Site icon Turkish Forum

ATATÜRK’TEN GEÇİNENLERE, ATATÜRK’Ü TEĞET GEÇİP OLMAYAN BİR ATATÜRK YARATANLARA KARŞI BİR İKİ SÖZ

Türkiye’de, Atatürk bedenenaramızdan ayrıldıktan sonra ki oluşan verilerde gösteriyorki, Atatürk’ün varlığı öyle bir hal aldıki gerçek Atatürk’ün fikir ve uygulamaları değil, insanların kendi ruh halleriyle ve çıkar hesaplarıyla ve miskinlikleriyle yarattıkları sahte bir Atatürk yaratıldı ve zaman içinde Atatürk’ün gerçek varlığı ortadan kalktı yada enflasyona uğratıldı. - sefa yurukel

Türkiye’de, Atatürk bedenen
aramızdan ayrıldıktan sonra ki oluşan verilerde gösteriyorki, Atatürk’ün varlığı öyle bir hal aldıki gerçek Atatürk’ün fikir ve uygulamaları değil, insanların kendi ruh halleriyle ve çıkar hesaplarıyla ve miskinlikleriyle yarattıkları sahte bir Atatürk yaratıldı ve zaman içinde Atatürk’ün gerçek varlığı ortadan kalktı yada enflasyona uğratıldı.

Peki bu durumu sorgulamak ve gerçek Atatürk’ü bilmek için alttaki soru ve gerçek olan Atatürk’ün sözlerini okumaya ne dersiniz?

Öncelikle bu konuya aydınlık getirmek için doğru olan şey ise, dün ve bugün ben Atatürkçüyüm diyenlere şu somut soruların sorulmasını da zorunlu kılmaktadır.

Örneğin:

Atatürk’ün, gece gündüz beni sayıklayın ve bir beyaz atlı bekler gibi yine beni bekleyin diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün, gece gündüz kendiniz bir şey üretmeyin, benim fotoğraf ve söylediklerimi dağıtın diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün, gece gündüz benim adımı kullanarak, dernek, vakıf ve kurumlar oluşturun, delege oyunlarıyla Yönetimi alın ve buraları bir yerlere varmak için kredi olarak kullanın ve şahsi çıkar hesabınız ile atlama taşı olarak kullanın diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün gece gündüz beni anın, bayramlarda ve anmalarda illa benim kabrimi ve büstlerimi ziyaret edin diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün gece gündüz benim yaptıklarımın papağan gibi lafını tekrar edip ve mirasımı hoyratça yiyin diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün gece gündüz benim adıma benden ve milletten geçinin diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün gece gündüz beni hiç durmadan övün diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün gece gündüz egolarınızı şişirin, en iyisini ben bilirim deyin diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün gece gündüz, aman bir araya gelmeyin, ortak plan ve program yapmayın, birlikte hareket etmeyin tutukkanırsınız, tutuklanmaktan ve gözaltına alınmaktan korkun, iç ve dış düşmana karşı direnmeyin, sürekli taviz verin, örgütlenmeyin, fikrinizi saklayın, konuşmayın, polis, mahkeme ve hapisten korkun, iktidarlardan sizi aç ve bitap bıraksa bile korkun ve iktidara ses çıkartmayın, muhalefet etmeyin diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün gece gündüz demokrasi sadece seçimlere katılmak ve adaylar için oy kullanmaktır ve bunun gerçekleşmesi ancak sandıkta ki seçimden çıkan sonuçla olur diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün gece gündüz siyasi partilere tapulanın, onları şirket gibi kullanın, oralarda, yönetim, yönetici, milletvekili, bakan ve belediye başkanlığı ve meclis üyeliği borsası oluşturun, hatta benim kurduğum partiyi ve liderlerini bile sorgulamayın, onlar ihanet etmez, sizi aldatmaz, onlara biat edin diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün gece gündüz Anayasa’yı ikide bir değiştirin, hatta gerekirse Cumhuriyet ve laik rejimin yıkılmasına karşı oluşturulabilecek olan tek adam rejimi oluşturulmasına bile sadece demeçle karşı çıkın ve sokaktan uzak durun, karışıklık çıkar diye bir sözü varmı?

Atatürk’ün gece gündüz Allah ile ve dinle aldatılın, tatikatlara uyun ve onlara saygı duyun, onlarla helalleşin diye bir sözü varmı?

Varmı…..

Tabiki,

Yok…!
Yok…!
Yok…!

Peki Atatürk’ün ;

Beni övmeyi bırakınız gelecek için neleri yapacağız onu söyleyin diye bir sözü varmı?

Türk çalış övün ve güven diye bir sözü varmı?

Bağımsızlık benim karekterimdir. Ne denli varsıl (zengin) ve gönece (refaha) kavuşturulmuş olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olma konumundan yüksek bir işleme layık olamaz diye bir sözü varmı?

“Bir ulus varlığını ve bağımsızlığını korumak için, düşünülebilen girişim ve özveriyi yaptıktan sonra mutlaka başarır. Ya başaramazsa demek, o ulusu ölmüş saymak demektir. Öyle ise, ulus yaşadıkça ve özverili girişimlerini sürdürdükçe başarısızlık söz konusu olamaz diye bir sözü varmı?

Tarih, milletlerin yükseliş ve çöküş nedenlerini ararken birçok siyasal, askeri, toplumsal neden bulmakta ve saymaktadır. Kuşku yok; bütün bu nedenler, toplumsal olaylarda rol oynarlar. Fakat bir milletin doğrudan doğruya yaşamıyla, yükselişiyle, çöküşüyle ilişkili ve ilgili olan, milletin ekonomisidir. Tarihin ve deneyimin belirlediği bu gerçek, bizim milli yaşamımızda ve milli tarihimizde de tamamen belirmiş bulunmaktadır. Gerçekten Türk tarihi incelenirse, bütün yükseliş ve çöküş sebeplerinin bir ekonomi sorunundan başka bir şey olmadığı anlaşılır. Tarihimizi dolduran bunca başarılar, zaferler veya yenilgiler, yokluk ve yıkımlar, bunların hepsi meydana geldikleri dönemlerdeki ekonomik durumumuzla ilgili ve ilişkilidir. Yeni Türkiye’mizi yaraşır olduğu düzeye eriştirebilmek için, kesinlikle ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü zamanımız tümüyle bir ekonomi döneminden başka bir şey değildir diye bir sözü varmı?

Millet geleceğini doğrudan doğruya eline aldı ve ulusal egemenlik ve hükümdarlığını bir kişiye değil, vatandaşlarından seçilmiş vekillerinden oluşan Büyük Meclis’te temsil ettirdi. İşte o Meclis, yüce Meclisimizdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Bu egemenlik durağının hükümetine Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti derler. Bundan başka bir hükümdarlık makamı, durağı, bundan başka bir hükümet kurulu yoktur ve olamaz diye bir sözü varmı?

Felaket başa gelmeden evvel, onu önleyecek ve ona karşı savunulacak gerekleri düşünmek lazımdır. Geldikten sonra dövünmenin faydası yoktur diye bir sözü varmı?

Ulusları yöneten ve yönlendiren insanlar, doğal olarak önce ve öncelikle kendi ulusunun varlığının ve mutluluğunun yaratıcısı olmak isterler. Fakat aynı zamanda bütün uluslar için aynı şeyi istemek gerekir. (…) Bunun için insanlığın hepsini bir vücut ve bir ulusu bunun bir organı saymak gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar etkilenir. ‘Dünyanın filan yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne’ dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa, tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz. Olay ne denli uzak olursa olsun bu ilkeden şaşmamak gerekir. İşte bu düşünüş insanları, ulusları ve hükümetleri bencillikten kurtarır. Bencillik kişisel olsun, ulusal olsun daima fena sayılmalıdır diye bir sözü varmı?

Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin diye bir sözü varmı?

İyi bireyler kendinden çok üyesi bulunduğu toplumu düşünen, onun varlığının ve mutluluğunun korunmasına yaşamını veren insanlardır diye bir sözü varmı?

Dünyada yenilmez kimse, yenilmeyen takım, yenilmeyen ordu, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenilgilerden sonra üzülmek de tabiidir. Ancak bu üzüntü insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yenilen, toparlanarak kendini yeneni yenmek için olanca gücüyle, azimle daha çok çalışmalıdır diye bir sözü varmı?

Gelecekte, millet hayatını tehdit edecek tehlikelere düşmemek için ona göre şimdiden hazırlanmak ve çalışmak, vatanını seven bütün millet fertlerinin borcudur. Gerçekten, vatanımıza ve bağımsızlığımıza göz dikenlere yalnız askerlikçe üstün gelmek kâfi değildir. Memleketimiz hakkında istila emelleri besleyecek olanların her türlü ümitlerini kıracak şekilde siyaset, idare ve ekonomi bakımlarından kuvvetli olmak lazımdır diye bir sözü varmı?

Birçok âlimler, düşünürler, girişimciler zaman zaman, asır asır bu vatanı bayındır hale getirmeye, gerçek kurtuluşa eriştirmeye çalışmışlardır. Bazıları bütün kalpleriyle, vicdanlarıyla çalışmışlardır. Halbuki netice, bir muvaffakiyet göstermiyor. Acaba bunun sebebi nedir? Efendiler, bunun sebebi, şimdiye kadar memlekette bir devlet siyaseti, devlet programı değil, şahsi siyaset, fikirlere göre değişen programlar takip olunmasıdır. Onun için her şeyden evvel, bu millet ve memleket için bir hareket ve çalışma ilkesi oluşturmak lazımdır. Bundan sonra yapacağımız şey, bu olacaktır diye bir sözü varmı?

Devletin, içine düştüğü yok olma tehlikesinin korkunç derinliğini görmekten aciz olan zavallılar, elbette ciddi ve gerçek çareyi görmemek için gözlerini yumarlar. Çünkü o ciddi ve gerçek çare, kendilerini daha çok ürkütür diye bir sözü varmı?

Ordu yok” dediler, kurulur dedi.
“Para yok”dediler, bulunur dedi.
“Düşman çok”diye bir sözü varmı?

Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz diye bir sözü varmı?

Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir diye bir sözü varmı?

Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir. Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus kişisinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için kayıt ve şart yokur diye bir sözü varmı?

Ben, manevi miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar diye bir sözü varmı?

Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin diye bir sözü varmı?

Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir diye bir sözü varmı?

Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız diye bir sözü varmı?

Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir diye bir sözü varmı?

Millî hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir. Önemli olan, çetin olan o yollar üzerinde çalışmaktır. Denebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz. Yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak. Toplumsal hastalıklarımızı incelersek temel olarak bundan başka, bundan önemli bir hastalık keşfedemeyiz; hastalık budur. O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı bir şekilde tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur diye bir sözü varmı?

Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım diye bir sözü varmı?

Bütün ilerlemeler, insan fikrinin eseridir. Fikri harekete getirmek, birinci işimiz olmalıdır. Bir kere millet benliğine hakim olsun ve düşünebilsin, yeter! Başlangıçta hatalı düşünse de, az zaman sonra bu hatayı düzeltebilir. Fikir bir kere faaliyete başladı mı, her şey yavaş yavaş düzene girer ve düzelir. Fikrin serbest hareketi ise, ancak bireyin düşündüğünü serbest olarak söylemek, yazmak ve verdiği karara göre her türlü girişimde bulunmak serbestisine sahip olmakla mümkündür diye bir sözü varmı?

Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez diye bir sözü varmı?

İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur diye bir sözü varmı?

Var…. Tabiki var.

Ey Atatürk’ten gece gündüz geçinenler, O’nu sayıklayanlar ve O’nun mirasını yiyenler:

Görüldüğü gibi Atatürk bir fantazinin değil, fikir, örgütlenme, bilim ve aklı kullanmanın, çalışmanın, üretmenin, sonuç elde etmenin , bağımsızlaşmanın ve doğru, çağdaş, aydınlanmacı bilimsel bir vizyonun adıdır.

O’nun gölgesine sığınmanın adı değildir.

Görüldüğü gibi yukarıda ki Atatürk’ün sözleri ibretliktir. Bu sözler Atatürk’ün sözleri ve samimi kimliğidir.

İbret alması gerekenlerde başta Atatürkçülükten geçinenler ve tüm Türkiye Halkıdır ( Türk Milletidir) .

Yani demem o ki,
Bir millet,

bedavadan geçinemez, mirasyedi olamaz, kültürel hatalı bir alışkanlık olarak ölülerden medet umarak bir yere gelemez.

Miskin miskin oturarak ilerleyemez.

Sadece Atatürk gibi olmaya çalışarak, kopyacılık yaparak, aklını ve düşünceyi durdurarak
bir hedefe varamaz.

Atatürk’ün ve aydınlanmacı tüm öznelerin fikirlerinden ve uygulamalarından yararlanıp, onları güncelleştirip, zaman ve mekana göre bunlara fikirsel ve uygulamalı katkılar yaparak, üreterek, sonuç alarak ve önüne sürekli yeni hedefler koyarak istenilen bir yere varır.

Böylece ancak çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkar.

Sözlerin hambalı olmadan, kopyacılık, nakilcilik yapmadan, vatandaş ve millet olarak bilim ve akılı kullanıp iş yaparak, hemde çok doğru işler yaparak, sorunların aşılması için çözümler üreterek, gelişmek için öneriler getirerek ve fikirleri uygulayarak ve bunları doğru yani akıl ve bilime uygun çağdaş bir vizyon sahibi olarak yapar.

Bu taşın üstüne taş koyarsa başarıya ulaşır.

Yani kısaca, bir milletin fertleri,

Sabah akşam, benzerler arasında tartışarak, halkı unutup ve alakasız zaman geçirerek, hobi gibi sadece zoom toplantıları yaparak ve kişisel entellektüel tatminlere ulaşarak değil.

Sadece güzel konuşarak ve düzgün cümleler kurarak değil.

Sadece İstanbul Türkçesi konuşarak değil.

Atatürk ve tüm aydınlanmacılar gibi ölümü göze alarak, şişkin egolardan kurtularak, bedel ödeyerek, birlikte hareket ederek, ortak ilkeli ve programlı, planlı bir biçim ve içerik için çok çalışarak, birlikte hareket ederek ve örgütlenerek ve örgütleyerek bir yere varır.

Yani bir bir milet ve fertleri, gece gündüz Atatürk’ten geçinip sadece tarihi eşeleyerek ve oraya takılarak, hikaye anlatarak bir yere varamaz.

Önüne bakarak, aydınlanmacı plan ve program yaparak, birlikte ortak bir milli önderlik oluşturarak ve halkı milli amaçlar için seferber ederek istenen hedefe ulaşabilinir.

Yani kurtuluş savaşında olduğu gibi Mudanya’dan Ankara’ya gelerek hedefe ulaşabilir.

Atatürk’ten geçinenlerin çoğunda olduğu gibi, Mudanya’da patenaj yaparak ve orada kalarak hedefe ulaşamaz.

Bilmem anlatabildimmi?!

Her zaman olduğu gibi;
Atatürk’le kalın.
Cumhuriyetle kalın.
Hoşçakalın!

Sefa Yürükel

Exit mobile version