Site icon Turkish Forum

“Aleviler orduyu ele geçiriyor”

Bu “üst aklın” oyununa; kimi solcular, kimi Kürtler ve çoğunlukla İslamcı çevreler hemen geldi. - image001 1

Sadece… “Fethullah Gülen’i verin” diyerek, “üst akıl” ile mücadele edilemez.
ABD, Fethullah Gülen’i verse ne olur, vermese ne olur? O artık yaşayan ölüdür.

Bu “üst aklın” oyununa; kimi solcular, kimi Kürtler ve çoğunlukla İslamcı çevreler hemen geldi.

SONER YALÇIN

4 Ağustos 2016

Bu “üst aklın” oyununa; kimi solcular, kimi Kürtler ve çoğunlukla İslamcı çevreler hemen geldi. - image001 6

FETÖ’nün ilk gazetesi “Zaman”ın çıkışıyla, benim gazeteciliğe başlamam aynı dönem.
Zaman‘ın ilk genel yayın yönetmeni ve başyazarı Fehmi Koru idi. Sonra “Taha Kıvanç” adıyla da makaleler yazdı. İlginç kulis bilgileri veriyordu; mutlaka okuyordum.
O dönem… Fehmi Koru’nun takıntılı bir halde Türk Ordusu’yla ilgili yazması dikkatimi çekiyordu. Mealen…
“TSK’yı Aleviler ele geçiriyor; yakında Suriye Ordusu’na döneceğiz. Çoğunluğu Sünni Müslüman bir ülkede Alevi komuta kademesi kabul edilemez” diye yazdı sürekli.
Bu hiç gerçeği yansıtmıyordu; solcular ve varsa birkaç Alevi subay 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle ordudan kovulmuştu!
Bu bilinmesine rağmen, Fehmi Koru o dönem neden böyle yazılar kaleme aldı?
Uzatmayayım şunu demek istiyorum: Kimler bu tür makalelerle Cemaat’in, TSK’ya sızmasına yol açtı? Bugünü iyi anlamak için düne bakmak şart.
O Fehmi Koru ki, 17-25 Aralık’tan sonra bile “Cemaat bunu yapamaz. Cemaat’in içinde ‘derin bir Cemaat’ var” diye kitap yazdı.
Bugün pişman olduğunu ve gerçeği gördüğünü söylüyor. İçinde yaşadığı Cemaati anlayamamıştı öyle mi? Peki öyle olsun…
Derdim; Fehmi Koru’nun gerçeği görüp görmemesi değil.
Derdim; Fethullah Gülen zihniyetinin toplum ve devlet katında kabul görmesinde, kamuya sızmasında –bilerek veya bilmeyerek- kimi yazarların oynadıkları roldür.
Evet, sadece Cemaat üyeleri değil; bu kötü niyetin yıllarca görülmemesi- fark edilmemesi için çok yazar çaba sarf etti.
Yani…
Erdoğan’dan Binali Yıldırım’a kadar hepsi MİT’in neden istihbarat vermediğinden yakınıyor.
Peki… Yıllarca Fehmi Korular, -ya da Taha Akyollar- gibi yazarlar size bilgi/haber/görüş verdi mi? Hayır.
Ve kimse hâlâ özeleştiri yapmıyor!
Sadece Fehmi Koru gibi -hapis korkusu yaşayan- birkaç yazar bugün pişmanlığını yazıyor. Evet ama yetmez! 1980’li yıllardan itibaren hangi amaçla “Aleviler TSK’yı ele geçiriyor” diye yazdı; açıklamalıdır.
Çünkü, mesele sadece Cemaat değildir…

“Üst Akıl”

Asker darbelerinden en çok bu ülkenin solcuları çekmiştir. Yoldaşları idam edilmiştir; işkence tezgahlarında, kör karanlık kuytularda can vermişlerdir.
Ama… Geniş sol kitlelerde asker ve Atatürk düşmanlığı yoktur. Eline silah almak zorunda bırakılan Deniz Gezmiş’ten Mahir Çayan’a devrimciler Mehmetçik ile çatışmaktan kaçınmışlardır.
Son yıllara kadar geniş İslami çevrelerde de asker ve Atatürk düşmanlığı yoktu. Fakat. Soğuk Savaş‘ın bitmesiyle -bizzat tv ekranları da kullanılarak- ordu ve Atatürk düşmanlığı pompalandı. Peki, niye?
Bu soruyu yanıtlayamazsak 15 Temmuz’u değerlendiremeyiz!
Bugün… Başta Erdoğan olmak üzere AKP’liler, Cemaatin “üst akıl” tarafından yöneltildiğini ağızlarından düşürmüyor. Nedir bu “üst akıl”?..
“Üst akıl” dedikleri, emperyalizmdir! Henüz “emperyalizm” kavramına ısınamadıkları için bu tür kaçamak kavramlaştırmalar yapıyorlar. Olsun.
Demek ki, geniş sol çevrelerin askeri darbeler ve emperyalizm ilişkisi konusunda yıllardır söylediklerine yeni geldiler. Bu iyi bir aşamadır. Çünkü…
Geniş İslami kesimlerin sözcülerinin dilinden; meselenin özünde emperyalizm olduğu gerçeğini 200 yıldır ilk kez duyuyoruz.
Komünizmle Mücadele Dernekleri gibi emperyalizmin ürünü yapılarda örgütlenip gerçeğe gözünü inatla kapatanlar, Cemaat girişimiyle uyanmışlardır.
– Cemaat’in Gladio yapılanması olduğunu söylemeleri iyidir.
– Cemaat’in “üst akıl”/ABD emperyalizminin ürünü olduğunu söylemeleri iyidir.
Temel meseleyi anlamışlardır.
Toplumsal uzlaşma dediğimiz işte budur; emperyalizme karşı durmak!
Peki…

AKP farkında mı?

Sadece… “Fethullah Gülen’i verin” diyerek, “üst akıl” ile mücadele edilemez.
ABD, Fethullah Gülen’i verse ne olur, vermese ne olur? O artık yaşayan ölüdür.
Asıl mesele:
Bizler, hepimiz; emperyalizmin elinden ülkemizi alabilecek miyiz? Atatürk’ün hedeflediği “istiklal-i tam”/tam bağımsız Türkiye’yi kurabilecek miyiz? Bakın…
Balyoz-Ergenekon operasyonlarını salt “Cemaatçi subayların önünü açmak için yurtseverler hapse atıldı” diye okursanız, yanılırsınız!
Hapse atılan subayların temel özelliği şudur:
“Soğuk Savaş bitmiştir, sadece NATO/ABD/AB ile değil Çin, Rusya, Hindistan, İran gibi ülkelerle de yani salt Batı ile değil, Doğu’yla/Asya’yla yakınlaşmalıyız” diyenlerdir.
Tarihsel süreci iyi değerlendirmek zorundayız.
ABD-NATO, 1990’lı yılların başında Türk Ordusu’nun kontrolünden çıktığını anladı. Öyle ki, Atatürk’ün “komşular arasındaki itilaflara karışmayınız” sözünü şiar edinen komutanlar, Irak işgaline hep karşı durdu. Örneğin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay istifa etti.
“Üst akıl”, Cemaat ile ilişkileri “Ilımlı İslam” konseptini oluşturarak o yıllarda geliştirdi. İlk hedeflerinden biri, Kemalizm düşmanlığı yapmak ve TSK’yı güçten düşürerek tasfiye etmekti.
Bu “üst aklın” oyununa; kimi solcular, kimi Kürtler ve çoğunlukla İslamcı çevreler hemen geldi.
28 Şubat post-modern darbesi, 27 Nisan e-muhtırası bu büyük oyuna hizmet etti. (Ki bundan önce devrimci aydınlar öldürülerek laiklik konusunda hassas olan çevreler kışkırtıldı!)
AKP bu analizi hiç yap(a)madı. Soğuk Savaş döneminde edindikleri komünizm ve Kemalizm düşmanlığı gözlerini bağlamıştı; hiç göremediler.
– Bundan sonra görebilecekler mi; bilemiyorum.
– Soğuk Savaş’ın ideolojik safsatalarından kurtulabilirler mi; bilemiyorum.
– Laiklik konusunda hassas olan ve Atatürk’e büyük saygı duyan ve bu nedenle “ötekileştirilen” çevreyle barışmayı becerebilirler mi; bilemiyorum.
Gördüğünü ve düşüncesini söylemekte ve yazmakta inat edenleri düşman görmekten vazgeçebilecekler mi; bilemiyorum.
Umarım…
Umarım hepimiz barışmayı başarabiliriz.
Çünkü bu canım ülke hepimizin…

Exit mobile version