Aliyev diplomatik cambazlığa mahkûm

Barçın Yinanç - aliyev
, , , ,

Barçın Yinanç

Türkiye ile Ermenistan’ın uzlaştığı yol haritasının bazı unsurları basına sızdırıldıysa da tamamı kamuoyuna yansıtılmadı. Bu durum tabii ki Yukarı Karabağ sorunundan kaynaklanıyor. Ya Yukarı Karabağ sorununun yol haritasında ne şekilde yer alacağı konusunda Türklerle Ermeniler anlaşamadı ya da varılan anlaşmanın Azerileri kızdıracağı endişesiyle yol haritasının bu aşamada gizli tutulması kararlaştırıldı.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’i bilgilendirdikleri yönündeki açıklamaları doğrultusunda, Ankara ile Bakü arasında danışıklı bir dövüş yapıldığı, Aliyev’in öfkesinin yapay ve aslında kendi kamuoyunu tatmine yönelik olduğuna dair görüşler var. Ancak özellikle Aliyev’in dünkü açıklamalarına bakarsak bu görüşün doğru olduğunu savunmak güçleşir. Aliyev açıkça, yol haritasına dair çelişkili bilgiler aldıklarını belirtti ve “Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşmada Yukarı Karabağ sorununun çözümünün yeri var mı yok mu. Bu son derece basit bir cevap gerektiren son derece basit bir soru” dedi. Buradan, Aliyev’in aslında bu soruyu Türk muhataplarına daha önce yönelttiği ancak muğlak, kendisini tatmin etmeyen yanıtlar aldığı sonucunu çıkartmak mümkün.
Muğlaklık kızdırdı
Bana gelen bilgiler, Türkiye ile Ermenistan’ın Yukarı Karabağ konusunda da anlaştığı yönündeydi. İlişkilerin normalleşmesi ile Karabağ arasındaki bağ, “Sınırların açılması için Yukarı Karabağ konusunda yeterli ilerleme sağlanır” ifadesi ile kurulmuştu. İşte Azeri lideri kızdıran bu bağlantının muğlaklığı oldu. “Yeterince” kelimesi Aliyev için bir şey ifade etmiyor. Zaten Azerbaycan’ın tepkisi nedeniyle yol haritasını içeren belgeye imzalar atılıp, kamuoyuna tam bir açıklama yapılamadı.
Aslında yol haritasının ikili ilişkiler bölümünde neler yapılacağı, hangi adımların hangi aşamada atılacağı konusunda çok büyük ölçüde uzlaşma olduğu anlaşılıyor. Ama işte bu haritanın gösterdiği yola çıkabilmek için her şeyden önce Yukarı Karabağ sorununun çözümünde ilerleme sağlamak gerektiği de ortaya çıkmış durumda. Çünkü, Aliyev’in verdiği tepki karşısında geri adım atan hükümet, Azerbaycan’ı gözden çıkarma pahasına Ermenilerle yola devam edemeyeceğini gördü.
Gelinen noktada, önümüzdeki dönemde, Yukarı Karabağ konusunda çok yoğun diplomatik çabalara tanık olacağımız anlaşılıyor. Cengiz Çandar’ın çok isabetli bir şekilde gündeme getirdiği gibi, sınırlar 1993’te Ermeniler, Karabağ’ı çevreleyen 7 bölgeyi işgal ettiği için kapandı. Buradan da sınırların açılması için Ermenilerin bu bölgelerden çekilmesinin yeterli olabileceği sonucu çıkıyor. Ama sıkıntı da burada, zira, Ermeniler, Yukarı Karabağ’ın çözüm ilkelerinin tümünde anlaşma sağlanmadan, 7 bölgeden çekilmeye yanaşmıyor. Yani genel çözüm konusunda kazanımlarını garantilemeden, ellerindeki kozu bırakmaya niyetleri yok.
Azerilerle Ermenileri uzlaştırmak için özellikle ABD’nin önümüzdeki dönemde ağırlığını koyması büyük ihtimal. Ancak ABD’nin çabaları yeterli olmayabilir. Aslında bu süreçte en önemli sorumluluk Azerilerin omuzunda. Zira Rusları Karabağ denkleminin içine çekmeden Karabağ’da çözüm sağlamak zor olabilir. Ruslar için çözümü cazip kılan ise Azeri doğalgazı olur. Ancak gazın büyük bir bölümünü Rusya’ya vermenin, Moskova’ya mahkûm olmak anlamına geleceğini Aliyev de çok iyi biliyor. Yani elini verip, kolunu kurtaramama durumu da olabilir. Dolayısıyla Aliyev tam anlamıyla bir diplomasi cambazlığı yapmak durumunda kalacak.
Bu süreçte Türkiye ile eşgüdüm içinde olacak mı, işte orası şimdilik şüpheli.

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir