2013 İstanbul’unda Bir Marmara Adası Daha Kayboldu da Haberimiz Olmadı

*
İyi saatte olsunlara mı karıştı, gulyabaniler mi götürdü, anlamak mümkün değil. Kafamız; “Darbeci, Gezici, Ergenekoncu, Balyozcu; AVM’ci, rantçı, şakşakçı, satıcı; yalancı, iftiracı, bölücü ve bilumum cı, ci, cu, cü”lerle meşgulken, İstanbul’un bir adası daha kayıplara karıştı.
Gel de çık işin içinden.
*
Geçen gün, İstanbul’un ünlü “Kızıl Adaları”nı anlatan “Vordonisi Yazıları”yla ilgili bir soruyu cevaplarken, adaları saymak gerekti. Başladım tabii…
Yanımdaki arkadaş kolumu dürttü:
– Ne ada dedin, ne ada?
Sayımı yeniledim:
– Tavşan Adası, Sivriada, Yassıada…
– Anlamadım!
Yine baştan aldım:
– Tavşan Adası, Sivriada, Yassıada…
– Yanlış, dedi.
Güldüm:
– Haklısın, öyledir.
– Dalga geçmeye kalkma. Gerçekten yanlış…
Sonra, benim sıralamama uygun şekilde saymaya girişti.
– Tavşan Adası, Sivriada, Demokrasi ve Özgürlük Adası…
– …
– Evet, Demokrasi ve Özgürlük Adası…
– O da nereden çıktı?
– Dur! Hemen söylenme, anlatacağım.
*
Anlattı da…
Bilmem kaçıncı kez, zekâmın ne kadar yetersiz kaldığını fark edip, acıdım hâlime…
*
İstanbul İl Genel Meclisi üyelerinin canları istemiş, toplanmış; Yassıada’nın adını değiştirmişler. Hem de oy birliğiyle…
Gözlerimin önünden, “Evet!” hatta “Evvettt!” diyen esmer, kumral, sarışın; normal, zayıf, şişman insan siluetleri geçti. 
İktidarı da muhalefeti de evetlemiş olayı…
Böylece, eski dönemler içinde Plati ve Hayırsızada, tüm hayatım boyunca da Yassıada olarak bildiğim yer; sonu bilinir bir yolculuğun ilk adımlarını attı.
 *
Hem de ne zaman?
Anadolu’daki bazı yerlere, Türkçe ve Osmanlıca adların silinip Kürtçedir zannıyla Ermenice isimler verildiği dönemde…
Hem de ne zaman?
Topraktan rant, havadan nema, sudan çıkar sağlamanın doruğa tırmandığı bugünlerde…
*
– Vatandaş      : “Hayır, yapmayın!”
– Ünlü Dayı Abi: “Sen kimsin be!”
– Vatandaş      : “Ülkenin gerçek sahibi, yurttaşım ben! Karar alırken bana da sor.”
– Ünlü Dayı Abi: “Sizi gidi bozguncu, din dışı, kadın erkek oturan, ahlaksızlar. Ne yurttaşıymış o? Yurttaş’ın daniskası benim. Eser, yaparım; esmez, yapmam! Ben çoğunluğum, iktidarım, aslanım, kaplanım… Ben bilirim, ben yaparım, ben satarım!..”
*
Yassıada’nın bende ayrı bir anısı var.
Ünlü Yassıada mahkemelerinin sürdüğü günlerden birinde, akşam karanlığı basar basmaz hava aniden patlamış, bizler de yolcusu olduğumuz “Ülev Vapuru”yla bu fırtınanın içinde kalmıştık. 
Yaşlı Ülev’den gelen her çatırtıya yolcuların çığlıkları eşlik ederken, dalga boyu zaman zaman bacanın üzerini aşıyor, vapur bir o yana bir bu yana yatıp yatıp kalkıyordu. Dümeni, dalgaları baştan alabilmek için çevirmenin mümkünü yoktu. Üst kattaki kapılardan biri iyi zincirlenmemiş olacak ki, açılmış; hemen önüne istiflenmiş olan tüm su ve gazoz kasaları içeri giren dalgayla önce karşı tarafa savrulmuş, sonra geri dönüp denize uçmuştu. 
Gençlik ya, bizler de birkaç arkadaşla birlikte kaptan köşküne çıkmış, itiraz yerine teşekkürle karşılaşmanın keyfiyle yardıma çalışıyorduk. 
Vapur, hedefimiz Yassıada’ymışçasına süratle o yöne sürükleniyordu.
Birden, hemen yanıbaşımızda, Yassıada’dan kalktığı söylenen iki askerî bot belirdi. Bize mi öyle geldi, yoksa gerçekten de olay öyle mi yaşandı, bilmiyorum ama, onlar yanımızda görünür görünmez deniz bir an durulur gibi oldu. Hep birlikte dümeni çevirebilmemiz için, o birkaç saniyelik an yetmiş, ardından da selamete çıkmıştık. 
 *
Bugün ne o adadan kalkan hücumbotlar kaldı ne de Ülev…
Hepsi tarihin ders alınası sayfalarına göçüp gitti.
Tıpkı, şimdi, Yassıada’nın da gönderilmeye çalışıldığı gibi…
*
Yukarıda “İl Genel Meclisi üyelerinin canları istemiş, toplanmış; Yassıada’nın adını değiştirmişler. Hem de oy birliğiyle” demiştim ya, siz o söze bakmayın. Başbakan’dan emir gelmeden bir şey yapılamayacağını, hele hele “bu kadar rant hesabı yapılan, üzerine oteller dikilmesi planlanan bir yerin tek kum tanesine bile dokunulamayacağını” herkes gibi ben de gördüm, öğrendim, ezberledim.
*
Doğal güzellikleriyle ünlenmiş “Adalar”ın tümü, korunması gereken değerlerimiz arasındadır. Tarihsel ve arkeolojik özellikleriyle de tanınırlar. Ağaç fakiri Yassıada’nın, kendine özgü fauna ve florası vardır. Pek bilinmez ama adanın altındaki su altı kaya mağaralarında zaman zaman, nesli gittikçe tükenen foklar barınır. 
 *
Ada, tescil edilmiş bir sit alanıyken başdöndürücü bir hızla ve amiyane tabirle iyot gibi açığa çıkarılmış, hakkındaki söylemlerle sanki “Demokrat Parti”ye karşı o ihtilal yapmış gibi itibarsızlaştırılarak, aç gözlü rantiyelerin kolayca yutabileceği lokma hâline itilmiştir. 
*
Bu cebelletik rantiye öyküsünü özetlersek; İstanbul Valiliği İl İdare Kurulu, 2 Ekim günü, Yassıada’nın adının değiştirilmesine karar verir.
Yassıada, 
10 Ekim 2012 günü, Sivriada’yla birlikte, sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı olarak yaftalanır.
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, isim değiştirme konusunu 5 Kasım’da İl Genel Meclisi’ne teklif eder. 7 Kasım günü gündem dışı olarak İl Genel Meclis’ine sunulan isim değişikliği oy birliğiyle kabul edilir. 8 Kasım 2012’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı az önce sözünü ettiğim yaftaya tasdik mührünü çakar, bundan tam sekiz gün sonra da takvim yaprakları 16 Kasım 2012’yi gösterirken, adanın tarihî sit özelliği kaldırılır


Bu ne hız? 

Gökler Hâkimi Flaş Gordon bile yetişemez bu hıza… 

Bir zamanların istihbarat gurusu Necdet Coşkunmeriç ağabeyimizin sık sık söylediği; “Hey amico, C’é Sabata*; avanta, lavanta!” tekerlemesine, “kokanta”yı eklemenin zamanı gelmiş de geçmekteymiş gibi…
O koku etrafı sarmadı mı?
Ne dersiniz?
 
 
Günay Tulun
*1969 yapımı Sabata filminin şarkısı:
Hey Amico, C’é Sabata Hai Chiuso…
*
İyi saatte olsunlara mı karıştı, gulyabaniler mi götürdü, anlamak mümkün değil. Kafamız; “Darbeci, Gezici, Ergenekoncu, Balyozcu; AVM’ci, rantçı, şakşakçı, satıcı; yalancı, iftiracı, bölücü ve bilumum cı, ci, cu, cü”lerle meşgulken, İstanbul’un bir adası daha kayıplara karıştı.
Gel de çık işin içinden.
*
Geçen gün, İstanbul’un ünlü “Kızıl Adaları”nı anlatan “Vordonisi Yazıları”yla ilgili bir soruyu cevaplarken, adaları saymak gerekti. Başladım tabii…
Yanımdaki arkadaş kolumu dürttü:
- Ne ada dedin, ne ada?
Sayımı yeniledim:
- Tavşan Adası, Sivriada, Yassıada…
- Anlamadım!
Yine baştan aldım:
- Tavşan Adası, Sivriada, Yassıada…
- Yanlış, dedi.
Güldüm:
- Haklısın, öyledir.
- Dalga geçmeye kalkma. Gerçekten yanlış...
Sonra, benim sıralamama uygun şekilde saymaya girişti.
- Tavşan Adası, Sivriada, Demokrasi ve Özgürlük Adası…
- …
- Evet, Demokrasi ve Özgürlük Adası…
- O da nereden çıktı?
- Dur! Hemen söylenme, anlatacağım.
*
Anlattı da…
Bilmem kaçıncı kez, zekâmın ne kadar yetersiz kaldığını fark edip, acıdım hâlime...
*
İstanbul İl Genel Meclisi üyelerinin canları istemiş, toplanmış; Yassıada’nın adını değiştirmişler. Hem de oy birliğiyle…
Gözlerimin önünden, “Evet!” hatta “Evvettt!” diyen esmer, kumral, sarışın; normal, zayıf, şişman insan siluetleri geçti. 
İktidarı da muhalefeti de evetlemiş olayı…
Böylece, eski dönemler içinde Plati ve Hayırsızada, tüm hayatım boyunca da Yassıada olarak bildiğim yer; sonu bilinir bir yolculuğun ilk adımlarını attı.
 *
Hem de ne zaman?
Anadolu’daki bazı yerlere, Türkçe ve Osmanlıca adların silinip Kürtçedir zannıyla Ermenice isimler verildiği dönemde...
Hem de ne zaman?
Topraktan rant, havadan nema, sudan çıkar sağlamanın doruğa tırmandığı bugünlerde…
*
- Vatandaş      : “Hayır, yapmayın!”
- Ünlü Dayı Abi: “Sen kimsin be!”
- Vatandaş      : “Ülkenin gerçek sahibi, yurttaşım ben! Karar alırken bana da sor.”
- Ünlü Dayı Abi: “Sizi gidi bozguncu, din dışı, kadın erkek oturan, ahlaksızlar. Ne yurttaşıymış o? Yurttaş’ın daniskası benim. Eser, yaparım; esmez, yapmam! Ben çoğunluğum, iktidarım, aslanım, kaplanım… Ben bilirim, ben yaparım, ben satarım!.."
*
Yassıada’nın bende ayrı bir anısı var.
Ünlü Yassıada mahkemelerinin sürdüğü günlerden birinde, akşam karanlığı basar basmaz hava aniden patlamış, bizler de yolcusu olduğumuz “Ülev Vapuru”yla bu fırtınanın içinde kalmıştık. 
Yaşlı Ülev’den gelen her çatırtıya yolcuların çığlıkları eşlik ederken, dalga boyu zaman zaman bacanın üzerini aşıyor, vapur bir o yana bir bu yana yatıp yatıp kalkıyordu. Dümeni, dalgaları baştan alabilmek için çevirmenin mümkünü yoktu. Üst kattaki kapılardan biri iyi zincirlenmemiş olacak ki, açılmış; hemen önüne istiflenmiş olan tüm su ve gazoz kasaları içeri giren dalgayla önce karşı tarafa savrulmuş, sonra geri dönüp denize uçmuştu. 
Gençlik ya, bizler de birkaç arkadaşla birlikte kaptan köşküne çıkmış, itiraz yerine teşekkürle karşılaşmanın keyfiyle yardıma çalışıyorduk. 
Vapur, hedefimiz Yassıada’ymışçasına süratle o yöne sürükleniyordu.
Birden, hemen yanıbaşımızda, Yassıada’dan kalktığı söylenen iki askerî bot belirdi. Bize mi öyle geldi, yoksa gerçekten de olay öyle mi yaşandı, bilmiyorum ama, onlar yanımızda görünür görünmez deniz bir an durulur gibi oldu. Hep birlikte dümeni çevirebilmemiz için, o birkaç saniyelik an yetmiş, ardından da selamete çıkmıştık. 
 *
Bugün ne o adadan kalkan hücumbotlar kaldı ne de Ülev...
Hepsi tarihin ders alınası sayfalarına göçüp gitti.
Tıpkı, şimdi, Yassıada'nın da gönderilmeye çalışıldığı gibi...
*
Yukarıda “İl Genel Meclisi üyelerinin canları istemiş, toplanmış; Yassıada’nın adını değiştirmişler. Hem de oy birliğiyle” demiştim ya, siz o söze bakmayın. Başbakan’dan emir gelmeden bir şey yapılamayacağını, hele hele “bu kadar rant hesabı yapılan, üzerine oteller dikilmesi planlanan bir yerin tek kum tanesine bile dokunulamayacağını” herkes gibi ben de gördüm, öğrendim, ezberledim.
*
Doğal güzellikleriyle ünlenmiş “Adalar”ın tümü, korunması gereken değerlerimiz arasındadır. Tarihsel ve arkeolojik özellikleriyle de tanınırlar. Ağaç fakiri Yassıada’nın, kendine özgü fauna ve florası vardır. Pek bilinmez ama adanın altındaki su altı kaya mağaralarında zaman zaman, nesli gittikçe tükenen foklar barınır. 
 *
Ada, tescil edilmiş bir sit alanıyken başdöndürücü bir hızla ve amiyane tabirle iyot gibi açığa çıkarılmış, hakkındaki söylemlerle sanki "Demokrat Parti"ye karşı o ihtilal yapmış gibi itibarsızlaştırılarak, aç gözlü rantiyelerin kolayca yutabileceği lokma hâline itilmiştir. 
* Bu cebelletik rantiye öyküsünü özetlersek; İstanbul Valiliği İl İdare Kurulu, 2 Ekim günü, Yassıada'nın adının değiştirilmesine karar verir.
Yassıada, 10 Ekim 2012 günü, Sivriada’yla birlikte, sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı olarak yaftalanır.
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, isim değiştirme konusunu 5 Kasım'da İl Genel Meclisi'ne teklif eder. 7 Kasım günü gündem dışı olarak İl Genel Meclis'ine sunulan isim değişikliği oy birliğiyle kabul edilir. 8 Kasım 2012’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı az önce sözünü ettiğim yaftaya tasdik mührünü çakar, bundan tam sekiz gün sonra da takvim yaprakları 16 Kasım 2012’yi gösterirken, adanın tarihî sit özelliği kaldırılır. 
<p>
Bu ne hız? </p> Gökler Hâkimi Flaş Gordon bile yetişemez bu hıza…  Bir zamanların istihbarat gurusu Necdet Coşkunmeriç ağabeyimizin sık sık söylediği; “Hey amico, C'é Sabata*; avanta, lavanta!” tekerlemesine, “kokanta”yı eklemenin zamanı gelmiş de geçmekteymiş gibi...
O koku etrafı sarmadı mı?
Ne dersiniz?
 
 
Günay Tulun
*1969 yapımı Sabata filminin şarkısı:
Hey Amico, C'é Sabata Hai Chiuso... - istanbul 1

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Bugün Gündem
  1. KUR’AN-İçki?! Robotlaşmış Kullar?! Kafayı içki içenlere takmış, onları cehennemlik-kâfir ilan eden din satıcıları-yobazlara inat, Yüceler Yücesi Yaratıcı aşağıdaki ‘içki’ ile…

  2. İlginç, bir sürü insan hakkında haklı haksız yurtdışına çıkış yasağı var ama sadece spesifik olarak TMSFye borcu olanların yasağını kaldırmak…

  • Çadır söken AFAD’a tepki

    Çadır söken AFAD’a tepki

    CHP’li Parlar’dan çadır söken AFAD’a tepki İSYAN ETMEK YETMEZ, HESAP SORACAĞIZ CHP Hatay Milletvekili A. Adayı Dr. Hasan Ramiz Parlar, depremden yıkılan Hatay’da elektrik, tuvalet […]


  • Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    “Yavaş yavaş ölürler okumayanlar” diyor şair. Yaşam Tercihimizde Yavaş Yavaş Ölümü Mü? Yoksa Yaşamı Anlayarak Ölmek mı? Brezilyalı şair Martha Medeiros’un 1961 yılında yazdığı “Ağır […]


  • Çocuklar en çok tahılla besleniyor

    Çocuklar en çok tahılla besleniyor

    CHP’li Sarı, çocukların en çok tahılla beslendiğine dikkat çekti HEPİMİZ YOKSULLAŞTIK! Cumhuriyet Halk Partisi Balıkesir Milletvekili A.Adayı Serkan Sarı, TÜİK verilerinin çocukların sağlıklı ve dengeli […]


  • Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Yukarıdaki başlık sayın Emin Çölaşan’ın  dünkü  yazısının başlığıdır.  Sayın Sultan Uçar    “Diploma kayalara çarpmış’başlığı ile sayın Cumhurbaşkanının diplomasını sorgulamış. Sayın Fatih Portakal ise “En azından […]


  • KURUCU MECLİS

    KURUCU MECLİS

    Öğrenme ve öğretmenin bir yolu da ‘yinelemek’tir (tekrarlamak). O nedenle, örneğin daha iki ay önce yayımlanan ‘düklük ve düdüklük’ başlıklı yazımı yeniden ve aynen yayınlamak […]


  • Korkutan tahmin…

    Korkutan tahmin…

    Türkiye deprem kuşağında. Art arda yaşadığımız depremler son olmayacak. Yeni depremler oluyor ve daha sonra beklenen depremler var. Uzmanlar uyarıyor. Tedbirleri almak ve yapılan bu […]


  • TARİH NASIL YAZILIR?

    TARİH NASIL YAZILIR?

    TARİH NASIL YAZILIR? HÜSEYİN MÜMTAZ Meraklısı, iç politikaya hiç bulaşmadığımı iyi bilir. Ama yukarıdaki seçim afişini görünce kıyısından köşesinden iki laf etmek istedim. Yine meraklısı […]


  • ALLAH’ın ALLAH’lık Hakkı?!

    ALLAH’ın ALLAH’lık Hakkı?!

    KUR’AN!ALLAH’ın ALLAH’lık Hakkı?!Vefa-Minnet!Kibir? (Enbiya,18)”Allah’a yakıştırdığınız sıfatlardan-yalanlardan dolayı size yazıklar olsun!” KUR’AN’da olmayanları, Kitap’tan-KUR’AN’dan ALLAH’ın sözleriymiş gibi insanlara sunarak yalan beyanda bulunup iftira edenler ALLAH’ın hakkına […]


  • Kızılay maden suyunda zehir

    Kızılay maden suyunda zehir

    Kızılay maden suyunda zehir çıktı. Sağlığımızla oynayanlar yargılansın! Kızılay ile ilgili skandallar bitmiyor! Sorumluların yargılanmasını ve cezalandırılmasını talep ediyorum. Birgün Gazetesi, Migros’un 2019’da Kızılay maden […]


  • Emekli Aylıkları

    Emekli Aylıkları

    Emekli Aylıkları Üzerine Bilgi Notları…1️⃣Emekli aylıkları yasayla artırılır. Yetki TBMM’dir. Bu 1.2️⃣En düşük emekli aylığı 7.500 olmuyor. Eğer yasa çıkarsa 7.500 TL’den düşük aylıklar Hazine […]


  • “Adalet” diye gelenlerin ülkeyi getirdiği nokta

    “Adalet” diye gelenlerin ülkeyi getirdiği nokta

    Trabzon’da öğretmenlik yapan  R.G.S, 2005 yılında Başbakanlık tarafından “Yılın Öğretmeni” seçildi. 19 yıl “sahte diploma” ile öğretmenlik yaptığı ortaya çıktı. Suçunu itiraf etti. Yargı beraat […]


  • İNSAN ÖMRÜNÜ TÜKETEN SİYASET

    İNSAN ÖMRÜNÜ TÜKETEN SİYASET

    Demokrasinin özde, dolaysız değil sözde yaşanır bir hale geldiğini görmek? Heyecan, sevinç, umutlar, yaşanası tüm güzellikler, huzur ve mutluluklar özgürlük hepsi unutulan bir zamanın içinde […]


  • Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALAN(SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ) UKRAYNALI KADINLAR AVRUPA’DA FUHŞA ZORLANIYORMUŞ AB ülkelerinde internette ‘Ukrayna mülteci pornosu’ aramalarında patlama yaşanmaktaymış (1 )  Savaş’tan kaçan […]


  • Üreticiyi teşvik edeceklerini tehdit ediyorlar

    Üreticiyi teşvik edeceklerini tehdit ediyorlar

    VEKİL YOKUŞ: İTİRAF ETTİLER ÇİFTÇİYİ TEŞVİK EDECEKLERİNE TEHDİT EDİYORLAR! İYİ Parti Konya Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri komisyonu üyesi Fahrettin Yokuş, 20 Mart günü […]


  • Rusya iç turizme yöneliyor…

    Rusya iç turizme yöneliyor…

    Ukrayna savaşı nedeni ile sıkıntılı günler yaşayan Rusya iç turizmi canlandırmak için çeşitli önlemler almaya başladı. Hedef belli: Milli gelir dışa gitmesin. Ancak alınan bu […]


Exit mobile version