MÜTEKABİLİ YOKTUR

Mustafa Nevruz SINACI

Küresel emperyalizmin globalleşme oyunu Türkiye’yi vurdu.

Eskiden hukuk fakültelerinde okutulan “Hukuk-u Düvel” (Uluslar arası Hukuk) dersinin temel ilkesi olan mütekabiliyet faktörü; Devletlerarası olağan ilişkilerde mukabeleyi (karşılıklılık- mütekabiliyet) esas alır, bu ilişkiler azılık hakları, ticaret, siyaset, sosyal güvenlik, suçluların iadesi vb. gibi konuları kapsar; Kötü niyetle vaki tasarruflar ise, misilleme olarak adlandırılırdı. Misillemede hüküm misli iledir. Yani “mukabele-i bil misil”

Sonuçta bireyin huzur, güven ve mutluluğu için var olan devlet cihazı, başta seçilmiş ve atanmışları olmak üzere bu kuralı hassasiyetle dikkate almalı ve tavizsiz bir biçimde uygulamaktan asla kaçınmamalıdır.

Fakat bu ‘yenidünya düzeni’ denilen aldatmacada evrensel hukukun hızla yozlaştığını, yerel-ulusal hukukun baskı altına alındığını, doğrudan yürütme erklerinin etkilenerek geniş halk kitleleri ‘millet’ yerine sömürü, vurgun ve soygun amaçlı kişisel menfaatlerin öne çıkartılıp, kamu yararının ötelendiğini görüyoruz.

Bunun sonucu sosyal devlet’in zaaf ve dumuru, adalet ve hukuk’un sükutu ve nihayet devleti kuran halk’ın kronik enflasyon, iç-dış borç yükü, kasıtlı cari açık, kayıt-kapsam dışı kontrolsüz ekonomi; Olabildiğince özendirilen bilinçsiz masraf-israf ve nihayet kültür emperyalizmi, psikolojik-sosyolojik-biyolojik örtülü savaş ve bu kabil soğuk saldırılar ile milletlerin yozlaşması, değerlerin çürütülmesi, yolsuzluk ve yoksulluğun hâkim unsur haline gelmesi. Neticede: Sağlam ve sarsılmaz bir mütekabiliyet politikası uygulanmadığı takdirde ortaya çok vahim bir tablo; Şekli devlet, açlık-yokluk ve pahalılıktan kırılan bir halk profili ortaya çıkmaktadır. Burada iktisaden en önemli neden “almadan vermektir”.

UTANÇ VEREN TABLO    

Türk Telekom, Arap’ın, Telsim İngiliz’in; Kuşadası Limanı İsrailli’nin, İzmir Limanı Hong Konglu’nun, Araç muayene işi Alman’ın, Başak Sigorta Fransız’ın, Adabank Kuveytli’ nin, İETT Garajı Dubaili’nin, Avea Lübnanlı’nın, Petkim? Ermeni’nin. (Kazak’a sattık, dediler. Kazağa bir araştırdık Ermeni çıktı), Rakı Amerikalı’nın, Finansbank Yunanlı’nın, Oyakbank Hollandalı’nın, Denizbank Belçikalı’nın, Türkiye Finans Kuveytli’nin, TEB Fransız’ın, Cbank İsrailli’nin, MNG Bank Lübnanlı’nın, Alternatif Bank Yunanlı’nın, Dışbank Hollandalı’nın,
Şekerbank Kazak’ın, Yapı Kredi’nin yarısı İtalyan’ın, Turkcell’in yarısı Finli ve Rus’un, Beymen’in yarısı Amerikalı’nın, Enerjisa’nın yarısı Avusturyalı’nı n, Garanti’nin yarısı Amerikalı’ nın, Eczacıbaşı İlaç Çek’in, İzocam, Fransız’ın, TGRT(Fox) Amerikalı’nın, Demirdöküm Alman’ın, Döktaş Fransız’ın, Süper FM Kanadalı’nın,

Bunların tamamı sadece 4.5 sene önce Türk’tü. Şimdi milletimizin kâbusu, yokluk, yoksulluk, pahalılık nedeni, başlıca sömürü unsurları. Araştırın bakın! Bunların mukabili var mı? Birakin mukabilini muadili bile yok!…

POTANSİYEL İHANET TEŞEBBÜSÜ

Şimdi çıkmış birileri, yukarda belirtilen ve evrensel hukukun ‘olmazsa olmaz” norm, ilmi değer, disiplin ve kriterlerine rağmen “ASIL DEGERİ” dokuz trilyon dolar olarak hesaplanan  Etibank ve “BOR” madenini tüm saha ve rezervleri ile ‘özelleştirme’ furyası kapsamında 40 milyon dolara ABD’ye satmaya kalkışıyorlar. Oysa gerçek değer 9 trilyon dolar… Potansiyel rezervin bilinçle işletilmesi halinde ülke kalkınmasını minimum 45 kat geliştirecek bir kaynak “mütekabili kabil olamayacak bir biçimde” yabacıya peşkeş çekilmek isteniyor. Bu, potansiyel bir “vatana, gerçek hak, mal sahibi millete” ihanettir.

DÜNYAYI SORGULAYAMIYORSAN, BARI ÜLKENİ SORGULA…..

Borla çalışan araba üretildi. Şu an patentli 600 proje var. Türkiye kıskaçta. Çünkü dünya rezervinin % 70`i bizde. Uluslararasi teroristler Türkiye uyanmadan bu kaynağı ele geçirmeyi plânlıyor. 40 yıldır yüreğimizi yakan anarşi, teror ve tedhişin nedeni bu. Bor’a  tasallut eden kim: CEVAP: Terör örgütünün hamisi Amerika! Uyanın ve gaafilleri uyandırın.