ALMANYA TÜRK TOPLUMUNDAN

-ALMANYA TÜRK TOPLUMUNDAN, ALMANYA ANAYASASI'NIN - turkiye almanya iliskilerinde yeni donem 2195961

-ALMANYA TÜRK TOPLUMUNDAN, ALMANYA ANAYASASI’NIN

YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNİN 60. YILDÖNÜMÜ DOLAYISIYLA ETKİNLİK

-ALMANYA İÇİŞLERİ BAKANI SCHAEUBLE: ”BAŞARI

KÖKENE DEĞİL, KOŞULLARA BAĞLI. BU NEDENLE ÜLKEDE

FIRSAT EŞİTLİĞİ YARATMAMIZ GEREKİYOR”

-BERLİN EYALETİ BAŞBAKANI WOWEREIT:

”AB ÜYESİ OLMAYAN ÜLKELERDEN GELEN GÖÇMENLERE DE

YEREL SEÇİM HAKKI VERİLMESİNİN ÖNÜ AÇILMALI”

(FOTOĞRAFLI)

BERLİN (A.A) – 25.03.2009 – Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, başarının kökene değil koşullara bağlı olduğunu belirterek, ülkede fırsat eşitliği yaratılması gerektiğini söyledi.

Wolfgang Schaeuble, Almanya Anayasası’nın yürürlüğe girmesinin 60. yıldönümü nedeniyle Almanya Türk Toplumu (TGD) tarafından düzenlenen bir etkinliğe konuşmacı olarak katıldı.

Schaeuble, Türkler ile birlikte yaşamaktan her zaman mutluluk duyduklarını, yabancılardan yalnızca anayasaya saygı göstermelerini ve kendi aralarında paralel toplumlarda yaşamamalarını istediklerini ifade ederek, Türkler’in topluma uyumu konusunda çok başarılı örneklerin bulunduğunu, ancak bunların kamuoyunda istenilen ölçüde ortaya çıkarılmadığını bildirdi.

Almanya’da yaşayan ikinci ve üçüncü kuşakların Alman toplumuna uyumları konusunda kimi eksikliklerin bulunduğunu belirlediklerini, göçmenlerin, özellikle de Türkler’in topluma uyum konusunda başarısız olduğu biçiminde açıklanan Berlin Enstitüsü araştırmasının sonuçlarının aslında şaşırtıcı olmadığını belirten Schaeuble, ”Göçmen gençleri Alman gençlerine göre daha başarısız. İşsizlerin sayısı da göçmenler arasında daha fazla. Ancak araştırmanın ortaya koyduğu diğer bir ilginç sonuç da şu: Toplumsal koşullar aynı olduğunda göçmenler Almanlar kadar başarılı. Yani başarı kökene değil, koşullara bağlı. Bu nedenle ülkede fırsat eşitliği yaratmamız gerekir” diye konuştu.

Ülkedeki uyum kurslarına son 4 yıl içinde yaklaşık 500 bin göçmenin katıldığına işaret eden Schaeuble, uyumun hedefinin de birlikte barışçıl yaşamın sağlanması olduğunu kaydetti.

TGD’nin böyle bir etkinliği düzenlemesinden büyük mutluluk duyduğunu, Almanya’nın, 60 yıl öncesinde olduğundan çok daha fazla çeşitlilik arzadan bir ülke durumuna geldiğini ve bunun doğal karşılanmasının memnuniyet verici olduğunu belirten Schaeuble, Türkiye’ye de nasyonal sosyalizm döneminde, aralarında tanınmış kişilerin de bulunduğu çok sayıda Alman’ın gitmiş olduğuna dikkati çekti.

Schaeuble, Almanya Anayasası’nın 1. maddesinin insan onurunun korunması olduğunu hatırlatarak, bu nedenle aşırı sağcıların kundakladığı bir binada Türkler’in yaşamlarını yitirdikleri Solingen faciası gibi olayların, barışçı bir biçimde birlikte yaşam için ve özgürlükleri kısıtlamaya kalkışan insanlara karşı mücadele edilmesi gereğini kendilerine her zaman hatırlattığını vurguladı.

Anayasanın din özgürlüğünü de öngördüğünü, ancak bu özgürlüğün korunması için de anayasaya bağlılığın şart olduğunu ifade eden Schaeuble, ayrıca Türkler’in haklı olarak, dinsel bir cemaat olarak görülüp hukuksal açıdan Hristiyanlar’ın sahip oldukları haklara sahip olmak istediklerini, ancak bunun için muhatap alabilecekleri ortak bir Müslüman kuruluşunun oluşturulması gerektiğini dile getirdi.

-BERLİN EYALETİ BAŞBAKANI-

Etkinlikte konuşan Berlin Eyaleti Başbakanı Klaus Wowereit ise uzun yıllardan bu yana Almanya’da yaşayan tüm göçmenlere de yerel seçim hakkı verilmesi gerektiğini belirterek, ”AB üyesi olmayan ülkelerden gelen göçmenlere de yerel seçim hakkı verilmesinin önü açılmalı” dedi.

Alman vatandaşlığına geçişleri teşvik ettiklerini ve ülke genelindeki eğilimin tersine Berlin’de Alman vatandaşlığına geçen yabancıların sayısının geçen yıllarda arttığını hatırlatan Wowereit, ancak 40 yıl sonra bile uyum konusunda eksikliklerin bulunduğunu, Türkler arasında işsizliğin hala yüksek olduğunu ve Türk gençlerinin meslek yaşamına atılmakta hala zorlandıklarını söyledi.

”Çok sayıda Türk, bağımsız iş yaparak büyük bir cesaret gösterdiler” diyen Wowereit, Türk işletmelerinin günümüzde Alman ekonomisine büyük katkı sağladıklarını ve Türkler’in günümüzde kendi ülkeleriyle olan bağlarını koparmadan Alman toplumunun da vazgeçilmez bir parçası durumuna geldiklerini bildirdi.

Kültürel ve sosyal faaliyetlerinin yanısıra siyasal çalışmalar ve lobi faaliyetleri de yaptığını belirttiği TGD’nin de böyle bir etkinlik düzenlemesinden büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Wowereit, Almanya’da başarılı olan çok sayıda göçmenin bulunduğunu, sorunların yanısıra bu başarılardan da sıkça sözedilmesi gerektiğini söyledi.

Almanya’da doğan yabancı çocukların, 18 yaşından sonra ailelerinin geldiği ülkenin vatandaşlığıyla Alman vatandaşlığı arasında seçim yapılmak zorunda bırakıldığı ”seçenek modelini” de eleştiren Wowereit, bunun gençleri topluma katılmaya teşvik etmek yerine, kendilerini toplumdan uzaklaştırdığını bildirdi.

-TGD BAŞKANI KOLAT-

TGD Başkanı Kenan Kolat da günümüzde Almanya’nın bir göç ülkesi olduğu gerçeğinin artık herkes tarafından anlaşılmış olduğunu belirterek, anayasadaki temel değerlerden birinin, 2. Dünya Savaşı’ndan çıkarılan dersler sonucunda Almanya Anayasası’na konulan ayrımcılık yasağıyla ilgili madde olduğunu kaydetti.

”Anayasada özellikle azınlıkların bir halk grubu olarak topluca korunmalarına ilişkin bir hüküm eksik” diyen Kolat, anayasanın yalnızca bireysel hakları koruduğunu, bu konuda bir yenilik ihtiyacının bulunduğunu dile getirdi.

Anayasanın kabul edildiği 1949 yılında özürlülerin ve eşcinsellerin korunmasına ilişkin özel bir hükmün yer almadığına, buna daha sonra özürlülerin korunmasının eklenmesine karşın eşcinsellere yönelik hala hüküm bulunmadığına da işaret eden Kolat, bu alanda da ayrımcılık yasağıyla ilgili maddenin genişletilmesi gerektiğini anlattı.

Kolat, anayasanın ailelerin korunmasına da özel bir önem verdiğini, bu nedenle aile birleşimi kapsamında Almanya’ya getirilecek eşlerin önceden Almanca öğrenmeleri koşulu getirilmesini uygun görmediklerini ifade ederek, AB üyesi olmayan ülkelerden gelen göçmenler için de yerel seçim hakkı verilmesini istediklerini dile getirdi.

Kolat, Almanya’da yaşayan Müslümanlar’ın dinsel bir cemaat olarak kabul edilerek kendilerine Hristiyanlar ile hukuksal açıdan eşit hakların tanınması gerektiğini bildirdi.

Almanya Anayasa Mahkemesi Başkanı Hans Jürgen Papier de, anayasanın özgür, demokratik ve hoşgörülü bir toplum yaratılmasında önemli bir değerler temeli oluşturduğunu vurguladı.

Şu andaki anayasanın Alman tarihindeki diğer anayasalara göre en büyük farkının, bireylere tüm haklarını savunabilme olanağı vermesi olduğunu belirten Papier, yine de yasaları hazırlayanların insanların kendileri olduğuna ve ahlaka önem vermeleri gerektiğine dikkati çekti.

TGD tarafından düzenlenen etkinliğe, Türkiye’nin Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat, Berlin Eyalet Meclisi üyeleri Dilek Kolat, Özcan Mutlu ve Bilkay Öney ile çok sayıda Türk dernek temsilcisi, işadamı ve davetli katıldı.

Etkinlik öncesinde ve sonrasında ses sanatçısı Deniz Eğilmez de kimi yabancı parçaları seslendirerek geceye renk kattı.

(EA-BDR-İN)

25.03.2009 23:50:18


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir