Frankfurt Türk Film Festivali kapsamınında gerçekleşen Türk Sineması’nın son 10 yılı konulu toplantıya katılan Sadi Çilingir ve Ali Can Sekmeç, uluslararası festivallerde ödül kazanan Türk filmleri sayesinde ülke sınırlarının aşıldığını söyledi.
ALMANYA’nın Frankfurt kentinde devam eden 10’uncu Türk Film Festivali kapsamında düzenlenen ‘Türk Sineması’nın Son 10 Yılı’ konulu toplantıya Mahzun Kırmızıgül tartışması damgasını vurdu. Toplantıya konuşmacı olarak katılan sinema yazarları Sadi Çilingir ile Ali Can Sekmeç, Mahzun Kırmızıgül’ün son çektiği ‘New York’ta Beş Minare’ filminin Türk sinemasının teknik açıdan nerelere geldiğininin bir göstergesi olduğunu belirtti. Ancak tek filmde çok şey anlatma kaygısının burada da kendini gösterdiğini dile getiren Ali Can Sekmeç, Türkiye’de konu bulmada zorluk çekilmediğini fakat senaryo kurgulamasında bir takım sorunlar olduğunu belirtti. Türkiye’de sinema filmi çekme koşullarına rağmen Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Üç Maymun’ filmi ile Cannes, Semih Kaplanoğlu’nun ‘Bal’ ile Berlin büyük ödülü kazanmış olmalarının Türk sinemasının yaratıcılık yönünden ne kadar önemli bir konuma geldiğinin kanıtı olduğunu vurgulayan konuşmacılar, yeni dönem sinemacıların branşlarında yüksek eğitim almış olmasının bu başarılarda büyük rolü olduğuna dikkat çekti.
SEYİRCİ SAYISI ARTI
Diğer yandan Türkiye’deki sinema seyircisi sayısında da 80’li yıllara oranla göreceli bir artış yaşandığını belirten Sadi Çilingir, buradaki artışın vizyona giren filmlerin kopya sayısının eskliye göre daha fazla olmasından kaynaklandığını dil getirdi. Bir dönemin en fazla izlenen filmi ‘Eşkiya’nın sadece 15 kopya ile gösterime girdiğine dikkate çeken Çilingir, izleyici rekorları kırdığı belirtilen son dönem filmlerin ise reklam ve pazarlama kampanyaları sayesinde yüzlerce kopya ile tüm Türkiye’yi dolaştığını belirtti.
DİZİLER SİNEMAYA DESTEK
Aynı zamanda Türkiye’de çekilen film sayısında da artış olduğunu söyleyen Ali Can Sekmeç, 2010 yılı içinde şimdiye kadar toplam 85 filmin çekildiğini, bu sayının geçen yıl 74 olduğunu belirtti. Türk Sineması’nı Türkiye ile sınırlandırmanın da tam doğru olmdığını dile getiren Sekmeç, Almanya’da Fatih Akın ile Feo Aladağ ve Neco Çelik, İtalya’da Ferzan Özpetek’in çektiği filmlerin Türk sinemasına dahil edilebileceğini söyledi.
Televizyon dizilerinin sinemaya az da olsa olumlu katkısı olduğuna dikkat çeken sinema uzmanı Sadi Çilingir ise örneğin Çağan Irmak’ın ‘Babam ve Oğlum’ filminin ‘Çemberimde Gül Oya’ isimli televizyon dizisinden ilham alınarak yapıldığını ve dizi olarak tutulan konuların daha sonra sinemaya da uyarlandığını vurguladı.
Bir yanıt yazın