Dünya kime kalacak?

Doğan Uluç/New York - world dunya harita politika

Doğan Uluç/New York

New York’tan Los Angeles’e Türk konsoloslukları önünde bekleyenler gün ışımadan gelmişler. Ama bekleşenler Türk değil, Amerika’lı. Türkiye’ye yerleşmeye gitmek istiyorlar. Amerika’da kaçakların düşlerine giren ‘Green Card’ karşılığı Türk makamlarının verdiği ‘Red and White’ yerleşim kartına başvuru için sıraya girmişler. İdealleri Türkiye’de yaşamak ve çalışmak.

İtalya, Polonya, Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinde manzara aynı, konsolosluklarımız önünde uzun kuyruklar. Herkes refah içindeki ülkeler listesinin başına çıkmış Türkiye’ye kapağa atmaya çalışıyor. Avrupa ekonomik kriz içinde. Doğal kaynakları tükenmiş, küresel rekabete ayak uyduramadıkları için işsizlik yüzde 20’yi aşmış, iflas eşiğinde. Türkiye mali sorunlarını çoktan aşmış, onlarca yıl kapılarını aşındırdığı İMF ve Dünya Bankası’nın adını hatırlayan yok artık.

Çoğu yabancıya Avrupa’lı dahi olsa vize uygulanıyor. Buna karşın Türklere tüm dünya ülkelerinin kapıları açık. Girişte ayyıldızlı pasaportu göstermek kafi. Devlet ‘Kırmız-Beyaz” kart vereceği yabancılarda üniversite tahsilini şart koymuş, master eğitimi tercih sebebi. Diğer ülkelerden Türkiye’ye yönelik ‘ Beyin Göçü’ süregeliyor. Ödenen maaş ve ücretler Batı standartlarının üstünde. İklimi, doğası güzel, toplumu hoşgörülü Türkiye mıknatıs gibi çekiyor batılıları. Yabancılar yanısıra doktor, mühendis ve işadamlarımız da  göç akımına katılmış.

Ne güzel bir tablo değil mi, yukarda harflerle çizdiğim? Yazdıklarım kolay gerçekleşeceğe benzemeyen şeyler. Ama George Friedman’a sorarsanız pembe yıllar bekliyor Türkiye’yi. Friedman ” Gölge CİA” denilen özel haber toplama şirketi ” Strategic Forecasting, Inc.”in kurucusu. ”Gelecek 100 Yıl: 21’inci Asrın Tahmini” adlı kitabında Friedman radikal islamiyetin geçici olduğunu, Orta Doğu’dan iç anlaşmazlıklar nedeniyle önemli oyuncu çıkmayacağıına inandığını söyleyerek ekliyor: ” Klasik korku yaratan Rusya ve Çin dahi artık gerçek tehdit değil. Bunun yerine dikkatimizi Türkiye ve Japonya üzerinde odaklamamız lazım.

Çin çok yayılmış, yüklü borçlar altında. İşsizlik almış başını gidiyor. Koca ülke bölgesel farklar yüzünden parçalara ayrılmış. Dahili sorunları Çin’in küresel güç olmasını önleyecek. Rusya da  benzeri bir hikaye. Gürcistan ve Ukrayna gibi yerlerde tampon bölge kurmak istiyor, nüfusu giderek azalıyor, daha çok bölünürken 2020 yılından önce silahlı kuvvetleri çökecek.

2040 yılında Rusya ve Çin düşüşü devam ederken Türkiye ve Japonya bölgesel güç olarak ortaya çıkacaklar. Türkiye etki alanını güçlü Osmanlu İmparatorluğu dönemini andıran şekilde tüm islam dünyasına yayacak. Japonya ise Çin’den işçi göçmenlerini alarak doğu Rusya’da hakimiyetini kuracak.”

George Friedman 2050 yılında Japonların Pearl Harbor’a benzeyen bir saldırıya başvuracağını düşünüyor. Saldırı bu kez Japonların Ay’da gizli bir üsten Amerika’ya roket hücümunu kapsayacak ve akabinde dünya harbi başlayacak. Ülkeler ya Türkiye-Japonya ittifakı veya ABD-İngiltere-Polonya ve Çin blokuna katılma seçenegini kullanacaklar. Hedeflere yönelik teknolojik saldırılarda yer harbine girişilmeyeceği için insan zayiatı az olacak.

Almanya, ABD’nin tek süper güç konumunu zayıflatmak için Türk-Japon ittifakına katılmak isteyecek. Oysa Amerika dışardan değil içerden tehlikeyle karşı karşıya. Meksikalı göçmen işçiler nedeniyle güney hududu ortadan kalkacak. Amerika gücünü bir ölçüde kaybetmiş olmasına rağmen askeri, ekonomik ve politik liderliğini koruyacak.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir