Site icon Turkish Forum

SEVİYOR SEVMİYOR… SEVİYOR SEVMİYOR…

Bugün 29 Ekim. Cumhuriyeti sevmiyorsunuz. Geçen yıllarda yaptığınız, yapmaya çalıştığınız engellemeler belleğimizde. Bazen resmî mecburiyetler karşılığında "severmiş” gibi yapıyorsunuz ama tüm işiniz Cumhuriyet’in temellerini çözmek. Bu Cumhuriyet’i kuran askerleri sevmiyorsunuz. Atatürk'ü sevmiyorsunuz. Onun temsil ettiği hiçbir çağdaş değeri sevmiyorsunuz. Kadınları sevmiyorsunuz. Kadınlarda sizi ilgilendiren özgürlükleri veya meslekleri değil, türbanları! Yeşili, ormanları sevmiyorsunuz. Hayvanları, kedileri köpekleri sevmiyorsunuz. Andımızı sevmiyorsunuz. "Türklüğü" sevmiyorsunuz. Laiklikten nefret ediyorsunuz, ya da bu kavramı kafanıza göre her gün yeniden yazıyorsunuz. İşinize gelmeyenleri hatırlamayı sevmiyorsunuz. Mantıktan nefret ediyorsunuz. Muhalefet sevmiyorsunuz. Felsefe derslerini, özgür beyinleri sevmiyorsunuz, özgür basından nefret ediyorsunuz. Demokratik kitle örgütlerini, sendikal hakları, sivil toplumu sevmiyorsunuz. Üniversite öğrencilerini sevmiyorsunuz. Parkları sevmiyorsunuz. İstanbul'u İstanbul yapan kent dokusunu sevmiyorsunuz. Ankara'yı, Anıtkabir'i, "Gavur İzmir"i sevmiyorsunuz. Bağımsız yargıyı, güçler ayrılığını sevmiyorsunuz. Yaptığınız icraatların hiç bir şekilde tartışılmasını, soruşturulmasını, eleştirilmesini sevmiyorsunuz. TV’de rakip partilerin ve özgür kalemlerin sorularına muhatap olmayı sevmiyorsunuz, daha ötesi bundan kaçıyorsunuz. Çapulcuları sevmiyorsunuz. İnsan sevmiyorsunuz, fakir insan hiç sevmiyorsunuz. Kabuklu deniz mahsulü sevmiyorsunuz. İnsan vücudundan korkuyorsunuz. Mayo, bikini, manken, nü model sevmiyorsunuz. Kızların okullarda kantine girmesini hatta erkek öğrencilerle aynı merdiveni kullanmalarını sevmiyorsunuz. Hamile kadınların sokakta gezmelerine bile katlanamıyorsunuz. "Çarşı"yı sevmiyorsunuz. %50’den nefret ediyorsunuz. Para ile satın alamadıklarınızdan nefret ediyorsunuz. İçkiyi sevmiyorsunuz, hatta rakı sofralarından korkuyorsunuz. Heykel ve resim sevmiyorsunuz. Karikatür ve tiyatro sevmiyorsunuz. Bale ve operadan nefret ediyorsunuz. İnönü'yü sevmiyorsunuz. Darwin teorisini, bağımsız bilim yuvalarını sevmiyorsunuz. Size kulak asmadan doğruları söyleyen dürüst imamları, yalan söylemeyi reddeden gerçek Müslümanları sevmiyorsunuz. Demokrasiyi sevmiyorsunuz... - tek yol ataturk cumhuriyet

Bugün 29 Ekim. Cumhuriyeti sevmiyorsunuz. Geçen yıllarda yaptığınız, yapmaya çalıştığınız engellemeler belleğimizde. Bazen resmî mecburiyetler karşılığında “severmiş” gibi yapıyorsunuz ama tüm işiniz Cumhuriyet’in temellerini çözmek. Bu Cumhuriyet’i kuran askerleri sevmiyorsunuz. Atatürk’ü sevmiyorsunuz. Onun temsil ettiği hiçbir çağdaş değeri sevmiyorsunuz. Kadınları sevmiyorsunuz. Kadınlarda sizi ilgilendiren özgürlükleri veya meslekleri değil, türbanları! Yeşili, ormanları sevmiyorsunuz. Hayvanları, kedileri köpekleri sevmiyorsunuz. Andımızı sevmiyorsunuz. “Türklüğü” sevmiyorsunuz. Laiklikten nefret ediyorsunuz, ya da bu kavramı kafanıza göre her gün yeniden yazıyorsunuz. İşinize gelmeyenleri hatırlamayı sevmiyorsunuz. Mantıktan nefret ediyorsunuz. Muhalefet sevmiyorsunuz. Felsefe derslerini, özgür beyinleri sevmiyorsunuz, özgür basından nefret ediyorsunuz. Demokratik kitle örgütlerini, sendikal hakları, sivil toplumu sevmiyorsunuz. Üniversite öğrencilerini sevmiyorsunuz. Parkları sevmiyorsunuz. İstanbul’u İstanbul yapan kent dokusunu sevmiyorsunuz. Ankara’yı, Anıtkabir’i, “Gavur İzmir”i sevmiyorsunuz. Bağımsız yargıyı, güçler ayrılığını sevmiyorsunuz. Yaptığınız icraatların hiç bir şekilde tartışılmasını, soruşturulmasını, eleştirilmesini sevmiyorsunuz. TV’de rakip partilerin ve özgür kalemlerin sorularına muhatap olmayı sevmiyorsunuz, daha ötesi bundan kaçıyorsunuz. Çapulcuları sevmiyorsunuz. İnsan sevmiyorsunuz, fakir insan hiç sevmiyorsunuz. Kabuklu deniz mahsulü sevmiyorsunuz. İnsan vücudundan korkuyorsunuz. Mayo, bikini, manken, nü model sevmiyorsunuz. Kızların okullarda kantine girmesini hatta erkek öğrencilerle aynı merdiveni kullanmalarını sevmiyorsunuz. Hamile kadınların sokakta gezmelerine bile katlanamıyorsunuz. “Çarşı”yı sevmiyorsunuz. %50’den nefret ediyorsunuz. Para ile satın alamadıklarınızdan nefret ediyorsunuz. İçkiyi sevmiyorsunuz, hatta rakı sofralarından korkuyorsunuz. Heykel ve resim sevmiyorsunuz. Karikatür ve tiyatro sevmiyorsunuz. Bale ve operadan nefret ediyorsunuz. İnönü’yü sevmiyorsunuz. Darwin teorisini, bağımsız bilim yuvalarını sevmiyorsunuz. Size kulak asmadan doğruları söyleyen dürüst imamları, yalan söylemeyi reddeden gerçek Müslümanları sevmiyorsunuz. Demokrasiyi sevmiyorsunuz…

“İleri demokrasi”yi (!) seviyorsunuz. Bakalım başka neler seviyorsunuz…
Dini ve namaza gitmeyi gösteriş haline getirmeyi seviyorsunuz. Sanki Allah sizin destekçinizmiş gibi, siyaset yaparken ikide bir adını ağzınıza almayı seviyorsunuz. Devrimleri birer birer sulandırarak yok etmeyi seviyorsunuz. Tek yakınınızın katıldığı büyük basın ihalelerini seviyorsunuz. Elinizdeki iktidar gücü ile tehdit etmeyi seviyorsunuz. Masum insanlar sizin gibi düşünmüyor, yaşamıyorlarsa, onlara hayatı zindan edecek her hamleyi seviyorsunuz. Biber gazı ve şiddet seviyorsunuz. Tecavüzcüleri veya Sivas katillerini korumayı seviyorsunuz. Sürekli herkesi tehdit altında yaşatacak yeni ceza ve taciz imkânı veren yasaları çıkarmayı seviyorsunuz. Örtülü ödenek seviyorsunuz. Parayı delicesine seviyorsunuz. Her yeri ranta açmayı, betonlaşmayı, AVM-rezidans açmayı seviyorsunuz. Gruplar halinde erkek erkeğe gezmeyi seviyorsunuz. Badem bıyık seviyorsunuz. Yandaşlarınızla kadrolaşmayı seviyorsunuz. Rakip partilerin belediyelerine baskın yapmayı seviyorsunuz. Yeni uçaklar, arabalar, bol koruma, gösteriş, daha fazla gösteriş seviyorsunuz. Arabistan şaşalarını seviyorsunuz. Gemicik seviyorsunuz. Tarihten işinize gelmeyen bir sayfa açıp, onun üzerinden hayali davalar açmayı, korkutmayı seviyorsunuz. Devlet imkânlarını sadaka verir gibi kullanmayı seviyorsunuz. Spora siyaset karıştırmayı seviyorsunuz, onu da yüzünüze gözünüze bulaştırıyorsunuz. Aydınları aşağılamayı seviyorsunuz. Ağlamayı, duygu sömürüsünü, mağdur edebiyatı yapmayı seviyorsunuz. Demagojiyi seviyorsunuz. Yüzsüz, isimsiz elektronik sesli tanıklar seviyorsunuz! Yüksek yargıyı Adalet Bakanlığı’na bağlamayı seviyorsunuz! “Kul” vatandaşları seviyorsunuz. Önünüzde eğilen bükülenleri seviyorsunuz. Korku İmparatorluğu yaratmayı seviyorsunuz. Emperyalizmin buyruklarıyla, komşu ülke karıştırmayı seviyorsunuz. Başka dinden insanlarla “hoşgörülü” gibi poz vermeyi seviyorsunuz. Seçimlerde devlet imkânlarını parti için seferber etmeyi seviyorsunuz.
Bazen insan merak ediyor: Tüm bu yaptıklarınızla gurur duyuyor musunuz? Kendi masallarınıza inanıyor musunuz?

Exit mobile version