Sevan İnce’den Ermeni Sorununa bir bakis

Sozun kisasi budur. - ermeni cete adapazari 1915

Ticari isleri iyi gitmedigi icin kilisede intihar eden Ermeni
asilli vatandasimiz Sevan INCE’nin Sozde soykirim hakkindaki goruslerini
iceren bir yazsisi:

4 Ermeni arkadas, gecen aksam dernekten cikmis, Galatasaray’da nargile keyfi
yapiyorduk. Laf dondu dolaşti malum konuya geldi. Baktim, herkes ayni
husustan dertli: Ermeni asilli bir Turk ve Sade bir T.C. Vatandasi olarak
Dunya’ya ses nasil duyurulur?

Unlu bir sanatci, politikacı veya bir dernek baskani degilsin ki mikrofon
uzatıp röportaj yapsınlar. Gazeteci degilsin ki fikirlerini kösenden dünyaya
duyurabilsin.

İyi de, biz bu işten sıkıldık. Bizim yerimize, bilir bilmez herkes
konusuyor.
Bir tarafta “Ermenilere soykırım yapilmistir” diyenler; diğer yanda
“soykırım yoktur” diyenler. Şimdiki moda ise “tarihcilere birakalim”
diyenler.
Soykırım yapilmistir diyenlere bakıyorum, hepsi ya kindar Ermeni diasporasi
mensubu, veya bunlardan cikari olan siyaset erbabı. Yoktur diyenlere
bakıyorum, bu konuda derin bir bilgileri yok ama addettir diye
reddediyorlar.
Tarihçiler deseniz, neyi ortaya cikartacaklar, Allah Askina? Soykirimin
belgesi mi olur? Eskaza ortaya bir belge ciksa, muhakkak karsi bir de belge
cikar, tartışma sonsuza kadar sürer gider. Gerçeği, benden ve benim
gibilerden baskasi bilemez. Bizler, hadiseleri birinci agizdan dinlemiş
kisileriz. *Bizler Türk Ermenileri’yiz.*

Türk Ermenileri’nin Harici Ermeniler’den cok ciddi bir farki vardir. Bizler,
tehcir sirasinda, ya Turkiye’de kalmislarin veya tehcir bitiminde Turkiye’ye
geri donmuslerin torunlariyizdir. Bizler tek tip hikaye dinlememisizdir.
Diaspora Ermenisi sadece olum hikayesi bilir. Olaylardan sonra geri donmemis
ve komsularinin mahcup yuzlerine tanik olmamistir. Onlar, bu olumler icin
butun Turk’leri suçlarlar. Olaylari sadece soykirim olarak nitelerler.
Türk Ermenisi’nde ise daha bol ve daha değişik hikayeler vardir:

Mesela, dedem, Erzincan’daki ciftliklerinden abisinin alinip goturulusunu ve
onu kurtarmak icin bascavusa bir essek yuku altin fidye verdigini anlatirdi.
Ne abi donmus ne altinlar..

Anneannem, köydeki Ermeni delikanlilarin nasil silahlandirilip çeteci
yapildiklarini anlatirdi. Uniformalarini yabancı lisan konuşanlar getirmiş.
Buyukbabam, Kayseri’de tum sülalesini kurtarmak icin cirpinan Osmanlı
Yuzbasi’si Sinan’i aglayarak anlatirdi. Sayesinde o sülaleden kimsenin
kilina zarar gelmemis.

Okumaya devam et  BU UNUTULUR MU?

Bizler, katliam hikayeleri dinledigimiz gibi, bir Ermeni arkadasi tehcire
giderken askerin onune yatan Turk’lerin; veya, yurtlarina geri donduklerinde
onlara tekrar kucak acan Türk komsularin hikayeleri ile de buyuduk.

Onun icin “bize sorulsun” diyorum. Kimse bizden daha objektif olamaz.
Bu hadisenin bir uzun anlatımı vardır bir de kisa anlatımı.

Kisasi sudur: *Tebaanin bir kismi emperyalist guclerin gazına gelip
ayrilikcilik yapmistir. Buna kizan Osmanlı hükumeti bölgede tehcir karari
almistir. Gunun sartlarina gore tehcir (goc) zor kosullar altinda
gerceklesmistir. Surgunler, coluk cocuk muhtelif sekillerde kirilmis ve
kiyima ugramistir. Bu kirilma hastalik ve aclik sebebiyledir. Kiyim ise
Osmanli askeri tarafindan organize bir sekilde yapilmamistir. Hastalik
disindaki bu olumler, munferit olaylardir ve surgunlerin yanlarinda
goturdukleri altin paralari gasp etmeyi amaclayan bolgenin eskiyalari
tarafindan yapilmistir. Baska cephelerde de savasmakta olan Osmanli
askerinin surgun esnasindak cinayet olaylarini onleyecek sayida ve gucte
olup olmadigi da bir tartisma konusudur. Hal bu iken, o bolgede bu olaylarin
cereyan ettigi esnada, ulkenin bati bolgelerinde yasayan Ermenilerin ayni
sekilde bir zulme ugramadigi goz onune alinirsa, buna bir soykirim denemez.
Pek cok baska kelime soylenebilir; soykirim haric.*
*Kaldi ki, soz konusu 1.5 milyon Ermeni sayisi, olu sayisini degil kayip
sayisini ifade eder. Biz Turk Ermenileri, iyi biliriz ki: Anadolu, bu
olaylar esnasinda veya sonrasinda, Musluman olmus Ermenilerle doludur. Bu
kisiler, daha sonra serbest olmasina ragmen kendi dinlerine donmemisler ve
gecmislerini gizledikleri icin kayip hanesine yazilmislardir. *

Sozun kisasi budur.

Konusmak gerekirse biz konusur olaylarin uzun hikayesini anlatiriz.

Bu konuda bizlerden daha iyi tarihci de olmaz.

Fransizlara gelince. Onlara da kuflu peynir yemek duser.

Kalin saglicakla

Okumaya devam et  CNN’DEKİ SÖZDE BELGESELE TEPKİNİZİ GÖSTERİN!

*Sevan Ince*
Istanbul, 6 Ekim 2006″
000000000000000000000000

Sevan İnce yaşamını yitirdi
Haberler – Genel Haberler
Cuma, 23 Ocak 2009 16:22

Zor yazılar vardır, bazıları “zordan öte”… İşte bu da öyle bir şey…

Ancak bir dostun, bir destekçinin, dahası bir çocukluk, hatta bebeklik arkadaşının ardından yazılacak böylesi bir yazının “kolay olmayacağı” kesin.

Bitip tükenmek bilmeyen bir mücadele, sürekli “ayakta kalma” savaşı vermek. Bunun yanında “kusursuz” ürünler ortaya çıkartmak ve vahşi piyasa koşulları içinde elde tutulan alanı korumak. Bunlar da kolay değil. Ve bunların yanında belki de bu yazıyı yazmak “en kolayı”

Neler yaşadı, neler hissetti ve böylesi bir kararı nasıl aldı? Bunu bilmiyoruz. Belki hiçbir zaman da tam olarak öğrenemeyeceğiz.

ECEL ACELECİ DEĞİLDİ

TurkSail ailesinden işadamı Sevan İnce, 21 Ocak Çarşamba günü bu kararını yürürlüğe koydu. Sabah işyerinden ayrıldı, Kadıköy çarşı içindeki Surp Takavor Ermeni kilisesine geldi, ceketini çıkarttı, katladı, bir kenara koydu. Mektubunu duvara iliştirdi, ardından “dede yadigarı” silahı çıkartarak şakağına dayadı ve hayatına son verecek hamleyi yaptı.

Ne var ki ecel onu almakta aceleci değildi. Sevan İnce, ağır yaralı durumda önce Haydarpaşa Numune Hastanesi‘ne kaldırıldı. Oradan da sevk edildiği Kısıklı‘daki özel bir hastanede tedavi altına alındı. Umut yoktu, ancak “finiş hattına girmeden yarış bitmez” denir. Doktorlar da belki farklı bir ifadeyle aynı tavrı sergiledi.

Sonunda Sevan İnce iki gün sonra “Finiş”ini tamamladı. Sabaha karşı nabzı durdu ve mücadele sona erdi.

BİR PAKET SİGARA VE BİR KUTU KİBRİT

Ayrıntılara düşkünlüğü ile tanınan Sevan İnce bunu “kalitenin vazgeçilmez unsuru” olarak görürdü.

Birkaç yıl önce kaybettiği babasından “miras” olarak soyadından başka bir paket açılmış Samsun sigarası kalmıştı. Boğaziçi Üniversitesi mezunu İnce, sigara kullanmadığı için bu paketi  atmış ve işlerini büyütmek için kollarını sıvamıştı.

Önce şapka, ardından balıkadam giysileri, dalış ekipmanları üreterek sahasını genişletti. 2000‘li yıllardaki ekonomik krizde çalkantılı dönemlerden geçti. Ticari hayatında inişler ve çıkışlar yaşadı.. Ancak her olumsuzluğu da “fırsat”a döndürmeye çalıştı.

Yelken kıyafetleri ve aksesuvarları, denizde koruyucu giysiler, yangında kullanılacak solunum sistemleri… Hatta Çanakkale Savaşları‘ndan kalan ve arazilerde gömülü top mermilerini toplayıp bunları çelikle eriterek ortaya çıkarttığı sertifikalı “Gelibolu 1915” bıçakları… “Üretmek” adına her konuya el attı ve hiç vazgeçmedi… Ta ki 21 Ocak 2009‘a kadar….

Sonunda belki bıktı, belki sıkıldı, belki de yoruldu… Geçtiğimiz Çarşamba günü Kadıköy‘deki kiliseye gitmek için ofisinden ayrılırken cep telefonunu almadı. Üzerine bir paket kibrit koyup masada bıraktı.

Bundan önce kullandığı cep telefonlarını yenilerken “eskilerini” sağ kolu olan asistanı Nilay Üstünsoy‘a bırakma alışkanlığı vardı. Belki son mesajında, “Babamdan kalan sigarayı bu kibritle yak ve işleri yürüt” mesajı verdi.

“GERİYE KALAN CESETTİR”

Bir yerlerde işler beklediği gibi gelişmedi ve Sevan İnce‘yi böyle bir karara ve böyle bir sona getirdi. Sabaha karşı tedavi gördüğü hastanede “film bitti.”

Her konuyu inceleyen, bilgi olarak sürekli kendini yenileme ihtiyacı duyan Sevan İnce için “ruhun bedenden ayrılması ile geride kalan cesetten başka bir şey değil“di. Onun bu düşüncesine saygı duyan eşi Ani İnce, ölüm haberi geldikten sonra organ bağışı için gerekli işlemleri başlattı.

Prosedürlerin ve gerekli operasyonların tamamlanmasından sonra Sevan İnce muhtemelen Pazartesi günü düzenlenecek cenaze töreninin ardından Kadıköy Hasanpaşa‘daki Ermeni mezarlığında toprağa verilecek.

Her zaman çılgın projelere imza attın Sevan,

Kabul etmek gerek, son hamlen en çılgın olanıydı.

Bilmiyorum, istediğin bu muydu?

Pruvan neta olsun.

Serdar BAPOĞLU

Okumaya devam et  ABD sarı kart gösterdi

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir