Site icon Turkish Forum

TERÖRLE MÜCADELE EYLEM PLANI ELEŞTİRİSİ

Mustafa Kemal Atatürk

Mustafa Kemal Atatürk

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Artuklu Üniversitesi’nde düzenlenen “Kardeşlik Buluşmaları Mardin Konferansı”na katıldı.
Davutoğlu burada “Terörle Mücadele Eylem Planı” adıyla bir açıklama yaptı.
 
*
Eylem planını, Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin önüne koyduğu yeni sivil anayasa yapmak iradesi çerçevesinde analiz etmek gerekiyor…
Öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ortadoğu’nun değişen sosyolojisi çerçevesinde çıkacak mezhepsel ve etnik kimliklerin ulusal ya da bölgesel çatışmalara  neden olmaması için milliyetçi değil çoğunlukçu, otoriter ve  siyasal ılımlı islama açık,
Zımnî üst kimliğin “İslam Milleti”, fakat anayasal üst kimliğin “Türk Milleti” değil “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı”nın olduğu,
Cumhuriyetin niteliğinde Atatürk milliyetçiliğine bağlılık ve Atatürk’ün inkilâp ve ilkeleri doğrultusu, devletin bölünmez bütünlüğü ve dilinin Türkçe oluşuyla ilgili bir hükmü içermeyen,
Devlet odaklı değil birey odaklı, yargı ve askeri vesayete değil güçlü parlamenter sistemi çekip çeviren bir başkana,
Merkezi değil yerinden yönetime dayanan yeni bir anayasa öngörüyor…
 
*
Bu çerçevede Başbakan Davutoğlu’nun 10 maddelik “Terörle Mücadele Eylem Planı”nı açıkladığı konuşmasında;
“Psikolojik Unsur” başlığında, “Millet ile Devlet arasındaki farklar kalkacak, birleştirici anlayışı yerleştireceğiz” tümcesindeki “Birleştirici Anlayış” ifadesiyle,
Üst kimliğin Türk Milleti değil zımnî olarak “İslam Milleti” olacağı anlaşılıyor.
 
*
“Komşu Ülkelerle Ortak Ruh” başlığında da, “Ortadoğu’da kardeşlik sürecinin başlaması için birleştirici ruh hareketi başlatacağız” ifadesinde “Birleştirici Ruh Hareketi”nden murad edilenin “İslam Milleti” üst kimliği olduğu açıktır. 
 
*
Davutoğlu, “Yasal ve İdari Düzenlemeler” başlığında, Büyükşehir yasasının istismar edildiğinden bahisle, edinilen tecrübelerle yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletileceğini vurguluyor. 
İktidar partisi Büyükşehir Yasası’nın kırsal kesim-büyük kent uyum sorunu yaşanacağı, belediyelerin artan hizmeti nasıl karşılayacağı, bütçenin nasıl bulunacağı, dönüşümle birlikte AKP belediye sayısında ve İslami kesim rantlarında artış olacağı tartışmalarıyla istismar edildiğine inanıyor.
İstismarın; Bölgesel Ağır Ceza Mahkemeleri ve Bölge İstinaf Mahkemelerinden sonra  bu proje ile bir adım sonra Türkiye’nin 1988’de imzaladığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda; 
Giderek artan yerel hizmet taleplerini karşılamak için yerel yönetimlere yetki ve esneklik verilmesi,
Yerel yönetimlerin kendi şartlarına ve ihtiyaçlarına göre yönetim yapısı ve biçimini belirlemesi,
Yerel yönetimlerin merkezi yönetimin karmaşasından korumaya yönelik koyduğu çekincelerin kaldıracağı yönünde oluşturulan algıdan kaynaklandığı varsayıldı. 
Üniter Devleti tehlikeye düşürecek eyalet sistemine geçişte bir adım daha atıldığı ve  bundan sonra Demokratik Özerklik ilan eden, fakat özerkliğin sürdürülmesi amacıyla AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartının benimsenmesini ve Özgür Demokratik Yerel Yönetim Anlayışının geliştirilmesini talep eden Kürtçülüğe prim verildiği savı da bir diğer faktördü.
Şimdi “Yasal ve İdari Düzenlemeler” konusunda o günlerde tartışılan yukarıdaki konuların istismarının engelleneceği ve bu düzlemde yerel yönetimlerin yetkileri geliştirilirken,
Yatırım yapmak yerine teröre desteğe ve kamu hizmetinin aksatılmasına izin verilmeyeceğine işaret ediliyor…
 
*
Davutoğlu, “Ekonomik Destek” başlığında bölge ekonomisini tahkim edeceğiz, derken;
Yerel Yönetimler Özerklik Şartında aranılan temel şartlardan biri olan yerel yönetimlerin gelir kaynaklarına sahip olması ve oranlar ile miktarları saptamada tam yetkili olması konusuna dikkat çekti.
Bu noktada zaten iktidarın yerel yetkililerin girişimleri için merkez onayı şartı koymasında, yerel toplumu aşan bazı düzenlemelerin yerel yönetimlerce yapılmasına ve anayasa-yasalara aykırı kuralların yerel yönetimlerce yerine getirilmesine sınır koyma hakkı bulunuyor.
Ama İslamcı iktidar, yerel yönetimlerin gelir ve giderlerinde kurduğu Bölge Yatırım Ajansları ve Köylerin ve Belediyelerin Altyapılarını Destekleme Projeleri (KÖYDES-BELDES) vasıtasıyla köylerden kentlere ekonomik kalkınmanın tüm unsurlarında tekeli elinde bulunduruyor! 
 
*
Davutoğlu, “Kapsamlı Demokratik Reform Süreci” başlığında bütün bu reformların yeni Anayasa’ya doğru Anayasa Komisyonundaki müzakerelerde belirleneceğini söylerken,
Kürt Hareketini çukur kazmak yerine Anayasa Komisyonunda çalışmaya çağırıyor…
 
*
Ama İslamcılığın şavkı vurmuş bir Anayasa çatısı altında, AKP hükümetinin “Terörle Mücadele Eylem Planı”;
Kürt Hareketinin demokratik anayasa, ulus, vatan ve siyaset talepleri için örgütlenmeyi hedefleyen Demokratik ilkeye,  
Türkiye ile barış için toplumsal mutabakatın niteliğini belirleyen Savaş ve Barış ilkesine,  
Türkiye, Irak, Suriye ve İran Kürtlerinin ortaklığını gösteren Birlik ilkesine,
Yeni nesillerin yetiştirilmesi amaçlayan Kültürel Hakları ilkesine,
Siyaset  yapma özgürlüğü ve hareketin kitleleşmesi anlamında Demokratik Siyaset İlkesine hiçbir prim tanımıyor.
Aksine uzlaşmazlık noktasında İslamcılar Kürtlerin tasfiyesini gerçekleştirmeden iktidarlarının tamamlanmayacağı düşüncesini sürdürüyor.
 
*
Ya YCHP?  YCHP için hükümetin açıkladığı “Terörle Mücadele Eylem Planı” ne anlam ifade ediyor?
YCHP, Arap dünyasındaki demokrasi taleplerini desteklemenin ilkesel olarak doğru bir tercih olduğu,
Rağmen din, mezhep, ideoloji ve kimlik esaslı değil insan hakları, çoğulcu demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler esaslı bir dış politikanın icra edilememesi nedeniyle yalnız kalındığı,
Demokratikleşme, insan hakları ve eşit vatandaşlık olmak üzere temel iç meselelerin halledilmesi halinde Türkiye’nin Ortadoğu’ya anlamlı mesajlar verme ve bölgenin geleceğinde olumlu rol sahibi olacağı iddiası ve Avrupa Birliği üyeliğinin ısrarcısıdır.
Yalnızca Sosyal Demokrat esvap giydirilmiş “Doğu’nun İslamcılığı, Batı’nın Liberalizmi Konsepti”ne inanıyor, zaten siyaseti de spor olsun diye yapıyor!
 
*
Bütün bu tanımlarda Türkiye ulus devletini yapan Atatürk milliyetçiliği çivisinin söküldüğü çok açıktır.
Bu durumda çaresiz herkesin hakkını  karşıtından söke söke alacağı, tezgahların, işlerin, malın,mülkün, sözleşmelerin,mekânların el değişeceği bir karanlık dönemi kim engelleyecektir? 
 
7.2.2016
Exit mobile version