HALKEVLERİ KAMUYA YARARLI DERNEK DEĞİLMİŞ!…

Mustafa Kemal Atatürk

19 Şubat 1932 Atatürk’ün talimatı ile kurulmuş Halkevleri. Kısa zamanda da yayılmış Türkiye’nin dört bir yanına. Halkevlerinin ilk amacı, halka yeni Türkiye’nin hedeflediği çağdaş medeniyet seviyesine ulaşma amacına uygun bir eğitim verilmesini sağlamaktı. Bu eğitim, içerisinde her türlü eğitimi barındırmaktaydı. (Dil,Tarih ve Edebiyat, Güzel Sanatlar, Temsil Sanatları, Spor, Sosyal Yardım, Halk Dershaneleri ve Kursları, Kütüphane ve Yayın, Köycülük, Müze ve Segiler.) Aynı zamanda çeşitli çevrelerden insanların katıldığı konferansları, tiyatro gösterileri, çok sesli müzik konserlerinin de düzenlendiği mekanlardı Halkevleri. Kısacası Halkevleri insanlara yardımda bilimi ve eğitimi baz alan kamuya yararlı bir dernek olarak kurulmuştur. Ancak 1951 yılında halkın daha fazla aydınlanmasını istemeyenler tarafından kapatılmışlardır. Halkevleri 1961 yılında Türk Kültür Ocakları adı altında yeniden açıldı. Daha sonra da HALKEVLERİ DERNEĞİ adıyla bugünkü dernek statüsüne kavuşturuldu.

Günümüze kadar da bu şekliyle devam edegeldi.Şimdi diyeceksiniz ki neden durduk yerde Halkevlerini anlatma gereği duydunuz diye? Anlatayım efendim: Çünkü AKP Hükümeti Halkevleri’nin “Kamuya Yararlı Dernek” statüsünün kaldırılması için harekete geçti. Bu konuda Bakanlar Kurulu’nun önüne bir rapor gönderildiği çıkmış ortaya.

 

Söz konusu raporu, Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davasının ardından dikkatlerin odaklandığı Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği ile ilişkileri açığa çıkan İçişleri Bakanlığı’nın görevlendirdiği müfettişlerinin son dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik “yumurtalı” eylemlerin ardından netleştirdikleri anlaşılıyor. 

 

19 Şubat 1932’de kurulan DP döneminde kapatılarak mal varlığına el konulan, Gazanfer Özcan’dan Muzaffer İzgü’ye, Nejat Uygur’dan Zihni Göktay’a kadar onlarca tiyatrocu, yazar ve akademisyenin yetişmesine öncülük eden Halkevleri’ne yönelik denetleme süreci, 2004’te bazı gazetelerde yer alan “Atatürk’ün kurduğu Halkevleri, örgüt yuvası olmakla suçlanıyor” haberlerinin ardından başladı. Bu haberlerin hemen ardından İçişleri Bakanlığı‘na haklarında bir soruşturma açılıp açılmadığını soran derneğe “bilgiler gizli” yanıtı verilmiş. Soruşturmanın başladığı ise 2006’da AKP’ye karşı ülke genelinde eylem başlatıldıktan sonra açığa çıkmış. Erdoğan’ın, Trabzon ve Mersin’de yumurta atılarak protesto edilmesinden bir süre sonra Ankara Vergi Dairesi, Halkevleri’ne ait 2004 ve 2005 defterlerini incelemek üzere talep etmiş. İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı da 28 Nisan 2006’da denetleme yapılacağını bildirmiş ve bu denetlemelerin “olağan” olduğu öne sürülmüş.

Şimdi hazır olan bu rapor da Bakan tarafından onaylanarak Bakanlar Kurulu’nun önüne götürülmüş. 

 

“Deniz Feneri” gibi iktidar yanlısı dernek ve sivil kurumların hukuka aykırı eylemlerine, yolsuzluklarına göz yumulurken, Halkevleri’ne saldırılması amacın aslında çok farklı olduğunun göstergesidir. Ve aslında bu durum demokrasimiz ve hukuğumuz açısından da üzüntü verici olaylar demektir. Soruşturmanın tam da AKP aleyhine eylemlerin başladığı bir tarihte başlamış olması ise daha da ilginçtir. Halkevleri kendilerinden istenilen tüm belgeleri gerekli mercilere ulaştırmışlardır. Zira hesabını veremeyecekleri yolsuzlukları, kirli saklı ilişkileri bulunmamaktaymış. Tüm bunlara rağmen Bakanlık, Halkevleri’nin “Kamuya Yararlı Dernek” statüsünden çıkarılmasını öngören raporu onaylamıştır. Oysa Halkevleri sadece 2006-2008 döneminde çok güzel çalışmalara imza atmıştır;

-Özellikle gençlerimizi, kültürel yozlaşmadan ve zararlı alışkanlıklardan uzaklaştırarak, onları kültür-sanat alanına yönlendirmek amacıyla yürütülen çalışmalarda; müzik, tiyatro ve halk oyunları dallarında gösteri yapabilecek duruma gelmiş 25 sanat grubu oluşturulmuş.

-Yalnızca Halkevleri tiyatro gruplarının ülke çapında ulaştığı seyirci sayısı 10.250 dir. Gösterimler, ekonomik-sosyal nedenlerle yaşamı boyunca bir kez bile tiyatro izlememiş olan yoksul halka ücretsiz sunulmuş.

-Bağlama, gitar, halk oyunları, drama, yazarlık, fotoğraf, film, tiyatro vb. alanlardaki ücretsiz eğitim programlarına 2250’nin üzerinde katılım gerçekleşmiş.

-Gençlere yönelik çeşitli dallarda verilen sportif eğitimlerde, 125 gencimize yetenek kazandırılmış.

-Eğitime destek kapsamındaki etüd çalışmalarından (özellikle fizik, kimya, matematik derslerinde destek eğitimi) 1200 çocuğumuz ve gencimiz ücretsiz faydalanmış.Ücretsiz yabancı dil kurslarına 50’nin üzerinde katılım olmuş.

-Yetişkinlere yönelik ücretsiz okuma-yazma kurslarından çoğu kadın olan 100’ün üzerinde yetişkin yararlanmış.

-Eğlence endüstrisinin sinema alanında yarattığı niteliksizleştirmeye karşı, ülke ve dünya sinemasının nitelikli ürünlerini yoksul halka ücretsiz ulaştırma ve halktan yana, emekten yana bir sinemanın gelişimini teşvik etmek amacıyla, başta “Uluslararası İşçi Filmleri Festivali” olmak üzere çeşitli sinema etkinlikleri düzenlemiş, bu kapsamda yaklaşık 30.000 kişi ücretsiz sinema gösterimleriyle buluşmuş.

-Şubelerinde çeşitli konularda gelenekselleşen ve yoksul halkımıza ücretsiz sunulan kültür-sanat şenliklerine bu dönemde katılım sayısı 58.000’i aşmış.

-Halkımızın, gerek ülke gerekse dünya çapındaki ekonomik, sosyal ve siyasal konularda bilinçlenmesinin yanı sıra, haklarını savunma ve yurttaşlık bilincini de kazandırma amaçlı çeşitli konularda gerçekleştirilen söyleşi, panel, seminer gibi etkinliklerine ülke genelinde 17.000’nin üzerinde kişi katılmış.

Görüldüğü üzere

 

Halkevleri, AKP hükümetine yakın olan dernek ve diğer sivil kurumların yürüttüğü bilinen yardım çalışmalarından farklı olarak, halk içinde bir dayanışma kültürünün geliştirilmesine, öte yandan yoksulluğun ve güvencesizliğin nedenlerinin de halka kavratılmasına öncelik vermiştir. Halkevleri tarafından yoksul halka yönelik gerçekleştirilen sayısız yardım çalışması, bu kapsamda bir “imece” kültürüyle ve aydınlanma çalışmasıyla birlikte gelişmiştir. Halkevleri, yoksulların karnını doyurmaktan çok, onları yoksullaştıran politikaların ortaya çıkarılmasına, yoksulluğun nedenlerini kavratmaya ve yoksul halkı, en temel hakları için mücadele etmeleri gerektiğini anlatan kurumlardır. Sanırız ki AKP hükümetini asıl korkutan da budur. Zira ya halk tamamıyle bilinçlenir de harekete geçerse?


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir