bir internet sitesinin ABD’li diplomatlarca yazılmış yüz binlerce dökümanı açıklaması, dünya ve Türkiye basınında oldukça geniş yer buldu. Türkiye’de büyük basının,“sızıntı” belgelerde yer alan AKP hükümeti ile ilgili olumsuz ifadeleri sansürleme çabasına hayret etmemek mümkün değil; Odatv’nin belgelerde yer alan hükümet üyelerine yönelik çok ağır ifadeleri bulup yayınlaması bu sansürü kırmış bulunuyor.

Öte yandan Tayyip Erdoğan’dan anti-Amerikan bir kahraman yaratmak, Ahmet Davutoğlu’ndan ise Yeni-Osmanlı’nın kurucu babası çıkartmak için gece gündüz mesai harcayan basın tekellerimizin bütün iddiaları, Davutoğlu’nun, “Clinton arayıp özür diledi” açıklamasıyla çökmüş durumdadır. Eğer bu belgelerde Türkiye yöneticileri için bu kadar övücü nitelikler yazılıyorsa, niçin Clinton özür dileme ihtiyacı hissetsin?

BELGELER KİMİN İŞİNE YARIYOR?

Bu kısa girişten sonra, Wikileaks belgelerine geçelim; hem nicel büyüklüğü ve hem de içeriği bakımından eşi benzeri olmayan bu büyük sızıntının kaynağını tespit etmek zorunlu görünüyor. Yüz binlerce dokümana erişme olanağı bulan, Obama yönetiminin her türlü engelleme çabalarını bile aşan bir büyük sızıntıdan söz ediyoruz. Bu sorunu “diplomasinin 11 Eylül’ü” türünden sığ açıklamalarla kavramak mümkün değildir.

En sonda yazacağımızı, şimdi yazalım; bu belgeler, her anlamıyla, İsrail Devleti’nin işine yaramaktadır. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun, “Wikileaks, İsrail için sorun değil, İsrail’i olumsuz etkilemeyecek” açıklaması ile İsrail Maliye Bakanı Yuval Steinitz’in, “Belgeler dolaylı bir şekilde İsrail’in yararına” şeklindeki itirafını kaydederek başlayalım.

Açıklanan belgelerin İsrail’in tezlerini doğruladığı, hatta İsrail’in İran’a yönelik saldırgan dış politikasını haklı çıkardığı şeklindeki yorumlar, İsrail gazetelerinin tamamını kaplamış durumda; bu o kadar öyle ki, Yediot Ahranot gazetesinde köşe yazarlığı yapan Sever Plocker, “Wikileaks olmasaydı, İsrail onu icat etmek zorunda kalırdı” diyecek kadar ileri gitmektedir. (1)
O halde, kısaca bu belgelerin neleri teşhir ettiğine bakalım.

Bir: Wikileaks’in açıladığı belgelere göre, Irak’ı istikrarsızlaştıran tek güç, İran’dır; buna göre İran hem Irak’lı militanları eğiterek hem de onlara silah sağlayarak Irak’taki mevcut istikrarsızlığın temel sebebini teşkil etmektedir.

İki: İran’ın “en az sorumlulukla, en fazla istikrarsızlaştırma” siyasetinin aparatı olarak görülen Hizbullah’ın, Irak’lı militanlara “Nasıl asker kaçırılır?” konulu dersler verdiği konusunda, birçok Wikileaks belgesi bulunuyor.

Okumaya devam et  Wikileaks’in ardındaki tavizsiz isyancı: Assange

Üç: ABD’nin Afganistan ve Irak’ta yapmış olduğu işkencelerin yer aldığı sızıntı belgeleri ise hem abartmamak hem de belgelere inandırıcılık kazandırmak için konulduğunu düşünmek isabetlidir. Ayrıca Wikileaks’in sızdırdığı; Irak’ta ölen insan sayısını 66,081 ile sınırlayan veya Irak’ta Kitle İmha Silahları’nın bulunduğunu kanıtlayan belgelerin doğruluğunu da kuşkulu bulmak durumundayız. Bu belgelerin ABD’nin izlemiş olduğu saldırgan siyasetlerin faturasını hafifletme veya ona meşruiyet sağlama amacı taşıdığı yönünde bir hipotez kurabiliriz.

Dört: Wikileaks belgelerine göre Arap liderler, İran’ı bizim için vurun, diyerek Amerika’ya her gün yalvarmaktadır. “Yılanın başını ezmek gerek” diyen Suudi Kralı başta olmak üzere, Bahreyn, Ürdün ve Mısır gibi ülkelerin yöneticilerinin İran’a yönelik düşmanca açıklamalarının yayınlanması İsrail’in çıkarları açısından oldukça önemlidir. Netanyahu’nun bu belgeler üzerine yaptığı, “Araplar kamu önünde başka özel görüşmelerde başka konuşuyorlar” şeklindeki açıklama da bu çerçevede değerlendirilmelidir. Bu belgeler sayesinde İsrail, İran konusunda saldırgan siyaset izleyen tek devlet olmadığını göstermektedir.

Nitekim İran Devlet Başkanı Mahmut Ahmedinejat, bu yöndeki belgelerin hepsinin, “fesat çıkarmaya yönelik” olduğunu belirtmiş ve “Araplarla aramızı bozmaya çalışıyorlar” diyerek İran’ın Araplar’la dost ilişkiler kurmak istediğini açıklamıştı.

Beş: Wikileaks’in açıkladıkları arasında, İsrail’in Gazze Operasyonu öncesinde Mısır ve El-Fetih ile görüştüğü ve Hamas’ı yener yenmez Gazze’nin kontrolünü bunlara bırakma teklifi yaptığına ilişkin belgeler de bulunuyor.

Bu noktada Araplar arasında amaç birliği olmadığı ve Araplar’ın İsrail’i kategorik olarak inkâr etmediğini yansıtan her belge, İsrail’i meşrulaştırdığını söyleyebiliriz; İsrail bu belgeler sayesinde, Araplar’a“ahlaksız teklif” yapacak kadar yakın olduğunu tüm dünyaya duyuruyor. Araplar’ın kirli pazarlıklar içinde olması ve bunun açıklanması, sadece İsrail’i aklamaktadır.

Son olarak, sızıntı belgelerde Sarkozy’den Merkel’e, Berlusconi’den Putin’e, Kım Il Yong’dan Medvedev’e, Ahmedinejat’tan Karzai’ye değin neredeyse bütün dünya liderlerine aşağılayıcı lakaplar takılmışken, bir tek İsrail’li siyasetçi hakkında kötü söz söylenmemiş olmasını da şaşırtıcı bulmak durumundayız. İsrail Devleti’nin veya MOSSAD’ın yürüttüğü yasadışı işlerin, düzenlediği eylemlerin ve İsrail’li kapitalistlerin faaliyetlerinin bu belgelerde yer almaması da manidardır.

Okumaya devam et  Azerbaycan’ın Corleone kardeşleri yansıtan lideri

OBAMA DİPLOMASİSİNİ ÇÖKERTMEK

Bu belgelerin taşıdığı içeriğin, İsrail Devleti’nin iddialarıyla bire bir örtüştüğünü gösterdik. Bu belgelerin hangi amaçla sızdırıldığına geçmeden önce, kimler tarafından sızdırıldığını tartışmak gerekiyor.

Bu konularda kesin bilgilere ulaşmanın mümkün olmadığını belirterek başlamak gerekiyor; Wikileaks’in kurucusu Julian Assange hakkındaki bilgilerimizin kuşkulu ve eksikli oluşu bile açık kanıtlar öne sürmenin ne kadar güç olduğunu gösteriyor. Konunun bir tarafının karanlık olması, her türden komplonun ortak özelliğidir ve bu özellik, bizi teorik önermeler ileri sürmekten alıkoymamalıdır.

Bu konuda en önemli iddia, Amerika’nın takip edilen sitelerinden Veterans Today’de Gordon Duff imzasıyla çıkan bir yazıda dile getiriliyor. (2) Bu incelemede, Wikileaks’in açıkladığı belgelere erişebilecek güce sahip tek odağın İsrail lobisi olduğu ve bu lobinin en önemli örgütlerinden AIPAC’ın gizli belgeleri ele geçirme konusunda geniş bir tecrübeye sahip olduğu belirtiliyor. Bu kadar çok sayıda belgeyi elde etmek ve dünyanın en güçlü devletinin yöneticilerinin iradelerinin aksine yayımlamak için İsrail devleti ve lobisi kadar büyük bir güce sahip olmak zorunludur. İsrail lobisinin bu belgeleri servis ettiği iddiasını ciddiye almamız gerekiyor. (3)

Bu belgelerin en önemli amacının, Obama’nın başkanlığı süresince kurduğu ittifakları ve yürüttüğü diplomasiyi çökertmek olduğu açıktır; nitekim Obama’nın, belgelerin yayımlanması halinde, “ABD’nin müttefikleriyle ilişkileri tehlikeye girecektir” şeklinde bir beyanı bulunmaktadır. Aynı açıklamada geçen “Masum insanların hayatı tehlikeye girer” şeklindeki ifadeyi ise “yalvarma” başlığı altında değerlendirmek, en doğrusudur.

Kuşkusuz, Amerikan diplomatlarının Avrupalı liderlere takmış olduğu lakapların açıklanması, Obama yönetiminin diplomatik güvenilirliğini yok etmek içindir. Bu belgelerden sonra Amerikan hariciyesi, dostlarının yüzüne bakamayacak kadar, utanç içindedir.

Obama yönetiminin belgelerin yayımlanmasını engellemek için elinden geleni yaptıktan sonra, bu konudaki girişimlerinin başarısız olacağını anlar anlamaz, yabancı hükümetleri teker teker dolaştığını, yayımlanacak belgeler içindeki muhtemel içerikleri dostlarına aktardığını biliyoruz; kuşkusuz, Amerikan müttefiklerinin bu içerikleri basından öğrenmeleri hoş değildir. Nereden bakılırsa bakılsın, bu nazik bir davranıştır.

Okumaya devam et  Türkiye belgelerini nasıl koruyor?

Geriye şu soru kalıyor; İsrail, neden Obama diplomasisini çökertmek istiyor?

Bu sorunun yanıtı açık; İsrail’e göre Obama, İran konusunda saldırgan politikalar izlemek yerine diplomatik yolları deneyerek, İran’ı nükleer silah yapmaması konusunda ikna etmek şöyle dursun, bizzat nükleer faaliyetlerinde ilerlemesi için İran’a zaman kazandırmıştır. Üstelik Filistin sorununda Obama’nın Yahudi yerleşimlerini dondurma şartı koşması – bugünlerde ABD, İsrail’e bu konuda yeni bir mektup yollayacak–, İsrail Devleti’nin düşmanlığını kazanması için yeterlidir.

Diğer taraftan, Obama yönetiminin saldırgan politikaları askıya alarak Arap yönetimlerini kazanma siyaseti de, bu belgelerin hedefleri arasındadır; bu belgelere göre Arap devletleri, ABD’nin İran’ı vurmasını istemektedir ve ABD’nin İran’ı vurmadığı her gün, – İsrail bir yana– Amerika’nın Arap dostları daha fazla öfkelenmektedir.

ERDOĞAN HÜKÜMETİ ARTIK GAYRI MEŞRUDUR

Sızıntı belgelerin Türkiye boyutuna da kısaca değinmek durumundayız. Obama yönetiminin İsrail’i frenleme ve Araplar’ın güvenini kazanma siyasetine oynayan Tayyip Erdoğan da, bu belgelerden kendine düşen payı almış görünüyor. İran’ı ikna yoluyla nükleer faaliyetlerinden vazgeçirme işini üstlenerek Amerikan diplomasisinin uzantısı haline gelen Erdoğan-Davutoğlu siyaseti, aynı zamanda Arap-yanlısı ve İsrail-karşıtı söylemler kullanarak İran’ın Arap dünyası üzerindeki etkisini kırma misyonunu da üstlendi.

İran’ın etkisini kırmak türünden bir amacın İsrail’in çıkarlarıyla uyumlu olduğu açıktır; ancak bu amaca giden yolun İsrail’i kötülemekten geçmesi, İsrail açısından kabul edilemez bir durumdur. Nitekim wikileaks’in açıkladığı belgelerde, İsrail büyükelçisi Gaby Levy’nin “Erdoğan bir köktenci, dinsel gerekçelerle bizden nefret ediyor” türünden ifadeleri buluyoruz.

Öte yandan, wikileaks belgelerinde, Erdoğan hakkında; yolsuz servet biriktirdiği, İsviçre bankalarında sekiz ayrı hesabının bulunduğu ve petrol ticaretinden pay aldığı yönünde ağır ithamlar bulunmaktadır. Aynı şekilde Bülent Arınç, Abdulkadir Aksu ve Nimet Çubukçu hakkında da sindirilmesi mümkün olmayan iddialar mevcuttur.

Bütün bunlar İsrail nezdinde Erdoğan hükümetinin meşruiyetini yitirdiği anlamına gelmektedir; artık belgelerle yıpratma aşamasına geldiklerini görüyoruz.
Sait Çakır
Odatv.com

(1)http://www.csmonitor.com/World/Middle-East/2010/1129/Israel-greets-WikiLeaks-cables-as-vindication-of-its-Iran-policy

(2)

(3)


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir