TÜRK TOPLULUKLARINDAN HABERLER

İÇİNDEKİLER: - Turkler Olmeyi Biliyorlar

İÇİNDEKİLER:

E-KONSOLOSLUK ATAĞI

ZYPRİES: ÇİFTE VATANDAŞLIK VERİLSİN

TÜRKLER UYUMSUZ DEĞİL

TÜRKÇE KONUŞAN ÜLKELERİN ORTAK TELEVİZYON KANALI 21 MARTTA YAYINA BAŞLIYOR

AİHM, KUZEY KIBRIS YARGISINI TANIDI

***

E-KONSOLOSLUK ATAĞI

25 Şubat 2009 / Süleyman SELÇUK

Almanya’da ‘E- Konsolosluk’ hizmetinden yararlananların sayısının arttığı, ancak konsolosluk önlerinde yığılmaların engellenmesi için bu alanda yeni bir kampanya başlatılacağı açıklandı.

Almanya’da yaşayan Türklerin E-Konsolosluk hizmetinden daha yoğun bir şekilde yararlanmalarının hedeflendiği açıklandı. Almanya’nın çeşitli eyaletlerinde görev yapan Başkonsoloslar, önceki gün Türkiye’nin Berlin Büyükelçiği konutunda Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürü Büyükelçi Kemal Gür’le bir toplantı düzenledi.

Büyükelçi Ahmet Acet ve Elçi Müsteşar Vakur Erkul’un da katıldığı toplantıda, ‘E-Konsolosluk’ hizmetine ilginin büyük ölçüde arttığı, ancak konsolosluklar önünde yığılmaların engellenmesi ve salonlarda bekleme sürelerin kısaltılması için yeni bir kampanya başlatılması öngörüldü. E-Konsolosluk hizmetinden yararlananların sayısının son iki ay içinde 4 kat arttığına dikkat çekilirken hedefin katılımı daha da artırmak olduğu belirtildi. Vatandaşların devletin sunduğu imkanlardan yararlanmaları için planlanan aydınlatma kampanyasının en kısa zamanda hayata geçirileceğine de dikkat çekildi.

Toplantıda aynı zamanda Almanya’da yaşayan Türklerle ilgili yanlış algılamalar giderilmesi için daha yoğun çalışmalar yapılması da kararlaştırıldı. Büyükelçi Acet, “Bu tür toplantılarla zaman zaman Başkonsoloslarımızla bir araya gelip ülkede yaşayan Türk vatandaşlarının sorunları, çözüm önerileri ve gelecekte daha neler yapabileceğimiz konusunda karşılıklı fikir alış verişinde bulunuyoruz. e-konsolosluk uygulamalarımız ve çağrı merkezimiz var. Amaç, Almanya’daki Türk insanına daha verimli, daha süratli ve iyi bir hizmet sunmaktır” dedi.
Vatandaşların www.e-konsolosluk.net internet yoluyla daha hızlı işlem yapması ve bilgi alması istendi.

Katılan Başkonsoloslar

Berlin büyükelçiliği konutunda yapılan toplantıya Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet, Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürü Büyükelçi Kemal Gür, Berlin Büyükelçiliği Elçi-Müsteşarı Vakur Erkul ile şu başkonsoloslar katıldı:

“Hannover Başkonsolosu Aydın İlhan Durusoy, Karlsnuhe Başkonsolosu Birgen Keşoğlu, Hamburg Başkonsolosu Mehmet Dönmez, Stuttgart Başkonsolosu Ümit Yardım, Essen Başkonsolosu Hakan Gürsel Akbulut, Münih Başkonsolosu Ali Rıfat Köksal, Nürnberg Başkonsolosu M. Selim Kartal, Köln Başkonsolosu Kemal Demirciler, Düsseldorf Başkonsolosu Hakan Kıvanç, Münster Başkonsolosu Gürsel Evren, Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat, Mainz Başkonsolosu Aydan Yamancan, Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı.”

***

ZYPRİES: ÇİFTE VATANDAŞLIK VERİLSİN

25 Şubat 2009 / Ahmet KÜLAHÇI

SPD’li Federal Adalet Bakanı Brigitte Zypries, “Opsiyon Modeli’ne” baştan beri karşı olduklarını belirtirken, bu durumda olanlara çifte vatandaşlık hakkı verilmesini istedi.z

Federal Adalet Bakanı Brigitte Zypries, Almanya’da dünyaya gelerek doğuştan Alman vatandaşlığını kazanan veya 2000 yılından önce 10 yaşın altında olup da sonradan Alman vatandaşlığına geçen göçmen kökenlilerin 18-23 yaşları arasında tek vatandaşlıkta karar kılmalarını içeren “opsiyon modeli”ne karşı olduklarını söyledi.

Bakan Zypries, bu durumda olanlara çifte vatandaşlık hakkı verilmesini istedi. Brigitte Zypries, Hürriyet’in “Önümüzdeki dönemde Opsiyon Modeli’nin değiştirilmesi gündeme gelebilir mi?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bu tamamen Federal Meclis’teki çoğunluğa bağlı. Bildiğiniz gibi biz Sosyal Demokrat Parti (SPD) olarak buna karşıydık.

Yani bu durumda olanların iki vatandaşlığı da korumalarını istedik. Ancak Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) karşı çıkması nedeniyle bunu gerçekleştiremedik. Genel seçimler politik çoğunluğun nerede olduğunu ortaya koyacak. Bu alanda değişiklik ortaya çıkacak tabloya bağlı.”

Umutları kaybetmeyelim

SPD’li bakan, çifte vatandaşlıkla ilgili olumlu gelişmelerin de 27 Eylül’de yapılacak genel seçimlerden sonra iktidarda hangi parti veya partilerin görev alacağına bağlı olduğunu da söyledi. Bakan Zypries, “Ben bu konunun belirli aralıklarla yeniden gündeme getirilmesini doğru buluyorum. Çifte vatandaşlığı karşı olanların görüşlerinde bir iyileşme olmasını umarım. Çağdaş düşünebilme süreci politikacılar için de geçerlidir. Ben bu konuda umutlarımı kaybetmek istemiyorum. Gelecek yasama döneminde bu alanda daha olumlu bir gelişme yaşanmasını diliyorum” dedi.

Herşey yasayla olmaz

Alman Bakan, Dışlamayı Engelleme Yasası’na rağmen iş ve konut piyasasında yabancı isimli kişilerin zaman zaman dışlandıklarının hatırlatılması üzerine şöyle konuştu: “Şüphesiz hayata geçirilen yasaların belirli bir etkisi var. Sürdürdüğümüz tartışmalar bile olumlu etkiler yaptı bu alanda.

Almanya’da Federal Meclis’in bu yasayı kabul etmesi üzerine bu alanda yaşanan dışlamalar haber olarak önümüze geldi. İnsanlar, önyargılara ve dışlamalara tepki gösterdi. Yasalar hiç şüphesiz etkilidir. Ama temelde dışlama ve yabancı düşmanlığının yasalarla tamamen ortadan kaldırılması ve yok edilmesi mümkün değildir. Ama her türlü dışlamanın üzerine kararlı bir şekilde gidilmeli.”

Uyum ve genelleme

Federal Adalet Bakanı, “Türkler uyum sağlamak istemiyor” gibi bir intiba yaratılması girişimlerini de doğru bulmadığını söyledi. Bakan Zypries bu konuyla ilgili olarak “Bunu genellemek doğru olmaz. Almanya’ya çok iyi uyum sağlamış Türk kökenli insanlar var. Ekonomik alanda angajman gösteren başarılı çok sayıda Türk insanı var. Ama kendi aralarında kalan, Almanca öğrenmeyenler de var. Bu durum Almanlar için de geçerlidir.

Başka ülkelerde yaşayan Almanlar da kendi aralarında kalmayı tercih ediyorlar. Onlar da o ülkenin dilini öğrenmiyorlar. Örneğin Berlin’de Türkler kendi alt yapılarını oluşturmuşlar. Marketler, bakkal dükkanları, fırınlar, süpermarketler var. Buralarda Almanca’ya gerek yok.

Berlin’de Almanca konuşmadan insanların günlerini geçirmeleri mümkün. Bu durum uyumu engelleyici bir durumdur. Bu tartışılmaz. Ama Türklerin uyum sağlamak istemediğini söylemek ve iddia etmek doğru olmaz.
Arkadaşları ve dostları arasında Türk kökenlilerin bulunmadığını, ancak seçim bölgesindeki Türklerle ilişki içinde olduğunu söyleyen Bakan Zypries, “Türk süpermarketlerden alış veriş yapıyor musunuz?” sorusuna “Evet yapıyorum. En çok da erken saatlerden geç saatlere kadar açık olmalarını seviyorum. Çünkü istediğim zaman alış-veriş yapma imkanı buluyorum. Genelde meyve sebze alıyorum. Pideyi de çok seviyorum” yanıtını verdi.

***

TÜRKLER UYUMSUZ DEĞİL

25 Şubat 2009 / Ali VARLI/BERLİN

Alman Göç ve Uyum Vakfı Konsey Başkanı Prof. Dr. Klaus Bade “Almanya’daki türkler uyumsuz değil. Amerika’da yaşayan Almanların uyum süreci üç kuşak boyunca sürdü. Amerika’da yaşayan üçüncü kuşak Almanlar kendi aralarında Almanca konuşuyor” dedi.

Almanya’da Türkler’in en kötü uyumu sağlayan grup olarak yansıtılmasına tepki gösteren Alman Göç ve Uyum Vakfı Konsey Başkanı Prof. Dr. Klaus Bade “Türkler uyumsuz değil. Türklerin tutumu yadırganmamalı” dedi. Heinrich Böll Vakfı’nın düzenlediği toplantıda konuşan Prof. Dr. Klaus Bade, Amerika’ya yerleşen Almanların da 3. nesilde bile Almanca konuşup kendi aralarında kaldıklarını hatırlatarak “Amerika’da yerleşmiş Almanların uyum süreci üç kuşak sürdü.

Üçüncü kuşak Almanlar da kendi aralarında Almanca konuşuyor” dedi. Almanya’da en kötü uyumu sağlayan grup olarak Türkleri gösteren ‘Kullanılmayan potansiyel-Almanya’daki uyumun konumu’ adlı araştırmayı da eleştiren Bade “Türk kökenli kadınların yüzde 50’si ev kadını ise burada kadınları değil, Alman çalışma piyasasını sorgulamak gerekir. Türkler iş hayatında son derece başarılılar. Türk girişimciler mucizeler yaratıyor” dedi.

Katolik ve Protestan evlilikler yoktu

Yeşiller Berlin Eyalet Meclis Milletvekili Özcan Mutlu ise araştırmanın metodunu ve sonuçlarını eleştirdi. Mutlu “Araştırmada Türkler ve Almanlar arasında yapılan evliliklerin oranın düşük olması uyumsuzluğun göstergesi olarak ortaya konuyor.

Oysa düne kadar Almanya’da Katolikler ve Protestanlar da birbirleri ile evlenmiyordu. Araştırmak gerekir kaç Katolik Müslüman bir Türkle evlenmeye kendisini hazır hissediyor” dedi. Mutlu, uyum araştırmalarının yanı sıra ayrımcılıkla ilgili de araştırmalar yapılmasını isterken “Varolan ayrımcılığın uyum üzerindeki olumsuz etkisini de görmek lazım” dedi.

Türklere olumsuz hisler eriliyor

Almanya Türk Toplumu (ATT) Genel Başkanı Kenan Kolat ise son 20 yılda yapılan tüm yasal değişikliklerin Türklerin aleyhine olduğunu belirterek “Solingen ve Mölln katliamları yaşandı. Göç ve Vatandaşlık Yasalarındaki değişiklikler ile vatandaşlık testi gibi uygulamalar Almanya’daki Türklere ‘istenilmiyoruz ve bize karşı yapılıyor’ hissi uyandırıyor.

Uyum toplumları çatışma toplumlarıdır. Empati ve karşılıklı kabul duygusunu geliştirmek gerekir” dedi. Kullanılmayan potansiyel-Almanya’daki uyumun konumu adlı araştırmayı yapan Prof. Dr. Reiner Klingholz ise araştırma sonuçlarını yinelerken, göçmen gruplar arasında en eğitimsizlerin Türkler olduğunu söyledi.

***

TÜRKÇE KONUŞAN ÜLKELERİN ORTAK TELEVİZYON KANALI 21 MARTTA YAYINA BAŞLIYOR

BAKU – Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bulunan TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Türkçe konuşan ülkelerin ortak televizyon kanalının 21 Martta yayına başlayacağını söyledi.
Şahin, gazetecilere yaptığı açıklamada, söz konusu televizyon kanalının Türkçe konuşan ülkeler arasında ilişkileri geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçladığını kaydetti.
Azerbaycan Türkçesinin Türkiye’de anlaşıldığını belirten Şahin, bu nedenle Azerice yayınların olduğu gibi yayımlanacağını, diğer ülkelerin programlarının ise Türkiye Türkçesine tercüme edilerek, alt yazıyla yayına verileceğini belirtti.
Şahin, tüm Türk dili konuşan ülkelere eşit süre tanınacağını ve hazırladıkları haber ve programların içeriğine müdahale edilmeyeceğini bildirdi. Şahin, 24 saat faaliyet gösterecek bu kanalda her bir ülkeye 4 saat süre tanınacağını söyledi.
Ermeni işgali altındaki Yukarı Karabağ ile ilgili soruna da değinen Şahin, ”Karabağ mevzusu her iki ülkenin gündeminde ilk sıralarda yer alıyor. Türkiye halkı, Azerbaycan halkının acılarını paylaşıyor” dedi.
(REN-MCT)
25 Şubat 2009 Çarşamba

***

26 Şubat 2009

AİHM, KUZEY KIBRIS YARGISINI TANIDI

Zeynel LÜLE / BRÜKSEL

AİHM, bir Rum’un başvurusu üzerine aldığı kararda KKTC mahkemelerinin verdiği hükümlerin yasal olduğunu vurguladı. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, “Karar sürpriz olmadı” dedi.

KIBRIS’ın Birleşmiş Milletler (BM) kontrolünde bulunan tampon bölgesine 1989’da bir gösteri için izinsiz geçen ve gözaltına alınan Eliade Protopapa adlı Rum, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açtığı davayı kaybetti. AİHM, KKTC yargı organlarının hükümlerinin, AİHM kararlarına göre yasal olduğunu vurguladı.

1989’daki gösteride gözaltına alınanlar arasında bulunan Protopapa, Lefkoşa Mahkemesi’ne çıkarılmış ve yapılan yargılama sonunda iki gün hapis cezası ve 50 Kıbrıs poundu para cezasına mahkum edilmişti.

Protopapa, AİHM’e yaptığı başvuruda kendisine kötü muamele yapıldığı iddiasında bulunmuştu. Protopapa, KKTC’nin tanınmadığını belirterek davayı Türkiye aleyhine açmıştı. AİHM davacının şikáyetlerinin tümünü reddetti. AİHM ayrıca, KKTC mahkemelerinin davacı hakkında verdiği kararı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumlu ve yasal buldu. Böylelikle AİHM ilk kez KKTC yargı organlarının verdiği kararı, AİHM hükümlerine uyumlu bularak KKTC mahkemelerinin yasal olduğunu da belirtmiş oldu.

Talat: Sürpriz değil

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, AİHM’in kararının kendisi için sürpriz olmadığını ifade ederek, “Kıbrıs Türk mahkemelerinin bir iç yargı mekanizması olarak tanındığı sır değil. Karar sürpriz değil” dedi.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir