İSRAİL’İN YAKIN GELECEĞİ?

Tufan Erbarıştıran Haaretz gazetesinin Türkiyede birçok gazetede yayınlanan İsrailin yaptıklarını tenkit yazısını korkaklık ahmaklık,  siyasi bilinç yoksunluğu olarak adlandırıyor - seamless 1889476 640

Tufan Erbarıştıran Haaretz gazetesinin Türkiyede birçok gazetede yayınlanan İsrailin yaptıklarını tenkit yazısını korkaklık ahmaklık,  siyasi bilinç yoksunluğu olarak adlandırıyor

Yahudiler binlerce yıl diasporada yaşadıktan sonra kendi öz vatanlarına yine büyük savaşlar vererek kavuştular. Burada hemen belirtmeliyiz ki İsrail’in kurulma aşamasında ve sonrasında halen bölgesel savaşlar devam etmektedir. Kadim dönemlerde Yahudilere yapılan büyük haksızlıklar, işkenceler, sürgünler, Tapınağın iki kez yıkılması kolay unutulacak olaylar değildir.

Ortaçağ’da ise kazığa geçirmeler, ağır cezalar, toplu katliamlar gerçekleşmiştir. Daha 70 yıl öncesinde Nazilerin yaptığı soykırımı, gaz odalarını, krematoryumu nasıl unutabiliriz? Tüm bunlar bir ulusun tarihinde acı izler bırakan, unutulması söz konusu olmayan, dinsel inançlarından dolayı yakılmayı/işkenceyi/öldürülmeyi/sürgüne gönderilmeyi kabul eden Yahudilerin bugünkü durumu nedir?

1948’de resmen kurulan İsrail devleti tüm güçlüklere, yaptığı kanlı savaşlara, çektiği acılara karşın sınırlarını korumayı bildi. Ancak tehlike geçmedi ve her an yeni bir savaş, gece yarısı atılacak bir bomba/roket/taciz ateşi huzuru bozabilir. Sözün kısası bunca acıya, drama, felakete karşın İsrail devleti kurulmuş olsa bile sıkıntılar bitmiş değildir. Böyle olunca da doğal olarak İsrail kendi bölgesinde güçlü bir ordu bulundurmak zorundadır. Yani silah sanayisine büyük paralar akıtmakta, ekonomisini bu yönde yönlendirmenin zorluklarını çekmektedir.

İsrail Ortadoğu’da dini yapısı gereği tek başına yaşamak zorundadır. Lübnan, Mısır, Suriye, Filistin ve Gazza kendi içlerinde barındırdığı terör gurupları (El Fetih, Hamas, El Kaide, Hizbullah) ve iç siyasi rant nedeniyle İsrail’e her zaman potansiyel düşman gözüyle bakmışlardır. Ayrıca İran’ın İsrail hakkındaki resmî söylemleri (Ahmedinecat) herkesçe bilinmektedir. İran en yetkili ağızdan İsrail’e saldırmayı planladıklarını, Yahudileri topyekûn ortadan kaldırmayı istediklerini hatta Nazi soykırımının gerçekte olmadığını söyleyecek kadar ileri gitmektedir. O halde İsrail bölgesindeki yalnızlığı iyi düşünmeli ve belirli bir dış politika izlemelidir.

Sözgelimi, Türkiye’deki AKP hükümetinin Hamas yanlısı söylemleri, tavırları ve politikaları ortadadır. Nihayet Türkiye tarihinde ilk kez Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde İsrail adeta düşman gibi gösterilmiştir. Yine Bugün gazetesinin (3 Kasım 2010 – Çarşamba) yazdığı bir habere göre, İsrail Başbakan Yardımcı Dan Meridor İngiltere’ye yapacağı ziyareti iptal etmiştir. Buna gerekçe olarak da Mavi Marmara gemisinde yaşananların hukuki süreçte kendi aleyhine döneceğini ve İngiltere’de tutuklanabileceğini anladığı için geziyi iptal ittiğini açıkça yazmıştır. Nitekim eski Dışişleri Bakanı Tzipi Livni hakkında da yakalama emri vardır. Aynı gazetenin haberine göre, General Doron Almog ise 2005’te yine İngiltere’de tutuklanacağını anladığı için uçaktan inmeden yeniden kalkış yapmak zorunda kalmıştır. Şimdi tüm bunlar ortadayken, İsrail’e yönelik asıl suçlama şudur: Bölgede bugüne kadar yaptığı tüm askeri operasyonlar için özür dilesin ve tazminat ödesin. Böylelikle devlet zafiyeti ortaya çıkacak ve İsrail siyasi anlamda uluslar arası platformda büyük prestij kaybedecektir. Ayrıca ödeyeceği tazminatlarla ekonomisi çökecek, öte yandan bu paraları alan düşmanları da kendi ekonomilerini güçlendirecektir.

Anlatmaya çalıştığımız olay son derece açık ve net bir biçimde ortada gözlerimizin önünde durmaktadır. Peki, bunca yıl çekilen acılar, yaşanılan dramlar, göçler ve işkenceler ne olacaktır? Hepsini İsrail kaldırıp çöpe mi atacaktır? Holokost, Auschwitz, engizisyon ve yüzlerce yıl yaşanılan kanlı savaşlar nasıl unutulabilir ki? İşin aslına bakacak olursak, bugünkü sözlerle demokrasi, iletişim, diyalog, siyasi gelişmeler gibi sözcükler tam anlamıyla kafa karıştırmaktadır. İnsan kendi tarihine bakar ve öyle karar verir. Ortadoğu’da laik ve demokratik tek devlet Türkiye bile İsrail’i kara listeye almış bulunmaktadır. Hal böyle iken Haaretz gazetesi bakın neler yazmış: “Prestij takıntımızın üstesinden gelip üzgün olduğumuzu belirtmeli, tazminat ödemeliyiz” Aynı yazıda Türkiye’deki Milli Güvenlik Kurulu’nun aldığı karar dile getiriliyor ve ekleniyor. “Uygulamada biz kaybederiz.” (Bugün gazetesi aynı gün sayılı yazıdan alınmıştır)

Şimdi bunun adına ister korkaklık deyin, ister ahmaklık, ister siyasi bilinç yoksunluğu. Her ne derseniz deyin bu tür tavırlar İsrail’i yakın gelecekte tehlikeye sokar ve başının fena halde derde girmesini sağlar. İsrail öncelikle kendi içinde (sözde muhalefet…) sorunları çözmelidir. “Prestij takıntımızın üstesinden gelmeliyiz.” Bu nasıl bir sözdür? İsrail kendi içinde farklı düşünenlere karşı her zaman hoşgörülü olmuştur. Bu tamam. Ancak binlerce yıllık acı ve gözyaşı dolu tarihini yeniden yapılandırmak adına böyle yazılar Hamas ve diğer terör guruplarını cesaretlendirir ve başka da bir işe yaramaz.
Mavi Marmara gemisindeki en az 15 AKP milletvekilinin son anda geziyi neden iptal ettiği ortaya konmalıdır. Gemidekilerin ceplerindeki ne kadar nakit olduğu söylenmelidir? Geminin asıl hedefinin Hamas’a yardım olduğu kanıtlanmalıdır. Türk Kızılay’ı yıllardır bölgeye yardım malzemesi göndermektedir. Bu konuda hiçbir sorunla karşılaşmamıştır. Oysa Mavi Marmara gemisinin asıl amacı farklıdır ve doğrudan Hamas’a yardım etmektir. İsrail tüm bunları belgeli olarak uluslararası basına açıklamalıdır. Bu süreçte Türk halkı ikna edilmelidir. Temel sorunun terör guruplarına karşı ortak mücadele etmenin gerekliliği ısrarla anlatılmalıdır. Mavi Marmara olayında İsrail’in bilgisi ve inisiyatifi dışında gelişmeler olduğunu, yardım amaçlı geminin asıl niyetinin Hamas olduğu vurgulanmalıdır. Kuşkusuz bir Türk vatandaşı olarak kimsenin ölmesini istemeyiz. Bu ayrı bir olaydır. Ancak herkesin tanıdığı bir devlete karşı terör eylemlerinde bulunan silahlı yasadışı guruplara yardım etmek ve bunu gizlice yapmak çok farklıdır. Hamas ve diğerlerinin niyeti açıktır. İsrail’i ortadan kaldırmak! Bölgede barış istiyorsak terör anlayışını sürdürenleri, özellikle de bu yapılanmaya siyasi ve ekonomik anlamda yardım edenleri hiç değilse ikna ederek devreden çıkartılması gerektiğini söyleyebiliriz. Bir devlet kendi vatandaşlarının güvenliği ve özgür geleceği için bazı önlemler almalıdır.
Türkiye’deki AKP hükümeti son seçimde de tek başına iktidar olursa işte o zaman ülkedeki sosyal yaşam ve hukuk sistemi ciddi bir yaralanmaya yol açacaktır. Yüz yıllık laiklik ve modern yaşam Ortaçağ koşullarına dönebilir, kadın hakları rafa kaldırılabilir, Türkiye’nin ciddi tehdit dediği İsrail ile ilişkiler tam anlamıyla kopabilir. Sonrasını kimse bilemez… Oysa İsrail’in bölgedeki en çok güvenebileceği ülke Türkiye olmalıdır. Diğerleri asla dostu ve güvenebileceği ülke pozisyonunda olamaz! Bu nedenle AKP yeniden tek başına iktidar olursa İsrail çok şey kaybedebilir. Halen ülkedeki mevcut iktidarın Hamas’a nasıl baktığı, elinden geldiğince (en azından bilindiği kadarıyla…) siyasi söylem olarak ona destek verdiği ortadadır. İsrail bölgesinde başını kuma sokamaz! Ortadoğu’da barış isteniyorsa, bu İsrail olmadan gerçekleşmez. İşte bu nedenle İsrail güvendiği dost ülkelerin geleceğine dikkatle bakmalı, bu konuda ileriye dönük hesaplar yapmalıdır. Türkiye’yi kaybetmemelidir. Asıl prestij böyle durumlarda kullanılmalıdır… ABD’deki Yahudi lobileri, bu konularda çağdaş guruplar, siyasi merkezler/dernekler/vakıflar Türkiye’deki yapılacak son seçimi iyi değerlendirmelidir. İsrail’in geleceği öncelikle kendi içindeki ayrık otlarını temizlemekle ve kendisine dost ülkelerin laik ve çağdaş kalmasıyla söz konusu olabilir. Türkiye olası bir şeriat yaşamına geçerse bu fotoğraf şimdiden iyi yorumlanmalıdır. İsrail bölgede tek başına kalmak istemiyorsa, Türkiye’nin çağdaş, laik ve modern yapısının sürmesi için elinden geleni yapmalıdır…


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir