CAMBAZIN SIRR-I

Yaşar Büyükanıt - İlker Başbuğ

        CAMBAZIN SIRR-I
        Milli Eğitim Şurasında  okullarda  “Andımız”ın okunması zorunluluğunun kaldırılması için öneri verilmiştir.
        TBMM’de,BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık  öneriyi eleştiren milletvekillerine hitaben,
        “Neden benim varlığım  Türk varlığına armağan olsun? Ben Türk değilim ki! ” diyor.
        Ertesi gün PKK nın 32.kuruluş yıldönümü birçok il ve ilçede  büyük kalabalıklarca kutlanıyor.
        Hakkâri Yüksekova’da yüzleri puşili gençler polisle çatışıyor -iken;  
        Gençlerin ellerinde tahtadan ve üzerinde  “KCK ASAYİŞ” yazılmış kalkanlar, dikkat çekiyor!
        KCK Yürütme Konseyinden Türk Devleti ve hükümetine;
        “Mart ayına kadar zamanın boşa tüketilmesi ve adım atılmaması halinde kimsenin önüne geçemeyeceği ve engelleyemeyeceği;
        Halk Direniş sürecinin gündemleşeceği açık bir gerçektir.” duyurusu yapılıyor!
        *
        Milli Savunma ve İçişleri Bakanlarının açığa çektikleri iki general ve bir amiralle ilgili hukuki tartışmalar sürmektedir.
        Hukûken askerlerin YAŞ’ta terfi edip-etmedikleri,emekli olup-olmadıkları,neden vekâleten atandıkları  tartışılıyor.
        Başbakan Erdoğan pek ilginç bir yaklaşımdadır;
        “Tekrar Askeri Yüksek İdare Mahkemesine gideceklermiş,bir üst mahkeme filân diye.
        Bir kere şunu bilmek lâzım:sivil irade karar vermiştir!
        Sivil iradenin verdiği bu karar farklı yollarla aşılırsa sivil iradenin bu noktada atabileceği yasalar çerçevesinde veya yasama organıyla birçok adımlar vardır. Gerekirse yasa çıkarırız.”diyor.
        Türk’ün Bağımsızlık Zaferi temelinden TSK bünyesinde askeri mahkemeler; o kurumun o temelde  hukukî  dirliğini sağlıyor.
        Ne ki Başbakan Erdoğan çıkartacağı bir yasa ile kendi hukukuna işaret ediyor!
        *
        Abdullah Öcalan “Buradaki görüşmeler müzakere değil,hatta diyalogda değil!
        Aslında ben bir aracıyım.Devlet ile PKK arasında aracıyım.
        Fakat henüz üzerinde somut konuştuğumuz bir madde yok.Çünkü hükümetin bir kararı yok.
        Devlet ve ordu çözüm istiyor,AKP istemiyor çünkü çözüme hazır değil.
        Barışın önünde en büyük engel AKP’dir” diyor…
        *
        Yukarıda birbiri içine geçmiş üç örnek;
        Türkiye’nin anayasal ulus devlet,bölünmez bütünlük, laik demokrasi ve hukuk devleti esaslarında,
        AKP ve PKK nın kavgasını gösteriyor.
        Tel üzerinde  senkronize gösteri yapan üç cambazı anımsatıyor…
          
        *
        İki yükseğin  ortasına gerilmiş  tel üstünde gösteriler yapan cambaz;
        “Urgan” tabir edilen tel üzerinde yürürken eline  aldığı “terazi” denen uzun bir sırıkla denge sağlar.
        Algısını ve özenini an be an bireysel esneklik ve çevikliğine aktarırken, 
        Gösterisi boyunca artistik bir heyecan vermek üzere izleyicisinin dikkatini kendine odaklar.
        Ne ki ip üzerinde  üç cambazın birlikteki  gösterisinde işin rengi değişir!
        *
        Ayrılıkçı Kürt Hareketi Türkiye anayasasından demokratik ulus,vatan ve siyaset,
        Ya da Demokratik Özerklik  istiyor.
        Mesela adem-i merkeziyyet!
        Adem-i merkezziyet; bir idâri bölümde il,belediye,köy gibi parçaların belirli konularda kendi kendilerine idarî yetkileri anlamındadır.
        O halde AKP iktidarı ile Ayrılıkçı  Kürt Hareketi arasında “sorun” teşkil ediyor!
        Çünkü birer AKP uygulaması olan sosyo- ekonomik karar merkezleri; Köylerin Altyapılarının Destekleme Projesi( KÖYDES),
        Belediyelerin Altyapılarının Desteklenme Projesi( BELDES),
        Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansına bağlı  Bölge Yatırım Ajansları;
        Doğrusu  İl Özel İdarelerinin yönetsel esasını zaten liberal anlamda ademi merkeziyet esasına çevirmiş bulunuyor.
        Uygulamada AKP;bölgenin ekonomik kalkınmasında demokratikleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerin de sağlanacağını umuyor.
        Fakat kâr; islami sermayeye akarken, AKP ye temennâ; ekmek parası oluyor!
        İki cambaz tel üstünde zorlanıyor…
        *
        Ulusalcı takviyeli TSK’nın duruşu;14 Nisan 2009 da İlker Başbuğ’un Harp Akademilerinde yaptığı açıklamada beliriyor.
        Hukuka saygı çerçevesinde olmak kaydıyla;
        Birey, grup,cemaat ve tarikatlar her tür dini, kültürel, sosyo-ekonomik  faaliyetlerde serbesttir.
        Fakat siyaset yapmaları engelleniyor:Laik  sınır çiziliyor.
        Vatandaşlık esasına dayalı milliyetçilik, ırk ve din farkı gözetmeksizin herkesin Türk ve TC vatandaşı sayılması,    
        Özgül kimlik olarak kültürel kimliklerin ikincil kimlik olduğundan hareketle: Ulus ve üniter devlet belirleniyor.
        Telde üçüncünün -üstelik, usta cambaza diğer ikisinin nasıl senkronize olacağı  meraklandırıyor!
        *
        Tek bir sır; üç cambazın birlikte gösterisinde ahengi,artistik yönü,heyecanı ve tutkuyu  sağlıyor.      
        Yüksekte gerilmiş tel üzerinde üç cambazdan,
        Önde ve arkada ikisi; algısını ve özenini tümüyle ortadakine aktarıyor.
        Ortadakinde bütünleşiliyor.
        Urgana da teraziye de ortadaki egemendir.
        Ortadaki diğer ikisi için düşünüyor, onları kendinde bütünlüyor, ortak dengeyi oluşturuyor.
        Üstelik temaşayı sağlıyor.
        Gözler o’ndadır.
        Çünkü dengesinin  asla bozulmaması gerekiyor.
 
        *
        Yeni Türkiye’yi  belirleyecek Anayasayı kimin yapacağı,
        Türkiye’nin değişmez niteliklerinin  hangi ölçüde anayasanın derinine işleyeceğine dair  kavga;
        Tıpkı tel üzerinde üç cambazın gösterisini andırıyor.      
        Çirkin fakat her an birinin düşeceği intibaında heyecanlı bir gösteri!
        Temaşayı  ancak dehşete sevkediyor…
 
         *
        Şair Turgut Uyar “Tel Cambazlarının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiirdir” den sesleniyor:
        
        “Sizin alınız al inandım
        morunuz mor inandım
        tanrınız büyük amenna
        şiiriniz adamakıllı şiir
        dumanı da caba
        ama sizin adınız ne
        benim dengemi bozmayınız

        bütün ağaçlarla uyuşmuşum
        kalabalık ha olmuş ha olmamış
        sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
        ama ağaçlar şöyleymiş
        ama sokaklar böyleymiş
        ama sizin adınız ne
        benim dengemi bozmayınız

        aşkım da değişebilir gerçeklerim de
        pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
        yan gelmişim diz boyu sulara
        hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
        hiçbirinizle dövüşemem
        siz ne derseniz deyiniz
        benim bir gizli bildiğim var
        sizin alınız al, inandım
        sizin morunuz mor, inandım
        ben tam dünyaya göre
        ben tam kendime göre
        ama sizin adınız ne
        benim dengemi bozmayınız.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir