Site icon Turkish Forum

APTALLAR VE MASUMLAR…

Mustafa Kemal Atatürk

Mustafa Kemal Atatürk

Kapitalist zihniyet savaş ister,silah baronları tüccarları savaşı körükler,savaşa önce aptallar yollanır,ama sonunda olan masumlara olur ve günahsız insanlar birilerinin ihtirasları uğruna katledilir ölür.Şimdi Türkiye’de yaşananlara baktığımda,Birileri tarafından kirletilmiş siyaset ve kurnaz anlayış,işte bu tablonun yaşanmasını istiyor.Adını varın siz koyun bu savaşın.
 
Türkiye’de siyaset tam anlamıyla bir çarkın ortasında tıkanıp kalmış durumda.İnançların gölgesinde bırakılmış bir toplum,buna güdülmeye hazır bir toplum desek daha doğru olacak.Nereye sürükler sen oraya giderken bile sesini çıkaracak durumda değil,zira tüm beyinleri din afyonuyla uyuşturulmuş durumda,sadece dinliyor,bakıyor,anlamıyor neyin ne olduğundan habersiz gözlerini kapatarak kulaklarıyla dinliyor saklı kalmış gerçeklerden haberi olmadan,ve her geçen gün nereye sürüklendiğinden habersiz,birilerinin siyasal geleceklerinin ülkeye getirdiği felaketten bile haberi yok.Ama yine habersiz,asıl bu felakete ortak olan kendisinin olduğundan.CAHİL bir toplum olmanın adı bu yaşananlar.Ben bu inanmada ne bir aydınlık,ne bir çağdaş değişim,ne Atatürk’e sevgi,nede bizi hala ayakta tutan değerlerin özellikle cumhuriyetin faziletlerinin yer almadığını düşünüyorum.Atatürk ve Cumhuriyetten nefret eden rahatsız olan bir anlayışın ülkeyi getirdiği nokta bu aslında,ve yarattığı inanç kültürünün dinsel korku dürtülerinin kendi yarattığı kısır cahil toplum yapılanmasındaki şu anda gösterdiği gelinen nokta değil mi yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız.Öyle bir toplum yaratılmış ki,Cahil,eğitimsiz,okumayan,araştıra mayan,konuşamayan,ama yalanları korku içinde dinleyen bir toplum,yarınlarında yaşayacaklarının elinden alınacağı korkusu verilerek toplanmış bir arada tutulan bir toplum.Daha sosyal iletişim olanaklarından,okumaktan,kitaptan bile haberi olmayan insanların yaşadığı bir ülke Türkiye.Beynine din afyonu saldığın narkozla uyutulan bir beyin,sana inanır ve sadece senin anlattıklarına inanır.Sen bu yarattığın koyun sürüsünü zaman zaman beslediğin de,sana itaat eder inanır dinler ve BİAT eder,tıpkı kendini sanatçı sanan ama sanattan anlamayanların kendilerine küfredildiği halde yalakalık ve yağdanlık yaptıkları gibi.Her geçen gün hiç bir dilde yaşanmamış bir kültürün içine sokulmaya çalışılan bir Türk toplumu,ve askeri darbelerden daha tehlikesi yaşanır duruma gelen siyasi darbe.Bunun adına (RTE) darbesi demek için zamanın çok yaklaştığını söylemeliyim,aslında 12 yıl Türk toplumu bunu yaşıyor.Şimdi bu anlayış ülkeyi adı olmayan bir dünyanın ortasında bırakmak için çalışıyor,yani (RTE) Cumhurbaşkanı olmak sevdasında,adil bir seçim olmadığı ortada,sen ne desende ne yazarsan yaz bu kimin umurunda.Her şey onun bu seçimi kazanması için kurgulanmış hazırlanmış bir kere,öyle yada böyle (RTE) bu seçimi kazanacak bunun için ülkeyi felaketin ortasında bıraksa dahi her türlü çıkar bedelini verecek.İşte asıl bu ülke için tarihi parçalanma korku sonun başlangıcı uçurumlar ve erken ölüm burada başlayacak,tek başına koca bir devleti yönetmek her şeye karışmak tek kanun kurucu olmak işte endişelendiğim ve korktuğum gerçek budur.Kurumlar konuşamıyor,her şey bir tek kişinin emrinde,insan hak ve özgürlüklerinin topluma yansıtılmadığı bir sistemin adına demokrasi diye bilir misiniz?.
NASIL BİR CUMHURBAŞKANI…
Toplumu kucaklayacak sevecek bir kişi,parti çıkarlarını gözetmeyen,hırsızlıklara rüşvet ve talana karşı duran,inanç saygınlığı diyorsa bunun gereğini çıkarsız yerine getiren,devletin kasasının soyulmasına öncelikle kendisinin hassas olmasının,en tehlikelisi de yüzde elli benim diyerek toplumu iki ayrı korkunç bir yaşamın ortasına sürüklemeyen.Vatandaşına ulan ya da çapulcu demeyen,insan hak ve özgürlüklerinin sözde değil özde dolaysız yaşanmasını sağlayan,modern değişim çağımızın gerekçelerinden olan sosyal iletişim kanallarının kapatılması diye bir felakete evet demeyen,insanların her türlü fikri rahatlıkla paylaşmalarını sağlayan,topluma polis devleti kurarak korku salmayan korkutmayan,kendi vatandaşına bağırıp çağırmayan,eleştiri kültürüne saygı duyup bundan feyz alan.Literatürde bile yeri olmayan farklı bil dil kullanarak hakaret etmeyen,siyaset kültüründe bile kendisi gibi düşünmeyen birine bu dille hakaret etmeyen.Atatürk ve devrimlerine karşı olmayan,onun hala sıcaklığının yer aldığı izleri soğutmaya çalışmayan,cumhuriyete ve çağdaş düşünceye Türk kimliğine karşı olmayıp. Türküm diyebilen,siyaseti karşı fikirlerin paylaşımı olarak görüp ülke yararı adına paylaşımını sağlayan kavga etme kültüründen uzak duran,toplumu adı bile konulamayan iki ayrı kültürün ortasında çekişme ortamında bırakmayan.Ülke çıkarlarını ve uluslararası saygınlığını kendi çıkarlarından üstün tutan,ayrıştırıcı kavgalı bir toplum değil,her şeyi paylaşan bir aydın toplum yaratmaya çalışan,kendisi gibi düşünmeyenlere karşı siyaset kültürünün gereğinde saygılı olmasını bilen,konuşmasında davranışlarında farklı bir dil kullanmayıp çağdaş kültürün gereği Türk toplumu adına bunu yansıtmaya çalışan,her kültür ve düşünceye karşı baskı kurmayıp bunu aydınlık değişim adına kullanılmasını sağlayan.Yakınlarına karşı bazı çıkar ve kazanımlar noktasında bulunduğu konumu bu doğrultuda kullanmayıp her kesime ellerini kucağını açmasını bilen,kin ve ihtiras, öfke öç alma hırsından uzak duran,kısacası o yüce makama yakışır bir görüntü veren,bilgisiyle düşünceleriyle bilgeliğiyle aydın düşünce ve fikirleriyle,her fikre saygıyla yaklaşan toplumu kutuplaştırarak bir mezhepler savaşına dönüştürmeyen.Ülkeyi farklı amaçlarla bölmeyen,şanlı Türk tarihini ayaklar altına almayan.Ne Mutlu Türküm diyebilen,kavga kültürünü değil,barış ve bilimsel paylaşım noktasındaki çağdaşlaşmanın önünü açan,güdülmeye hazır bir toplum olmaktan çıkarılmış cumhuriyete bağlı bir Türk toplumu yaratan.Andımıza Atatürk ve Türk kimliğine saygının önünü açan,yargının bağımsızlığı noktasında herkesin düşünce haklarını savunan bağımsız mahkemelere güvenin çoğalmasına yardımcı olan,Ümmet değil laik düşüncenin saygınlığını bilen,aynı zamanda inançlara saygının kirlenmiş siyasete alet edilmemesini gören,ülkeyi bir karmakarışık lığa değil barış içinde herkesin kucaklaş tığı tüm dünyanın örnek aldığı bir Türkiye yaratmanın gayreti içinde gören bir Cumhurbaşkanı.Ancak Ilımlı İslam cumhuriyeti adıyla tüm çağdaş değişime cumhuriyete Atatürk ve devrimlerine inadına düşman bir anlayışta ısrar etmek, bu ülkeye felaket getirir,o zaman bunun adı sivil bir darbe olur ki. Türkiye bunun bedelini çok ağır öder.Böyle bir anlayışın getirdiği sistemle ülke bu karmaşayı yaşayacaktır.Dilerim hala cumhurbaşkanı olmakta ısrar eden zihniyet, bu gerçeği görür basit kültürel değeri olmayan ve bir cumhurbaşkanı’na yakışmayan tarz ve konuşma dilini değiştirir.Bu mümkün olur mu derseniz ben bunun gerçekleşeceğine ihtimal vermiyorum.Bilim ve cumhuriyete düşman bir anlayışın bunu yapacağına inanamıyorum.Başbakanın ” sen kimsin. prof.muş üç dil biliyormuş ben kaç dil bilen insan çıkarırım” demesi insanın kanını donduracak bir açıklama,bir cumhurbaşkanı adayına yakışmayacak sözler bunlar,rakibin olacak seni eleştirecek demokrasinin gereği budur,fikirler paylaşılırken siyasetin saygınlığı unutulmamalı,topluma sadece kendi inandığın sistemi zorlayacak olmanın adına da demokrasi demek mümkün mü?.Türkiyeyi daha zor yılların beklediğini görür gibiyim.Kim bilir yanılan belkide ben olurum felaketi görebilen duyarlı Türk halkı,narkozun etkisinden kurtulur ve gerçeği görür diye düşünmekten kendimi alamıyorum.Ne zaman APTALLAR uykudan uyanırlar, o zaman ülkeyi ve mazlumların da hayatını kurtarmış olurlar.Bir hafta sonra cumhurbaşkanı seçimleri yapılacak,ben bu yazıyı yazarken korkularım dahada artmakta,zira malum zihniyet kazanmak için adil bir davranış içinde değil,belki de seçimi kazanacak görünen o dur.Ama asıl ondan sonrasında ülkede nelerin yaşanacağıdır benim korkum budur.Cumhurbaşkanlığı makamı saklı kalmış ihtiras kin ve öfkenin getirdiği felaketlerin yaşanacağı yaşatılacağı yer olmamalı.Başkomutan benim istediğimi buradan yaparım demek ülkeye zarar verecektir,Fransız devrimini yaşayan 14’LUİ ”kanun benim bu ülkede benim dediğim olur” zihniyetinin yaşatılmaması temennimdir.Dilerim 11 Ağustos sabahı Türkiye bu korkularla uyanma malı.Daha aydınlık Atatürk ve laik düşünce anlayışının cumhuriyetin kazanımlarını yansıtır biçimde bir sevinç tablosuyla uyanmalı tüm dileğim budur.
Prof.Dr.Levent Seçer
Exit mobile version