Atları da Vururlar Başkanları da Kovarlar!

Bu sabah aracımın radyosunda haberleri dinlerken, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun görevden alınıp, yerine yardımcısı Mehmet Görmez’in atandığını duyunca her nedense aklıma hemen bir Amerikan filmi geldi; “Atları da Vururlar”. Yazar Horace McCoy’un 1929 ekonomik buhranında yaşananları konu alan ve 1935’te yazmaya başladığı aynı adlı romandan hareketle çevrilen bur filmdir bu film. - omer saglam

Bu sabah aracımın radyosunda haberleri dinlerken, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun görevden alınıp, yerine yardımcısı Mehmet Görmez’in atandığını duyunca her nedense aklıma hemen bir Amerikan filmi geldi; “Atları da Vururlar”. Yazar Horace McCoy’un 1929 ekonomik buhranında yaşananları konu alan ve 1935’te yazmaya başladığı aynı adlı romandan hareketle çevrilen bur filmdir bu film.

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, görevden alınmasının sebebini soran gazetecilere he ne kadar “Hiçbir görev daimi değildir” diyerek olayı önemsemediğini açıklasa da, görev süresinin bitmesine sadece iki ay kala görevden alınması yine de anlamlıdır. Ali Bardakoğlu’nun belki görev süresi uzatılmayacaktı. Ancak iki ay sonra normal süresi bittikten sonra koltuğunu kendiliğinden boşaltmış olsaydı, eminim ki çok daha mutlu olurdu Ali Bardakoğlu. Üstelik bu konuda fazla bir yorum da yapılmazdı. Ancak Allah, öyle bir kader çizmiştir ki kendisine, kendi isteği dışında ve birileri tarafından görevden alınmanın acısını en sonunda ona da tattırmıştır. Ne diyelim geçmiş olsun.

Kendisi, bizim hakkımızda, bizi görüp tanımadan, derdimizi dinlemeden ve savunmamızı almadan hüküm verenlerden birisi. Emekliliğime 22 ay kala işime son verenlerin başıdır. Gerçi yerine atanan isim de öyle. Benim yaşadığım üzüntüyü muhtemelen onun da yaşamış olması, bu bakımdan önemlidir. Ancak, “Ali Bardakoğlu hakkında yapılan işlemle ilgili olarak sevindin mi?” derseniz, cevabım “Asla, ne münasebet” şeklinde olur. Zira insanlar hakkında yapılan bu kabil işlemler ve uygulamalar beni hep üzmüştür. Hayatta iki şeye çok üzülürüm ben. Birisi ev sahibinin şerrinden evi boşaltan kiracının durumu, diğeri de kendi isteği dışında görevden alınan çalışanın durumu.

Kendisi benim hakkımda işlem yaparken üzüntü duydu mu bilmiyorum. Ancak duymadığını sanıyorum. Ancak ben onun hakkında yapılan işleme gerçekten de üzüldüm. En azından iki ay daha beklenip, normal yoldan görevden ayrılması sağlansaydı çok daha şık, çok daha yerinde olurdu. Ancak, demek ki Yüce Allah, Ali Bardakoğlu’na da böyle bir üzüntüyü yaşatacakmış ve yaşattı da…

Prof. Dr. Mehmet Görmez’in Diyanet İşleri Başkanı yapılması, benim için hiç de sürpriz olmamıştır. Çünkü bu şekil bir atama, sürekli söylenen ve beklenen bir atama idi. Hatta Başkanlık için Mehmet Görmez ismi, Ali Bardakoğlu’ndan önce de telaffuz edilmişti. Hükümet öncelikle Prof. Dr. İ.Kâfi Dönmez’i önermiş, A.Necdet Sezer’in adı geçeni veto etmesi üzerine bir ara hükümet çevrelerinde başkanlık için Mehmet Görmez’in ismi de geçmiştir. Ancak nedense o tarihte bu atama olmamıştır. Kim bilir belki de o tarihlerde henüz 45 yaşlarında bir hadis doçenti olan Mehmet Görmez, bu makam için biraz genç, tecrübesiz ve yetersiz görüldü. Belki de A.Necdet Sezer’in bu ismi de veto edeceğinden korkuldu. İşte bu sebeplerle kendisi öncelikle Başkan Yardımcısı olarak atandı ve A.Necdet Sezer’in tercihi olan Ali Bardakoğlu’nun başkanlığına kerhen rıza gösterildi. Gerçi iyi de yapıldı. Çünkü Mehmet Görmez en azından başkanlık teşkilatında tecrübe kazandı, teşkilatı yakından tanıma fırsatı buldu. Bu sebeple, siyasetten arındığı ölçüde Sayın Mehmet Görmez’in, iyi bir başkan olacağını ve isabetli bir atama olduğunu düşünüyorum ben…

2006 yılında Hadis Profesörü olan Mehmet Görmez’i olabildiğince tanıdığımı söyleyebilirim. Vakıf’ta çalıştığım süre boyunca zaman zaman kendisiyle birlikte olduk, birlikte bazı çalışmalar icra ettik. Diyanet çevrelerinde, onun gençlik ve öğrencilik yılları ile ilgili olarak, özellikle Milli Görüşçü kişiliği ve alt kimliği hakkında kimi dedikodular yapılmakta ise de ben, 52 yaşına gelmiş bulunan Sayın Görmez’in, bütün bunları geride bıraktığına inanıyor, bu türlü saplantıları aştığını düşünüyorum.

Yakından şahit olduğum için rahatlıkla söyleyebilirim ki; Prof. Dr. Mehmet Görmez, ilk başta iyi bir Kur’an okuyucusudur. Oldukça güzel bir sesi, makamı ve tilaveti bulunmaktadır. İyi bir hatiptir ve minber hocasıdır. Gerektiğinde cübbeyi giyer, minbere çıkar ve hutbeyi okuyup namazı kıldırır. Hitabeti oldukça güçlüdür. İlmi seviyesi ve hadis bilgisi hakkında benim söz söylemem ise yakışı kalmaz. Çünkü bu konuda onun kadar bilgim yoktur. Ancak bu konuda yayınlanmış, hatta ödül almış kitapları mevcut olduğuna göre ilmi seviyesi de yeterlidir diye düşünüyorum.

Ankara Ü. İlahiyat Fakültesi Hadis Ana Bilim Dalı’nda ayrı bir ekolü temsil etmekte olan Prof. Dr. Mehmet Görmez’le aynı ekole mensup Prof. Dr. Ali Dere, Prof. Dr. M.Emin Özafşar ve Prof. Dr. Bünyamin Erul’un da Diyanet’te görevli olmaları bir tesadüf müdür bilinmez. Ancak şahsen bunun bir tesadüf olmadığını ve planlı bir hareket olduğunu düşünüyorum. Yeni yasaya göre Başkan Yardımcılarının sayısı üçle sınırlı olduğuna göre, yeni başkan yardımcıları da hazır demektir; Prof. Dr. M.Emin Özafşar, Prof. Dr. Ali Dere ve Prof. Dr. Bünyamin Erul. Ne dersiniz, yanılıyor muyum yoksa?

Beni her gördüğü yerde “Şair” diye takılan Prof. Dr. Mehmet Görmez’e yeni görevinde başarılar ve üstün muvaffakiyetler dilerim. Umarım, gençlik yılları ve kökeni hakkında yapılan tüm dedikoduları boşa çıkartır ve Diyanet’i siyasetin dışında tutarak ülkemize başarılı hizmetler verme fırsatı yakalar.

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu mu? Onun yapmış olduğu görevle bağdaşmayacak ve kendisinden beklenmeyecek biçimde köpek merakının bulunduğu ve bu yüzden evinde köpek beslediği söylenmektedir. Ona da köpekleriyle ve torunlarıyla birlikte eğlenceli oyunlar, sıhhatli bir ömür dilerim. E bu iki ismin hışmına ve garazına uğramış benim gibi bir adamdan da bundan daha fazlası beklenemez, değil mi efendim?

11 Kasım 2010
Ömer Sağlam


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir