Fransız İntikamı

Fransa’da sular durulmuyor. Özgürlük ve Eşitliğin renkleri her nedense iş devlet yönetiminde çıkmaza girince bulanıklaşıyor.
Bu içinde çıkılmaz durumun sebebi ise göreve başladığından beri önce eşi sonra da açıklamaları ile gündemden düşmeyen Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’den başkası değil.
Sarkozy bu kez de ülkesinde yaşayan ve Fransız vatandaşlığı bulunan göçmenlere kafayı taktı. “Sebep-sonuç” ilişkisi yaratarak sözlerine güç katmaya çalışan Sarkozy’nin kafasında fikir “Güvenlik güçlerine saldıranların vatandaşlıktan çıkarılmasını ve ülke dışına gönderilmesini” kapsıyor.
İçişleri Bakanı Brice Hortefeux’nun açıklamaları ise Cumhurbaşkanını sollayacak nitelikte. Brice’a göre “Kaçak işçiler ve adam yaralayanlar da vatandaşlıktan çıkarılarak sınır dışı edilecekler”…
Avrupa buna neden bu kadar şaşırıyor anlamak gerçekten de güç! Bu durum ne yazık ki bizlere Fransız erkinin, tipik ve olmazsa olmaz ırkçı serüvenlerini yenilemekten öte bir görüntü sunmuyor. Ne var ki, birkaç yüz göçmenin yasa dışı görüntüdeki suçlarına uygulanan yaptırımın katılığı, Türk tarihi ile de yakından ilgili çağrışımları da barındırıyor. O halde, hep birlikte 1915’i hatırlayalım. Anadolu’da bir çok terörist, çete ve vatan haini organizasyonun “parti (Taşnak)” hüviyetinde Anadolu’da neler yaptıklarına kısaca bakalım: “1.Ordunun ikmal yollarını kesmek 2.İletişim hatlarını yok etmek 3.Bankalara bombalı saldırıda bulunmak 4.Türk ve Hıristiyanların birlikte yaşadığı köyleri basmak, yağmalamak 5.Bu yerleşimlerin tamamını yok etmek, masum insanları işkence ile öldürmek 6.Her yerde güvenlik güçlerine saldırmak, suikastlar düzenlemek 7.Düşmanla işbirliği yapmak ve ülkeyi bölmek için planlar oluşturmak 8.Türk eserlerini yok etmek vs.vs.vs… liste uzayıp gidiyor. Osmanlı ne yapıyor bu durumda? 1.Dünya Savaşı’nda, savaşın-çatışmaların tam ortasında kalan Ermenileri yine kendi sınırları içerisinde kalan yerleşimlere gönderiyor. Onları olabildiğince koruyor. Savaş sonrasında da yerlerinize geri dönebilirsiniz diyor. İsteyenler geliyor, gelmeyenler ise, kendisini tehcir eden İçişleri Bakanı’nı gidip Almanya’da vuruyor. Almanya, katili “aşırı baskı sonucu cinayeti işlediği için” serbest bırakıyor… Tüm bunların sadece polise saldırdığı için vatandaşlıktan çıkarırım diyen Fransa’da olduğunu düşünebiliyor musunuz? El Kaide, emekli olan Fransız İç İşleri Bakanını Almanya’da vuruyor ve katil “aşırı baskı altında olduğu için serbest bırakılıyor”. Ya da topyekün bir halk hareketi, hainlik ve Fransa’nın bölünmesini isteyen ve yurt dışı bağlantılı bir grup toplu kıyımlar yapsaydı, en azından Anadolu’da olanlardan sadece biri yada bir kaçı yaşansaydı… Fransa’da ne olurdu? Bence, Verseilles’ın önünde büyük ihtimalle öncelikle günümüz teknolojisine uygun elektronik ve devasa giyotin makineleri kurulurdu.
Avrupa’nın tam orta yerinden tüm kıtaya 1700’lerin kan kokusu yeniden yayılır hep bir ağızdan “göçmenlere ölüm” sloganlarını duyardık.
Bravo! Fransa aklını ve yaklaşımlarını bir kez daha alkışlamak lâzım!
Anadolu’yu kana bulayanları “soykırım mağduru” ilan ederken, kendi haklarını arayan zavallı insanlara önce iş sonra da ölüm yolunu gösterdikleri için.</p>
<p>Derya Kent
info@soykirimgercegi.com</p> 02.08.2010 - turkiye fransa

Fransa’da sular durulmuyor. Özgürlük ve Eşitliğin renkleri her nedense iş devlet yönetiminde çıkmaza girince bulanıklaşıyor.
Bu içinde çıkılmaz durumun sebebi ise göreve başladığından beri önce eşi sonra da açıklamaları ile gündemden düşmeyen Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’den başkası değil.
Sarkozy bu kez de ülkesinde yaşayan ve Fransız vatandaşlığı bulunan göçmenlere kafayı taktı. “Sebep-sonuç” ilişkisi yaratarak sözlerine güç katmaya çalışan Sarkozy’nin kafasında fikir “Güvenlik güçlerine saldıranların vatandaşlıktan çıkarılmasını ve ülke dışına gönderilmesini” kapsıyor.
İçişleri Bakanı Brice Hortefeux’nun açıklamaları ise Cumhurbaşkanını sollayacak nitelikte. Brice’a göre “Kaçak işçiler ve adam yaralayanlar da vatandaşlıktan çıkarılarak sınır dışı edilecekler”…
Avrupa buna neden bu kadar şaşırıyor anlamak gerçekten de güç! Bu durum ne yazık ki bizlere Fransız erkinin, tipik ve olmazsa olmaz ırkçı serüvenlerini yenilemekten öte bir görüntü sunmuyor. Ne var ki, birkaç yüz göçmenin yasa dışı görüntüdeki suçlarına uygulanan yaptırımın katılığı, Türk tarihi ile de yakından ilgili çağrışımları da barındırıyor.
O halde, hep birlikte 1915’i hatırlayalım. Anadolu’da bir çok terörist, çete ve vatan haini organizasyonun “parti (Taşnak)” hüviyetinde Anadolu’da neler yaptıklarına kısaca bakalım: “1.Ordunun ikmal yollarını kesmek 2.İletişim hatlarını yok etmek 3.Bankalara bombalı saldırıda bulunmak 4.Türk ve Hıristiyanların birlikte yaşadığı köyleri basmak, yağmalamak 5.Bu yerleşimlerin tamamını yok etmek, masum insanları işkence ile öldürmek 6.Her yerde güvenlik güçlerine saldırmak, suikastlar düzenlemek 7.Düşmanla işbirliği yapmak ve ülkeyi bölmek için planlar oluşturmak 8.Türk eserlerini yok etmek vs.vs.vs… liste uzayıp gidiyor.
Osmanlı ne yapıyor bu durumda? 1.Dünya Savaşı’nda, savaşın-çatışmaların tam ortasında kalan Ermenileri yine kendi sınırları içerisinde kalan yerleşimlere gönderiyor. Onları olabildiğince koruyor. Savaş sonrasında da yerlerinize geri dönebilirsiniz diyor. İsteyenler geliyor, gelmeyenler ise, kendisini tehcir eden İçişleri Bakanı’nı gidip Almanya’da vuruyor. Almanya, katili “aşırı baskı sonucu cinayeti işlediği için” serbest bırakıyor…
Tüm bunların sadece polise saldırdığı için vatandaşlıktan çıkarırım diyen Fransa’da olduğunu düşünebiliyor musunuz? El Kaide, emekli olan Fransız İç İşleri Bakanını Almanya’da vuruyor ve katil “aşırı baskı altında olduğu için serbest bırakılıyor”.
Ya da topyekün bir halk hareketi, hainlik ve Fransa’nın bölünmesini isteyen ve yurt dışı bağlantılı bir grup toplu kıyımlar yapsaydı, en azından Anadolu’da olanlardan sadece biri yada bir kaçı yaşansaydı… Fransa’da ne olurdu?
Bence, Verseilles’ın önünde büyük ihtimalle öncelikle günümüz teknolojisine uygun elektronik ve devasa giyotin makineleri kurulurdu.
Avrupa’nın tam orta yerinden tüm kıtaya 1700’lerin kan kokusu yeniden yayılır hep bir ağızdan “göçmenlere ölüm” sloganlarını duyardık.
Bravo!
Fransa aklını ve yaklaşımlarını bir kez daha alkışlamak lâzım!
Anadolu’yu kana bulayanları “soykırım mağduru” ilan ederken, kendi haklarını arayan zavallı insanlara önce iş sonra da ölüm yolunu gösterdikleri için.

Derya Kent
[email protected]

02.08.2010
Okumaya devam et  Aramıza kara kedi giremez


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir