TÜRK TOPLULUKLARINDAN HABERLER

İÇİNDEKİLER: - Turkler Olmeyi Biliyorlar

İÇİNDEKİLER:

ALMANYA BUNU HEP YAPIYOR

-ALMANYA TÜRK TOPLUMU GENEL BAŞKANI KOLAT:
-”ÇİFTE VATANDAŞLIĞA İZİN VERİLMESİ
DAHA DOĞRU OLACAKTIR”

-GURBETÇİ POLİSLERE TÜRKİYE’DE EĞİTİM…
-BERLİN EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDE GÖREVLİ 9’U TÜRK
ASILLI 10 ALMAN POLİSİNE, ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDE
ASAYİŞ, ORGANİZE SUÇLAR, KRİMİNAL GİBİ KONULARDA MESLEK
İÇİ EĞİTİM VERİLİYOR
-BERLİN EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDE GÖREVLİ KOMİSER TUNCER YILMAZ:
-”GURBETÇİ SOYDAŞLARIMIZ BİZE DAHA FAZLA GÜVEN DUYUYOR,
DAHA SICAK YAKLAŞIYOR”
-ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ŞUBE MÜDÜRÜ ÇAPAN:
-”TÜRK POLİSİ ARTIK EĞİTİM İHRAÇ EDİYOR, AVRUPA POLİS
FELSEFESİNE DESTEK SAĞLIYORUZ”

-ALMANYA
-ORDULULAR AVRUPA KÜLTÜR ŞENLİĞİ DÜZENLENDİ

YABANCI UYRUKLU ÖĞRENCİ SINAVI BERLİN’DE YAPILDI

-ALMANYA
-BREMEN KENTİNDE ”GÜNÜMÜZ TÜRKİYESİ VE AVRUPA’NIN
GELECEĞİ” KONULU ULUSLARARASI KONFERANS DÜZENLENECEK

-3. IRAK TÜRKMEN BASIN KONSEYİ KURULTAYI
-IRAK TÜRKMEN BASIN KONSEYİ GENEL SEKRETERİ SAATÇİ:
-”IRAK’TA, BARIŞ İÇİN MÜCADELE EDEN MEDYANIN SİLAHI HİÇ KUŞKUSUZ
SAVAŞLARDA KULLANILAN SİLAHLARDAN DAHA GÜÇLÜDÜR. BU GÜÇLÜ SİLAHI KULLANAN MEDYA,
SORUMLULUĞUNUN BİLİNCİNDE OLMAK ZORUNDADIR”

ALMANYA
-AP SEÇİMLERİNDE HER BİR EYALETTE
TOPLAM 31 SİYASİ PARTİ VE GRUP YARIŞACAK

-DÜNYA TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI
-KURULTAYDA JAPONYA’DAN KOLOMBİYA’YA, MONAKO’DAN ABD’YE
UZANAN TÜRK GİRİŞİMCİLERİN, BAŞARI HİKAYELERİ PAYLAŞILDI
-SONER ÖNER, JAPONYA PAZARINA BAKLAVA ZEYTİN, ZEYTİNYAĞI,
SALÇA, REÇEL SUNARKEN, ABD’DE KİŞİSEL KREDİ RAPORU, KURUMSAL
KREDİ RAPORU, EV KREDİSİ VEREN YAŞAR DAĞLAR, AYNI ZAMANDA
ABD’NİN 50 EYALETİNDE FİRMA KURUYOR

-ALMANYA
-BERLİN EYALETİNİN GÖÇ VE UYUM SORUMLUSU
PIENING’TEN 23 NİSAN DERNEĞİNE ZİYARET

***

ALMANYA BUNU HEP YAPIYOR

12 Nisan 2009 / Ayhan CAN / FRANKFURT

Alman Hür Demokrat Parti’nin Avrupa Parlamentosu Milletvekili Dr. Silvana Koch-Mehrin, Avrupa Adalet Divanı’nın Türklere yönelik vizesiz seyahat kararına ilişkin, “Federal Hükümet, bunu genel geçerliliği olan bir karar olarak uygulamalı. Ancak Almanya bunu yaparken hep zorlanmıştır” dedi.

Alman Liberal Parti’nin (FDP) yeni nesil ve başarılı politikacılarından olan Avrupa Parlamentosu Milletvekili Dr. Silvana Koch-Mehrin, Hıristiyan Birlik Partisi (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti’den (SPD) oluşan büyük koalisyon hükümetinin, Avrupa Adalet Divanı kararlarına ilişkin takındığı tutumunu eleştirdi.
İkinci dönem AP milletvekilliğine hazırlanan ve partisi tarafından liste başı adayı gösterilen Koch-Mehrin, gazetemiz Hürriyet’i ziyaret ederek, Avrupa Adalet Divanı’nın vizesiz seyahpat kararı, partisinin izlediği Avrupa politikası, Türkiye’nin AB üyeliği konularında önemli açıklamalarda bulundu.

Hukuken netleşmeli

Avrupa Adalet Divanı’nın İbrahim Savatlı ve Mehmet Soysal adlı Türk TIR şoförlerine ilişkin 19 Şubat 2009 tarihinde aldığı “vizesiz seyahat” kararının sadece davacı şoförleri mi yoksa bütün Türk vatandaşlarını mı kapsadığı yolunda farklı hukuki yorumların yapıldığını söyleyen FDP’li politikacı Koch-Mehrin, şunları dile getirdi:

“Federal Hükümetin, bu konuyu hukuki açıdan aydınlığa kavuşturması gerekiyor. Ancak mevcut hükümetin, birçok alanda olduğu gibi Avrupa Adalet Divanı kararlarını da görmezden geliyor. Örneğin Avrupa Hukuku’na aykırı olan VW Yasası veya Eyalet Bankaları Kanunu gibi konularda da Federal Hükümet, AB ülkeleri tarafından ortaklaşa alınan kararlar doğrultusunda hareket etmekten kaçındı. Hür Demokratlar olarak da Adalet Divanı’nın vizesiz seyahat kararına ilişkin tutumumuzu belirlemek için uzman görüşlerine başvurduk” dedi.

Geneli kapsamalı

FDP Genel Başkanı Guido Westerwelle’nin yakın çalışma arkadaşlarından olan Koch-Mehrin, Avrupa Adalet Divanı’nın Almanya’da iş hukuku, hizmet sektörlerine erişebilirlik veya kadınların Alman ordusunda silah altına alınması gibi konularda verdiği kararların Almanya’da genel geçerli olarak kabul edildiğini vurgulayan Koch-Mehrin, “Bu nedenle, Federal Hükümet, son vizesiz seyahat kararına da, genel geçerlilik kazandırması gerektiği görüşündeyim” dedi.

Hıristiyanlık söylemine karşıyım

FDP’li Koch-Mehrin, Avrupa Birliği’ne sadece Hıristiyan kökenli ülkelerin üye olabileceği söylemine katılmadığını belirterek, şunları söyledi:

“O zaman Bosna da Avrupa ülkesi tanımlaması kullanılmaması gerekir. Buna ilk itiraz Avusturyalılar’dan gelecektir. Şu an zaten AB’de Müslümanlar’ın sayısı örneğin Hollandalılar’ın sayısını geçmiştir. Ayrıca Avrupa’da ateistler de, dini olmayan en büyük cemaati oluşturuyorlar. Tabii, Avrupa’nın sınırları tanımlarken, Fas, Tunus, Moldavya veya Türkmenistan’ın da bir gün tam üye olabileceği söylenemez. Bir yerde sınırı çizmek gerekiyor. Tüm dünya ülkelerini AB’ye almamız mümkün değil. Ama bu ülkelerle farklı şekillerde işbirliği yapılabilir. Örneğin ekonomik alanda yakın işbirliği yapılabilir.

Tarih değil kriter önemli

2004 ve 2007 yıllarında AB’nin genişleme süreciyle ilgili yapılan oylamalarda, aday ülkelerde aranan kriterlerin, üyelik tarihinin belirlenmesi tartışmasının gölgesinde kalmasını eleştirdiğini kaydeden Koch Mehrin, “Bu nedenle Bulgaristan ve Romanya ile sorunlar yaşıyoruz. Bu ülkeler üye olduktan sonra, reformlar için yapılan baskılar etkisiz kalmaya başladı. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin hemen ‘Türkiye’yi istemiyoruz’ şeklindeki çıkışından anlaşılacağı üzere, Türkiye’nin üyeliği Çek Cumhuriyeti veya Finlandiya gibi ülkelerin tam üyeliğine benzemiyor. Bu nedenle, tam üyelik görüşmeli öyle yürütülmelidir ki, sonunda hem Türkiye hem de AB buna hazır olabilsin” diye konuştu.

CDU yanlış yolda

Hıristiyan Birlik Partisi’nin (CDU) Türkiye’ye getirdiği “imtiyazlı ortaklık teklifini nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna, Liberal Partili politikacı Koch-Mehrin, şu yanıtı verdi:

“Şimdiden Türkiye’ye ‘Siz hayatta AB üyesi olamazsınız’ demeyi yanlış buluyorum. Bu söylemeye hakkımız da yok ayrıca bu çok yanlış bir sinyal olur. Şimdi, tam üyeliği hedefleyen görüşmelere ağırlık vermeliyiz. 10 veya 15 yıl sonra olacakları şimdiden bilemeyiz. CDU ve CSU’nun Türkiye’nin tam üyeliği konusunda takındığı tutum, tümüyle gereksiz ve yanlıştır.”

Verheugen’in yerine mi geçecek

Adı, görev süresi dolan Avrupa Komisyonu Komiseri Günther Verheugen’in yerine Almanya tarafından önerilecek isim olarak geçen Hür Demokrat Partili Dr. Silvana Koch-Mehrin, “İsmimim bu görev için anılması gurur verici bir olaydır. Çünkü AB komiserliği, Almanya’nın uluslararası platformda atama yaptığı en önemli görevlerden biridir. Bu makamın, siyasi ağırlığı yüksek.

Zaten Almanya’da hayata geçirilen hukuki uygulamaların yüzde 70’inin kaynağı Avrupa Hukuku’dur. Ancak, şu an benim bu makam için adaylığım söz konusu değil. Almanya’daki büyük koalisyon hükümetinin, yeni komiseri atama yetkisi yok. Zira, yeni AB komisyon muhtemelen Ocak 2010’da oluşturulacağı için, yeni bir AB komiseri atama hakkı, eylül sonunda seçilecek yeni Alman hükümetine ait olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Liberaller 3. büyük grup

Geçen seçimlerde oyların yüzde 6,1’ini alarak yedi FDP milletvekili ile Avrupa Parlamentosu’nda temsil edildiklerini kaydeden üç çocuk annesi Koch-Mehrin, “Liberal Fraksiyonu, 100 milletvekili ile Avrupa Parlamentosu’nun üçüncü büyük meclis grubunu oluşturuyor. Avrupa Birliği’nde hükümet ve muhalefet olmadığı için karar verme sürecinde FDP olarak ya muhafazakar partilerlerle veya Sosyal Demokrat ve Yeşiller Partisi ile çoğunluk oluşturabiliyoruz” diye konuştu.

FDP’nin AB hedefleri

Liberal Partili Avrupa Parlamentosu Milletvekili Dr. Silvana Koch-Mehrin, FDP’nin uzun yıllardan beri Avrupa Parlamentosu’nda temsil edilen bir Avrupa partisi olduğunu vurgu yaparak, “Avrupa Birliği’nin mihenk taşları olan Maastricht sözleşmesi gibi önemli adımların atılmasında FDP’nin büyük katkısı olmuştur. Biz Avrupa’nın barış birliği olmasını ve Avrupa halklarına refah içinde yaşamasını istiyoruz. Avrupa iç pazarının genişletilmesi ve bürokrasinin azaltalmasını amaçlıyoruz. Avrupa Birliği’nin siyasi açıdan bütünleşmesi, demokratikleşmesi ve reform edilmesi yolunda Lizbon Anlaşması’nın imzalanmasını istiyoruz” dedi.

Kimdir

17 Kasım 1970’te Wuppertal’de doğan Dr. Silvana Koch-Mehrin, Hamburg, Strasbourg ve Heidelberg üniversitelerinde Tarih ve İşletme okudu. “Tarihi Para Birliği” üzerine doktorasını yapan Koch-Mehrin, 2000-2007 yılları arasında Oldenburg Üniversitesi ve Brüksel’deki United Business Enstitüsü’nda öğretim görevlisi olarak çalıştı. 2004 yılında Hür Demokrat Parti Milletvekili olarak Avrupa Parlamentosu’na seçilen Koch-Mehrin, evli ve üç çocuk annesi.

Görüşümüzü belli ettik

Türkiye ile AB üyelik sürecinin yapılmasını çok önemli bulduğunu ifade eden AP milletvekili Koch-Mehrin, “AP’de 15 Aralık 2004 tarihinde yapılan oylamada, Türkçe “Evet” yazısını elimde tutarak havaya kaldırmıştım. Söz konusu oylamada muhafazakar partiler, oylamanın gizli yapılmasını istediler. Muhafazakar kesim, AP’nin şeffaf olduğunu hep söylerler, ancak böyle can alıcı bir konuda gizli bir oylama yapmak istemeleri de bir çelişki. Oysa biz halkın temsilcileriyiz ve özellikle tartışmalı kararlara ilişkin oylamalar açık yapılmalı” dedi.

***

-ALMANYA TÜRK TOPLUMU GENEL BAŞKANI KOLAT:
-”ÇİFTE VATANDAŞLIĞA İZİN VERİLMESİ
DAHA DOĞRU OLACAKTIR”
BERLİN (A.A) – 11.04.2009 – Almanya Türk Toplumu (TGD) Genel Başkanı Kenan Kolat, Almanya’da doğup büyüyen ve Alman vatandaşlığına sahip olan yabancı kökenli çocukların sürekli olarak çifte vatandaş olmalarını istedi.
Kolat, Alman Haber Ajansı’na (DPA) verdiği demeçte, mevcut Vatandaşlık Yasası uyarınca Almanya’da doğup büyüyen göçmen kökenli gençlerin önce çifte vatandaş olduklarını, ancak 18 yaşından sonra 23 yaşına kadar iki vatandaşlıktan birini seçmek zorunda bırakılmalarını eleştirerek, eylül ayında yapılacak genel seçimlerden sonra yeni kurulacak hükümetle birlikte bu uygulamanın kaldırılmasını ümit ettiğini söyledi.
Uyum açısından bakıldığında mevcut uygulamanın saçma olduğunu kaydeden Kolat, bu uygulamanın göçmen kökenli gençleri Almanya’ya bağlamak yerine bu ülkeye karşı soğutacağını savunarak, ”Çifte vatandaşlığa izin verilmesi daha doğru olacaktır” dedi.
Göçmen kökenli Türk gençlerine, karar verme aşamasında Alman vatandaşı olmalarını tavsiye ettiklerini belirten Kolat, bu sayede daha rahat bir şekilde istihdam piyasasına girebileceklerini ve seçim hakkında sahip olabileceklerini, ayrıca gitmek istedikleri ülkeler için de vize almalarına ihtiyaç olmayacağını ifade etti.
İtalyan ya da İspanyol gibi AB ülkesi vatandaşı olanların, Alman vatandaşlığına geçmek istemeleri durumunda çifte vatandaş olabildiklerine de dikkati çeken Kolat, bu durumu Türk kökenli gençlere açıklamanın zor olduğunu kaydetti.
(EA-HA-ŞP)

***

-GURBETÇİ POLİSLERE TÜRKİYE’DE EĞİTİM…
-BERLİN EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDE GÖREVLİ 9’U TÜRK
ASILLI 10 ALMAN POLİSİNE, ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDE
ASAYİŞ, ORGANİZE SUÇLAR, KRİMİNAL GİBİ KONULARDA MESLEK
İÇİ EĞİTİM VERİLİYOR
-BERLİN EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDE GÖREVLİ KOMİSER TUNCER YILMAZ:
-”GURBETÇİ SOYDAŞLARIMIZ BİZE DAHA FAZLA GÜVEN DUYUYOR,
DAHA SICAK YAKLAŞIYOR”
-ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ŞUBE MÜDÜRÜ ÇAPAN:
-”TÜRK POLİSİ ARTIK EĞİTİM İHRAÇ EDİYOR, AVRUPA POLİS
FELSEFESİNE DESTEK SAĞLIYORUZ”
ANKARA (A.A) – 12.04.2009 – Ertuğrul Subaşı – Berlin Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan 9’u Türk asıllı 10 Alman polis, Ankara’da meslektaşlarından eğitim alıyor.
Berlin Emniyet Müdürlüğü ile Ankara Emniyet Müdürlüğü arasındaki bir anlaşmayla, 9’u Türk asıllı, biri babası Alman annesi Türk olan 10 Alman polis, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde kriminal, organize suçlar, asayiş hizmetleri gibi konularda meslek içi eğitim görüyor, Türk meslektaşları ile devriye görevi yapıyor ve operasyonlara katılıyor.
Leonardo da Vinci Mesleki Eğitim Programı çerçevesinde gelen polislerin eğitim koordinasyonunu sağlayan Ankara Emniyet Müdürlüğü Ar-Ge Şube Müdürü ve Proje Direktörü İbrahim Çapan, Almanya’da, 4 ila 19 yıl arasında değişen sürelerde görevde bulunan komiser sınıfı 10 Alman polisin yaklaşık 8 hafta Ankara’da eğitim göreceğini söyledi.
Türk polisinin eski yıllarda eğitim görmek için başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yurt dışına gittiğini hatırlatan Çapan, ”Artık biz de eğitim ihraç eden bir konuma geldik. Avrupa’daki polis felsefesine destek sağlıyoruz” dedi. Çapan, Çek Cumhuriyeti ve Polonyalı polislere de daha önce meslek içi eğitim verdiklerini kaydetti.
-”GURBETÇİLERİN ENTEGRASYONUNA KATKI”-
Avrupa ülkelerinin çok kültürlü bir toplum yapısına sahip olduğunu belirten Çapan, ”Türk asıllı Alman polislerinin bizden edindiği tecrübelerle orada yaşayan gurbetçi vatandaşların entegrasyonuna katkıda bulunacağını düşünüyoruz” dedi.
Konuk Alman polisler, Türk meslektaşlarıyla birlikte göreve çıkarak değişik tecrübelere tanıklık ederken, teorik eğitimler de alıyorlar. Önceki günler çocuk suçlarıyla ilgili bir sempozyuma katılan Alman polislere Ankara Emniyet Müdürlüğü konferans salonunda son olarak tiyatro sanatçısı Çetin Azer Aras drama dersi verdi.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet teşkilatının uzman kadrolarına verdiği derslerle tanınan Aras’ın ”Algı yeteneği, takım olma ve odaklanmaya” yönelik verdiği dersleri oynadıkları oyunlar eşliğinde izleyen Alman polisler, ”Dersi çok eğlenceli ve eğitici” buldular.
-”TÜRK POLİSİ ÖZVERİLİ”-
Sivaslı bir gurbetçinin çocuğu olan ve Berlin Emniyet Müdürlüğünde 19 yıldır görev yapan komiser Tuncer Yılmaz, eğitim dolayısıyla geldikleri Ankara’da Türk meslektaşları tarafından çok iyi karşılandıklarını söyledi.
Asayiş Şube Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği’nde, Türk polislerin yanında, işleyişi incelediğini anlatan Yılmaz, Türk polisinin çok özverili olduğunu söyledi. Almanya’da kendilerinin haftada 40 saat çalıştıkları, ek görev olması durumunda fazla mesai yaptıklarını, bunun karşılığının da para olarak ödendiğini anlatan Yılmaz, ”Burada çalışan polisler bazen 16-20 saat kesintisiz çalışıyor” diye konuştu.
Almanya’da yaşayan Türklerin kendilerine çok güvendiğini ve sıcak yaklaştıklarını belirten Yılmaz, ”Berlin emniyetinde görev yapan Türk asıllı polislerin çoğu üçüncü kuşak. Bizimle muhatap olunca kendilerinden birini görmenin rahatlığıyla daha içtenlikli davranıyorlar. Bizde onları kolay algılıyoruz” dedi. Almanya’da Vietnam, Fas gibi çok çeşitli milletlerden insan yaşadığını vurgulayan Yılmaz, kendi kültüründen biriyle muhatap olan kamu görevlisinin işinin kolaylaştığına dikkat çekti.
Berlin doğumlu olan ve ailesi Kahramanmaraşlı Yasemin Demiralay da Berlin Emniyet Müdürlüğü’nde Gasp ve Kapkaç Bürosunda 4 yıldır komiser rütbesiyle görev yaptığını belirterek, Ankara Cinayet Büro Amirliği’nde Türk meslektaşlarının yanındayken, cinayete karışan 14-15 yaşındaki çocukların getirildiğini gördüğünü, Berlin’de böyle bir durumla karşılaşmadığını, bu durumun da kendisini etkilediğini söyledi.
Demiralay, 2 haftadır Ankara’da bulunduklarını ve görecekleri eğitimin faydalı olacağını vurgulayarak, Berlin’de yaşayan ve suça karışan Türklere bazı durumları izah etmekte zorlandıklarını, buradaki eğitimin ardından işlerinin daha kolaylaşacağını anlattı. Demiralay, Berlin’de olaya karışan Türk bir gencin anne babasının, kendisini gördüğünde daha pozitif yaklaştığını belirtti.
-”POLİS HER YERDE AYNI POLİS”-
Babası Alman, annesi Türk olan ve 15 yıldır Berlin Emniyet Müdürlüğü organize suçlar biriminde görev yapan Denise Krüger ise aldıkları eğitim hakkında, ”Burada geçirdiğim her günü çok kazançlı buluyorum” yorumunu yaptı.
Kendi ifadesiyle Türkçeyi ”yarım yamalak” bilen ve zaman zaman arkadaşlarından Almanca çeviri isteyen Krüger, Türk polisi ile Alman polisini kıyasladığında, burada bazı zorlukları gördüğünü söyledi.
”Dünyanın her yerinde polisin aynı mental ile görev yaptığını ve çalışma şeklinin aynı olduğunu” ifade eden Krüger, yapılan işin ”gönüllü ve kalpten” olması gerektiğini kaydetti. Krüger, Türk polisinde de bunu gözlemlediğini bildirdi.
Sivaslı bir ailenin çocuğu olan komiser Sait Ceylan ise Türk polisini teknoloji ve teçhizat açısından modern bulduğunu belirterek, ”Hatta bizim Almanya’da muhaberelerde kullandığımız telsizlerinin çok yeni modellerini kullanıyorsunuz” dedi.
(ERT-NŞ-SK)

***

-ALMANYA
-ORDULULAR AVRUPA KÜLTÜR ŞENLİĞİ DÜZENLENDİ
HILDEN (A.A) – 12.04.2009 – Merkezi Almanya’nın Düsseldorf kentinde bulunan Yurtdışı Ordulular Kültür ve Dayanışma Derneği, Almanya’da yaşayan Orduluları, kültür şenliğinde buluşturdu.
Düsseldorf yakınlarındaki Hilden kentinde düzenlenen 16. Ordulular Avrupa Kültür Şenliği’ne, Kamil Sönmez, Soner Arıca ve Davut Güloğlu’nun yanı sıra davetli olarak AK Parti Ordu Milletvekili Ayhan Yılmaz, MHP Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın, Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı, Mesudiye Kaymakamı Rıza Gençoğlu, Vali Yardımcısı Turhan Çuhadar ile yaklaşık 1500 kişi katıldı.
Şenliğe davetli olup da katılamayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ordu Valisi Ali Kaban ve Belediye Başkanı Seyit Torun’un mesajları davetlilere okundu.
Dernek Başkanı Tuncer Tokat, yaptığı konuşmada, bugüne kadar Ordu’da sağlıkla ilgili olarak bağışlarda bulunduklarını, bu şenlikten elde edilen gelirin ise Orduspor yararına kullanılacağını söyledi.
Dernek olarak Almanya’da yaşayan Orduluları bir araya getirerek kaynaştırmayı amaçladıklarını belirten Tokat, gelenek ve göreneklerini Almanya’da da yaşatmak istediklerini ifade etti.
İkbal Gürpınar’ın sunuculuğunu yaptığı eğlencede tombala çekilişi de düzenlendi ve Galatasaraylı futbolcu Arda’nın forması açık artırmayla 12 bin 500 avroya satıldı.
(KAR-EA-SRP)

***
YABANCI UYRUKLU ÖĞRENCİ SINAVI BERLİN’DE YAPILDI
BERLİN (A.A) – 12.04.2009 – Türkiye’deki yüksek öğretim kurumlarında okumak isteyen ve Türk pasaportuna sahip olmayan yabancı uyruklu öğrencilerin katılabildiği Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı (YÖS), Almanya’nın başkenti Berlin’de yapıldı.
“Rückert Oberschule” adlı okulda yapılan sınavda, Almanya’nın çeşitli kentlerinden gelen öğrenciler, üniversite hayalleri için ter döktü.
Berlin Başkonsolosluğu Eğitim Ataşesi Ali Can, bu sınavın bu yıl ilk kez Berlin’de yapıldığını ifade ederek, YÖS’ün 26 ayrı ülkede aynı gün ve saatte düzenlendiğini, Berlin’deki sınava tüm Almanya’dan bu yıl 155 kişinin katıldığını belirtti.
Almanya’daki sınava Türk pasaportu olmayanların katıldığına ve bu ülkede Alman pasaportu taşıyan çok sayıda Türk’ün yaşadığına dikkati çeken Can, sınavın Türkiye’de üniversite eğitimi görmek isteyen yabancı uyruklu kişilere önemli avantajlar sağladığını söyledi.
Can, bu sınava katılmak isteyenlerin sayısında gelecek yıllarda artış beklendiğini kaydetti.
Sınav öncesinde velilerin, çocuklarının heyecanını paylaşmaları dikkatlerden kaçmazken, sınava girecek öğrenciler de birbirlerine sarılarak başarı diledi.
(ERB-EA-SRP)

***

-ALMANYA
-BREMEN KENTİNDE ”GÜNÜMÜZ TÜRKİYESİ VE AVRUPA’NIN
GELECEĞİ” KONULU ULUSLARARASI KONFERANS DÜZENLENECEK
BREMEN (A.A) – 11.04.2009 – Almanya’nın Bremen kentinde 7 ve 8 Mayıs günlerinde AB Genel Sekreterliği’nin organizasyonuyla Marmara Üniversitesi AB Enstitüsü, Bremen Üniversitesi Jean Monnet Avrupa Hukuku Kürsüsü, Bremen Göçmenler ve Kültürlerarası Araştırmalar Merkezi öncülüğünde sivil toplum diyaloğunun geliştirilmesi amacıyla ”Günümüz Türkiyesi ve Avrupa’nın Geleceği” konulu uluslararası bir konferans düzenlenecek.
Swissotel Bremen’de düzenlenecek konferansa Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın yanı sıra Almanya ve Türkiye’den çok sayıda bilim adamı, siyasetçi ve bürokrat davet edildi.
Konferans, ”Türk-Alman İlişkileri ve AB”, ”Avrupa’nın Beşiği Türkiye mi? – Türkiye Avrupa İlişkilerinin Tarihsel ve Kültürel Boyutu”, ”Türkiye Müzakere Sürecinde Avrupalı Türklerin Rolü” ve ”Türkiye’nin AB Üyelik Süreci: Gelecek Fırsatlar ve Engeller” başlıkları altında 4 ayrı oturumda gerçekleştirilecek.
Bremen Üniversitesi ve Bremen Göçmenler ve Kültürlerarası Araştırmalar Merkezi tarafından verilen bilgiye göre, konferansa katılmak isteyenlerin 30 Nisana kadar 0421-2182133 numaralı telefona, 0421-2184588 numaralı faksa ya da ”[email protected]” adresine başvuruda bulunabilecekleri bildirildi.
(HA-ŞP)

***

-3. IRAK TÜRKMEN BASIN KONSEYİ KURULTAYI
-IRAK TÜRKMEN BASIN KONSEYİ GENEL SEKRETERİ SAATÇİ:
-”IRAK’TA, BARIŞ İÇİN MÜCADELE EDEN MEDYANIN SİLAHI HİÇ KUŞKUSUZ
SAVAŞLARDA KULLANILAN SİLAHLARDAN DAHA GÜÇLÜDÜR. BU GÜÇLÜ SİLAHI KULLANAN MEDYA,
SORUMLULUĞUNUN BİLİNCİNDE OLMAK ZORUNDADIR”
İSTANBUL (A.A) – 10.04.2009 – Irak Türkmen Basın Konseyi Genel Sekreteri Prof. Dr. Suphi Saatçi, ”Irak’ta, barış için mücadele eden medyanın silahı hiç kuşkusuz savaşlarda kullanılan silahlardan daha güçlüdür” dedi.
Saatçi, Ramada Plaza Oteli’nde düzenlenen ”3. Irak Türkmen Basın Konseyi Kurultayı”nın açılışında yaptığı konuşmada, bir yıl aradan sonra tekrar bir araya geldiklerini dile getirdi.
”Irak’ın bir an önce huzur ve güvene kavuşması için herkesin büyük bir mücadele verdiğini ifade eden Saatçi, toplumun gözü ve kulağı olan basının, topluma en doğru haberleri ve en gerçekçi yorumları ulaştırmak için en ön safta savaştığını belirtti.
”Irak’ta, barış için mücadele eden medyanın silahı hiç kuşkusuz savaşlarda kullanılan silahlardan daha güçlüdür. Bu güçlü silahı kullanan medya, sorumluluğunun bilincinde olmak zorundadır” diyen Saatçi, demokrasinin yerleşmesi için en büyük görevin medyaya düştüğünü kaydetti.
Basın özgürlüğü ve düşünce hürriyetinin, karanlıkları boğan parlak bir ışık olduğunu belirten Saatçi, demokrasinin gölgesinde yeşeren barışın sağlanmasının kanlı savaşları kazanmaktan daha zor olduğunu söyledi.
Basının gücünün, mermilerden, toplardan daha büyük olduğunu ifade eden Saatçi, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Yıllardır zulüm ve baskı altında tutulan Türkmen basınının gelişmesine fırsat verilmedi. Buna rağmen günden güne gelişen Türkmen basınına destek vermeliyiz. Bu kurultayın başlıca hedefi de Türkmen basınını ve Türkmenler’in bakışını dünyaya duyurmak, bir ocak başında toplanarak sorunlara çare bulmaktır. Ayrıca, genç kuşaklardan Türkmen medyasına yeni ve dinamik kadrolar kazandırmak durumundayız. Irak Türkmen basını, çağdaş dünya normlarına kavuşması ve bu yarışta ön safta yerini alması için güçlendirilmelidir. Bu hususta bize destek veren herkese teşekkür ediyoruz. En büyük temennimiz, Irak’ın güven ve huzur ortamına kavuşmasıdır. Bu hususta basına büyük görevler düşmektedir. Bu kutsal amaca doğru koşarken herkesin birbirine destek olması ve kenetlenmesi gerekir.”
Cumhurbaşkanlığı Orta Doğu Danışmanı Erşat Hürmüzlü de iyi bir kurultay olmasını dileyerek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kurultaya ilişkin temennilerini içeren mesajını okudu.
Kurultayın açılışına, Irak’ın İstanbul Başkonsolosu Salah Abdulselam ile Irak Türkmen yazılı ve görsel medya mensubu delegeler, ABD, Kanada, İngiltere, Almanya ve Fransa’dan gazeteciler katıldı.
Kurultay, 12 Nisan’da sonuç bildirgesinin açıklanacağı kapanış oturumuyla sona erecek.
(ÇİĞ-TUR-MÇ)

***

ALMANYA
-AP SEÇİMLERİNDE HER BİR EYALETTE
TOPLAM 31 SİYASİ PARTİ VE GRUP YARIŞACAK
BERLİN (A.A) – 10.04.2009 – AB ülkelerinde 7 Haziranda yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için Almanya’daki her bir eyalette toplam 31 siyasi parti ve grubun yarışacağı bildirildi.
Alman Seçim Komisyonu Başkanı Roderich Egeler, her eyalette aynı 30 siyasi parti ve grubun yanı sıra Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) Bavyera dışında diğer tüm eyaletlerde, Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin de (CSU) sadece Bavyera eyaletinde seçim mücadelesi vereceğini belirtti.
Egeler, Seçim Komisyonunun 8 gruba da çeşitli nedenlerden dolayı seçimlere katılmalarına izin vermediğini kaydetti.
AP üyelerinin 7. kez doğrudan belirleneceği seçimlerde Almanya’dan 64,3 milyon kişinin oy verme hakkı bulunduğu, bu kişilerden 2,1 milyonunun ülkede yaşayan diğer AB ülkeleri vatandaşları olduğu bildirildi.
Toplam 736 üye alacak AP’ye Almanya’dan 99 milletvekili girecek. AB’nin 27 üye ülkesinde toplam 375 milyon kişinin seçme hakkı bulunuyor.
Almanya’daki büyük siyasi partilerin AP seçimlerinde tasarruf yapmaları ve eylül ayında yapılacak genel seçimlere daha fazla para ayırmaları bekleniyor.
CDU partisinin AP seçimleri için 10 milyon Avro, genel seçimler için ise 20 milyon Avro harcayacağı tahmin ediliyor.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) bu konuda bir açıklama yapmazken, Hür Demokrat Parti’nin (FDP) AP seçimleri için 1,4 milyon Avro, genel seçimler içinde 4,8 milyon Avro harcayacağı ifade ediliyor.
Sol Parti de AP seçimleri için 3,5 milyon ve genel seçimler için 5 milyon Avro ayırırken, sadece Yeşiller Partisi’nin her iki seçim için 5’er milyon Avro’luk bütçe ayırdığı kaydedildi.
(EA-HA-MCT)

***

-DÜNYA TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI
-KURULTAYDA JAPONYA’DAN KOLOMBİYA’YA, MONAKO’DAN ABD’YE
UZANAN TÜRK GİRİŞİMCİLERİN, BAŞARI HİKAYELERİ PAYLAŞILDI
-SONER ÖNER, JAPONYA PAZARINA BAKLAVA ZEYTİN, ZEYTİNYAĞI,
SALÇA, REÇEL SUNARKEN, ABD’DE KİŞİSEL KREDİ RAPORU, KURUMSAL
KREDİ RAPORU, EV KREDİSİ VEREN YAŞAR DAĞLAR, AYNI ZAMANDA
ABD’NİN 50 EYALETİNDE FİRMA KURUYOR
İSTANBUL (A.A) – 10.04.2009 – Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) işbirliğiyle Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen Dünya Türk Girişimciler Kurultayında girişimci Türklerin başarı hikayeleri de paylaşıldı.
Japonya sevgisiyle tatil amacıyla gittiği ülkede kalarak, burada kendi şirketini kuran Soner Öner adlı girişimci, Japonya’da gıda sektörünün ”en çok” tercih edilen isimlerinden biri oldu. Öner Türkiye’den zeytin, zeytinyağı, baklava, salça, reçel gibi ürünler ithal ederek Japonya pazarına sunuyor.
Öner, Japonya’daki başarısını, ”Türk ürünlerine Japonya’da büyük ilgi var. Baklava, zeytin, peynir, incir, üzüm, salça, zeytinyağı satıyoruz. Şirketimin adı Baharu ve şirketi sıfırdan ben kurdum. Japonlarla iş yapmak ve onlara alışık olmadıkları gıdalar satmak dünyanın en zor işlerinden biridir, ama biz 11 yıldır bunu başarıyoruz. Süpermarketlere Türk ürünlerini satıyoruz” şeklinde açıkladı.
Fatih Yılmaz’ın şirketi ise Fas’ta temizlik, kozmetik ve tekstil sektörlerinde faaliyet gösteriyor ve Yılmaz, yakında Fildişi Sahilleri’ne de yatırım yapacak.
2002 yılında Fas’a ilk geldiğinde ticari anlamda bu ülkede ciddi eksiklikler olduğunu gördüğünü kaydeden Yılmaz, Fas’ın insanları, doğal yapısı ve iklim özellikleri ile ihtiyaçlarının bu ülkede iş yapmalarını tetikleyen en önemli unsurlar olduğunu belirtti.
Küba’daki ”tek” Türk firmasının sahibi Ömer Giray, Küba’nın ileride potansiyel bir ekonomi olacağına inançları ve insanlarına karşı duydukları sevgi ve güvenlerinden dolayı bu ülkede bulunduklarını ifade ederek, ”4 yıldır Havana’dayız. Her iki ülke arasındaki ticarette dolaylı veya direk olarak yüzde 95 katkı sağlıyoruz. Mevcut ihracatın ve ithalatın neredeyse tamamını bizim firmamız gerçekleştiriyor. Bunun dışında Havana her yıl gerçekleştirilen Havana International Fuarı Expo Cuba’da Türk pavyonunu 3 yıldır organize ediyoruz” dedi.
-MONAKO’NUN EN BÜYÜK ŞÖVALYE NİŞANINI ALDI-
Monako’da uzay antenleri, uydular üzerine çalışan İlhami Aygün, çalışmalarından dolayı ülkenin en büyük şövalye nişanıyla ödüllendirildi. Aygün, şunları anlattı:
”1991;de Fransız devlet kurulusu Aerospatiale şirketinin Telekom uyduları bölümünde direktör olarak çalışmaya başladım. Türkiye’nin Turksat uyduları dahil Avrupa ve Orta Doğu’da birçok ülkenin uydu sistemlerini dizayn edip, üretim sorumlusu ve yörüngeye fırlatımı sırasından Fransızlar adına ‘Chef de Mission’ görevlerinde bulundum. New York Bilimler Akademisine kabul edildim. 2007’de Monako’nun en üstün şövalye nişanı ‘Chevalier de Ordre de St. Charles’ ile ödüllendirildim.”
Çetin Karaçoban, Tunus’ta Türk lokumu ve şekerleme ticareti ve Rusya’ya ihracat yapıyor. Tunus’a ateşe olarak giden Çetir Karaçoban, girişimci ruhunu emekli olduktan sonra harekete geçirmiş. Karaçoban, başarı hikayesine ilişkin şu bilgileri verdi:
”2001 yılından bu yana lokum, nugat ve şekerleme ticareti yapıyorum. İç pazarda Beybaba Loukoum Turque markamızla yer edindik. Rusya’ya ihracat yapıyoruz. Tunus’a ilk defa 1996 yılında ateşe olarak geldim ve 3 yıl çalıştım. Bu arada yaptığım araştırmada bu sektördeki eksikliği fark ettim. Görevim sona erince sektöre girdim ve şu ana kadar geçen süredeki çalışmalarımızdan çok memnunum.”
-ABD’DE FİRMA KURULUYOR-
ABD’de kişisel kredi raporu, kurumsal kredi raporu, ev kredisi veren Yaşar Dağlar, aynı zamanda ABD’nin 50 eyaletinde firma kuruyor.
Dağlar, finans sektöründe kimlik hırsızlığı, kişisel kredi raporu ve skoru, kurumsal kredi raporu, tutsat, ev kredisi ve loan modification diye tanımlanan ev kredilerinin tekrar yapılanması üzerine hizmet verdiklerini belirterek, şunları paylaştı:
”ABD’ye üniversite eğitimi için geldim. Önce halı temizleme firması kurdum. ABD’deki Türk firmalarıyla ilgili bir projede müdür olarak görev yaptım. Daha sonra New Jersey’de ‘Temiz Kredi’ firmasını kurdum. Uzun süreler bu ülkede yaşamam, ABD’deki yaşam standartlarını ve koşullarını bilmemden dolayı burada iş yapmaya karar verdim. Türkler için yurt dışında, özellikle ABD’de ‘iş yapmanın zorlukları’ diye bir kavram olduğunu sanmıyorum.”
Hem iş adamı hem de fahri Başkonsolos olan Tansal Mete Akçaylı, Karayipler ve Barbados’da faaliyet gösteriyor. Başarı öyküsüne ve bulunduğu bölgedeki fırsatlara ilişkin şunları anlattı:
”Taahhüt ve servis sektörlerinde çalışıyorum. Türkiye’nin St. Vincent ve Grenadines Fahri Başkonsolosuyum. Sahibi ve ortağı olduğum birkaç şirket var. Aynı zamanda Barbados menşeli bir CSS adlı bir firmanın kurucusu ve üst yöneticisiyim (CEO). CSS Karayipler’de 12 ülkede faaliyette ve kendi sektörünün en tanınan firmalarından biri. İkinci şirketim IMT (International Management and Trust), Dominik, St. Vincent ve Barbados’da ofisleri bulunan, off-shore danışmanlık, şirket kurulumu ve yönetim servisleri veren ayrıca Dominik’in ekonomik vatandaşlık işlemlerini yapan bir firma. IMT firmasının yönetim kurulu başkanıyım. Bir diğer şirketim Integral Systems de Barbados menşeli. Türkiye’den Karayip adalarına ihracat yapmak isteyen firmalara danışmanlık hizmeti veriyor. Bu hizmetler arasında ürünlerin karayip piyasasına uygunluğu, piyasa araştırması, distribütörlüklerin bulunması gibi hizmetler sunuyor. Karayipler inşaat, yapı malzemeleri, yiyecek, içecek, turizm ile beraber küçük servis işletmeleri, mağazacılık gibi fırsatlar mevcut. Türk iş adamları hızlı, pratik kolay çözüm üretiyor.”
-KOLOMBİYA’DA MADENCİLİK ŞİRKETİ-
Çin’den Avrupa’ya, Türkiye’den Afrika’ya pek çok ürün ihraç eden Halit Özkan Yüksel, Uzak Doğu’da gerçekleştirdiği çalışmaların konusunda şunları aktardı:
”Firmamızı 2005 yılında kurduk. İşe Türk firmalarına danışmanlık, acentelik yaparak başladık. Uzun zaman Uzak Doğu’da yaşayan birisi olarak Malezya, Endonezya Çin bildiğim bir coğrafya idi. Kendi şirketimizi kurmadan önce de öğrencilik yıllarında başladığımız tercümanlık, danışmanlık hizmetlerini meslek olarak yürütmeye karar verdim. Birçok sektörde acentelik, aracılık hizmetimiz oldu. Bu arada da bizim de kendi ürünümüz, markamız olmalı diyorduk son birkaç yıldır. Sonunda Avrupa’da özellikle çok kullanılan, tüketilen alüminyum folyo işine girdik. Şu anda Çin’de yaptırdığımız ürünleri Almanya, İsveç, Danimarka, Hollanda ve Belçika’ya satıyoruz. 1998 yılından bu yana Singapur’dayım. Daha önce yerel firmalarda çalıştım. Singapur’un bir geçiş limanı, ticaret merkezi olması, bilgi ağının çok iyi olması ticari bağlamda bir referans olması bizi burada kalmaya ve ticaret yapmaya sevk etti.
Türkiye’den mal alıp başka ülkelere satmak istiyoruz. Bunda da Singapur’un uluslararası ticaret ağından çok faydalanıyoruz. Şu anda Türkiye’den Afrika’ya makarna ihraç etmeye başladık. Özellikle her şeyi dışardan ithal eden bir ülke olarak gıda ürünleri bir fırsat olabilir Türk firmaları için. Singapur’da üretim hemen hemen yok denecek kadar az. Su, meyve suyu, gıda ürünlerinin tamamı dışardan ithal ediliyor. Türk firmaları bu konuda Uzak Doğu’ya açılabilirler.”
Kolombiya’da özellikle inşaat sektörü için büyük fırsatlar olduğunu belirten Gökhan Kantarcıgil’in madencilik şirketi Kolombiya’da 2008 eylülünden bu yana faaliyet gösteriyor.
Şu anda kendilerine ait bir maden olmadığını ancak kendi madenlerini açacaklarını, araştırma yaptıklarını ifade eden Kantarcıgil, Dünyadaki enerji ham maddesi ihtiyacının daha da artacağını düşünerek, Kolombiya’nın ülke potansiyeli yüksek ve bakir olduğu için bu ülkeye yatırım yaptıklarını bildirdi.
(AND-ALİ-TLN)

***

-ALMANYA
-BERLİN EYALETİNİN GÖÇ VE UYUM SORUMLUSU
PIENING’TEN 23 NİSAN DERNEĞİNE ZİYARET
BERLİN (A.A) – 09.04.2009 – Berlin eyaletinin göç ve uyum sorumlusu Günter Piening, 23 Nisan Derneğini ziyaret ederek, Berlin’de 25 ve 26 Nisanda düzenlenecek çocuk şenliği hazırlıkları hakkında bilgi aldı.
Piening, çeşitli Türk derneklerinin bir araya gelerek oluşturduğu 23 Nisan Derneğinin yöneticileri Rıza Şahin, Adnan Gündoğdu ve Nimet Erişen ile diğer bazı dernek üyeleriyle sohbet etti.
“Rotes Rathaus” adı verilen belediye sarayı önünde düzenlenecek etkinlikler hakkında bilgi veren dernek başkanı Şahin, çocuklar için oyun sahalarının kurulacağını ve Berlin Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliğinin işbirliğiyle bir çocuk maratonu düzenleneceğini belirtti.
Etkinlikleri tanıtmak amacıyla yaklaşık 100 bin broşür bastırdıklarını kaydeden Şahin, bu broşürlerin yanı sıra metro istasyonlarına afiş asılacağını söyledi.
Piening ise Berlin’de iki farklı 23 Nisan kutlaması düzenlendiğine işaret ederek, bunun gelecek yıllarda tek bir organizasyon şeklinde yapılmasını ümit ettiğini ifade etti.
Piening, iki farklı organizasyon yerine, kuruluşların anlaşarak ve güçlerini birleştirerek tek bir 23 Nisan çocuk şenliği düzenlemelerinin en doğrusu olacağını kaydetti.
(EA-SRP)


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir