SORUNLAR

Mustafa Kemal Atatürk

SORUNLAR

Bir sorunu çözmek için ilkönce onun kaynağını bulmak gerekir. Eğer sorun kaynağında kurutulmaz ise, yine eninde sonunda tekrar karşımıza çıkar. Onun için sorunu tam anlamıyla kavramak sorunun çözümünde faydalı olacaktır. Problemi anlamak onu yarı yarıya çözmek demektir. Ülkemiz sorunlarını çözmek içinde geçmişten bu güne nasıl geldiğimizi iyi bir değerlendirmek gerekir. Bu değerlendirme üzerinde çözümler üretilmelidir. İyileştirme, uyum yasaları, günü birlik kararlar ancak yama görevini görür, sonuçta sorun durmaktadır. Üstü örtülen sorunlar bir zaman sonra yine kendini gösterir.
Ülkemizde siyasal gerginlikler, açılım, Ergenekon davası, suikast iddiaları, üst düzey güvenlik görevlilerin davaları, dinlemeler gibi konular ile sürekli ve değişen gündemler yaratılmaktadır. Hepsinin temelinin ekonomik sorunları gizlemek için olduğuna inanıyorum. Ekonomik güçlülük, tüm sorunları çözecek bir anahtardır. Diğer bir deyişle eğer insanlarımız yaşamsal ihtiyaçlarını sağlayabilselerdi, bu sorunlar var olmayacaktı. Ne siyasal çatışmalar, ne doğu sorunu, ne iktidara yönelik darbe iddiaları olmayacaktı. Sorun ülkenin ekonomik açmazıdır. Bu soruna küresel ve bölgesel sorunlar da eklenince iyice zor günlerin bizi beklediği açıktır.
Temel sorunumuzun ülkenin gelirlerinin giderlerini ve borçlarını karşılayamamasıdır. Yani ülke nüfusuna yetecek kaynak eksikliğidir. İktidar açığı kapatmak için sürekli vatandaşın gelirini kısmakta, ücretler enflasyon karşısında erimektedir. Yeni vergi ve zamlar ülke insanını bunaltmaktadır. Bu aşamaya gelinmesinde şimdiye kadar iktidar olanların hepsinin şüphesiz payı vardır. Fakat şu an iktidar olanların daha kötü yönetimi ve anlayışları iyice batmamıza neden olmaktadır.
Çözülmesi gereken sorun işsizliktir. İşsizlik sorunun çözümü de istihdam alanlarının yaratılmasından geçer. İstihdam alanları ise işyeri, fabrika, atölye, hizmet kuruluşları ve kamu kuruluşlarıdır. Daha çok istihdam alanı yaratılacağına özelleştirme politikası ile mevcut olanlar satılmaktadır. Hatta yabancı sermaye bile bu yolla ülkemize girmektedir. Savaşla giremedikleri ülkemize yanlış politika sonucu rahatlıkla girip, üstüne saygı görmektedirler.
Özelleştirme sonucu, daha fazla kar nedeniyle çalışan sayısı azaltılmakta, ücretleri düşürülmektedir. Bu işsizlik oranını daha da artırmaktadır. Ülkenin gelirleri gün geçtikçe azaldığından çalışanların ücretleri de en düşük seviyelere çekilmektedir. Ek olarak birçok üniversite veya yüksek okul açılarak iş bulamayan okumuş bir ordu yetişmektedir. Tüm bunlar yani işsizlik ve çalışma alanları yaratılmaması ekonominin can damarının kesilmesi demektir.
Ülkenin kazanç kaynağı olabilecek hiçbir sektörümüz yok gibidir. Dünya pazarına sunabileceğimiz bir şey olmaması da ekonomik çıkmazı artırmaktadır. En büyük gelir kaynağımız olan tarımı öldürdük. Atatürk’ün önemini vurguladığı gibi ekonomi temeldir. Ne demiştir M.K.Atatürk “tarih bizi iktisat bilmediğimiz için yargılayacaktır”. Ülke bazında borçlu bir ülke, yerel anlamda borçlu bir belediyeye sahibiz. Yılların birikimi sonucu bu duruma geldiğimiz doğrudur. Ama şu anki iktidar sorunu daha derinleştirmektedir. Kurumlar arası düşmanlıkları körükleyerek, kendi kurumlarına düşman tavırları ve günlük olaylarla temel konuların üstü örtülmektedir.
Peki, nasıl kurtulacağız ? Çözüm sorunun içindedir. İktidarın görevi gelirlerimizi artırma, kaynaklarımızı satmak yerine yeni kaynaklar yaratmaktır. Birbirimizi düşman etmek yerine birlik olma politikası izlemelidir. Eğer başka niyetleri yoksa, yapmaları gereken iş alanları yaratmak, işsizliği azaltmak, tasarrufa gitmektir.
Kısaca kendimiz pişirmeli kendimiz yemeliyiz.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir