ASILSIZ ERMENI ITHAMLARINA BIR ILAVE DAHA

Mehmet Perinçek - Doğu Perinçek

Çok Önemli (?!) Bir Takım Veriler
Hınçakların ABD’de yayınlanan “Massis Weekly” gazetesinin 18 ve 25 Temmuz 2009 tarihli nüshalarında Sarkis Y. Karayan imzasıyla yayımlanan yazıda; İstanbul Ermeni Doktorlar Birliği’nin Birinci Dünya Savaşı sonrasında yayımladığı iddia edilen verilere değinildi.
Karayan’a göre;
“1914-1915 döneminde 64 Ermeni doktoru öldürüldü, 52 doktor salgın hastalıklar nedeniyle öldü, 15 tıp öğrencisi, 14 diş hekimi ve 73 eczacı öldürüldü ya da salgın hastalıklar sonucu yaşamını yitirdi”.
Osmanlı döneminde muharip asker olarak orduya alınmamalarına karşın, “stratejik bir planlama ve gizli bir gündem” çerçevesinde, ülke genelindeki çeşitli hastanelerde görevlendirilen Ermeni doktorlar ve sağlık personeli, bu hastanelerde çalışırlarken öldürüldüler. Korayan’ın iddiasına göre, “Türk Hükümetinin bu insanlık dışı ve vahşi politikası” sonucunda ülke genelindeki sağlık hizmetleri de büyük bir darbe aldı. (*)
Sormak gerekir!
Bu verileri ortaya koyan kim? “İstanbul Ermeni Doktorlar Birliği” neye dayanarak, hangi arşiv belgesine atfen ortaya konulmuş? Belli değil… Ne kadar bilimsel ve tarafsız olunduğu ortada..
Her seferinde çeşitli senaryolar üreterek şuursuzca saldırılarını sürdüren Ermeni aşırılıkçılara tarihin belge ile konuşulacağını hatırlatmakta fayda var:
Osmanlı Devleti, Ermenilere, kendi dinî önderleri yönetiminde, kendi hastanelerini kurup sürdürmelerine kanunlara uydukları sürece izin vermiştir.
Osmanlı Devleti’nde gayri Müslimlerin sağlık alanında aktif rol oynadıkları görülür. Gayri-müslimler doktor olarak devletin hizmetinde, hastane açarak da hem kendilerine, hem de gerektiğinde devlete sağlık hizmeti sunmuşlardır. Devlet bu kurumlara gereken mali yardımı yapmıştır. Örneğin. 1865 yılında Yedikule Ermeni Hastanesi’nin tamiratında Sadrazam Ali Paşa 500 altın yardımda bulunmuştur.(1)

“Hastane İran cephesinden gelen ağır yaralılarla dolu olduğu için, hastane olarak kullanılan büyükçe bir evde çocuklara iki doktor tıbbi yardımda bulunmuştu. Bunlar, Dr.Refik bey ile Dr.Maltızyan’dı. Van halkının teveccüh ve muhabbetini kazanmış olan bu ihtiyar Ermeni doktorun faciayı haber alır almaz kente gelişi herkesi sevindirmişti. Ortodoks olduğu için Van’da bulunan Katolik ve Protestan Ermeniler tarafından pek sevilmeyen Dr.Maltızyan öteden beri hastalarının din ve milliyetleri ile alakadar olmamış ve kimin derdi varsa hemen yardıma koşmuştu.
İran’a gidip dönen Türk çocuklarına gösterdiği ilgi ile bütün Vanlıların sevgisini kazanan Dr.Maltızyan, 10 Nisan 1915’de, göğsünde, “Düşmanlarımıza hizmet edenin akıbeti budur” yazısı olduğu halde asılı olarak bulunmuştu.” (2)

Okumaya devam et  Türk ve Ermeni tarihçiler nihayet masaya oturuyor

*Mesele birkaç Taşnak teröristinin işinden ibaret değildir. Gönüllü birliklerin oluşturulmasına ve ayaklanmalara ne yazık ki, geniş Ermeni kitleleri katılmıştır. Arşivler, Çarlık ordularına hizmet etmek ve Türkiye’ye karşı gönüllü birliklerde savaşmak için Türkiye Ermenilerinin Rus yetkililere başvurularıyla doludur. Osmanlı uyruklu aydınlardan ve doktorlardan üniversite öğrencilerine ve sıradan köylülere kadar binlerce Ermeni’nin listeleri arşivlerde isim isim mevcuttur. Türkiye Ermenilerinin bu hareketi tehcirin çok öncesinde başlamıştır. Bu belgeler, tehdidin ayrılıkçı örgüt yönetici ve militanlarıyla sınırla olmadığını göstermesi ve tehcirin nedenlerini açıklaması bakımından önemlidir.(3)
* Diğer taraftan bu sırada İstanbul’da Alman Büyükelçisi olarak görev yapan Wangenheim 30 Nisan 1915 tarihinde Alman Başbakanı’na verdiği raporda; “bir çok Ermeni ev ve kilisesinde patlayıcı maddeler, bombalar ve silah bulunduğunu, (Padişah) V. Mehmet’in tahta çıkışının yıldönümü olan 27 Nisan 1915’te Bâb-ı Ali’ye ve bir kısım resmi binalara bombalı saldırılarda bulunacaklarını” bu sebeple; “24/25 Nisan gecesi ve ertesi günü akşamı İstanbul’daki Taşnak İhtilal Örgütü üyesi 500 kadar Ermeni’nin tutuklandığını, aralarında doktorlar, gazeteciler, din adamları, yazar ve mebusların da bulunduğu bu kişilerin Anadolu’ya yollandıklarını” belirtmektedir. (4)

Genelkurmay Arşiv Belgelerine göre, 4’üncü Ordu Komutanı Ahmet Cemal imzasıyla Halep Bölge Lojistik Destek Müfettişliği’ne gönderilen 16 Eylül 1917 tarihli özel emirde, Doğu Anadolu bölgesinden göç ettirilerek Halep’e yerleştirilen ve imalathanelerde çalışan Ermeni kadınlarla ilgili olarak, “Halep Bölge Lojistik Destek Müfettişliği Başhekimi, bu göçmenlerin sağlıklarından, aralarında hiçbir hastalığın meydana çıkmamasından bunun sağlanması için kendilerine gerekli olan şeyin temininden sorumludur. Bunlara ordunun askerlere verdiği ücretsiz ilaçlar verilecektir. Doktor, bu kadınları her gün muayene etmekle zorunlu görevlidir.” denilmektedir.

Ermenilere yer değiştirmeleri esnasında, her kafilenin başına birer doktor verildi. “Her loğusa ve hamile kadına süt verilsin” diye talimat vardı.

Okumaya devam et  AK Parti’den ABD’ye tasarı tavsiyesi

Kısacası, “katledildi” denilen doktorlar, özgürce mesleklerini ifa ettiler. Ama iş ihanete gelince geri durmadılar ve Ruslarla işbirliği yapan, başkaldıran kitlenin içinde yer aldılar. Kimi zaman bizzat kendi vatandaşları tarafından katledildiler, sırf onurlu davrandılar diye… Azıcık tarih bilgisi olan ve olaylara objektif yaklaşabilen herkes bunu anlayabilir. Anlamak istemeyen de sadece iddia üretir…

Handan Yazar
[email protected]

Yararlanılan Kaynaklar:

1. Prof. Dr. Münir Atalar-Gaziosmanpaşa Üniversitesi-Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü- Kayseri Erciyes Üniversitesi Uluslar arası Sosyal Araştırmalar Sempozyumu. (EUSAS-1)
2.Şenol Kantarcı-Kırıkkale Üniversitesi-Uluslar arası İlişkiler Bölümü- Türk-Ermeni İhtilafı-Makaleler(TBMM)
3.Mehmet Perinçek- İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Araştırma Görevlisi
4. Doç. Dr. Yusuf Sarınay-24 Nisan 1915 Genelgesi ve İstanbul’da Ermeni Komite Üyelerinin Tutuklanması Üzerine Bir Çalışma


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir