PKK NE YAPMAK İSTİYOR?..

PKK NE YAPMAK İSTİYOR?.. - 1437809520747

PKK NE YAPMAK İSTİYOR?..

YA PKK TERÖRÜ BIRAKACAK, YA TERÖR ONU!..
PKK tarafından 23 Eylül’de yapılan basın açıklamasında, 13 Nisan’da başlatılan ve bugüne kadar üç defa uzatılmasına rağmen, örgüt kadrolarının uymadıkları gözlenen “silahlı eylem yapmama” kararının, şartlara göre yeniden uzatılabileceği açıklandı. Ancak 13 Nisan’dan itibaren, yani örgütün “silahlı eylem yapmayacağını” taahhüt etmesinden bugüne kadar, bölgeden peş peşe çatışma, mayınlama, bombalama ve şehit haberleri geldi.

PKK ve örgüte yakın çevreler, bütün bu olup bitenleri, TSK’nın bölgedeki operasyonlarını sürdürmesine bağlıyorlar. Hatta daha ileri gidip, operasyonların, Kürt açılımını sabote etmek amacıyla yoğunlaştırılarak artırıldığını ilan ediyorlar.

Bu türden açıklamaların pek inandırıcı olduğu söylenemez. Çünkü bölgede yaşananların bir “çatışma”dan çok, PKK’lı kadroların “pusu”, “uzaktan kumandayla mayınlama” ve “bombalama” şeklinde gerçekleştirdikleri görülüyor.

PKK, bu eylemlerinde sadece askerleri değil, sivil vatandaşları da hedef alıyor. Nitekim, son bir hafta içerisinde PKK eylemlerinde  3 vatandaş ölürken, 3 vatandaş da ağır yaralandı. Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Hamzalı Köyü kırsalına PKK mayınına basan 2 köylü öldü. Yine Hakkari’nin Çukurca ilçesine bağlı Üzümlü Köyü’nün merasında hayvanlarını otlatan bir çoban PKK’lıların döşediği mayının kurbanı oldu. Son olarak da Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki bir eczane önüne konulan PKK bombasının patlaması sonucunda yoldan geçmekte olan 3 vatandaş ağır yaralandı.

Eğer PKK gerçekten açılımın başarısını arzu etseydi, onu sabote etmek isteyebilecek çevrelere elverişli zemin hazırlamaz, örneğin militanlarını, tıpkı 10 yıl önce Abdullah Öcalan’ın yakalandığında olduğu gibi, ülke dışına çıkarırdı. Fakat çatışmaların durmasını samimiyetle isteyen birçok kişi ve çevrenin bu çağrısı PKK’yı yönetenler tarafından kesin bir dille reddedildi. Örneğin 10 yıl önceki çekilme talimatını vermiş olan Murat Karayılan bir daha böyle bir emri asla vermeyeceğini ilan etti.

Peki neden? PKK çevreleri bu soruyu, 10 yıl önceki çekilme sırasında ordunun operasyonlarına ara vermediğini, yüzlerce kadrolarını bu yüzden kaybetmiş oldukları şeklinde cevaplıyorlar. Halbuki, bugün “Kürt meselesinin çözümüne” yönelik kararlı ve somut adımların tartışıldığı bir süreçte, tarihin bu şekilde tekerrür etmeyeceği yolunda birçok somut işaret mevcut.

Öyleyse bir kere daha “peki neden?” diye soracak olursak, ilkin örgütün, bu açılımın nihai amacı olan Kürt meselesinin kalıcı bir şekilde çözümünden ziyade, zorunlu ilk aşaması olan, çatışmaların durması, silahların susması, PKK’nın silahsızlandırılıp barışın tesisiyle ilgilendiğini saptamamız gerekiyor.

Dolayısıyla 10 yıl önceki kayıpların bir bahane olarak dile getirildiğini, PKK’nın, açılım sürecinde güçlü ve aktif bir şekilde yer almak istediği için kadrolarını ülke dışına çekmeye yanaşmadığını düşünüyorum. Diğer bir deyişle örgüt yönetimi, varlığını sürdürebilmek için belki de tek bildiği yönteme başvuruyor: Silahlı şantaj…

 

Ancak birçok Kürt aydını ve siyasetçisinin de defalarca vurguladığı üzere, PKK yönetimi çok büyük yanlış yapıyor. Devlet ve toplumdaki değişimi kendi zaferleri sanma gafletine düşüp, gelinen bu noktayı doğru okumayıp hâlâ terörle şantaja devam etmeye kalkarak kendilerini bu sürecin dışına atıyorlar.

 

“Her iki taraf da ellerini tetikten çeksin”, “başka şehit istenmiyorsa operasyonlar dursun” gibi ilk bakışta “makul” gözüken, ama realiteyle hiçbir ilgisi olmayan önermeler, Kürt meselesinin demokratik çözüm sürecinin önünü tıkamaktan başka işe yaramıyor. Eğer gerçekten barışı ve demokratik açılımı istiyorlarsa PKK’lılar ellerini tetikten ve kadrolarını ülke topraklarından çekmeliler.
  
Önce “Silahlar sussun, parmaklar tetiklerden çekilsin” gibi soyut ve genel ifadeler kullanıldı. Bir tarafta PKK, öte yanda güvenlik güçleri… İkisi aynı terazinin karşılıklı kefelerinde nasıl tartılır?.. Yani ikisi de parmaklarını tetikten çekecekler… Öyle mi?.. Bunu söyleyenler ya Anayasa ve kamu hukukundan habersizler ya da akıllarını peynir ekmekle yemişler. Bu söylemi kullananlar arasında akılcı olanları ise “PKK’nın, çatışma çıkmayacak coğrafyalara çekilmelerini” öneriyorlar. Zira “Çatışmasız süreçte çözüm şansı yükselir ve demokratik açılımlar gerçekleşebilir” diyorlar.

 

Güvenlik güçlerinin Türkiye topraklarındaki tek meşru kuvvet olduğu gerçeği göz ardı edilemez. Zira, başka bir silahlı oluşumu yok etmek, onun anayasal ve yasal görevidir. Evet, PKK silah bırakırsa, parmağını tetikten çekerse ya da çatışma çıkmayacak coğrafyaya çekilirse zaten güvenlik güçlerinin operasyon yapmalarına gerek kalmaz. Bunun dışında, Abdullah Öcalan’ın da solistliğini yaptığı “Asker artık operasyon yapmasın, o zaman PKK da eylem koymaz” korosunun “egemen devlet” ilkesiyle örtüşen yanı yoktur. “PKK, asker üzerine geldiği için kendini savunmak zorunda kalıyormuş… Çatışmalar o yüzden çıkıyormuş.” Abdullah Öcalan da böyle diyor.

 

Peki, ne olacak? PKK, Türkiye’nin dağlarında, kırsalında kamplarını sürdürecek. Kalaşnikofları, mayınları, roketatarlarıyla potansiyel tehdit olarak kendini vitrinde tutacak ve güvenlik güçleri de onları görmezden gelecek…  Öyle mi? Devlet içinde devlet! Yerkürede böyle bir “egemen devlet” örneği var mı ki?..

 

Lafın özü, PKK aklını başına almalı ve son gelişmeleri iyi okumalıdır. Bölgede şartlar değişmiştir. Dört komşu ülke, hiç olmadığı kadar yakın bir işbirliği içine girdi. Türkiye, Suriye, İran ve Irak ile ABD ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler PKK’nın tasfiyesi konusunda aynı çizgiye geldi. Bu konuda müşterek bir irade geliştirildi. Çünkü hepsi, PKK terörü tehdidinden kurtulmak istiyor. İhtilaflı komşuları ve ülkeleri dahi birleştiren bir yapı, varlığını sürdüremez. İstikrarsızlık unsuru gibi gösterdiği Kürt nüfusunu da, giderek daha çok huzursuz eder. Bu şartları okuyamayan PKK, “ortak tehdit” kalarak daha fazla yaşayamaz.

 

Evet ya o terörü terk edecek, ya da terör onu…

 

 

Nail Amudi


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir