Site icon Turkish Forum

İsrailin Filistin Katliamı

Ne tür canlılar etnik temizlik, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar işler, kutsal yerleri, kiliseleri, sinagogları, camileri, hastaneleri, okulları, zeytinlikleri, su ve arındırma rezervlerini, insanı temel insan haklarından mahrum bırakır. Bombalarla, buldozerlerle evlerini arabalarını yıkar. İnsanları kendi evlerinden uzaklaştırıp, şehirlerinden tahliye eder. Masum reşit olmayan çocukları hapseder, kadınlar ve sivilleri reşit olmayan çocukları hedef tahtası olarak kullanır.  - humeyra turan

Ne tür canlılar etnik temizlik, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar işler, kutsal yerleri, kiliseleri, sinagogları, camileri, hastaneleri, okulları, zeytinlikleri, su ve arındırma rezervlerini, insanı temel insan haklarından mahrum bırakır. Bombalarla, buldozerlerle evlerini arabalarını yıkar. İnsanları kendi evlerinden uzaklaştırıp, şehirlerinden tahliye eder. Masum reşit olmayan çocukları hapseder, kadınlar ve sivilleri reşit olmayan çocukları hedef tahtası olarak kullanır. 

Bütün bunları yapan israilliler, diğer ülkelerin gözü önünde Filistinlileri kendi topraklarında apartheid  sisteminde yaşamalarını zorunlu kılıyor, kontrol noktaları oluşturduğu açık hava hapishanesinden çıkarmıyor. Aslında tam olarak 1948’den bu yana 75 yıl boyunca soykırım uyguluyor, kadın, çocuk, bebek katliamı yapıyor. Yaptığı diğer barbarlığın yanı sıra onları ne 

tür canlılar destekliyor? Brooklyn’den, Polonya’dan ve başka yerlerden gelen bu siyonaziler nasıl canlılardır? Onuru, utancı, vicdanı olmayan yasadışı işgalcileri nasıl bir canlı destekliyor?

Uluslararası politikadan haberdar olan çoğu insan, 1450’de ortaçağ barbar vahşisi israillinin; masum erkeklere, kadınlara, çocuklara ve bebeklere saldırdığını ve öldürüldüğünü, tecavüz ettiğini, sakat bıraktığını okumuştur.

israilin yasa dışı olarak uyguladığı Filistin’in hukuka aykırı işgali gerçekleşmeden çok önce, Hitler’in savaşından kaçarken ve tüm Avrupa onları istemezken, Ortodoks Yahudiler, Arap Hıristiyanlar ve Müslümanlar bir arada barış ve uyum içinde yaşıyorlardı; böylece tarihi gerçekleri silerek çarpıtma, sahte bayrak, soykırım, tecavüz, çocuk katliamı yaşanmamıştı.  

Gerçek şu ki, bir grup doğu avrupalı, 1945’te Filistin vatandaşlığı için yalvararak Filistin’e geldi, kendilerine yardım etmeleri ve onları topraklarına kabul etmelerine izin vermeleri için yalvardılar. Filistinliler onları memnuniyetle karşıladılar çünkü çok nazik insanlardı. Ve bu Avrupalıların iyi niyetleri karşılığında onlara ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Ardından terör çeteleri kurdular ve binlerce masum sivili öldürdüler, ardından 750.000’den fazla Filistinliye yönelik soykırımsal etnik temizliğe giriştiler, bugün hala bunu yapıyorlar. 

Ve hala bazı canlıllar Filistin yokmuş gibi davranıyorlar. Oysa Shakespeare onun varlığından haberdardı. 1600’lerin ortalarında William Shakespeare’in “Otello” adlı eserindeki cümlesi Filistin’in varlığına kesin bir kanıttır: “Venedik’teki bir kadının alt dudağına bir dokunuş için Filistin’e yalınayak yürüyeceğini biliyorum.” diyordu Shakespeare. İncil’de Filistin’den ya da Filistinlilerden hiç söz edilmemesi, incilin defalarca yeniden yazıldığı için olabilir mi? 

İsrail’in varlığını haklı çıkarmak için İncil’i kullanmak, cücelerin varlığını açıklamak için Pamuk Prenses’ten alıntı yapmak gibidir. Barbarlık ve Siyonist Siyonazilerin vahşeti ve Beyaz Üstünlüğü sınır tanımıyor. Dünya bu israil barbarlığına seyirci kalıyor. 75 yıllık baskılardan bıkan Filistinliler sapan ve taş ile direniyor.

