Avrupa Konseyi’nin Kavala ve Demirtaş Kararları: Batı Dünyasından Kopuş mu Var?

Avrupa Konseyi, (AK)  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2017’den bu yana tutuklu  olan Osman Kavala ile  ilgili kararının uygulanmaması  durumunda  Türkiye’ye ihlal sürecini başlatacağını açıklamıştır.  AİHM, 10 Aralık 2019 tarihinde  Kavala’nın “makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini”  hak ihlali olduğunu belirtmişti.

Konsey, savunma dışında, hayatın hemen her alanını kapsayan konularda siyasi işbirliğinin yanı sıra, norm oluşturma, bunları kodifiye etme ve denetleme olmak üzere her aşamada üye ülkeler arasında işbirliği öngören bir yapılanmaya sahiptir.  Konsey’i kuran Londra Anlaşması, 5 Mayıs 1949 tarihinde 10 Avrupa ülkesi Belçika, İngiltere, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg ve  Norveç  tarafından,  AİHS  ise 4 Kasım 1950’de  imzalanmıştır. (S. Rıdvan Karluk, Uluslararası Kuruluşlar,  İstanbul,  2014, s.469-486)

Avrupa Konseyi, (AK)  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2017'den bu yana tutuklu  olan Osman Kavala ile  ilgili kararının uygulanmaması  durumunda  Türkiye'ye ihlal sürecini başlatacağını açıklamıştır.  AİHM, 10 Aralık 2019 tarihinde  Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini"  hak ihlali olduğunu belirtmişti. - Screenshot 1 2

Avrupa Konseyi’nde 47 üye ülke  vardır. Türkiye,   Yunanistan  ile birlikte Avrupa Konseyi kurulduktan sonra Konsey’e ilk giren üyeler oldukları için “kurucu üye” statüsündedir.  Belarus aday ülkedir.  Vatikan, ABD, Japonya, Meksika ve Kanada Bakanlar Komitesi’nde; İsrail, Kanada ve Meksika ise Parlamenter Meclisi nezdinde gözlemcidir.

Türkiye,   Konsey’e kuruluşundan üç ay sonra, Ağustos 1949’da davet edilmiş ve örgütün kurucu üyeleri arasında  yer almıştır.  Kuruluşundan bu yana AK’ın çalışmalarına katılarak, Avrupa entegrasyonuna yönelik katkılarını gerek hükümetlerarası, gerek parlamenter platformlarda dile getirmektedir. Konsey, “hükümetlerarası kanat”, “parlamenter kanat” ve “yerel yönetim kanadı” dışında 200’ü aşkın sözleşme ile bir sözleşmeler sistemini  içerir. Taraf ülkelerin bireysel başvuru hakkını kabul ettiği yargı organı olan AİHM başta olmak üzere çok sayıda  denetim mekanizmasına sahiptir.

AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) taraf olan devletler için AİHM kararlarının bağlayıcı olmasına yönelik kararlar alabilmektedir. Bakanlar Komitesi,  AİHS’de  2010 yılında yapılan değişiklikle AİHM kararlarını yerine getirmemekte ısrar eden  üyesini  AİHM’e şikayet edebilmektedir.

Bu kapsamda Bakanlar Komitesi, AİHS Kavala Kararını uygulayıp uygulamadığının tespiti hususunu AİHM’e havale etme niyetini içeren bildirimde bulunmuştur. Konsey, tutuklu bulunan Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş ile ilgili Türkiye’ye çağrıda bulunmuş,   “Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını güçlü bir şekilde talep ediyoruz” denilmiştir.

Dışişleri Bakanlığı, yapılan açıklamaya tepki göstermiştir:

Avrupa Konseyi, (AK)  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2017'den bu yana tutuklu  olan Osman Kavala ile  ilgili kararının uygulanmaması  durumunda  Türkiye'ye ihlal sürecini başlatacağını açıklamıştır.  AİHM, 10 Aralık 2019 tarihinde  Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini"  hak ihlali olduğunu belirtmişti. - image 20

“Ülkemizde devam eden yargı sürecine saygı ilkesi uyarınca, AK’yı bağımsız yargıya müdahale niteliği taşıyacak bu kararın devamını getirmekten kaçınmaya davet ediyoruz. Başta AK Bakanlar Komitesi olmak üzere herkes, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yürütülen yargı sürecine saygı ve güven duymalıdır. Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olan ülkemiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan sorumluluklarının bilincindedir. Bu yıl içinde 128, bugüne kadar ise toplam 3674 AİHM kararı tarafımızdan uygulanmıştır.

AİHM kararlarının icrasını denetleyen Bakanlar Komitesi’nin gündeminde halen çok sayıda karar bulunmaktadır. Kavala kararından daha eski olan ve başka ülkeler hakkında ve konularda da uygulanmayan kararlar varken, özellikle Kavala kararının sürekli olarak gündemde tutulmasını tutarsız bir yaklaşım olarak görüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sistemindeki mevcut mekanizmaların hukuki ve adil bir anlayışa göre değil de, siyasi mülahazalar üzerinden belirli ülkeler aleyhinde işletilmesi her şeyden önce Avrupa Konseyi’nin kendi itibarını zedelemektedir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, insan hakları sisteminin etkinliğini sürdürmek istiyorsa tarafgir ve seçici tutumunu bırakıp, AİHM kararlarının uygulanmasını tüm üye ülkeler yönünden tarafsız bir yaklaşımla ele almalıdır.”

 2 Şubat 2022’de gerçekleşecek AİHM toplantısından önce Türkiye’den 19 Ocak 2022 tarihine kadar konuya ilişkin görüşünü sunmasını talep etmiştir. 19 Ocak’a kadar  Kavala serbest bırakılırsa  sürecin durdurulması  söz konusu olabilecektir.

Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olan  Türkiye  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan sorumluluklarının bilincindedir. Bu yıl içinde 128, bugüne kadar ise toplam 3674 AİHM kararı  Türkiye tarafından  uygulanmıştır. Fakat  Osman Kavala konusunda “patinaj”  vardır.  Patinaj devam ederse eğer,  Avrupa Konseyi ile ilişkilerimiz çıkmaz sokağa girecektir. Tıpkı  Avrupa Birliği ile ilişkilerde olduğu gibi.

3 Aralık Cuma günü   Osman Kavala’yı serbest bırakmaması  sebebiyle Türkiye’nin  Konsey’den uzaklaştırılmasına yol açabilecek “ihlal davası”  süreci  başlatılmıştır.  Türkiye’nin  Batılı müttefikleriyle  ilişkilerinde gerginliğe  yol açan  davada, Kavala’nın dört yıllık tutukluluğunu mahkumiyet olmaksızın uzatarak cezaevinde tutulma kararı uygun bulunmamıştır. Konsey’den yapılan açıklamada, “Başvuranın derhal serbest bırakılmasını sağlamayan (Bakanlar Komitesi), Türkiye’nin bu davada Mahkeme’nin (AİHM) nihai kararına uymayı reddettiği kanaatindedir” denilmiştir.

AİHM, 2019 yılında Kavala’nın tutukluluğunun siyasi olduğuna karar vermiş ve bir suç işlediğine  ilişkin makul şüphe bulunmadığı gerekçesiyle  serbest bırakılması çağrısında bulunmuştur.  Fakat bu talep karşılık bulmamıştır.

Avrupa Konseyi, (AK)  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2017'den bu yana tutuklu  olan Osman Kavala ile  ilgili kararının uygulanmaması  durumunda  Türkiye'ye ihlal sürecini başlatacağını açıklamıştır.  AİHM, 10 Aralık 2019 tarihinde  Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini"  hak ihlali olduğunu belirtmişti. - image 21

Mahkeme  ihlal tespit ederse, Bakanlar Komitesi hangi tedbirlerin alınması gerektiğine karar verebilir, Türkiye’nin AK’deki üyeliği veya oy hakkı yargılama sonunda askıya alınabilir. AK ayrıca terörle bağlantılı suçlamalardan 2016 yılı Kasım ayından bu yana tutuklu yargılanmakta olan  Selahattin Demirtaş‘ın da  serbest bırakılmasını talep etmiştir.

Kavala, ilk olarak Kasım 2017’de tutuklanmış,  2013 yılında  İstanbul’da patlak veren  Gezi Parkı protestolarını organize etmekle suçlanmıştır. Şubat ayında  protestoyla ilgili suçlamadan beraat etmiş, ancak saatler sonra casusluk suçlamasıyla yeniden tutuklanmıştır. )   

Türkiye’nin diğer bir batılı kuruluş olan OECD üyeleri arasında da  durumu  iç açıcı değildir.

Avrupa Konseyi, (AK)  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2017'den bu yana tutuklu  olan Osman Kavala ile  ilgili kararının uygulanmaması  durumunda  Türkiye'ye ihlal sürecini başlatacağını açıklamıştır.  AİHM, 10 Aralık 2019 tarihinde  Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini"  hak ihlali olduğunu belirtmişti. - Screenshot 2 2

Gallup verileriyle hazırlanan “Government at a Glance” başlıklı rapor iki yılda bir yayınlanmakta  ve 36 ülkeyi incelemektedir. OECD 2021 raporuna göre, Türkiye hem eğitim hizmeti hem de adalete güvende sınıfta kalmış, hukukun bağlayıcılığı ve yolsuzlukla mücadelede de yetersiz bulunmuştur.

Türkiye, OECD ülkeleri arasında adalete güvenin en fazla azaldığı ülkeler arasındadır. Son 10 yıl içinde 22 puan düşüşle  adalete güven yüzde 38’e gerilemiştir. Türkiye, suçun etkin kontrolünde de OECD sınırının altında kalarak 0,8’den daha düşük bir puan almıştır.

Avrupa Konseyi, (AK)  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2017'den bu yana tutuklu  olan Osman Kavala ile  ilgili kararının uygulanmaması  durumunda  Türkiye'ye ihlal sürecini başlatacağını açıklamıştır.  AİHM, 10 Aralık 2019 tarihinde  Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini"  hak ihlali olduğunu belirtmişti. - Screenshot 3 2

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin   Türkiye’yi  2004 yılında olduğu gibi  2017 yılında da  denetim altına alama kararı verdiğini unutmamak gerekir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin 25 Nis 2017  tarihinde kabul ettiği Rapor’da, olağanüstü halin mümkün olan en kısa zamanda kaldırılması istenmiş, karar 45’e karşı 113 oyla alınmıştır. 

Cumhurbaşkanı  Erdoğan “9 Mayıs Avrupa Günü” dolayısıyla  yayınladığı mesajda “Türkiye, maruz kaldığı çifte standarda ve engellemelere rağmen stratejik hedefi olan Avrupa Birliği üyeliği yolunda kararlı tutumunu ve çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye’nin üyeliği, bölgesel ve küresel düzeyde etkin, kendi vatandaşlarının yanı sıra bölgesine ve tüm dünyaya umut aşılayan bir Avrupa’nın yükselişinin önünü açacaktır”  demiştir.

Fakat ne tesadüf,   5 ay sonra  AB Komşuluk ve Genişleme Müzakereleri Genel Direktörlüğü  bölümünde Türkiye Ortadoğu ve Kuzey Afrika birimine (Güney Komşuları ve Türkiye)  kaydırılmıştır. Açılan yeni birim ve alt masaları şöyledir: “B – Komşuluk Güney ve Türkiye Birimi B.1 Ortadoğu B.2 Güney Bölgesel Komşuluk İşbirliği ve Ekonomik Yatırım Planı B.3 Kuzey Afrika B.4 Türkiye.”

Bunun anlamı  açıktır. Türkiye, AB’ye göre Avrupalı değil, Ortadoğu’lu  ve Kuzey Afrika’lı bir ülke olmuştur. Bu konuda Türkiye’den bir tepkinin gelmemesi  dikkat çekicidir. Bu durumda Ankara Anlaşması ve Katma Protokol hükümleri de AB tarafından çiğnenmiş olmaktadır.

İngiltere’de  ise  9 Kasım’da dikkat çekici bir  gelişme olmuştur. İngiliz parlamentosunun alt kanadı Avam Kamarası’nda sözde Ermeni soykırımını tanıyan yasa tasarısı oybirliğiyle onaylanmıştır.  Bir sonraki oylamanın 18 Mart 2022’de gerçekleşecektir. Birleşik Krallık’ta yasa tasarısını gündeme getiren  muhafazakar Tim Loughton, “Dünya genelinde 31 ülke resmi olarak soykırımı tanırken Birleşik Krallık halen bunu tanımadı. Ermeni Soykırımı’nı tanımamak işlenen suçlara yönelik tehlikeli bir mesaj verme riski yaratıyor” demiştir.

Ermeni Ulusal Komitesi’nden yapılan açıklamada da “Tasarı bu aşamayı geçerse Büyük Britanya Ermeni Soykırımı’nın resmi olarak tanınmasına bir adım daha yaklaşacak” ifadelerine yer verilmiştir.  Bir kampanya ile  tasarıya karşı konulmazsa 18 Mart’ta İngiliz Avam Kamarası  sözde Ermeni soykırımını  tanıyacaktır.  Oysa İngiliz Hükümeti 1. Dünya Savaşı’nda Ermeni olaylarının soykırım olmadığını açıkça belirtmişti. (Uluç Gürkan, Malta Yargılamaları, 5. Baskı, 2021)

İngiltere gibi İsrail’de bir grup muhalefet partisi milletvekili, 1915 olaylarının “Ermeni Soykırımı” olarak  tanınması ve her 24 Nisan’da anma günü düzenlenmesini öneren  yasa tasarısını Parlamentoya  9 Kasım 2021 tarihinde sunmuştur.  Ancak bu İsrail Parlamentosu’na (Knesset) sunulan ilk tasarı değildir. Haziran 2018’de milletvekili Meretz MK Tamar Zandberg, 1915 olaylarının “Ermeni Soykırımı” olarak tanınmasını öngören yasa tasarısını parlamentoya sunmuş, ancak dönemin İsrail hükümetinin karşı çıkmasıyla gündem düşmüştü. 2019’da, Yair Lapid ve Gideon Sa’ar gibi Parlamentonun tanınan simaları tasarıya desteklerini dile getirmiş, ancak yine de hükümetten beklenen desteği alamamıştı.

Tüm bu gelişmeler iç politik tartışmaların gölgesinde kalmış ve  Türk basınında yeterince yer almamıştır.

Eğer bu vurdumduymazlık devam ederse önümüzdeki yıl Türkiye sözde Ermeni soykırımımı kabul eden iki önemli ülke ile karşı karşıya gelecek, kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nden de dışlanacaktır. Sürpriz bir durumla karşılaşmamak için gereği, zaman geçirilmeden hükümet tarafından  yerine getirilmelidir.  Türkiye’deki bu gelişmeleri  tek bir cümle açıklamak mümkündür: Quo vadis?At nunc vado ad eum, qui me misit, et nemo ex vobis interrogat me: Quo vadis?”

Avrupa Konseyi, (AK)  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2017'den bu yana tutuklu  olan Osman Kavala ile  ilgili kararının uygulanmaması  durumunda  Türkiye'ye ihlal sürecini başlatacağını açıklamıştır.  AİHM, 10 Aralık 2019 tarihinde  Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini"  hak ihlali olduğunu belirtmişti. - Screenshot 1 2

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

1948 yılında Eskişehir’de doğdum .1970’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdim. Kısa bir süre Maliye Bakanlığı ve Sayıştay’da çalıştıktan sonra 1972 yılında Eskişehir İTİA İktisat Bölümü’nde akademik kariyere başladım. 1975’te doktor, 1979’da doçent oldum. 1975 – 1976’da İngiltere Sussex Üniversitesi’nde doktora üstü çalışmalar yaptım.

1982 yılında Devlet Planlama Teşkilatı Başbakan Turgut Özal’ın direktifleri doğrultusunda kurulan AET Genel Müdürlüğü’nün (şimdiki AB Bakanlığı) başkanlığını yaptım. 1984 – 1985 döneminde İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundum, 1982 – 1985 yılları arasında İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı’na (Nuh Kuşçulu) danışmanlık yaptım. Bu dönemde Türkiye’de Yabancı Sermaye Yatırımları konusunda iki kitabım (biri İngilizce) ile İhracatta Vergi İadesi kitabım İTO tarafından yayınlandı.

1985 yılında Paris’te OECD nezdinde Türkiye Büyükelçiliği’ne Planlama Müşaviri sıfatıyla tayin edildim. Görev yaptığım dönemde Türkiye’yi 4 Komite’de temsil ederek, Türkiye’de kalkınmakta olan bölgeler konusunda OECD’nin önemli bir araştırmasının (Regional Problems and Policies in Turkey) basılmasına katkıda bulundum. 1990 yılında yurda dönüşümde DPT Müsteşar Müşavirliği’ne getirildim. Daha sonra Başbakanlık Başmüşavirliğinde Türkiye ile Türk Cumhuriyetlerinin ekonomik ilişkilerinin gelişmesinde bir model olan “Türk Ödemeler Birliği” kurulması için bir proje geliştirdim.

1991 yılında profesörlüğe atanarak Anadolu Üniversitesi’ne geçtim. Anadolu Üniversitesi’nde Türkiye Ekonomisi, Uluslararası İktisat, Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar, Avrupa Birliği, Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri , Dış Ticaret Teorisi ve Politikası, Uluslararası Entegrasyonlar derslerini kendi eserlerimi esas alarak yürüttüm. Akademik kariyerimde 23 yüksek lisans, 16 doktora tezi yönettim. Bu öğrencilerim arasında çeşitli üniversitelerde görev yapan çok sayıda profesör, doçent ve yardımcı doçent bulunmaktadır. Üniversite Senato ve Yönetim Kurulu üyeliği yaptım, İktisat Fakültesi Dekanlığım döneminde AÖF kapsamında bulunan tüm iktisat kitaplarının yeni formata göre yazılmasına yazar ve editör olarak katkıda bulundum.

İkinci (1981), Üçüncü (1992) ve Dördüncü (2004) Türkiye İktisat Kongrelerine bildiri sunarak katılan tek öğretim üyesiyim. Dördüncü Türkiye İktisat Kongresi Bilim Komisyonu üyeliği yaparak Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV) Bilim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundum. 1996 yılında TOBB Milletlerarası Ticaret Odası (International Chamber of Commerce: ICC) Uluslararası Ticaret ve Yatırım Politikaları Komisyonu’nda (Commission on Trade and Invesment Policy) ICC Türkiye Temsilciliğine getirildim. Son 10 yıldır TOBB ICC IFO World Economic Survey kapsamında her üç ayda Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ile ilgili olarak gönderilen sualnameleri cevaplandıran 12 uzmandan biriyim.

“Uluslararası Ekonomi: Teori ve Politika”, “Türkiye Ekonomisi: Cumhuriyetin İlanından Günümüze Yapısal Değişim”, “Avrupa Birliği”, “Türkiye Avrupa İlişkileri: Bir Çıkmaz Sokak” ve “Uluslararası Kuruluşlar” başlıklı temel ders kitaplarım dahil yayınlanmış 24 kitabım, 300’den fazla makalem, 12 ortak ve 3 çeviri eserim vardır. Beş ders kitabım (642-908 sayfa aralığında) 42 baskı yapmıştır. Tüm üniversitelerde ders kitabı ve yardımcı kitap olarak okutulmaktadır.

Ortak yazarlı bir ders kitabım TÜBA üniversite ders kitapları 2012 yılı telif ve çeviri eser ödülü olmak üzere 6 “bilimsel araştırma ödülüne” sahibim. Diğer araştırma ödüllerim şunlardır: 1984: Enka Vakfı, “Türk Ekonomisinin Dünya Ekonomisine Entegrasyonu,” Bilimsel Araştırma Yarışması Üçüncülük Ödülü, 1982: Türkiye Milli Kültür Vakfı: Teşvik Armağanı, Dal: İktisat, 1981: İktisadi Kalkınma Vakfı, “AET ile İlişkilerimizin Atatürkçü Ekonomik Politika Açısından Değerlendirilmesi,” Behçet Osmanağaoğlu İnceleme Yarışması Birincilik Ödülü, 1979: Pamukbank, “Dışsatımın Özendirilmesinde Ticari Bankalarımızın Yeri” Bilimsel Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü.

ABD ABI Enstitüsü’nün Yılın Eğitimcisi (Man of the Year 2011) ödülü sahibiyim. Özgeçmişim WHO’s WHO Dünya, Asya ve Türkiye baskılarında yer almıştır. (Who's Who in Asia 2012, Asya’da Kim Kimdir 2’nci baskı, 01/11/2011, Who's Who in the World 2011, Dünyada Kim Kimdir, 28’nci baskısı, 03/12/2010, Günümüz Türkiyesi'nde Kim Kimdir, 01/05/2005). Özgeçmişim Turkischer Biographiscer Index/Turkish Biographical Index’te (2004, s.563) yer almıştır. Google Akademik’te 1.070 (05.02.2018) atıfım vardır.

Eskişehir Sanayi Odası, Eskişehir Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası, Ankara Ticaret Odası, Ankara Sanayi Odası, Kayseri Sanayi Odası, İşveren Dergisi, İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi gibi oda dergilerinde yazılarım yer almıştır. Türkiye’de yayınlanan çok sayıda bilimsel derginin hakem heyetinde yer almaktayım. Ders kitaplarım: 42 baskı yapmış olup 3.884 sayfadır.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. KUR’AN! ALLAH’ın ALLAH’lık Hakkı?! Vefa-Minnet! Kibir? (Enbiya,18)”Allah’a yakıştırdığınız sıfatlardan-yalanlardan dolayı size yazıklar olsun!” KUR’AN’da olmayanları, Kitap’tan-KUR’AN’dan ALLAH’ın sözleriymiş gibi insanlara…

  2. Kadın Konusu-KUR’AN! Öldürülen Kadınlar!? KUR’AN’ın söylediklerine aykırı, erkek egemen bir zihniyetle anlatılan-dayatılan ‘din’; kadınları, bırakın sınıfsal değerlendirmeye tâbi tutmayı (ikinci…

  3. Ramazan-Oruç! Kurban! Hac! Kandiller? Namaz? KUR’AN bu konularda neler söylüyor?! Ramazan, Tanrı’nın Kitabı KUR’AN’ın yeryüzüne inmeye başladığı ay olduğu için…

  • “Adalet” diye gelenlerin ülkeyi getirdiği nokta

    “Adalet” diye gelenlerin ülkeyi getirdiği nokta

    Trabzon’da öğretmenlik yapan  R.G.S, 2005 yılında Başbakanlık tarafından “Yılın Öğretmeni” seçildi. 19 yıl “sahte diploma” ile öğretmenlik yaptığı ortaya çıktı. Suçunu itiraf etti. Yargı beraat […]


  • Suriye’de gerilim artıyor…

    Suriye’de gerilim artıyor…

    Rus savaş uçaklarının Karadeniz’de ABD’ye ait bir İHA’nın düşmesine yol açmasının ardından iki ülke arasında Suriye üzerinde de tansiyon yükseliyor. Suriye’deki ABD’li komutanlardan Alexus Grynkewich, […]


  • İNSAN ÖMRÜNÜ TÜKETEN SİYASET

    İNSAN ÖMRÜNÜ TÜKETEN SİYASET

    Demokrasinin özde, dolaysız değil sözde yaşanır bir hale geldiğini görmek? Heyecan, sevinç, umutlar, yaşanası tüm güzellikler, huzur ve mutluluklar özgürlük hepsi unutulan bir zamanın içinde […]


  • KUR’AN’DA ORUÇ

    KUR’AN’DA ORUÇ

    Sevgili okurlarım! Oruç, önemli bir ibadettir. Onun için sizlere aklımın erdiğince Kuran açısından orucu tarif etmeye çalışacağım.  Oruç, hicretin 2. yılında Şaban ayında BAKARA süresinin […]


  • Ekonomide tarih yazdılar

    Ekonomide tarih yazdılar

    CHP’Lİ BÜLBÜL: GERÇEKTEN EKONOMİDE TARİH YAZDILAR Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, doların 19 lirayı altının gramının ise bin 220 lirayı geçtiğini belirterek, […]


  • GERİSİ TEFERRUAT

    GERİSİ TEFERRUAT

                Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve ‘Millet İttifakı’nın ittifak protokolü YSK’ya sunulmuş bulunuyor.             ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’nın da Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını kabul ettiğini biliyoruz.             Neresinden […]


  • DEPREM-SEL-RAMAZAN

    DEPREM-SEL-RAMAZAN

    Ramazanlarda iftar sofraları otuz kırk kişinin altına düşmezdi. Saatler öncesinden iftar hazırlığına başlanır ve evin gelinleri bütün hünerlerini döktürürlerdi. Mis gibi kokan tarhana çorbasıyla açarlardı […]


  • Kadın Konusu-KUR’AN!

    Kadın Konusu-KUR’AN!

    Öldürülen Kadınlar!? KUR’AN’ın söylediklerine aykırı, erkek egemen bir zihniyetle anlatılan-dayatılan ‘din’; kadınları, bırakın sınıfsal değerlendirmeye tâbi tutmayı (ikinci sınıf gibi) insan yerine bile koymuyor. Maalesef […]


  • Türk’leri Anadolu’ya Çinliler mi sürdü?

    Türk’leri Anadolu’ya Çinliler mi sürdü?

    Çinlilerin Türklerin Anadolu’ya göçüne karıştığını gösteren hiçbir kanıt yoktur. Çinliler ve Türkler yüzyıllar boyunca etkileşim içinde oldular ama Türkleri Anadolu’ya sürecek kadar önemli savaşlar yaşanmadı. […]


  • Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALAN(SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ) UKRAYNALI KADINLAR AVRUPA’DA FUHŞA ZORLANIYORMUŞ AB ülkelerinde internette ‘Ukrayna mülteci pornosu’ aramalarında patlama yaşanmaktaymış (1 )  Savaş’tan kaçan […]


  • Almanya’dan vize kolaylığı…

    Almanya’dan vize kolaylığı…

    Bizim için çok önemli ülkelerden birisi olan Almanya’da sıkıntılar bitmiyor. Almanya’da işçi açığı 700 bini aştı. Ülkede 7 yıl sonra 7 milyon işçi açığının olması […]



Posted

in

by

Exit mobile version