“Millet ayağa kalkarsa ne hükümet ne işbirlikçiler kalacaktır”

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Tokat'ın Reşadiye ilçesinin kırsalında asayiş görevi esnasında Mehmetçiğe yönelik kanlı saldırıyı, nefret ve lanetle karşıladığını söyledi. Hunhar saldırıda, 7 askerin şehit olması ve 3 askerin yaralanmasının milleti derinden üzdüğünü ifade eden Bahçeli, en zor şartlar altında huzur ve güvenliği sağlamak için görev yapan şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve silah arkadaşlarına başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar diledi. - obama trump meeting
, ,

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Tokat’ın Reşadiye ilçesinin kırsalında asayiş görevi esnasında Mehmetçiğe yönelik kanlı saldırıyı, nefret ve lanetle karşıladığını söyledi. Hunhar saldırıda, 7 askerin şehit olması ve 3 askerin yaralanmasının milleti derinden üzdüğünü ifade eden Bahçeli, en zor şartlar altında huzur ve güvenliği sağlamak için görev yapan şehitlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve silah arkadaşlarına başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar diledi.

Bahçeli, hayatın her alanında ağır sorunların baş gösterdiği AK Parti yönetiminde, Türkiye’nin acil çözüm bekleyen konularının giderek katlandığını ifade ederek, ”Geri adım atmanın diyalog, boyun eğmenin iş birliği, aldatılmanın zafer, teslim olmanın açılım, bozgunculuğun demokratik çözüm olarak tanımlandığı vahim süreçte ülkemiz ve milletimiz geri dönülmez bir batağa doğru sürüklenmektedir” diye konuştu.

”PKK açılımı” olarak nitelendirdiği ”demokratik açılımı” Başbakanın, ABD, Peşmerge, İmralı ve Kandil’le tam bir iş birliği ile yürüttüğünü ileri süren Bahçeli, bu açılımla birlikte, etnik bölücülüğün meşru bir siyasi amaç sayılmaya başladığını söyledi.

-”AŞİRET REİSLERİ İLE KUCAKLAŞMA…”-

”Terör örgütü, taleplerinin bile ötesinde zemin ve itibar kazanarak bölünme dinamikleri harekete geçirilmiştir” diyen Bahçeli, şunları kaydetti:

”Aşiret reisleri ile ısrarlı kucaklaşma, bölücü taleplerin meşrulaşması, terörü, teröristi ve isyanları aklama çabaları, milli tarihimizi karalama kampanyaları, milli kimliğe mayın döşeme gayretleri, bölücülüğe anayasal kılıf arayışları ve şahadeti sorgulayan, gaziliği aşağılayan emsali görülmemiş alçalma hali geride kalan ayların hükümet açısından özeti olmuştur. En önemlisi, Başbakan Erdoğan’ın terörün demokrasi eksikliğinden ve sözde kimlik baskısından doğduğuna dair 1991 yılından itibaren açıkça gördüğümüz kusurlu algısı, kapanmaya yüz tutmuş yaraları yeniden kanatmıştır.”

-”ŞEHİR UZANTILARINI AZDIRDI”-

Bahçeli, partisinin yaptığı ikazlar ile süreçle ilgili sorduğu soruların karşılıksız kaldığını, AK Parti zihniyetinin milletin tepkilerine rağmen dönüşü olmayan bir yola girmekteki ısrarını sürdürdüğünü belirtti.

Başlatılan sürecin gerçeklerinin bugün bütün yönleriyle karşılarına çıktıklarını vurgulayan Bahçeli, ”Maalesef, yöneldiği sapmalarla terörü ve bölücülüğü hiç olmadığı kadar dirilten iktidar zihniyeti, Kandil kadrolarını dağdan indirmek bir yana, şehir uzantılarını azdırmıştır” dedi.

Bahçeli, Habur’dan dönüş törenleri ile başlayan gelişmelerin ardından, bölücülüğün suç olmaktan çıktığını, açık bir yozlaşma ve meydan okuma yaşanmaya başladığını dile getirerek, hükümetin suskun kaldığını iddia etti.

Bölücübaşının infaz şartlarını ve PKK terörünün başlamasının yıldönümünü gerekçe gösteren mihrakların, ihanet provalarında yeni bir aşamaya geldiğini ifade eden Bahçeli, son günlerde yaşanan sokak olaylarına da değindi.

”Başbakan Erdoğan’ın tam bir acziyet içinde olan biteni oturduğu yerde seyrettiğini” ileri süren Bahçeli, şunları söyledi:

”Son zamanlarda bizim, Türkiye’nin bir bölgesine gidemediğimizi ağzına sakız yapan Başbakan’a buradan huzurunuzda sormak lazımdır: haftalardır bu yörede devam eden saldırılara karşı duracak devlet gücü nerededir? Kamu düzenini sağlamakla sorumlu hükümet iradesi ne zaman ortaya çıkacaktır? Şehit cenazelerinden ürken Başbakan, ihanetler için neden suskundur? Günlerdir devam eden bu rezalet karşısında Başbakan Erdoğan sinmiştir ve ortalarda görünmemektedir. Açılımın koordinatörü olan İçişleri Bakanı’nın ‘yasadışı eylemlere müdahalede kararlıyız’ açıklaması ise gerçekte hiçbir anlam ifade etmemektedir.”

-ÇEVİK KUVVETİN TAVRI-

Bahçeli, 1 Ağustosta yapılan açılım toplantısının üzerinden 4 ay geçtiğini hatırlatarak, ”Aradan geçen dört aydan sonra, hükümetin açılım ortaklarının saldırı hedefinin polis karakolları olması, tam bir zihniyet iflasının ilanı olmuştur. Çok şükür ki önceki gün Gazi mahallesindeki olaylara müdahale eden Çevik Kuvvet Polisi açılım sürecine gereken dersi vermiştir” dedi.

Okumaya devam et  Bebek Katilinden Açılıma Destek

Polislerin, üzerilerindeki siyasi baskıları yırtıp atarak hep bir ağızdan ”şehitler ölmez vatan bölünmez, Ne mutlu Türküm diyene, ‘Akan kan bayrak için” sloganları attığını belirten Bahçeli, ”Hükümete rağmen canla başla çalışan, asayişi sağlamaya gayret eden ve AKP’nin hilafına, şehide ve bayrağa sahip çıkan Emniyet Teşkilatını kutluyorum, hepsiyle iftihar ediyorum” diye konuştu.

Bahçeli, ”İyi şeyler olacak” denilerek aylardır devam eden gelişmelerin geldiği noktada, iyi şeylerden söz etmenin mümkün olmadığını söyledi.

-”KARDEŞLİK AĞIR YARA ALDI”-

Biteceği söylenen terörün azdığını, Kandil kadrolarına şehir teröristlerinin dahil olduğunu, kardeşliğin ağır yara aldığını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:

”Milli birlik denilen sözde projeden ayrışma ve husumet doğmuştur. Daha dün olduğu gibi şehitler gelmeye devam etmiştir. Ve bunların hiçbirisi ne müjdelenecek iyi bir şeydir, ne de sözde fırsat yılı ilan edilen 2009 yılındaki rezaletlerin üstünü örtmeye yetecektir. Ağır bedeller ödemeden söz eden Başbakan Erdoğan’ın ve işbirlikçilerinin son olaylar karşısında foyası ortaya çıkmıştır.

Başbakan ve hükümeti, Türkiye’yi ayrıştırma ve bölme projelerini İmralı, Kandil ve Barzani’nin desteğiyle hayata geçirmek için çıktığı yolculukta suçüstü yakalanmış, gerçek niyetler açığa çıkmıştır. Sokaklarda PKK paçavralarının gezdirilmesinin, bölücü sloganlar atılmasının, etrafın ateşe verilmesinin suç olmaktan çıktığı, PKK’ya kucak açmanın cezadan muaf hale geldiği bir çürümenin odağı da artık belli olmuştur. Barış ve kardeşlik projesi gibi sahte etiketler bu gerçeği saklayamamıştır. Gelişmeler, gizlenmeye çalışılan oyunu ve oyuncuları giderek netleştirmiştir. Sokaklara inmiş ihanetin, İmralı’dan diriltilen rezaletin sorumlusu ve müsebbibi Başbakan Erdoğan ve hükümetidir. Dağdaki bölücülüğü törenle siyasete taşıyan Başbakan, Türkiye’nin milli birliğinin temellerine dinamit döşemiştir. Yıllardır terörden ve bölücülükten muzdarip Türk milleti bu gelişmelerden son derece huzursuz, tedirgin ve endişelidir.”

-HÜKÜMETİ UYARDI-

Hükümeti uyaran Bahçeli, şunları sözlerini şöyle sürdürdü:

”Hükümetin girdiği yoldan dönmemesi halinde milli değerlerine açıkça yapılan saldırılar karşısında milletimizin daha fazla sabır göstermesini, daha fazla sakin kalmasını beklemek mümkün olmayacaktır. Hükümeti, sorumluluklarını yerine getirmeye, idari, adli, güvenlik mekanizmalarını tam bir destekle olayların önüne geçmeye davet ediyorum. Temennimiz, ülkemizin sağ salim seçime kadar ulaşabilmesidir. Aksi halde millet ayağa bir kez kalkarsa ortada ne hükümet, ne işbirlikçi lobiler, ne de Kandil şebekeleri kalacaktır. Mardin Nusaybin’de bir erimizin şahadeti ile şehir eşkıyalarının yaktığı otobüste yaralanan lise öğrencisi genç kızımızın vefatının ardından, dün Reşadiye’deki acı kayıplarımızla birlikte yaşanan olaylar son derece vahim ve kaygı veren bir hal almıştır.

Bu gelişmelerin tamamının sorumlusu, hükümetin sözde demokratik açılım adını verdiği yıkım projesidir.

Ayaklanma provalarının tırmandığı, şahadetlerin arttığı, saldırıların ve huzursuzlukların yoğunlaştığı, kutuplaşmaların yaygınlaştığı bu süreçte benim hükümete tavsiyem şu olacaktır. Gelin girdiğiniz yanlış yoldan bir an önce dönün. Daha fazla tahribata neden olmadan başlattığınız sözde açılımı terk edin. Önce son terörist teslim oluncaya, son terör silahı ele geçinceye kadar PKK ile her şart ve ortamda mücadele edin. Teröristin elindeki mayınları, bombaları ve silahları susturmadan insanımıza refah, huzur ve barışın gelemeyeceğini kabul ve itiraf edin. Ve bu amaçla, hangi sınırı geçecekseniz, hangi ülkeye girecekseniz ve nereye kadar ulaşacaksanız ulaşın ve sonuna kadar mücadele edin. Terörün kökünü mutlaka kazıyın. MHP de aziz milletimiz de böylesi bir girişimin sonuna kadar arkasında olacak ve her desteği mutlaka verecektir.”

Okumaya devam et  Onlar ermiş muradına…

-AÇIK HAVA TOPLANTILARI-

Bahçeli, açık hava toplantılarının ilkini 13 Aralık Pazar günü Ankara Tandoğan meydanında gerçekleştireceklerini hatırlatarak, ”Partimiz, yüreği Türk milleti için atan, kutlu vatan sevgisi ile çarpan, aziz şehitlerimizle sızlayan Türkiye’mizin tamamını, köken, mezhep, yöre ayrımı yapmaksızın kucaklamak için yola çıkmıştır. Bayrağa, vatana, kardeşliğe ve şahadete sahip çıkmaya hazır bütün Ankaralıları ellerinde al bayraklarımızla beraber Tandoğan Meydanına davet ediyorum” diye konuştu.

”BU ÜLKEDE YAN GELİP YATARAK İŞİNİ YÜRÜTEN BİRİSİ VARSA O DA BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN BAŞKASI DEĞİLDİR VE OLMAYACAKTIR”

Bahçeli, partisinin Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmesini değerlendirdi.

Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın, 6 Nisan 2009 tarihinde Obama’nın Mecliste kendisine verdiği ev ödevlerinden bir kısmını yapmış olmanın huzuruyla görüşmeye gittiğini ifade ederek, ”Ermenistan’la ilişkilerin başlatıldığını, Heybeliada Ruhban Okulunun açılması, Patrikliğin’ ekümenlik olması için yeşil ışık yakıldığını, sözde açılım denilen yıkım projesini uygulamaya koyduğunu, Irak’ın Kuzeyindeki Peşmerge Reisleriyle kucaklaştığını, Afganistan’a ilave asker desteğinin yerine getirildiğini, Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanı olarak küresel projelerin kılavuzluğunu sürdürüldüğünü” söyledi.

Türkiye’nin hiçbir temel sorununda ABD’nin desteğini alamadığını, verilen sözlerin bugüne kadar yerine getirilmediğini savunan Bahçeli, ”Beyaz Saraydaki görüşme sonrası yapılan açıklamalar, bu ziyaretin sonuçlarının Türkiye için büyük bir hüsran olduğunu göstermiştir. Bu görüşmenin Türkiye bakımından en hayati konusunun PKK terörüyle mücadelede ABD ile somut ve ciddi işbirliği yapmasının sağlanması olduğu herkesin hem fikir olduğu bir husustur. Ancak bu beklentiler bütünüyle boşa çıkmıştır. Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde yuvalanan terör unsurlarını askeri güçle tasfiye etmesinin önüne set koyan ABD, buna karşılık Barzani’nin istediği gibi Türkiye’yi terör ve etnik bölücülük sorunu için siyasi çözüm süreci başlatmaya zorlamıştır. Başbakanın taşeronluğunu yaptığı ve senaryosunu ABD’nin hazırladığı PKK açılımı, nihayet siyasi gündeme resmen taşınmış ve Türkiye çok karanlık bir döneme sokulmuştur” diye konuştu.

Bahçeli, ”Barzani’nin PKK’ya lojistik desteği ile fiziki ve siyasi himayesinin kesilmesi; yönetici kadrosunun yakalanarak Türkiye’ye teslim edilmesi; Irak merkezi makamlarının kontrolüne geçen Irak hava sahasından askeri amaçlarla yararlanmanın yeniden başlamasının sağlanması ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin kara harekatına olan itirazlardan vazgeçilmesi” gerektiğini söyledi.

Afganistan’da bin 750 Türk askerinin bulunduğunu kaydeden Bahçeli, ”PKK’yı tasfiye etmek için Kuzey Irak’a girmesine izin verilmeyen Türk askerinin, Afganistan’da çarpışmasını istemek, AKP’yi, ABD’nin küresel stratejilerinde taşeron olarak görmekle eş anlamdadır” dedi.

-KATSAYI UYGULAMASI-

Milli eğitim sisteminin yapısal sorunları ve mesleki eğitimin sıkıntılarının kronik, toplumsal bir huzursuzluk kaynağı haline geldiğine dikkati çeken Bahçeli, YÖK’ün meslek lisesi mezunlarının üniversiteye giriş sınavında uygulanacak katsayı konusunda yaptığı idari düzenlemenin Danıştay tarafından yürürlüğünün durdurulduğunu anımsattı.

Bahçeli, ”Danıştay kararının, Anayasada ifadesini bulan hukuka uygunluk denetimi ışığında tartışmalı olduğu ve milli vicdanda karşılık bulmadığı bir gerçektir” dedi.

YÖK’ün karara itirazı ile hukuki sürecin devam ettiğini belirten Bahçeli, Danıştayın kararıyla binlerce öğrencinin mağdur olmasına yol açacak çok ciddi bir durumun ortaya çıktığını söyledi.

Bahçeli, üniversiteye giriş sınav süreci ve takviminin işlemeye başlaması karşısında Danıştay kararı sonrası taksayı konusunda uygulanacak esaslar bakımından hukuki boşluk oluştuğuna dikkati çekti.

Okumaya devam et  Baykal ve Bahçeli’den Gül’e tepki

YÖK’ün bu konuda çok acil olarak idari tasarrufta bulunması ve üniversiteye giriş sınav sürecinde uygulanacak düzenlemeyi belirlemesi gerektiğini kaydeden Bahçeli, ”Bunun için TBMM çatısı altında yasal düzenleme gerekiyorsa, AKP hükümetinin bu konuda harekete geçmesi gerekecektir. AKP’nin Meclisteki sayısal çoğunluğu bunun için yeterlidir. Ancak, bu konuda Meclis zemininde geniş tabanlı mutabakat arayışına ihtiyaç duyuluyorsa, MHP bu yöndeki iyi niyetli çabalara katkıda bulunmaya hazırdır” diye konuştu.

-”ÜLKEMİZİ ÇIKMAZIN İÇİNE SOKMUŞTUR”-

Ekonomik gelişmelere de değinen Bahçeli, her anlamda zor ve sıkıntılı bir dönem olan 2009’un ”heba olmuş bir yıl” olarak anılacağını söyledi.

AK Parti politikaları nedeniyle krizin çıktığını ve yayıldığını savunan Bahçeli, dış talebe aşırı bağlılık, iç talebin çökmesi, üretim sisteminin tahrip olması, finansman kanallarının tıkanması, işsizlik ve yoksulluğun, ekonominin en temel sorunları olduğunu belirtti.

Bahçeli, ”Türkiye ekonomisi, 2009 yılında en derin ve ciddi küçülmeyi yaşamış olan birkaç ülkeden birisidir. Doğal olarak bu hal önümüzdeki yılda ekonominin rakamsal ve teorik olarak hızla büyüme şansını arttırmıştır. Gerçeklerden ve gelişmelerden inanılmaz derecede kopuk olan Başbakan Erdoğan, ülkemizi tam bir çıkmazın içine sokmuş ve bugünümüzle birlikte geleceğimizi de ateşin içine atmıştır” diye konuştu.

Memurların bir günlük iş bırakma eylemi karşısında Başbakanın açıklamalarına değinen Bahçeli, şöyle devam etti:

”Kamu görevlisi memur kardeşlerimizin haklı talep ve tepkilerini göstermek amacıyla yaptıkları eylemi hazmedemeyen Başbakan Erdoğan, bu demokratik imkana saygı göstereceği yerde baskı, soruşturma ve görevden uzaklaştırma yoluyla onları sindirmeye çalışmıştır. Son olarak en temel haklarını aramaktan başka bir amacı olmadığı anlaşılan bir grup Tekel işçisine, yatarak para kazandıkları yönünde suçlama yöneltmesi, Başbakanın siyasi terbiye ve nezaketten ne derece mahrum olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

Başbakan Erdoğan’ın, sayıları 12 bini bulan Tekel işçisi kardeşlerimizin yatarak para kazandığını ifade etmesi tam bir haddini bilmezlik örneği olmuştur. Başbakanın lügatinde yatarak para kazanmak, ya da yan gelip yatmak çok geniş yer tutmaktadır. Buradan söylüyorum ki, bu ülkede hiçbir işçi kardeşim yan gelip yatarak para kazanacak kadar hayadan uzak ve sorumsuz değildir. Ve diyorum ki; bu ülkede yan gelip yatarak işini yürüten birisi varsa o da Başbakan Erdoğan’dan başkası değildir ve olmayacaktır. Kendisi yan gelip yattıkça, işçimizi, askerimizi de aynı şekilde gören Başbakan, inşallah sandıkta alacağı dersle irkilecek ve o zaman mahkemede hesap vermek için ayağa kalkacaktır.”

Başbakan Erdoğan’a seslenen Bahçeli, ”Yattığınız yerden, servetinize servet kattınız. Yattığınız yerden, köşeyi döndünüz. Yattığınız yerden, varlıkları yabancılara peşkeş çektiniz. Yattığınız yerden, şeker fabrikalarını satışa çıkardınız, bu alandaki binlerce işçimizi sıkıntıya soktunuz. Siz yattınız, aziz milletimiz çalıştı. Siz keyif yaptınız, işçi, memur, çiftçi, esnaf çabaladı. Başbakan Erdoğan siyasi tarihe; yattığı yerden, gezdiği yerden, konakladığı yerden ülke yöneten birisi olarak geçmiştir. Bilinmelidir ki, Milliyetçi Hareket bedeli kanla ödenerek kurulmuş olan Cumhuriyetimizin, onun kurumlarının, binlerce yılda oluşmuş Türk milletinin, gece demeden gündüz demeden üreten isimsiz kahramanlarının ve müesseslerinin haklarını korumaya ve kollamaya her zaman ve her ortamda hazır ve kararlıdır” diye konuştu.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir