Cemaata Dokunan yanıyor!

İlhan Cihaner

Birçok kişi İsmailağa Cemaati’nin adını ilk kez 3 Eylül 2006’da emekli bir imamın camide bıçaklanarak öldürülmesiyle duydu.

İddialara göre cinayeti işleyen kişi de cemaat tarafından linç edilerek öldürülmüştü.

Adli Tıp raporu bu kişinin linç edilerek öldürüldüğünü ortaya koydu ama…

Nasıl olduysa; katilin kaçmak isterken “mihraba kafasını çarparak” hayatını kaybettiği anlaşıldı!

Bu olaydan sonra elbette “cemaat korunuyor mu, korunuyorsa kim koruyor” tartışması başladı!

***
Olayın yaşandığı yer İstanbul’un göbeğindeki Fatih’in Çarşamba semtiydi.

İsmailağa Cemaati bu mahallede bir “İslami getto” kurmuş, “kurtarılmış” bölgelerinde Şeriat kurallarıyla yaşayıp gidiyordu.

Bu cemaat Nakşibendiliğe bağlıydı.

Eğer cemaat üyesi değilseniz; semtte ev bulmayı bırakın, sokaklarında dolaşmanız bile olanaksızdı.

Cemaatin lideri ise Trabzon Çaykara doğumlu Mahmut Ustaosmanoğlu’ydu.

Nakşibendî şeyhliğini 1960 yılında ölen Ahıskalı Ali Haydar Efendi’den devralmıştı.


***


Cemaatin Türkiye genelindeki sempatizanlarının sayısı yüz binlerle ifade ediliyor.

Erkekler sarık, cübbe ve şalvar, kadınlarsa çarşaf giyiyor…

Birbirlerine “ihvan” (aynı tarikata mensup kişiler) diye hitap ediyorlar ve “Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” diye düşünüyorlar.

Emniyet İstihbarat Dairesi’nin hazırladığı rapora göre İBDA-C ile de ilişki içindeler.

Ve elbette siyasetle…

Meclis’te özellikle dini söylemi ön plana çıkaran parti ve vekiller üzerinde etkililer… Her dönemde, her partide mutlaka bir “tanıdıkları” oluyor.


***


Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Kasım 2007 de İsmailağa Cemaati’nin okul öncesi çocuklara eğitim verdiği ihbarı üzerine harekete geçti.

Yapılan çalışma sonucunda, cemaatin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yaşadığı İstanbul başta olmak üzere 16 ilde operasyon için hazırlığa başlandı.

Operasyon 235 şüpheliye yönelik olarak gerçekleştirilecekti. Bunların arasında bir Büyükşehir Belediye Başkanı ile Mahmut Ustaosmanoğlu, “Cübbeli” lakabıyla tanınan Ahmet Mahmut Ünlü ve bir gazete sahibi de bulunuyordu.

Ama…

Cemaatin üye ve yöneticilerine “içeriden” bilgi sızdırıldığı anlaşılınca, operasyonlar askıya alındı.

Sadece Erzincan’da harekete geçildi.

Erzincan Başsavcılığı, cemaat üyesi 9 kişiyi gözaltına aldı…

Ondan sonra da olanlar oldu!

Adalet Bakanlığı’nın suç duyurusu üzerine; operasyonu gerçekleştiren Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında, Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi’nde 26 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Savcı Cihaner Ergenekon üyesi olmakla suçlandı…

İşin ilginci Savcı Cihaner, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na başvurarak, İsmailağa Cemaati’ne yönelik operasyonların yapıldığı gün Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in kendisini aradığını ve gözaltındaki kişileri bırakmasını istediğini öne sürdü.


***


Sonra da cemaat soruşturmasına katılanların başına gelmedik iş kalmadı!

Önce Erzincan Jandarma İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı ile 2 askeri istihbaratçı…

Ardından Erzincan Şube Müdürü’nün de aralarında bulunduğu 3 MİT’çi gözaltına alınıp tutuklandı.

Tam olay soğumaya başlamıştı ki bu kez o dönemde Erzincan’da görev yapan Eskişehir Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu Ergenekon üyesi olmakla suçlanarak tutuklandı.

Sıra şimdi bölgedeki en üst rütbeli subaya geldi:

3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk dün şüpheli sıfatıyla 10 gün içerisinde ifade vermeye çağırıldı.


***


Bugün size bir “Türkiye hikâyesi” anlattım!

Öyle bir hikâye ki; dini siyasete ve ticarete alet edenlere karşı soruşturma başlatan cumhuriyet savcıları, istihbarat mensupları, komutanlar “Ergenekoncu” olup çıkıveriyor!

Cemaate ise dokunan yok…


***


Hani her fırsatta, “Türkiye laiktir, laik kalacak” diyoruz ya…

Sormak istiyorum:

Böyle mi?

Mustafa Mutlu

Okumaya devam et  TÜRKİYE NASIL KUŞATILDI – YENI AMERIKAN YUZYILI PROJESI VE BUYUK ORTADOGU PROJESI

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir