AH GAFLAN, AH!

Taner Akcam

ERGUN KIRLIKOVALI

TURKISHFORUM DANISMA KURULU UYESI

AH GAFLAN, AH!

   
Monday, 13 October 2008

Ergun KIRLIKOVALI’nin okura notu: Bir dostum, Ermeni propagandasina “taraf” olan bir gazetede Ahmet Altan imzasiyla cikan “AH AHPARİK!” baslikli yaziyi bana yollamis. Bu yazinin bana dusundurduklerini sizlerle paylasmak istedim. Yazinin asli surada:

….

Ahmet Altan Ermeni propaganda filmlerinden cok etkilenmis anlasilan.  Ermeni  lobisinin sundugu resmi tarihi tekrarlamis ve uzerinde ucuk fantezilere gitmis.  Boylece gercek tarihin bu olduguna inandigini acikca gostermis.  Inanabilir tabii, inanc hurriyeti var.  Hatta isterse dunyanin duz olduguna da inanir.  Burasi beni ilgilendirmiyor.  Ama  ballandirarak yazdigi fantezilerin 1915 te zirve yapan Turk-Ermeni tarihinin  alti yadsinamaz (inkar edilemez) temel gerceginden altisina da aykiri dustugunu ( yani 2I+3T+1G formulunu) hatirlatmak isterim.
Once bir hatirlatma.  Ahmet Altan’in kafasi pek rakamlara basmaz.  O yuzden 1965 yilinda Istanbul Bebek’te bulunan Robert Kolej’den daha ilk yilinda kovulmustu.  Yillar sonra bir de baktik karsimiza “profesor” olarak cikti.  Demek ki arada gecen zamanda bir sekilde zekasi acilmis… ( Bu bana kimi hatirlatti biliyor musunuz?  Hem Kafesciyan vakfindan ve hem de Turk-dusmani Zoryan Enstitusunden senelerce maaslari gizlice cukkalayip Ermeni propagandasi yapan,boylece “parali Ermeni ajani” unvanina hak kazanan Taner Akcam’i.  Gercekleri arastiranlarin Minnesota Universitesine yaptigi baskilara dayanamadigi icin olacak,Akcam kapagi –gene Zoryancilarin baglantilari ve referanslari sayesinde buldugu—Clark Universite’sine atti.   MU’da “arastirma gorevlisi” idi,  ama nasil olduysa CU’da  aniden “profesor” oldu cikti karsimiza bu “buyuk bilimci”. Simdi biz konumuza donelim.)

1)         ISYANLAR
Acaba bunlari 1882-1915 arasinda Osmanli Imparatorlugunda yasayan Perulular mi yapti? Zimbabwe silahlarini, Tayland kapitalini ve Izlanda misyonerlerini mi kullanarak gerceklestirdiler bu siyanlari?  Olenler Turk ya da Musluman degil de acaba tavuk muydu?
2)        IHANETLER
Ermeniler kapi komsulari olan Turkleri ve Muslumanlari cok sevdikleri icin mi acaba korkunc bir savas esnasinda ulkemize saldiran dusman birliklerine (once Rus, daha sonra Fransiz ve Ingiliz saldirganlara) bilgi, erzak, ve eleman yardiminda bulundular ve hatta yer yer silahlari ile birlikte onlara katildilar?  Boyle guvenilir Ermeni komsulari  GECYER’e (Gecici Yerlestirme) zorladigi icin, Ermenilere 600 yildan fazla Turklerden defalarca daha fazla refah saglayan o tu-kaka Osmanliya ne demeli acaba?
3)        TERORIZM
Acaba Cyrus Hamlin’e 1896 da anlattiklari Muslumanlari kirma ve yildirma hain planini tek tek acimasizca uygulamaya sokan, korumasiz Turk ve Musluman koylerini basip, coluk cocuk demeden herkesi iskenceyle oldurebilen o gaddar Ermeni komitacilar, Aydan filan mi gelmislerdi?  Papatya toplamayi, mehtapta siir yazmayi, ya da tavla turnuvasina katilmayi filan  mi dusunuyorlardi?
4)        TOPRAK TALEPLERI
Herhalde Pastirmaciyan, Dro, ve onlar gibi bircok katil Ermeniler McDonalds filan acacaklardi da birkac kucuk arsa mi rica ettiler Osmanli’dan?  Oyle “Buyuk Ermenistan” hayallari filan katiyyen olmamisti da o kotu Turkler bu zavalli Ermenilerin gunahlarini mi aliyorlardi?
5)        TURK VE MUSLUMAN KAYIPLARI
Turk Tarih Kurumu’nun arastirmasina gore 524,000 Musluman (ki cogu Turk) korkunc sonlarina Ermeni komitacilarinin kanli ellerinde ulasmamis miydi?  Yoksa Ermenilerin kitir kitir kestigi bu Turkler de bir isinlama ile aninda “puf” diye yokmu olmustu?   Olenlerimizin Ermenilerle hic bir ilgisi yoktu da bunlar bizim kuruntumuz muydu?  Olenlerimiz “hara-kiri” mi yapmisti?  Kendi koylerini tum dunyayi yaniltmak icin mi yakmislardi? 
6)        GECYER  (Gecici Yerlestirme) 
Herhalde Osmanli Ermenileri soykirima ugratmak istiyordu ama dusune dusune bulabildikleri tek garantili yol, taaa uzaklarda, Dogu Anadolu’da  yasayan bir kisim Ermeni’yi gecici olarak baska yerlere yerlestirmekti.  Yolculukta nasil olsa olurlerdi.  Bu dahiyane bir plandi.  Yanliz her nedense, burnunun altinda, Istanbul’daki Ermenileri unutulmustu.  Tuh, aksilik bu ya, hic akillarina gelmemisti. Sonra Izmir, Edirne, Halep Ermenileri de unutlmustu…
Tren yolu olan yerlerde Ermenilerin trene binmesi maalesef onlenememisti.  Savas sirasindaki kit kaynaklarla bile okuz, katir, at, ve esek arabalari tahsis edilen Ermenilerin bu vasitalarla yola cikmasi da maalesef onlenememisti.  Yazili emir ustune yazili emirler ile bu gruplarin mallarinin nasil teslim alinacagi, nasil ve nerelerde toplanip, hangi guzergah uzerinden, kac jandarmayla nerelere varacagi, yolda ne gibi ikmal imkanlarinin kullanilabilecegi, hep dunyayi yaniltmak icindi.  Sonunda Suriye ve Kuzey Iraktaki “Gecyer” hedeflerine varan yarim milyondan fazla Ermeninin olmasi, aslinda hep bu soykirim planin basarisizligindan olmustu.
Osmanli Ermenileri oldugu yerde oldurmeyi nedense dusunememisti.  Ustelik yaslilari, hastalari, Protestan ve Katolikleri, ordu mensuplarini ve kent merkezlerinde olanlari da GECYER uygulamasindan nedense ayri tutmustu.  Butun bunlar da aslinda Batiyi yaniltmak icin bir numaraydi. 

“GECYER Cok etkili bir soykirim planiydi” diyenler bana su hikayeyi hatirlatiyor:
Hani bir bilmece vardir: “Bir sinek nasil oldurulur?” diye sorarlar.  Siz ince ince kafa yorarken cevabi gelir: 
” Efendim, sinegi yakalarsin, ellerini ayaklarini sikica baglarsin.  Sonra sinegin karnini gidiklarsin.  Sinek te gule gule karni catlayacagi icin hemen oracikta son nefesini verir… Iste Altan’in Ermenilerinin Altan’a yutturdugu soykirim hikayesi bana bu sinek oldurme metodunu hatirlatti.…   Belki Altan da haklidir yani, neden olmasin? 

Yok, yok, Altan aslinda haklidir.  Ermeniler sutten cikmis akkasik, Turkler de hep tu-kakadir.  Zaten olen Turklerin cogu da aslinda “hara-kiri” yapip kendi kendini oldurmustur.  Aksini soyledinmi Ermeni lobisinden para, maas, odul, veya onlarin en son icadi “soykirim bilimcilerinden”  panel, seminer daveti filan alamazsin.  Ermeni resmi tarihini benimsemeye ve Ermenilere iltifat yagdirip gozlerine girmeye el mecburdur. 

Simdi Altan’a bir soru sormak istiyorum:

SAYIN ALTAN, SEN “GAFLAN” NEDIR BILIR MISIN?

Bilmiyorsan bir zahmet soruver sana Hollywood hikayelerini “Tarih” diye yutturan Ermeni dostlarina.  Onlar bilir.  Hem de cooook iyi bilir.
“Gaflan”, Ermenilerin hocalı katliamında arkada iz bırakmamak için kurdukları ve görevleri Azerbaycan sivillerinin cesetlerini yakmak olan Ermeni birliklerine verilen addir. Karabag saldirilarinda pek mesgulduler.  Sadece Hocali’da 1992 de bir gece içerisinde katledilen 613 insan (ki bunların 83’ü çocuk, 106’sı kadın) cesedi bu “Gaflancilar” tarafindan yakildi. 

Simdi, izninizle, ben de Altan’in yazisinda yaptigi gib gozlerimi kapiyorum ve hayal ediyorum: 

Sabahin alaca karanligi ve dondurucu bir Subat sogugu.  Dag eteklerindeki Hocali koyu sessiz dusmus.  Camide cemaat yok, okulda ogrencilerin civiltilari duyulmuyor… Olum sessizligi bu.  Ermenilerin elde Rus silahlari, onde Rus teknisyenleri, hunharca  gerceklestirdikleri kanli baskin “basari ile” bitmis.  Musluman Azerilerin hepsi telef olmus, cesetler oraya buraya sacilmis, sere serpe yayilmislar.  Hayvanlar bile kesilmis.  Koca koyde ne bir kedi, ne bir kopek, ne bir inek, ne bir koyun… Yaprak kipirdamiyor… “Gaflan”cilar sessizce oluleri el arabalarina doldurup koyun tek firinina goturuyor.  Arabalarifirina soyle bir boca edip geri donuyorlar ve  diger cesetleri topluyorlar…  Ari gibi disiplinli ve sessiz calisiyorlar…
Firinin basinda ellerindeki kurumus kan lekelerine aldirmadan  koy ekmegini katik yapip Rus votkasi icen Ermeni katiller var.  Cogu kisa, sismanimsi, yuzleri bakimsiz killarla tamamen kapli ve  yer yer aklasan sakallari guluslerini sanki bir cirkinlestiriyor.  Oyle, ayi yavrusu gibi tipler.  Ellerini firina Dogru uzatmis, avuc iclerini isitmaya calisiyorlar… Hem de ne ile?  Iceride yanan Azeri cesetlerinden cikan isi ile… Ceset kokulari bunlara adeta parfum gibi geliyor.   Ekmeklerini sanki daha bir istahla yiyorlar…

Iste tam bu arada katil Ermenilerin lideri bagiriyor: 

“Ooooo, Altan’cigim.  Hosgeldin, dostum.  Buyur gec soyle firinin yanina, isin biraz… Bu koku mu ne?  Bak,dostum,yanlis anlamayasin ha.  Iceride yanan Azeriler kendi kararlari ile firina atladilar.  Bizim zerre kadar etkimiz veya rolumuz olmamistir…  Gonul rahatligi ile boyle yazabilirsin… Ben sana hic yalan soyler miyim?  Yaz dostum, boyle yaz…  Yazki butun dunya gercekleri senin gibi “taraf”siz bir buyuk bilimciden duysun…”

Okumaya devam et  Türkiye-Ermenistan arasında İsviçre arabuluculuğu

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir