BOYKOT VE SONRASI

<p>            BOYKOT VE SONRASI
             
          Anayasa değişikliği çok önemli hukukî, teknik ve siyasi nitelikler kapsıyor.
          Rağmen değişikliklerin yapısal ve toplumsal dinamikleri kaygan Türkiye'de referanduma sunulma kararı ve süreci;
          Çok yetersiz bilgi ve çağdaşlaşma temelinde, kendine menkul ajandasıyla çokça oportünist,
          O nedenle küresel politikaların işbirlikçisi iktidarın ve  bağlı medyanın,
          Halkı her türde manipüle etmesine neden oluyor.
          İktidarın sekiz yıldır bilinen  karakteri, sosyo-ekonomik uygulamalar ve siyaseti ardında;
          İşgal ettiği devlet organizasyonuyla baskı,tehdit,hile,şantaj ve yalana dayalı  sürdürdüğü  kampanyası,
          Türkiye'yi son noktasında kutuplaştırmış bulunuyor.
          *
          Referandum ardından "Evet", "Hayır" ve "Boykot" seçeneklerinin,
          Birinin diğerini kabul etmekte çok zorlanacağı bir sürece giriliyor.
          "Evet" ve "Hayır" seçeneklerinin ayırtını "ileri demokrasi" ile "diktatörlük",
          Ya da "şerefsizlik" ile "vatan hainliği" oluştururken,
          Yeniden ortaklaşılan bir Türkiye için  sonuçta mutlaka yargı denetimi gerekiyor.
          "Boykot" seçeneği ise  yaşanılan kaos nedeniyle şu aralar  "kendin pişir kendin ye" ayırtındadır!
          Ne ki referandum ardından en çok tartışılmaya ve çözüme  o ihtiyaç gösteriyor.
          *
          Ayrılıkçı Kürt Hareketinin Demokratik Özerklik talebine yönelik referandum boykotunun,
          20 Eylül son tarihli PKK nın  çatışmasızlık kararını da destek  kapsamına alarak,
          Aktif boykota dönüşeceği ilan ediliyor.
          Vatandaşların başta Güneydoğu ve Doğu yerleşimlerinde eğitimden- adalete, maliyeden- güvenliğe devlet kurumlarını boykot etmesi düşünülüyor!
          *
          Tarihin devinimi içinde  toplumların gelişimini durdurmak ya da yasaklamanın olanağı bulunmuyor.
          Dünyanın değişik bölgelerinde millî otodeterminasyon (kendi yönetimlerini belirleme)sürecini,
          Bütün ülkeleri bağlayan uluslararası hukuk;         
          Mütemadiyen değişim ve ABD nin anlaşmazlıkları ya da karmaşık sorunları şiddet ile çözme çabaları nedeniyle  taşıdığı zaaflar nedeniyle yönetemiyor.
          Eksiklerin giderilmesi yönünde çalışmalar yapılıyor olsa da,
          Mesela uluslararası hukukta iki prensip;
          Birincisi, halkların otodeterminasyon hakları,
          İkincisi, ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması birbiriyle çelişiyor.
          Dolayısıyla bu konuda  Birleşmiş Milletler,Güvenlik Konseyi, Uluslararası Adalet Divanı çözümsüz kalıyor.
          *   
          İspanya'da ayrılıkçı BASK örgütü ETA, terörle başaramadığı tam bağımsızlık talebini,
          Demokratik süreci harekete geçirerek sağlamak amacıyla silah bırakmıştır.
          İspanyol  hükümeti ve siyasi partilerin çoğu Bask bölgesinin bağımsızlığına ve ülkenin bölünmesine karşılar.
          Silah bırakmanın ardından ortak noktada anlaşabilmek için şimdi hükümet şiddete başvurmamışlarla müzakereye hazırlanılıyor.
          Tıpkı İspanya gibi millî otodeterminasyon süreciyle karşı karşıya bir çok ülke toprak bütünlüğü ilkesine titizlik gösteriyor.
          Mesela Türkiye;Ayrılıkçı Kürt Hareketinin özerklik taleplerini,
          Özerkliğin ayrılmayı teşvik edeceği çekincesi,
          Bir süre sonra Kuzey Irak'ta yıllardır otodeterminasyon mücadelesi veren Kürtler ile bütünleşmenin sağlanacağı düşüncesi ile reddediyor.
          *
          Avrupa Birliğinin temel belgelerinden biri  Temel Haklar Şartı;
          Irk,din,dil,cinsiyet gibi unsurlar yanında bir ulusal azınlığa mensup olmayı da,
          Farklılık gözetilmeyecek unsur sayıyor.
          O nedenle Türkiye'nin düşünce,anlatım ve örgütlenme özgürlükleri önünde engelleri kaldırması,
          Ayrımsız herkesin yasalar karşısında eşitliğinin sağlanması,
          Üstelik bu şart için  merkeziyetçi  üniter  bir devlet olarak,
          Farklılık hukukunun  grup haklarından birey haklarına indirgeyen,
          Sosyal gerginlikleri azaltıp, bütünlüğü güvence altına alan,
          Bir yöntemi;ulus bütünüyle  ortaklaşılarak uygulaması gerekiyor.
          *
          İyi ama?
          "Evet" ile "hayır" seçeneklerinde kutuplaşmış,
          Ya da "ileri demokrasi" ile "diktatörlük"  ya da "şerefsiz" ile "vatan hainliği" söyleminde ayrışmış,
          Türkiye önce kendine merhem bulmalıdır!
          Ortaklaşmanın sağlanması için iktidar  kutubu üzerine bulaşmış kirin;
          Yargı'da aklanması şart görülüyor...
          Diğer anlatımıyla Yargı'nın;
          Din bezirganlığı ile yapılan ahlaksız siyaseti mahkûm etmesi,
          Din ve ibadet özgürlüğüne rağmen cemaatlerin uydurdukları  grup haklarını bireyselliğe dönüştürmesi,
          Cemaatleri siyasetten men etmesi gerekiyor...
 
 
          *
          Aksi halde çaresi yok! Türkiye'nin lâik demokratik  ulus devleti bitiyor...
 
         
                             
            ***
           
               Değerli Okurlar,
                    Şeker Bayramızı kutluyor ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.
                    Bayram sonu görüşmek üzere esen kalınız.</p> - referandum

            BOYKOT VE SONRASI
             
          Anayasa değişikliği çok önemli hukukî, teknik ve siyasi nitelikler kapsıyor.
          Rağmen değişikliklerin yapısal ve toplumsal dinamikleri kaygan Türkiye’de referanduma sunulma kararı ve süreci;
          Çok yetersiz bilgi ve çağdaşlaşma temelinde, kendine menkul ajandasıyla çokça oportünist,
          O nedenle küresel politikaların işbirlikçisi iktidarın ve  bağlı medyanın,
          Halkı her türde manipüle etmesine neden oluyor.
          İktidarın sekiz yıldır bilinen  karakteri, sosyo-ekonomik uygulamalar ve siyaseti ardında;
          İşgal ettiği devlet organizasyonuyla baskı,tehdit,hile,şantaj ve yalana dayalı  sürdürdüğü  kampanyası,
          Türkiye’yi son noktasında kutuplaştırmış bulunuyor.
          *
          Referandum ardından “Evet”, “Hayır” ve “Boykot” seçeneklerinin,
          Birinin diğerini kabul etmekte çok zorlanacağı bir sürece giriliyor.
          “Evet” ve “Hayır” seçeneklerinin ayırtını “ileri demokrasi” ile “diktatörlük”,
          Ya da “şerefsizlik” ile “vatan hainliği” oluştururken,
          Yeniden ortaklaşılan bir Türkiye için  sonuçta mutlaka yargı denetimi gerekiyor.
          “Boykot” seçeneği ise  yaşanılan kaos nedeniyle şu aralar  “kendin pişir kendin ye” ayırtındadır!
          Ne ki referandum ardından en çok tartışılmaya ve çözüme  o ihtiyaç gösteriyor.
          *
          Ayrılıkçı Kürt Hareketinin Demokratik Özerklik talebine yönelik referandum boykotunun,
          20 Eylül son tarihli PKK nın  çatışmasızlık kararını da destek  kapsamına alarak,
          Aktif boykota dönüşeceği ilan ediliyor.
          Vatandaşların başta Güneydoğu ve Doğu yerleşimlerinde eğitimden- adalete, maliyeden- güvenliğe devlet kurumlarını boykot etmesi düşünülüyor!
          *
          Tarihin devinimi içinde  toplumların gelişimini durdurmak ya da yasaklamanın olanağı bulunmuyor.
          Dünyanın değişik bölgelerinde millî otodeterminasyon (kendi yönetimlerini belirleme)sürecini,
          Bütün ülkeleri bağlayan uluslararası hukuk;         
          Mütemadiyen değişim ve ABD nin anlaşmazlıkları ya da karmaşık sorunları şiddet ile çözme çabaları nedeniyle  taşıdığı zaaflar nedeniyle yönetemiyor.
          Eksiklerin giderilmesi yönünde çalışmalar yapılıyor olsa da,
          Mesela uluslararası hukukta iki prensip;
          Birincisi, halkların otodeterminasyon hakları,
          İkincisi, ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması birbiriyle çelişiyor.
          Dolayısıyla bu konuda  Birleşmiş Milletler,Güvenlik Konseyi, Uluslararası Adalet Divanı çözümsüz kalıyor.
          *   
          İspanya’da ayrılıkçı BASK örgütü ETA, terörle başaramadığı tam bağımsızlık talebini,
          Demokratik süreci harekete geçirerek sağlamak amacıyla silah bırakmıştır.
          İspanyol  hükümeti ve siyasi partilerin çoğu Bask bölgesinin bağımsızlığına ve ülkenin bölünmesine karşılar.
          Silah bırakmanın ardından ortak noktada anlaşabilmek için şimdi hükümet şiddete başvurmamışlarla müzakereye hazırlanılıyor.
          Tıpkı İspanya gibi millî otodeterminasyon süreciyle karşı karşıya bir çok ülke toprak bütünlüğü ilkesine titizlik gösteriyor.
          Mesela Türkiye;Ayrılıkçı Kürt Hareketinin özerklik taleplerini,
          Özerkliğin ayrılmayı teşvik edeceği çekincesi,
          Bir süre sonra Kuzey Irak’ta yıllardır otodeterminasyon mücadelesi veren Kürtler ile bütünleşmenin sağlanacağı düşüncesi ile reddediyor.
          *
          Avrupa Birliğinin temel belgelerinden biri  Temel Haklar Şartı;
          Irk,din,dil,cinsiyet gibi unsurlar yanında bir ulusal azınlığa mensup olmayı da,
          Farklılık gözetilmeyecek unsur sayıyor.
          O nedenle Türkiye’nin düşünce,anlatım ve örgütlenme özgürlükleri önünde engelleri kaldırması,
          Ayrımsız herkesin yasalar karşısında eşitliğinin sağlanması,
          Üstelik bu şart için  merkeziyetçi  üniter  bir devlet olarak,
          Farklılık hukukunun  grup haklarından birey haklarına indirgeyen,
          Sosyal gerginlikleri azaltıp, bütünlüğü güvence altına alan,
          Bir yöntemi;ulus bütünüyle  ortaklaşılarak uygulaması gerekiyor.
          *
          İyi ama?
          “Evet” ile “hayır” seçeneklerinde kutuplaşmış,
          Ya da “ileri demokrasi” ile “diktatörlük”  ya da “şerefsiz” ile “vatan hainliği” söyleminde ayrışmış,
          Türkiye önce kendine merhem bulmalıdır!
          Ortaklaşmanın sağlanması için iktidar  kutubu üzerine bulaşmış kirin;
          Yargı’da aklanması şart görülüyor…
          Diğer anlatımıyla Yargı’nın;
          Din bezirganlığı ile yapılan ahlaksız siyaseti mahkûm etmesi,
          Din ve ibadet özgürlüğüne rağmen cemaatlerin uydurdukları  grup haklarını bireyselliğe dönüştürmesi,
          Cemaatleri siyasetten men etmesi gerekiyor…
 
 
          *
          Aksi halde çaresi yok! Türkiye’nin lâik demokratik  ulus devleti bitiyor…
 
         
                             
            ***
           
               Değerli Okurlar,
                    Şeker Bayramızı kutluyor ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.
                    Bayram sonu görüşmek üzere esen kalınız.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir