İmralı-Kandil hattında gerilim var…

NECDET BULUZ - ocalan ve hdp nasil mesajlasti ankara karisti h6164

NECDET BULUZ

“Çözüm süreci” konusunda Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda “Süreç şu an için iyi gidiyor, birkaç ay sonra silah bırakma olabilir. Bu da sürecin iyi işlediğini göstermesi bakımdan önemlidir” deniliyor. Son olarak Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç da yaptığı açıklamada “Top artık karşı tarafta, biz elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” diyor.
PKK’nın siyasi uzantıları HDP’liler ise süreçte beklenen noktaya gelinmediğini, Hükümetin ağır çalıştığını, verilen sözlerin yerine getirilmediğini söylüyor. Silah bırakma konusunda da son sözü Öcalan’ın söyleyeceğini belirtiyorlar.
Dikkat edilecek olursa uzun zamandır silah bırakma bekleniyor. Ancak, bir türlü bu konuya nokta koyulamadı.
“Çözüm süreci” ile başlayan günlerde Hükümet kanadı yaptığı açıklamalarda “PKK silah bırakacak, kısa zaman içinde de silahsız unsurlar sınır dışına çıkacak” diyordu. Aradan iki l geçti, PKK silah da bırakmadı, unsurlarını da sınır dışına taşımadı.
Üstelik PKK gençlik yapılanması ve KCK ile daha da güçlendi. Silahlı unsurları büyük şehirlere kadar indi. İsteklerinin de sonu bir türlü gelmedi.
Şimdi, Hükümet olanlar yeniden “PKK silah bırakacak” beklentisi içine girdi.
Daha önce “Önce kamu güvenliği” deniliyordu. Bu konuda Öcalan’ın “Artık güvenlik güçleri ile çatışmaya girmeyin. Molotof kokteyli atmayın. Yüzlerinizi kapatmayın” çağrılarına da uyulmadı.
Demek ki, Öcalan’ı pek dinleyen yok. Özellikle Öcalan ile Kandil arasında uzun zamandır bir gerilimin yaşandığı da biliniyor. Şimdi, Öcalan “Silah bırakın, çatışmaya girmeyin, unsurlarınızı da sınır dışına taşıyın” diye bir talimat gönderse buna uyulur mu? Bizce uyulmaz.
Nitekim Kandil’den gelen haberler PKK’nın kolay kolay silah bırakmayacağını gösteriyor. Daha önce de PKK’nın silah bırakması gündeme geldiğinde Kandil “Bizden hiç kimse silah bırakmayı beklemesin” mesajı gelmişti. Murat Karayılan son açıklamalarında da “ Barış konusunda kesin kararlar alınmadıkça, isteklerimiz yerine getirilmedikçe Silah bırakmayız” diyor.
Özetle İmralı canisi Öcalan’ın silah bırakma konusunda yapabileceği bir çağrıya “Evet” denilmeyeceğinin altı çiziliyor.
Süreç ile ilgili bu çelişkiler yaşanırken, HDP’liler de Meclis’ten çıkabilecek “Güvenlik Yasası”nın süreci baltalayacağını söylüyorlar. Çıkabilecek bir Güvenlik Yasası’na şiddetle karşı olduklarını vurguluyorlar. Hükümete yükleniyorlar. Bu konuda da çok önemli sayılabilecek tartışmaların daha uzun süre devam edeceğini sanıyoruz.
Hükümet, görebildiğimiz kadarı ile “Çözüm Süreci”ni seçimlere kadar bu şekilde sürdürüp, ortaya çıkacak sonuçlara göre adım atmayı planlıyor. Bir yandan Kürt oylarını kaybetmemek için çalışırken, öte yandan milliyetçi kesime de ters düşmemeye özen gösteriyor.
Bize göre Kandil, AK Parti Hükümeti’nin işi yavaştan aldığını, seçimlere kadar da bu işi bu şekilde götürmeye çalışacağı izlenimi içinde. Bu nedenle, diretiyor, silah bırakmayacağını ilan ediyor. Kandil’in silah bırakması halinde PKK’nın tasfiye edileceğini düşünüyor.
Bir de sanıyoruz Öcalan ile Karayılan arasında bir liderlik mücadelesi de gizliden sürdürülüyor.
İmralı, kendisini kurtarmanın peşinde. Bir an önce ev hapsine, daha sonra da özgürlüğüne kavuşmak için çaba gösteriyor. Görüşmelerde kendisine ne söz verildiyse onların yerine getirilmesi için kendisine biçilen rolü oynuyor.
PKK’nın siyasi uzantısı HDP ise, “Çözüm süreci” ile başarılı olduğu izlenimini vermek için seçimlere parti olarak girip, buradan bir pay çıkarma peşinde.
Görüldüğü gibi, herkesin, her kesimin bir hesabı var. Bu hesaplar yapılırken, ülkenin nerelere sürüklendiği, gelecekte bizim nasıl bir bölünme tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceğimizi düşünen yok gibi. Zaten, Güneydoğu’daki olaylar, Hükümet olanların bu olaylara bakışı yapılan bu hesapların yanlışlığını ortaya koymuyor mu?
Bu arada şunu da belirtelim:
Oslo’dan bu yana PKK ile “Çözüm Süreci”ni sürdüren MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın görevinden istifa ederek milletvekilliği için müracaat etmesi de PKK ile gelinen noktanın hiç de iç açıcı olmadığı izlenimi yaratıyor. Tahminimiz, Fidan, bu işin faturasının kendisine kesileceği endişesini milletvekili seçilerek, dokunulmazlık konumu ile atlatabileceğini düşünmüş olabilir. Bundan sonraki gelişmeler bu konudaki gerçekleri daha net ortaya koyacaktır.
[email protected]
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir