Yunanistan’ın gerçek yüzü-1-

  - art school of athens sanat okulu atina yunan felsefe

 

 

 

 

 

GİRİŞ
Helenizmin Türk toplumunu dönüştürmek isteyen emperyal amaçları yeniden gündemde. Bunu hem Yunanistan kendi çıkarları için kullanıyor, hem de Türkiye’yi dönüştürmek isteyen Batı bir araç olarak kullanıyor. Yunanistan’ın ’Megali İdea’amacı, bu sefer Cunda Adası’ndaki Rum okulunun ders programında ortaya çıktı. Tarihsel bilinçaltını AB aracılığıyla günümüzde uygulamak isteyen Yunanistan, Türkiye’nin AB’ye bağlı politikalarını fırsat bilip bu ders programındaki ilkeleri
yeniden hayata geçirmek istiyor. Türkiye ile Yunanistan arasında son dönemde esen barış rüzgarlarının tarihsel arka alanındaki gerçekler, Yunan yönetiminin iki yüzlü tutumunu gözler önüne seriyor. Cunda adasındaki ders programının varlığı durumun vehametini gözler önüne seriyor. Bu yazı dizisinde Rumların Türkler üzerimdeki emellerini gün yüzüne çıkararak neler yapmak istediklerini açıkça belgeliyoruz.

Türkler ahlaksızlığa teşvik edilmeli
Osmanlı döneminde Cunda Adası’nda faaliyet gösteren Rum okulu adeta bir fesat yuvası gibi çalışmış.

 

Cunda Adası’nda Osmanlı döneminde faaliyet gösteren Rum Okulu’nun 1884 yılındaki ders programı’nın içeriği AB uyum yasaları ile büyük bir benzerlik gösteriyor. Uzmanlar ve akademisyenler Kurtuluş Savaşı öncesinde ve sırasında Helenizm’in  Osmanlı İmparatorluğu’na ve Türkiye’ye karşı kullanıldığını belirterek, bugün benzer bir sürecin ABD ve AB tarafından desteklendiğine dikkat çekiyor. Cunda Adası’ndaki Rum Okulu’nun 14 maddelik ders programı incelendiğinde, Türkiye topraklarının ele geçirilmesi, Türk çiftçisinin çökertilmesi başta olmak üzere, topluma gayri ahlaki bütün unsurların aşılanmasında yapılması gerekenler ayrıntılı olarak belirtilirken, bunun finansmanının da Yunan Milli Bankası tarafından karşılanacağı ifade ediliyor. Bu program, Helenizm’in emperyal amacını ve bu anlayışın Batılı güçlerce nasıl kullanıldığını tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor.


Topyekûn mücadele

İşte okulun ders programındaki ilk 5 madde:
* Türkleri ezeli ve ebedi bir düşman olarak tanıtmak ve Türkler aleyhine uluslararası propaganda
yapmak.
*  Türklerin en küçük hatalarını çok çok büyüterek, Avrupa’ya ve ABD’ye duyurmak. Medeni devletleri Türklere düşman etmek.
* Türkleri ekonomik olarak çökertmek ve bu çökertmeyi gerçekleştirmek için de zengin Türkleri zarar edecekleri ticaret alanlarına çekmek. Yüksek faizli krediler vermek ve ağır şartlarla rehin kabul ettirmek.Türk mallarının sahte ve arızalılarını yapıp ve aynı Türk malı damgası ile piyasaya sürüp, Türk ekonomik kurumlarını iflasa sürüklemek. Her türlü Türk malı ile başa baş rekabet etmek milli bir görevdir. Herhangi bir Yunan’ın bu konuda yapacağı fedakarlığın karşılığı Yunan bankaları, ticaret kulüpleri tarafından ödenecektir. Ayvalık ve havalesinde “Midilli Bankası” ve “Mirmika (Karınca)Teşkilatı her zaman bu konuda hizmete hazırdır.
* Türkleri; ahlak, milliyet, töre ve gelenekleri bakımından çökertmek. Bu çökertme taktikleri;
a) Küfürler öğretmek, küfrü Türkler arasında yaymak ve laubalileştirmek.
b) Türkleri; zinaya ve tüm diğer ahlaksızlıklara teşvik etmek ve bilhassa asil Türk aileleri arasına genç, güzel Yunan kızlarını ve kadınlarını hizmetçi, bakıcı olarak verip bu aileleri yıkmak. Türklerin büyük üst kurumlarına yetiştirilmiş Yunan kadınlarını yerleştirerek emellerimizin kolaylaştırılmasını
sağlamak.
c) Türk gençlerine vurdum duymaz külhanbeyi ruhunu aşılayarak, Türk geleneklerini çürütmek. Gençler arasına kabadayılık ruhunu yayarak, sevgi saygı ve birbirlerine bağlılıkları yok etmek, onları birbirine düşürmek ve milli terbiyeyi bozmak.
d) Argo vari ve eksik kelimeler içeren basit bir Türkçeyi Türkler arasında yaymak suretiyle milli dil ve milli duygularını bozmak.
*  Türkleri dini bakımdan sarsmak. Hocaları,Yunan zenginler, tüccarlar ve esnaflar vasıtasıyla elde etmek. Bu elde edişler bol bol kıymetli hediyeler ve veresiyelerle pekala olabilir. Hocaları her türlü uydurma inanışlara saptırmak. Hocalara yalan yanlış vakalar anlatıp ahaliyle hocaların arasını açmak.

Okumaya devam et  Şirin Ebadinin Ermənilərin “haqq səsi” nin dünya ya çıxartması cəhdi və bununla paralel olaraq İranda boğulan türkün səsi..

Rumlar ayin için Cunda’ya koşuyor
Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağla Cunda Adası’nda 1873 yılında inşa edilen Taksiyarhis Kilisesi’nde her yıl 5 Eylül akşamı ve 6 Eylül sababı Melekler Ayini yapılıyor. Ortodoks Rumlar için büyük önemi olan ayinin altıncısı 2006’da gerçekleştirilmişti. O sene gecikmeli olarak 28 Eylül’de yapılan ayine, Amerika, İtalya ve Yunanistan’dan gelen Rumlar katılmıştı. Taksiyarhis Kilisesi’nin bahçesinde yapılan ayini, Mosconisya (Cunda) Metropoliteni Apostos Donyalitis yönetmişti. Papaz Donyalitis, artık geleneksel hale gelen ayinde yaptığı konuşmada, hoşgörü masalı anlatarak, ” Yalnız Ayvalık değil bütün Türkiye hoşgörüye tanık oluyor. Artık sınırlar düştü. İnsanların birbirlerine daha fazla yakınlaşması lazım “ demişti. Dünyanın  giderek globalleştiğini kaydeden papaz, sözlerini, “ Artık fanatikleşmemek lazım. Evet bazı gruplar olabilir ama bu gruplara diğer insanlar iyi niyetle yaklaşmalı. Toplumlar arasına bu nifakları sokan insanları ayırt etmek gerekir” diye tamamlamıştı.

Tarihsel iddialarından vazgeçmediler
Teostrateji kitabının yazarı Nadim Macit, Cunda Adası’nda Cumhuriyet’ten önce bulunan Yunan Okulu’nun ruhban okulu ya da düz bir okul olmasının Yunanlılar açısından hiçbir değişiklik yaratmayacağını ifade etti. Macit, ” Yunanistan teokratik sistemle yönetilen bir devlet. Dolayısıyla Cunda Adası’nda bulunan okulun ruhban okulu ya da düz bir okul olması çok fazla bir şey değiştirmez. Helenizm’in emperyal amaçlarını İstanbul’un fethinden bu yana gözlüyoruz. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra kiliseye bir takım hukuki haklar verdi. Ancak buna karşın Rumların tepkisi sürdü. Başta Fatih sultan Mehmet olmak üzere Osmanlı sultanlarına ’Hazer’in Köpekleri’nitelendirmesini yaptılar “ dedi.

 

Batı’nın öncü kuvveti
Yunan siyasetinin sürekli kontrol altında olduğunu kaydeden Macit, şunları söyledi: ” Türkiye’ye karşı Yunan siyasetini değerlendirirken, tarihsel süreçte şekillenen emperyal yaklaşımların dışında, AB ve ABD’yi de hesaba katmak gerekecektir. ABD ve AB sürekli olarak Yunan siyasetini kontrol altında tutuyor “ diye konuştu. Batı kimliğinin oluşumunda ve Batının Türklerle mücadelesinde sürekli olarak Yunanistan’ın öne sürüldüğüne de dikkat çeken Macit şunları kaydetti: ” Cunda Adası’ndaki Yunan Okulu’nda 1884 yılına ait ders programını da bu açıdan okuyabiliriz. Program iyi incelendiğinde son yıllarda önümüze çıkan AB dayatmalarına benzer niteliklerin olduğunu görüyoruz. Bir de şu var; ABD ile AB emellerini gerçekleştirmek amacıyla sürekli Yunanlıları öncü kuvvet olarak Türklerin üzerine sürmüşlerdir. Tarih boyunca gözlemlendiğinde bunun bir gelenek halinde tezahür ettiğini görmekteyiz. Biz bugün bu programa ait maddelerin de ülkemizde yaşanmaya başlandığına üzülerek tanık olmaktayız. Artık stratejik açılımlar 19. yüzyılda olduğu gibi birebir uygulanmıyor. Bunun yerine toplumlar hedef alınarak, amaca ulaşılmak isteniyor. Bu noktada Türk toplumuna yönelik olarak önemli açılımların hayata geçirilmek istendiğine şahit oluyoruz.

Okumaya devam et  Anniversary Of Turkish Republic (1948) – Cumhuriyet Kutlamaları

 

Zihinsel çökertme
Yunanistan’ın hiçbir zaman tarihsel iddialarından ve emperyal amaçlarından vazgeçmediğini ifade eden Macit, sözlerini şöyle tamamladı: “Yunanistan’ın geçmişten gelen ve şekillenen geleneklerinin olduğunu bunu da strateji haline getirdiğini bu belge rahatlıkla ortaya koymaktadır. Bu gelenekleri hayata geçirmek için her türlü yolu denemektedirler. Karadeniz’de Pontus faaliyetleri, Akdeniz’de, Ege’de toprak alımları yapmaktadırlar. Türkiye’de buna karşı çıktığınız zaman öteki konumuna düşüyorsunuz. Burada bir husus dikkat çekicidir, o da toplumun zihinsel olarak çökertilme çabasıdır. Bu stratejilerin önemli ayaklarından bir tanesidir. Bundan başka ekonomik yönden borçlandırma ayağından bahsedebiliriz. Yunan bankaları Türkiye’de banka satın alarak ya da şirketleri özelleştirmelere girerek ekonomik yapılanmada kendilerine yer bulmak istemektedirler. Bu da tarihsel amaçlarından birini gerçekleşmekte olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda toprak satın almaları devam etmektedir. Bu da stratejilerinin önemli ayaklarından bir tanesidir. Toplama baktığımızda Türkiye sıkıntılı bir süreçten geçmektedir. Burada hem Helenizm emperyal amaçlarını gerçekleştirmek istemekte, hem de ABD ve AB merkezli iki ayrı proje Yunanlıları öncü kuvvet olarak kullanmaktadır” dedi.
Yarın: Türkler toprağından edilecek


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir