Yargı Reformu

YARGI REFORMU

            Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 24.dönem “Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Kura Töreni”nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Vatandaşımızın mahkeme mahkeme dolaşmadan; dilekçeler, başvurular, dosyalar arasında vakit kaybetmeden hakkına kavuşmasını istiyoruz. Yakında her İl’de sulh komisyonlarını devreye alıyoruz.” Dedi. Böylece sözü edilen ama içeriği bilinmeyen yeni adli reform tasarısının basamaklarından birinin  “Sulh Komisyonları”olduğu belli oldu.
            TÖREN YERİ
            Asıl konumuza girmeden önce belirtmek isteriz ki; daha yeni tarihde kocaman bir Yargıtay Külliyesi açılmışken ve daha önce yapılan aynı büyüklükteki Danıştay ve Anayasa Mahkemeleri varken, hakim ve savcıların görev yerlerine ilişkin kura çekimlerinin bir başka yerde yapılmasının ne derece uygun olduğunun düşünülmesi gerekir.
            SULH KOMİSYONLARI
            Gelelim aslı konumuz olan sulh komisyonlarına.
            Sayın Erdoğan’ın ifadesine göre vatandaş; mahkeme mahkeme dolaşmadan, dilekçeler, başvurular, dosyalar arasında vakit kaybetmeden işini ve davalarını her İl’de açılacak olan bu komisyonlarda halledecekmiş. Yani bunlar; işi kısa yoldan halleden bir nevi mahkemeler olacakmış.
            Anayasa’mızın 9.Maddesine göre; “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Adı ne olursa olsun, mahkeme dışında; kurum, kurul veya kişiler eliyle kullanılamaz. Aksi uygulama Anayasa’nın ihlali olur.
            ARABULUCU, UZLAŞMACI
            Anayasa dışı bu uygulama ilk olarak “arabulucu” ve “uzlaşmacı” şeklinde başlamıştı.
 “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanunu” adı ile çıkarılan yasa ile, bir kısım alacak ve hukuki çekişmelerde, mahkemeye gitmeden önce arabulucuya başvurma zorunluluğunu getirmekte idi.
            Daha sonra çıkarılan bir yasa ile bu zorunluluk ceza davalarına da getirildi ve dava açmadan önce “uzlaşmacı” ya başvurmak koşulu getirildi.
            Adalet Bakanlığına bağlı, “Alternatif Çözümler Daire Başkanlığı” adı ile iki yeni daire oluşturuldu. Yani çözümler, yargı yolunun alternatifleri idiler.                      
            Bu iki düzenlemenin gerekçesi; dava açmadan önce tarafları bir araya getirerek, uzlaşmalarını sağlamak, mahkemelerin yükünü azaltmak, tarafların haklarını kısa sürede almalarını sağlamak olarak gösterilmişti. Arabulucu ve uzlaşmacı yolu ile çözülen çekişmelerin sayısı çok yüksek olarak gösterilmekle birlikte uygulamanın böyle olmadığı kısa zamanda ve açık bir şekilde görülmüştür.
            NASIL BİR ÇÖZÜM
            Arabulucu ve uzlaşmacıya giden çekişmelerde,  davacı konumundaki başvurucu genellikle; işçi, emekçi, emekli olmaktadır. Karşı taraf; patron, işveren, sermaye sahibi ve kamu kesimidir. Bu durumda, başvurucuya söylenen şey; “Mahkemeye giderse, dava yolunun çok uzun ve masraflı olacağı, belki de davayı kaybedeceği, kazansa bile alacağının bir kısmını seneler sonra alabileceği, bu durumda davadan vaz geçerek kendisine ödenecek çok az bir miktara razı olması” dır. Esasen ihtiyaç ve sıkıntı içinde olan davacı, çok az bir miktara razı olarak süreç kapanmakta ancak adalet yerini bulmamaktadır.
            Bu sistem ile adalet bir nevi özelleştirilmiş olmaktadır. Arabulucu veya uzlaşmacı, taraflarla yaptığı görüşmelere göre saat ücreti almakta ve ayrıca görüşmenin sonunda anlaşma sağlanıp sağlanamamasına göre değişen ücretler almaktadır.
            Oysa yargılamada yaşanan sıkıntılar, yargıyı özelleştirmek şeklinde yeni düzenlemeler getirilmesinden ziyade, yargılama sisteminin düzene konulması halinde çok kısa bir sürede çözülebilecektir.
            DAVA SAYISI VE DAVALAR
            Aynı törende, Cumhurbaşkanının açıklamasına göre “adli yargıda bir hakime düşen yıllık dosya sayısı 709, idari yargıda 400’dür” yani bir sonraki yıla aktarılmadan bitecek bir sayıdadır. Ancak uygulamadaki yanlışlıklar, büyük gecikmelere, duruşmaların yaklaşık olarak 6 ay sonraya bırakılmasına, davaların uzamasına neden olmaktadır. Örneğin duruşmalar çoğunlukla, haftanın Salı, Perşembe gibi iki gününde yapılmakta diğer günler yapılmamakta, duruşmalar sudan sebeplerle aylar sonrasına ertelenmektedir.
            Bir katip veya mübaşirin dahi yaptığı görev nedeniyle sorumlu olmasına rağmen, Yargı yetkililerinin, verdikleri kararlarla ilgili hiçbir hukuki ve cezai sorumluluğu yoktur. Yargılamadaki yanlışlık ve hatalardan ötürü zarar gören taraf, bu kararı veren kişiye değil, devlete karşı dava açabilmekte, davanın sonunda ve seneler sonra, devlet ilgili hakim veya savcıya rücu edebilmektedir ki bunun örneğine de pek rastlanmamaktadır.    
            YARDIMCILAR VE SORUNLAR
            Ayrıca artık bir çok makamda uygulandığı üzere “Hakim Yardımcısı” veya “Savcı Yardımcısı” gibi makamları icad etmek, istenen kişilere kadro açmanın dışında hiçbir yararı olmayacak, hatta adalete ve yargıya büyük zarar verecek bir uygulama olacaktır.
            Yeni getirilmek istenen, her İl bazındaki “sulh komisyonlarının” kimlerden oluşacağı, hangi konuları nasıl inceleyip, nasıl ve hangi hakla karar vereceğine değin pek çok tartışmalara yol açacağı kesindir. Eğer üyelerinden biri Diyanet İşlerinin temsilcisi olursa, o zaman “kadı” mahkemelerine benzer bir düzenin başlangıcı olarak düşünülebilir. Bu durumda Sulh Komisyonları “Helal Gıda Sertifikası” veren kurumlar gibi “Helal Yargı Kararı” veren kurumlara dönüşecektir.
            Bütün bu uygulamalar en azından, adaletin bir nevi özelleştirilmesi olmaktadır. Özelleştirmeden tek farkı, köprü, otoyol, tünel yapım ve işletiminde olduğu gibi, kurulacak olan komisyonlara “dava sayısı garantisi” verilip verilmeyeceği gibi noktalarda toplanmaktadır.
            Kısaca “adalet özelleşmekte ancak güzelleşmemektedir.”

Av.A.Erdem Akyüz

Haberi paylaşın
Okumaya devam et  2 YIL İÇİNDE MİLLİ GELİR 14.000 DOLAR OLUR
YARGI REFORMU - hukuk

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem

  1. KUR’AN’da; ‘Şehit’ ve ‘Şefaat’?! KUR’AN’ın işaret ettiği anlamdan çok uzak, yine saptırılmış, dini, saltanatları için kullanan yönetimlerin, acımasızca sömürdükleri iki…

  2. Unutmayalım ki Nazım Hikmet karısını ve küçücük çocuğu Mehmet’i Türkiye’de terk etmiş, ilgilenmemiş ve Vera’yla sonradan evlenmiş hayırsız bir babadır.…

  3. Bu kadar yalan bir aciklama olamaz,adamin sulalesi 5 kusak dedelik mazisi olan bir aile, kesinlikle turkmen kokenli,ne kurt ,ne ermeni…

  4. SAYIN ÇELİK HOCAMIZ GECENİN 3’ÜNDE YAZMIŞ. BEN DE GECE’NİN DÖRTBUÇUĞU’NDA CEVAP YAZİİM . .. SODOM ve GOMORE’ye MUSA’NIN ŞİKÂYETİYLE ,…

  5. Olmadı, olmadı! Seçkin üyeleri olan [E-Türkiyeyiz.Biz]öbeğinde tartışma ekinin(kültür) yerleşmemiş olduğunu “Başarmak zorundayız” yorumunda görmekten mutlu değilim. İki örnekte olduğu gibi…

  6. Mustafa Şahin sen alçagın önde gidenisin Gazi Mustafa Kemal Atatürk e dil uzatanın dilini keserler…

  7. Düzelterek bir kez daha yazıyorum… Bu parti sizin gibi sözde CHP’liler, Çakma Atatürkçü solcular yüzünden 1999 da Ve Tarihinde ilk…

  • BATAR MI BATMAZ MI ?

    BATAR MI BATMAZ MI ?

                Şu kendine ‘ekonomist’ diyenlerin çoğunluğunu birkaç yıl ekonomi öğrenimi görmüş olmalarına bağlayan ‘şapşal’ların sayısı her geçen gün artmaktadır.             Bunların ‘en iyi’leri ise, ekonomi […]


  • AH KEMAL KILIÇDAROĞLU AH!!!

    AH KEMAL KILIÇDAROĞLU AH!!!

    Ah Kılıçdaroğlu ahhhh!Sevgi dedin, saygı dedin, özgürlük dedin, adalet dedin, insanca yaşam dedin. Yetmedi…“Yolsuzluğa son verip, hırsızlığa izin vermeyeceğim” dedin.“Halk sefalet içinde yaşarken saray benim […]


  • “Plastik kirliliğine son ver…”

    “Plastik kirliliğine son ver…”

    Dünyada plastik kullanımı neredeyse ortadan kalkarken Türkiye’de plastik kullanımın yaygınlaşması tehlike yaratıyor. TEMA Vakfı, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında, dünyadaki ve Türkiye’deki plastik kirliliğinin […]


  • SUUDİ ARABİSTAN’DA İSLAM

    SUUDİ ARABİSTAN’DA İSLAM

    Türkiye’de devletin dine bakışını ve tavrını eleştiren, laik eğitim karşıtı dinci ve siyasal İslamcılara ithaf olunur. Okuyun da ülkenizdeki dini serbestliğin demokrasinin değerini bilin. Türkiye’de […]


  • Resim bize ne anlatıyor?

    Resim bize ne anlatıyor?

    Bn. Sümer’e teşekkür ediyoruz. Yalnız olmadığımızı duyumsattı. 1929 yılına ait bu resim bize ne anlatıyor? Henüz Cumhuriyet yönetimine geçeli 7 yıl olmuş. Her yaştan 10 […]


  • “MÜCAHİDİN İÇİNDE PARLAYAN KIVILCIM”

    “MÜCAHİDİN İÇİNDE PARLAYAN KIVILCIM”

    MÜCAHİDİN İÇİNDE PARLAYAN KIVILCIM HÜSEYİN MÜMTAZ 1974 yılında Girne Kalesi’nde asılı bulunan Yunan bayrağı geçen gün düzenlenen bir törenle Rum Milli Muhafız Ordusu’na teslim edilmiş. […]


  • Türkçe Bilmeyen Türk Vatandaşı Olmamalı

    Türkçe Bilmeyen Türk Vatandaşı Olmamalı

    Seçimler öncesi Türkçe bilmeyenlere vatandaşlık verilmesi çeşitli spekülasyonlara yol açmıştır. Türk vatandaşlığı doğum yoluyla veya sonradan başvuru yoluyla kazanılabilir. Yabancılar sonradan kazanma şansına sahiptir. Türk […]


  • Sonuçlar Değişim İsteyen Herkesi Üzdü 

    Sonuçlar Değişim İsteyen Herkesi Üzdü 

    Seçim Sonuçları Türkiye`de Siyasi Değişimi İsteyen Herkesi Derinden Üzdü ve de Öfkelendirdi.  Çünkü halkın büyük bir kesiminin ekonomik ve sosyal durumu bunu gerektiriyordu, Çünkü enflasyon […]


  • TÜRKÇE’Yİ TANIYAN TÜRK’E ”BUYURSUNLAR ÜLKEMİZE” DİYECEKTİR

    TÜRKÇE’Yİ TANIYAN TÜRK’E ”BUYURSUNLAR ÜLKEMİZE” DİYECEKTİR

    KAŞGARLI MAHMUD ARAPLAR’A TÜRKÇE’Yİ ÖĞRETMEK VE ARAPLARA TÜRKÇE’NİN ARAPÇA’YA ÜSTÜNLÜĞÜNÜ DE GÖSTERMEK İÇİN YAZAR DİVAN-ÜL LÜGAT’ÜT TÜRK’Ü. KİTABIN BİR NÜSHASINI , KİTABIN BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ YAZDIĞI […]


  • ÇARE MİLLİ OLARAK ÖRGÜTLENMEK

    ÇARE MİLLİ OLARAK ÖRGÜTLENMEK

    UMUTSUZLUĞU, HAYIFLANMAYI VE YILGINLIĞI BIRAKIN!ÇARE MİLLİ OLARAK ÖRGÜTLENMEK VE TÜRKİYE ULUSAL KONGRESİNİ TOPLAMAKTIR. SEFA YÜRÜKEL Değerli yurtseverler, Umutsuz olmaya gerek yok. Bugünler geçici günler. Bu […]


  • Cehalet ve gericilikle savaş, halkla savaş değildir

    Cehalet ve gericilikle savaş, halkla savaş değildir

    Cehaletin mutlaklaştırıldığı bir süreçte olduğumuz doğru. Doğru, lakin cehaletle savaş halkın kendisi ile savaş değildir. Mesela deprem bölgesindekilerin, mağduriyetlerine rağmen, iktidara oy vermesini suçlamak, halkla […]


  • AB’nin Gündeminde Kıbrıs Sorunu Yok

    AB’nin Gündeminde Kıbrıs Sorunu Yok

    Avrupa Birliği’nin dertleri başından aşkın. Kendi içlerindeki sorunlara ilaveten şimdi bir de “Türkiye ile nasıl baş ederim” düşüncesi var kafalarında. “Türkiye ile düşman mı olayım, […]


  • ABD`de 60 YIL

    ABD`de 60 YIL

    İmza gunu 10/06/23 Değerli dostlar,     Geliri tamamen Türk Amerikan Toplumu Merkezi Ataturk fonuna bagışlanacak ”ABD`de 60 YIL” adlı kitabımın imza ve satış günü 10 […]


  • BU MEMLEKET BİZİM !!!

    BU MEMLEKET BİZİM !!!

    “Milli benliğini yitirmiş uluslar, başka milletlerin avıdır.”Mustafa Kemal ATATÜRK Değerli arkadaşlar, Moskova’da, 3.6.1963 yılında geçirdiği bir kalp krizi ile 61 yaşında hayatını kaybeden, ülkemizin en […]


  • “DIŞ” İŞLERİ-Hüseyin MÜMTAZ

    “DIŞ” İŞLERİ-Hüseyin MÜMTAZ

    “DIŞ” İŞLERİ (1) HÜSEYİN MÜMTAZ                 Çok eski yıllarda bir “Hariciye” geleneği vardı.                 “Mülkiye”, “Tıbbiye”, “Harbiye” gibi.                 Hariciye’nin de kendine has ahkâmlı bir […]


  • Bodrum, zengin Rus turistlerle gülecek…

    Bodrum, zengin Rus turistlerle gülecek…

    Baştan bu yana turizmle ilgili şunları yazdık. İngiliz ve Rus turist bizim için önemli. Bunu ekonomik alanda da düşünebiliriz. Rusya’dan yapılan açıklamada bu yıl 5 […]


  • Deprem bölgesinde kutlama yapan mahluklar

    Deprem bölgesinde kutlama yapan mahluklar

    Şarkıcı Leman Sam “…Deprem bölgesinde enkaz önünde davul zurna ile kutlama yapan mahluklar…” demişse ona yakışmamış… ‘7.4 yetmedi mi’ diyen zihniyetten bir farkı olamamış ise eğer! Seçimlerin […]



Posted

in

by

Exit mobile version