Oh, nihayet bir Türk lisemiz olacak

From: "Murat Binzet" <m1000zet@googlemail.com - fetullah gulen
, ,

From: “Murat Binzet” <[email protected]

Degerli bir dostumuz düsündüklerimi benden evvel dile getirmis. Cok dogru bir tesbit ve bunu ancak Almanya’da yasayanlar en iyi bilir ve anlar.

Oh, nihayet bir Türk lisemiz olacak !

Ahmet İNCEL / MÜNİH

Merkel-Erdoğan görüşmesi sonunda Merkel, Almanya’da Türk lisesi açılması konusunda ikna edildi. Bravo Başbakanımıza… Böylece artık Almanya’da  liseler önünde yığılan ve yer olmadığı için giremeyen gençlerimiz lisede okuma olanağı bulacak !!!

Dört yıl aradan sonra Merkel, Türkiye’ye geliyor ve Başbakan Almanya’da yaşayan Türklerin sorunlarının başında bir Türk lisesi sorunu varmış gibi ön plana çıkarıyor ve önemli sorunları es geçiyor. Ayrıca Kasımpaşalı zekasıyla Merkel’i ikna eden kahraman havasına giriyor.

Alman havalimanlarında vizesi olduğu halde sokulmayan ve aşağılanan sanatçılarımız, Alman konsolosluklarının keyfi tutumları yüzünden birleşemeyen parçalanmış aileler, altı aydan bir gün geçirdiği diye sınır dışı edilen yaşlılarımız, hapishanelerde mağdur durumda kalan, aşağılanan insanlarımız,  hiç sorun değil.

Önemli olan artık bir Türk lisesi açabileceğimizdir !

Buradaki Türk gençlerinin eğitimi konusunu tarikatlara ihale edilmiş, önemli mi?

Ne Türk ne de Alman olan bir gençlik yetişiyor, önemli mi?

Elli yılı aşklın süredir insanlarımız buralarda yaşıyor, hala seçimlerde oy kullanamıyor, önemli mi?

Önemli olan bir Türk lisesi açabilecek olmamızdır (!)

Acaba Türk lisesi konusunda yeterli araştırma yapıldı mı?

Münih’te bir Yunan lisesi var. Mezun olanlar Yunanca ders gördüklerinden dolayı yeterli Almanca bilmediklerinden Almanya piyasasında iş bulamıyorlar ve  Yunanistan’a dönüp oralarda iş arıyorlar.

Türk hükümeti, Türkçe dersler konusuna daha ağırlık verirse, velileri motife edilebilirse, ayrıca bir Türk lisesine gerek yoktur. Alman liseleri gerçekten de çok ağırlıklı bir eğitim vermektedir. Ayrıca, görüştüğüm Alman liseleri yönetimleri  Türkçe’nin seçmeli ders olarak programa alınmasına sıcak bakıyorlar, ama Almanya’da eğitim görmüş, devlet sınavını kazanmış Türkçe öğretmeni bulamamaktan yakınıyorlar.  Türk hükümeti burada devreye girip bu öğretmenlik konusunda Alman hükümetiyle ortak projeler üretebilir.

Okumaya devam et  Atatürk ve Türkçe

Lütfen artık anlayın, Avrupa’daki Türklerin acil çözüm bekleyen çok sorunları var, ama Türk lisesi bu listenin en sonlarında…

Maraton’da sona doğru!

Mustafa MUTLU

Yaklaşık iki yıl önce “Ayda en az bir kez okuduğum sözler” başlıklı bir yazı yazmıştım…
O sözler Fethullah Gülen’e aitti ve onun ABD’ye gitmesine neden olmuştu.
Aynen şunları söylüyordu Fethullah Gülen:
Adliye’de, Mülkiye’de mevcut olanlar mevcudiyetlerini korumazlarsa, arkadan gelenlerin mevcudiyetini koruyamayız. Bir taraftan o kanun ve kuralları, diğer taraftan da kanun ve kural adamı olma imajını kullanmalıyız. Yani sizi gören, ‘Bunlar kurallara harfiyen riayet ediyorlar’ demeli.
Taa ilerilere gitmeli, can damarları içinde dolaşmalıyız. Cepheleri öğrenmeleri lazım arkadaşlarımızın. Hukuk sistemini didik didik etmeliler. Sistemin püf noktalarını bilmeleri lazım. Biz de çalışıp onları istifade edecekleri mevkilere getirmeliyiz.
Dikkatli olmalıyız. Erken harekete geçersek, tepemize binerler. Durmadan hazırlanmalıyız.. Zamanı gelince, uygun boşluk bulunca maratona geçeriz. Devlet memuru arkadaşlarımız kahramanlık yapamazlar. Erken vuruş yaparlarsa dünya başlarını ezer.. Bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır.

***

Fethullah Gülen’in bu sözleri söylemesinin üzerinden yıllar geçti…
Ama ben; unutmayayım, yumuşamayayım, gevşemeyeyim, boş bulunup da “gününü bekleyenler”in oyunlarına düşmeyeyim diye her ay en az bir kez okumaya ısrarla devam ettim.

***

Müritleri; aradan geçen yıllarda Fethullah Gülen’in bu talimatlarının dışına çıkmadılar…
Adliye’de, Mülkiye’de mevcut olanlar, mevcudiyetlerini korudular…
Hem kanun ve kuralları kullandılar (her fırsatta demokrat kesilmeleri bunun örneğiydi) hem de kanun ve kural adamı olma imajını…
Onları görenler gerçekten de “Bunlar kurallara harfiyen riayet ediyorlar” dedi…
Sonra…

Taa ilerilere” gittiler…
Can damarları içinde” dolaştılar…
TSK’nın, yargının, emniyetin, üniversitelerin içine sızdılar…

Okumaya devam et  TÜRKÇENİN GÜCÜ

Hukuk sistemini didik didik ettiler, püf noktalarını öğrendiler…
Ve sonunda…

Maratona geçtiler!

***

Öyle ustaca koşuyorlar ki bu “maraton”u, kimseyi “ürkütmüyorlar!
Siyaset kurumu yıpranıyor…
Adliye yıpranıyor…
Mülkiye yıpranıyor….
Üniversiteler yıpranıyor…
Medya yıpranıyor…
Ama onlar; bu toz dumanda ortada bile görünmüyorlar!
Her yerdeler, her şeye hâkimler, istediklerini yapıyor ve yaptırıyorlar; ama yıpranmıyorlar!
Sızan gizli soruşturmalarda, fotokopi-gerçek belgelerde, telefon dinlemelerinde hep onların parmak izi var; ama “yok”lar!
O kadar “yok”lar ki; kimse onları suçlayamıyor, eleştiremiyor, bitiremiyor!

***

Sezar’ın hakkı Sezar’a:
İyi oynadılar oyunlarını…

Şimdi de “koşar adım” amaçlarına yürüyorlar…
Koca ülkenin saygın kurumları; onlara karşı, “kendilerini savunmak”tan başka hiçbir şey yapamıyor…

***

Ben yine en az ayda bir kez okumayı sürdüreceğim o sözleri…
Ama… Bakalım daha ne zamana kadar?

Iyi calismalar, saygi ve sevgiler

M. Binzet

Mailto:[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir