Türkiye, İsrail ve Batıya veda etti

TÜRKİYE, İSRAİL VE BATIYA VEDA ETTİ - TurkiyeHalki
“Gazze Filosunu” onaylayan Türkiye, İsrail ile gerginlik dozunu arttırdı. Bu olay da Türkiye’nin , daha büyük bir İslam koalisyonu elde edip batıyla arasına mesafe koymak için yapmış olduğu bir başka dış politika yansıması. Prof. Dr. Efraim İnbar’ın Hastürk tarafından tercüme edilmiştir…

TÜRKİYE, İSRAİL VE BATIYA VEDA ETTİ

Prof. Efraim İnbar

“Gazze Filosunu” onaylayan Türkiye, İsrail ile gerginlik dozunu arttırdı. Bu olay da Türkiye’nin , daha büyük bir İslam koalisyonu elde edip batıyla arasına mesafe koymak için yapmış olduğu bir başka dış politika yansıması.

Sadece Ankara da bir hükümet değişikliği olursa Batı tekrar Türkiye’yi kucaklar ve Ankara ve Kudüs arasındaki ilişkiler tamir edilebilir.

Temmuz 2011 da olacak seçimler Türk halkına demokratikleşme ve batının bir parça olabilme fırsatını sağlar.

TÜRKİYENİN ROLÜ

Gazze Filosu, bir kez daha Türk Hükümetinin çirkin yüzünü ve şu anki başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e karşı olan büyük düşmanlığını muhafaza ettiğini açığa çıkardı. Bir çok İsrailli televizyon kanallarında Türkiye de toplanan kalabalık grupların “İsrail e ölüm” sloganlarını attığını seyretti. Ara sıra anti-semit beyanatlar veren Başbakan Tayyip Erdoğan, İsrail Devletine vurmak için her fırsatı değerlendiriyor.

Daha da fazlası, öyle görünüyor ki Türk hükümeti bu provoke eden organizasyonun arkasındaydı ve onaylıyordu. Daha da beteri, Türk hükümeti, El Kaide ve diğer İslami terör örgütlerine araç-gereç sağlayan IHH ile iş birliği yaptı.

TÜRKİYE UZAĞA SAVRULUYOR

1990 lı yıllarda İsrail in önemli bir strateji ortağı olan Türkiye nin acı bir muhalife dönüşmesini görmek utanç verici. Hem bölgesel olarak önemli bir devlet hem de batının müttefiği olan Türkiye, yaklaşık bir asırdır Orta Doğudan uzak durdu, çünkü Türkler bu geri kalmış bölgenin yozlaşmış ve antidemokratik olduğunu fark etmişlerdi.

Nihayet son birkaç yıldır Türkiye, Ortadoğu ya dönüyor ve imparatorluk geçmişine uygun olarak lider rolünü hak etmeye çalışıyor. Daha da ötesi,son birkaç senedir Türkiye, can çekişen bir kimlik savaşını Türk halkı ile birlikte sağlamlaştırmak, şimdiye kadar laik bir rejimi olan Ankara dan verilmiş olan yetkilerin daha ötesinde daha büyük bir dışa vuruculuk heves ediyor. Bu davranışlar yüzünden İsrail tartışmaya sürüklendi.

Kasım 2002 den beri başta olan İktidar İslami parti ( AKP ) , Haziran 2007 de tekrar seçilmesinden sonra dış politikasında önemli ölçüde değişiklikler yapmaya cesaret etti. 2008 kışında uyanan Gazze savaşı ile Ankara nın İsrail ile ilişkileri soğumaya başladı. Sert eleştiriler, ordu ile yapılacak olan tatbikatın iptali ve Hamas a doğru yönelme Türk politikasını oluşturdu. Washington ın Müslüman dünyasını onayladığını vurgulayan zayıf başkanı, İsraili harcama uğruna bile olsa Türkiye yi Yahudi topluluğu ile arasına mesafe koyması için yüreklendiriyor.

Ankara ve Kudüs ün ilişkilerinin bozulması, Türkiye nin hiç etkisi olmayan İsrail üzerinden yürüttüğü insiyatifidir. İsraile karşı edindiği bu düşmanca tutum, Türkiyenin dış politikasının en büyük ana değişimidir. Aslında Türkiye batıdan uzaklaşmaktadır. Pozisyonu Hamas a doğru batıdan uzaklaşmak, ama ayrıca başka önemli hususlar var. Ankara, savaş suçundan itham edilen ve Avrupa ülkelerinin protesto etmesine rağmen Sudan başbaşkanı Ömer Hasan El-Beşiri misafir etti. Türkiye, Nato ülkeleri arasında İran Başbakanı Mahmut Ahmedi nejat ülkesinde ağırlayan tek ülke. Türkiye ayrıca İran kampının dibinde bulunan ve anti Amerikan olan Suriye ile büyük bir yakınlaşma içerisinde.

DEMOKRATİK DEĞİŞİKLİK POTANSİYELİ

Yukarıdakine rağmen, Türkiye’nin bu yönde devam etmesi, kaçınılmaz bir sonuç değildir. Değişim için var olan umut, bir askeri darbe beklentisine göre temellendirilmez. Anayasal olarak laik demokrasiyi sağlayan ordu, bir kaç yıldan beri kendi pozisyonunda zayıflamaya başlamıştır. Birisi, demokratik yollar aracılığıyla bir değişiklik umuyor olmalı.

Türk halkının arasında hala, Müslüman dünyasına yönelik saldırılardan uzak duran laik partileri destekleyen bir çok insan var.

Ilımlı Müslümanların arasında bile hükümetin siyasi kararlarının Türkiye’yi İran ve Hamas gibi radikal İslami unsurlara benzeteceği yönünde endişeler var. Bir de Şii İran’ın Sünni Türkler’in ezeli rakibi olduğunu hatırlamak gerekir.

Nitekim, Erdoğan’ın dikkat çekici siyasal becerilerine rağmen kamuoyunun İslami iktidar için desteği azalmakta. Bu, çoğunlukla yolsuzluk ve vatandaşlık haklarının kötüye kullanılması nedeniyledir. Eğer geçen hafta bir seçim yapılsaydı, İslami parti birçok sandalye kaybederdi ve iki lâik parti muhtemelen bir koalisyon oluştururdu. Eğer şu anki kamuoyunun düşünceleri Temmuz 2011’deki seçimlere kadar değişmezse, Türkiye ortaya yeni bir başbakanla çıkacak. Şunun mümkün olduğu kesin; Erdoğan anketlere de yansıyan durumundan ötürü halkın desteğini kazanmak için İsrail’le arasındaki sorunu daha da beter hale getirmeye karar verdi.

SONUÇ

İsrail Türkiye ile olan ilişkilerinde kendi topraklarında kendi hayati çıkarı için ayakta durmak zorunda. Daha ötesi, İsrail yapılan hakaretleri tolore etmemeli. Bu sadece zayıflığın göstergesi olur. İsrail, Türk devleti ve Türk halkıyla sert bir yanıtı hak eden şu anki iktidarı ayırt etmelidir. Emin,anlayışlı yanıtlar kendi iç tartışmalarında batı yanlısı Türkler’e yardımcı olacaklardır.

Türkiye ile olan ilişkilerinde, İsrail, kendi hayati menfaatleri doğrultusunda ayakta kalmalı.

Sadece Türkler kendi geleceklerine karar verebilirler, ancak İslami rejime karşı olan muhalefet, Batı’nın yardımını hak ediyor. Türkiye’nin stratejik sonuçları anti-amerikan ekseninin bir parçası haline gelıyor. Özgür dünyanın hatrına, ama çoğunlukla kendi hatırları için, Türkiye’nin; yoksulluğu,cehaleti ve İslami rejimler tarafından önerilmiş sıkı idare yanlılığını değil de demokrasiyi ve gelişmeyi seçeceğini umalım.

HASTÜRK tarafından tercüme edilmiştir

Okumaya devam et  Terör Örgütü Liderleri Cesetlerinin Yokoluş Muamması

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir