NECDET BULUZ
7 Haziran seçimlerinden önce ard arda kamuoyu araştırmaları yapılıyor. Araştırma şirketlerinin yetkililerinin yaptığı açıklamalar özellikle iki konuyu öne çıkarıyor. Bunlardan birisi ekonomi, diğeri ise yolsuzluk olarak gösteriliyor.
Dikkat edilecek olursa siyasi partiler özellikle de muhalefet, meydanlarda ekonomiyi ve yolsuzluk konularını öne çıkarmaya başladı. Çünkü seçmen, bu iki konuda hassas ve sandığa da bunu yansıtacağa benziyor.
İşin ilginç tarafı, hükümet olanların ekonomideki bu sıkıntıların giderilmesi konusundaki duyarsızlıklarıdır. Bizi yönetenlerin büyük bir çıkmaz ve çaresizlik içinde olduklarını da görebilmekteyiz. Sorunlar yumağı ise giderek artıyor.
Kamuoyu araştırma grupları deneklere “Hangi partiye oy vereceksiniz?” sorusunun yanı sıra “Bugün ülkedeki en önemli konu hangisi?” sorusunu da yönetiyor. Bu sorulara deneklerin yüzde 67’si “ekonomi” derken, yüzde 58’i de “yolsuzluk” şeklinde yanıt veriyor. Özetle sandığa giderken yüzde 64’ün sıkıntısının ekonomi ve yolsuzluk iddiaları olduğunu da böylece görmüş oluyoruz.
İktidardaki AK Parti’nin bunca yıl iktidarda kalmasının en önemli nedenlerinden birisinin bugüne kadar ekonomide sağlanan istikrar olduğu, ancak son bir yıl içinde ekonomideki kötü gidişin durdurulamadığına dikkat çekiliyor. Ekonomistler “Artık AK Parti ekonomiyi iyi yönetemiyor. Pahalılık ve enflasyon tavan yaptı. Yatırımlar yok, istihdam yok, bu da işsiz sayısını artırıyor” diyorlar.
Bu nedenle ekonomik programı iyi olan, umut veren, Türkiye’nin önünü açabilecek programlarla seçmen karşısına çıkacak ve güven verecek partilerin seçimde şanslarının daha da önemli hale geleceğini sanıyoruz. Bu nedenlerden dolayı da muhalefet partileri ekonomideki kozlarını ortaya koyuyorlar.
İkinci olarak yolsuzluk konusu bugün kamuoyunda en çok tartışılan konuların başında geliyor. Özellikle 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının kamuoyunda çok büyük bir etki yarattığı iddia ediliyor. Bunun etkilerinin de görüleceği ve 7 Haziran’daki seçimlerde sandığa yansıyabileceği görüşü ağır basıyor.
Zaten Dolar’daki ateşin yükselişi karşısında Hükümetin konuyu sadece seyretmesi, fukaralığı, pahalılığı ve enflasyonu daha da azdırdı. Yılbaşında memur yüzde 3, asgari ücretli yüzde 6,5,emekli yüzde 2,3 zam almıştı. Dolardaki artış ise yüzde 16 oldu. Bu artış karşısında verilen zamlar eridiği gibi, yoksulluk ve fakirlik de aynı oranda arttı.
Konuyu şöyle özetlersek daha rakamları görmüş oluruz:
Memurun, yılbaşında 4 ay önce maaşı 895 dolardı. Şimdi bu 771 dolara indi. Kayıbı 24 dolar olarak görünüyor. Yaklaşık 334 liralık bir kayıp söz konusu. Emekli, dul ve yetimler ise 4 ay önce ortalama 455 dolar alıyordu. Bu rakam şimdi 394 dolara indi. Kayıbı 63 dolar, kısacası 170 liralık bir kayıbı bulunuyor. Özetle memur, işçi ve emeklinin maaşı eriyip gitmiş oluyor.
Şimdi, bu konu seçimde çok önemli bir rol oynayacak. Geçmiş dönemlere baktığımızda hükümetlerin genelde mutfaklardaki yangın nedeni ile gittiklerini görüyoruz. Şu anda mutfaklardaki yangının bacaları sardığını gördüğümüze göre, bu durumun sandıklara yansımaması beklenebilir mi?
Ekonomik krizin ülkeyi sardığını, büyümenin azaldığını, vatandaş ve şirket borçlarının arttığını görmekteyiz. Yapılan araştırma sonunda 103 bin esnafın kepenk kapattığı da ortaya çıktı. İflaslar artıyor. İşsizlik kâbus gibi üzerimize çöktü. Çarşı-pazardaki pahalılık el yakıyor.
Ekonomistler ve uzmanların bu konudaki görüşü ise özetle şöyle:
“Demokratik olmayan ve insan hakları karnesi kötü olan ülkelerin ekonomisinde de güven bunalımı yaşanır. Yabancı yatırımcı getirmek imkânsız hale gelir. Yatırımın olmadığı yerde istihdam, istihdamın olmadığı yerde de işsizlik çoğalır. İhracat yapabilecek durumda da olmazsanız ekonominiz dibe vurur. Türkiye, şu anda böyle bir istikrarsızlığı yaşıyor.”
Nisan ayında 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli gıda ile beslenebilmesi için harcaması gereken tutar, yani açlık sınırı bir önceki aya göre yüzde 2,49 oranında artmış bulunuyor. Bu artışı çok önemli buluyoruz. Bazı temel gıda maddelerindeki aşırı artış ise bütçeleri daha da zorluyor.
İşte bu nedenle ekonomideki durumun seçimde çok büyük bir rol oynayacağının altını kalınca çizmek istiyoruz.
İkinci önemsenen konu ise yukarıda da değindiğimiz gibi yolsuzluk iddialarının artması ve bunun kamuoyundaki yankılarıdır.
Kamuoyu araştırma gruplarının yanında Şeffaflık Derneği de yolsuzluk konusunda bir araştırma yaptı. Derneğin araştırmasına göre son iki yıl içinde AK Parti seçmenleri içinde yolsuzluğun yapıldığını düşünenler yüzde 26 iken, aynı oran CHP ve MHP seçmeninde yüzde 88 olarak görülüyor. Toplamda yolsuzluğun olduğuna inanların sayısı yüzde 65 olarak açıklandı. Derneğin araştırması sonunda AK Parti döneminde yolsuzluğun tavan yaptığına da vurgu yapılıyor.
“Yolsuzlukla, vurgun ve talanla mücadele için iktidar olmak istiyoruz” diyerek iş başına gelen AK Parti’nin, bunda başarılı olamadığı söyleniyor. Yapılan araştırmada, yolsuzluğun artmasında dokunulmazlıkların kaldırılmaması, yolsuzluk iddialarının üzerine gidilmemesi ve yolsuzlukların cezasız kalması gösteriliyor.
Özet olarak, bütün bunların sandıktan çıkacak sonuçları kökten etkileyebileceğini söylemeliyiz.
necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com