Sürecek

Gerçeği bilmeyenler; Filistinliler yahudilere zarar verdi de onlarda karşılık verdi diye düşünüyorsa, önce 1948 yılı itibariyle, dünyanın muhtelif bölgelerinden toplanıp Filistin’e getirilen yahudilerin, yıllar boyu nasıl insanları katlederek, evlerini gasp ederek, bin bir türlü işkence ve zulümle Filistinli Müslümanları yok ettiklerini görmesi lazım. “Sen çalmazsan başkası çalar” kendi atasözlerine dayanarak; Filistinlileri ülkelerinden zorbalıkla sürüp göndermeye ve silah zoruyla ele geçirdikleri toprakları kendi vatanlarıymış gibi sahiplenmeye çalıştıklarını, insanlık dışı davranışlarını, gerçek tarihlerini, vicdanı olan her insan okuyabilir. 

Sapanla, taşla, kısıtlı silahlarla kendilerini savunan; abd, ab, çin gibi barbarların her türlü imkanlarla ve teknolojilerle desteklediği cani israilin, gözünü kırpmadan, küçücük alana hapsettiği zavallı insanlara, tonlarca bomba atarak paramparça ettiği minicik bebeklerin, çocukların, annelerin, babaların kanlı görüntülerini tekrar tekrar izlemeli ki batının göstermediği gerçekliği anlayabilsin.    

Nazilerin yaptığını silahsız, suçsuz masum insanlar üzerinde uygulamakta olan israilin ödeyeceği savaş tazminatı hiçbir şeyi geri getirmez. UCM Putin’i savaş suçlarından “mahkûm etmek” için inanılmaz bir hızla harekete geçti. Oysa netanyahu’yu ve onun soykırımcı savaş suçları kabinesini “mahkum etmekten” alıkoyan nedir? 

BM yasalarını hiçe sayarak kendi yasalarını uygulayan israil, Filistinlileri güvenli dediği yerlere çekip topluca katletmeye devam etmektedir. Uydurduğu yasa ve suçlarla tutukladığı Filistinlilerin işkenceyle erken ölümlerinde cezası dolmayanları soğutucularda bekleterek süresini tamamlatması, 6 ay mahkûmiyet süreleri dolunca tekrar uzatılması. Yıllarca suçsuz yere hapiste tuttuğu Filistinlilere işkence, dayak, kol kırması nasıl bir aklın sonucudur? 

israil kendi okullarında yalan tarih ve bilgilerle yıkadığı hafızalar yetiştiriyor. Filistinlilerin de eğitim programlarını kendileri hazırlamak istiyor. Uyguladıkları katliamı, soykırımı dünyadan, hafızalardan silerek çocukların zihnin yıkayıp, katlettiği neslin soyunu kırmak için gerçekler yerine yalanlarını öğretecek. Filistinli çocukların hafızasını silmek; soykırımı, katliamı unutturmak için kendi öğretmenlerini atayacaklar. Böylece yalan tarihi öğreterek korktukları gerçekleri saklayabileceklerini düşünüyorlar. “Yaşlılar ölür, çocuklar unutur”, diyorlar. 

yahudiler organ bağışına inançları icabı karşı oldukları halde en büyük insan deri bankası stoku, organ satış rekoru, israil’de bulunuyor. Her ne kadar baskıladıkları sansüre rağmen sosyal medyada yer alan haber ve görüntülerde: 3-5 yaşlarında çocukların tutuklandığı, 9-10 yaşlarında çocukların gözlerini bağlayıp yıkıntıların arasına götürerek tecavüz edildiği. Erkek çocuğuna yapılan tecavüzün kanıtlandıktan sonra belgelerinin yok edilerek saklandığını. Sadistlere ve sübyancılara israil hapishanelerindeki Filistinli çocuklara tam erişim hakkı verildiğini. Onlarca yıl boyunca küçük çocukları neden rehin aldıkları anlatılıyor.

Dünya basınında israil yetkilisi; ordularının ahlakından bahsetmekte, gerçek haberlerin dünyaya yayıldığından haberi yok! İnanılmaz bir yalan üzerine kurulmuş sözleriyle kendilerini kandırmaktalar. Ve Filistinlileri “insan değil, hayvan bunlar” cümlesi dünya insanlarına israil barbarlığını gösterdiler. Filistinlilerin dirayet ve cesaretleriyle tanıştırdılar. Gazze’yi silmeye çalışırken dünya halkları, her yer Gazze oldu.

Sürecek

‘Ashkenzais genetik hastalığı’

Filistinde yaşananların kayda alınan videolarında; Hamas’ın olmadığı bölgelerde sivil halk katlediliyor! israilin 76 yıldır uyguladığı katliamı Hamas yüzünden yaptığı yalanına dünyada kimsenin inanmadığı görülüyor. Filistin’in bağımsızlığını savunan birimler saygı görüyor. Haberler, görüntüler engellense de gerçekleri görenlerin bu siyonist ülkelere nefret söylemleri çığ gibi büyüyor. İsrailli işgalciler ise bu katliamı destekliyor.

Kayda alınan videolarda: israil ve diğer ülke askerlerinin; iş makineleri ile sağlam asfaltı, evleri, arabaları parçaladıklarını, evlerin eşyalarını yağmaladıklarını, mücevher ve paraları çantalara doldurduklarını, dolapları kırıp içindeki kasaları şarjlı testere ile açtıklarını, yürürken vurulduğu anlaşılan her yaştan onlarca silahsız kadın, çocuk ve erkeklerin toprak yola serilmiş cansız bedenlerini kaçarken çeken sekiz yaşında bir çocuk görebilirsiniz. 

Beyaz bayrak taşıyan bir babanın vurulan oğlunun başında ağladığını, namaz kılan kadınların, erkeklerin tekmelendiğini, yüzlerce erkek ve çocukların giysilerini çıkarıp esir tuttuklarını, hapishane hücrelerinde binlerce çocuk ve yetişkine işkence ve tecavüz edildiğini, yıkıntılar arasında parçalanmış bedenleri, yanmış kömürleşen insan parçalarını toplayan çocukları görebilirsiniz. 

Filistinli bir kadın, muhabirin mikrofonuna; 6 çocuk dünyaya getirmek zorunda olduğunu ikisini israillilerin öldüreceğini, ikisinin eve ekmek getireceğini kalan ikisinin de okuyup dünyaya Filistin gerçeğini anlatması için yetiştireceğini anlatıyor.

israil yetkililerinin güvenli dedikleri bölgelere Filistinlileri çekerek toplu halde bombaladığını, 1980 Konvansiyonel Silahlar Anlaşması gereği suç teşkil eden beyaz fosfordan yüzleri, derileri yananları, zeytin ağaçlarını, ekili alanları, seraları parçaladıklarını, kazdıkları mezarlardan ortalığa saçılan kefenleri, evsiz kalan Filistinlilerin soğukta, yağmur suyu basan çadırlarında aç ve susuz tevekkül içinde bir mucizeye inandıklarını görebilirsiniz. 

Hasta nakil arabalarının israil askeri araçlarca yolu kesildiğini, her iki taraftan kıskaca alıp ilerlemesine izi vermediğini yaralıların hayatıyla alay ettiklerini ve kan kaybından ölmesine sebep olduklarını izleyebilirsiniz. Sağlıklı bir insanın izlerken sindiremeyeceği bütün bu vahşet ‘Ashkenzais genetik hastalığı’na bağlanabilir mi?

Kaynaklara göre “aşkenazlılar” sanrılar, halüsinasyonlar ve düzensiz düşüncelerle karakterize edilirler. Avrupalı “aşkenaz yahudileri” bulaşıcı hastalıklar taşır; Genetik bir hastalık olan “Tay Sachs” hastalığı, beyin ve omurilik fonksiyonlarını etkileyen, bu hücrelerde harabiyete neden olan ölümcül bir hastalık. Alzheimer ve şizofreni gibi genetik hastalıklara karşı katlanarak daha duyarlılar. Bunlar Filistin’in gerçek Sami nüfusunda duyulmamış hastalıklardır. (Ashkenzais genetik hastalığı) Aşkenaziler hiçbir zaman Sami olmadılar.

Aşkenazim’i Harem-i Eşref’i Temple Mount-Tapınak Dağı’nı sahiplenir. İslam ile yahudilik arasındaki fark, birinin ırk veya dile bakılmaksızın tüm insanlığa açık olması, diğerinin ise seçilmiş birkaç ‘seçilmiş’ ırksal halkla sınırlı olmasıdır. Birine dönüşmek günlük bir olgudur, diğerine dönüşmek ise imkânsızdır. Bunların, Tanrı’ya bile inanmayan, ancak Tanrı’nın onlara kutsal toprakları vaat ettiğine inanan ateistler olduğu söylenmektedir.

İman Filistin Araplarının akidesidir, dünya canlı canlı izledi; tam bir teslimiyetle yaşadıklarına isyan etmediler. Peki, bu iman ve metanet sahibi millet, sahada tek başına olmasına rağmen neden galip gelemedi? 

Çünkü Filistin’de ordu, asker ve polis yok, yönetim İsrail’e verilmiş. İsrail’in hedef aldığı sadece silahsız, savunmasız Filistin halkıdır. Etrafını çevirdikleri bölgelere hapsettikleri Filistinlilerin su kullanımı da israil’in tekelindedir, sağlıksız su kullanmalarının yanında kuyu açmaları, yağmur suyu biriktirmeleri de yasaktır! Elektrik, su gıda, barınma gibi insani gereksinimleri özellikle ellerinden alınmıştır. 

İsrail’in inandıkları din şeytana fedakârlık yapmak istiyor anlaşılan; tüm Nazi siyonistleri Filistinlileri umursamıyor; şeytana adanan 3. Tapınağı inşa etmek için Filistini yıkmak, halkını yok etmek istiyorlar.

Filistin’de açıkça soykırım yaptıpı halde; soykırım yapmadığını, meşru müdafaa olduğunu savunan israil’i, destekleyen bazı büyük güçler var. Ama bakınca, Filistin’de veya dünyanın farklı yerlerinde herhangi bir soykırımı inkâr eden, israil’in yanında yer alan ülkelerin, dünyaya hâkim olmak için mücadele ettiğini ve hala da devam ettiklerini soykırımla suçlandıklarını göreceksiniz. 

Abd mezarlığına dönen arap dünyasına, Namibya’da almanya’ya, Libya’da Amerika/ ingiltere’ye ve ırak’a bakın, hepsi orada soykırım ve işgal gerçekleştirdiler. Afrika’daki ve dünyanın diğer bölgelerindeki en büyük soykırım suçlularından biri olan fransa, Afrika, Karayipler ve diğer yerlerdeki sömürge tarihinin karanlık olduğu gerçeklerini tamamen unutarak israil’in yanında yer aldı. Bu yüzden 21. yüzyılda Filistin’deki israil soykırımını ve işgalini savunmak için tüm güçlerini kullandılar.

Batı medyası propaganda ve yalan üreterek para alıyor, dünya bu tiyatroyu izliyor. Görsel ve yazılı basının, sosyal medyanın; neyi vurgulayacaklarını ya da sileceklerini, neyi unutturacaklarını ya da saklayacaklarını, seçecekleri kelimeyi, ne yazacaklarına kadar denetliyor. Bunlara sadece soykırımcı ve işgal yanlıları inanıyor ancak sosyal medyanın, vicdanlı bireylerin gücünü unutuyorlar.

Filistin’den canlı olarak izlediğimiz Nazi Şeytanlarının soykırımında; savunmasız sivillere, çocuklara ya zulmediyor ya da onları katlediyor. Sekiz aylık ölen bir bebeğin kopan bacağı, bisikletle giden bir çocuğun vuruluş anı, yıktıkları evlerin harabelerine diktikleri israil bayrakları, evlerin yağmalanması, büyük ve küçükbaş hayvanları, yeni doğan eşeğe kadar telef ettikleri, yerlerde yatan ölü bedenleri, tahrip ettikleri mezarlardan açığa çıkan rengârenk kefenleri, Filistinlilerin eşyalarını, evlerini çaldıkları, gönderilen yardımlara el koydukları, viraneye dönen evlerde hatıra fotoğrafı çektikleri, ölü çocukların bisikletine binen askerleri, tiksinti uyandıran gülüşleri gözlerden ve hafızalardan çıkmıyor!…

Araştırmalar; yahudi ırkı diye bir ırk olmadığını yahudiliğin bir ırk değil, bir din olduğunu yazar. Tora, maddi ve manevi alanlarda insanlara örnek olmayı israiloğulları’ndan talep etmektedir ve ‘seçilmiş’liği bu çerçeve dâhilinde ve ağır yaptırımlarla betimler. Bu nitelikler de gene uydurdukları dinsel kökenlidir. Filistin’de yaptıkları soykırım, katliam ve barbarlığı “örnek” almayı amaçlayan başka bir zihin yaratılmamıştır.

Dünya yahudilerinin yüzde 46,2’si israil’de. 442 bin yahudi’ye ev sahipliği yapan fransa, israil ve ABD’den sonra yahudilerin en çok yaşadığı ülke durumunda. fransa’yı ise kanada (394 bin), ingiltere (292 bin), arjantin (173 bin) ve rusya (145 bin) izliyor. Fatih döneminde, Almanya’dan gelen bir grup yahudi de Osmanlı topraklarına yerleştirildiler (1470) II. 

Beyazıd döneminde, 1492’de İspanya’dan (Sephardims) ve 1497’de Portekiz’den kaçan yüzbinlerce yahudi Osmanlı topraklarına kabul edilerek yerleştirildi.

Bir zamanlar İslam imparatorluğu, Syam’da (şu anda Suriye, Filistin, Lübnan, Irak, Yemen vb.) tek bayrak altında birleşmişti. Tıpkı Sovyetler Birliğine yaptıkları gibi batı müdahalesi nedeniyle halifeliğin düşmesinden sonra bölündüler. Filistin, 1516’dan 1917’ye kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçasıydı. 1917’de, I. Dünya Savaşı sırasında, ingilizler Kudüs’ü ele geçirdi ve Filistin’in Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmasına yol açtı.

İsrail yasalarına göre İran, Pakistan, Irak, Libya, Lübnan, Suudi Arabistan, Suriye ve Yemen “düşman devletler” olarak adlandırılır ve bir israil vatandaşı israil içişleri bakanlığı tarafından verilen özel bir izin olmadan onları ziyaret edemez. Son zamanlarda ülkemizde çokça yakalanan israil ajanları hak ettiklerini aldı.

israil’in ırkçılığı; tıpkı 1920’lerde ve 1930’larda Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı öncesinde faşizm ve ırkçılıkla flört ettiği ve benimsediği ve Mussolini’nin Faşist İtalya’sı ve Hitler’in Nazi Almanya’sının ırkçılığını bir zamanlar günümüzün avrupalıları ve amerikalıları olan yahudileri, romanları, sintileri ve siyah avrupalıları yok etme noktasına kadar götürdüğü gibi aynıdır.

yahudiler; Hz. Zekeriya (a.s) ve Hz.Yahya (a.s) peygamberleri haksız yere öldürmüşlerdir. 41 en-Nisa 4/155. Araplar ve Yahudiler amca çocuklarıdır. Yahudiler Hz. İbrahim’in oğlu İshak’tan, Araplar da Hz. İbrahim’in öbür oğlu İsmail’den gelir. Hz.İbrahim’in oğullarından İsmail Arapların atası; kardeşi İshak ise israiloğullarının atasıdır. Yani iki halk öz kardeştir. 

Günümüzde olduğu gibi israilin Filistin katliamı 8 Ekim 1990’da da gerçekleşti. İddia edilen Üçüncü Tapınağın temel taşını yerleştirme amacındaki radikal bir grup yahudinin Mescid-i Aksa’yı “Tapınak Tepesi” ilan etmesini protesto eden 22 Filistinli, israil polisi tarafından öldürülmüş, 100’den fazlası ise yaralanmıştır. Filistinlileri öldürerek topraklarını elde etti!

Bu gün yaptıkları katliamın dinle hiçbir hiçbir ilgisi yoktur. Din ibranice’de kanun demek olmasına rağmen kanunları hiçe sayar: Filistin’in vergi gelirlerine de el koyar, masum insanların yanında hayvanları da katleder. İbranicede israil kelimesi ise, Tanrı’yla güreşen veya Tanrı’yla mücadele eden anlamına gelir. ABD, ingiltere fransa yunanistan gibi geçmişi kanlı ülkeler, israili desteklerken soykırım kelimesini kullanmaktan korkarlar. Eski ABD Başkanı Harry Truman’ın “Filistin’i küçük lokmalarla aldık” cümlesi suçlarını tesciller.

Exit mobile version