Site icon Turkish Forum

“YETER!.. SÖZ MİLLETİNDİR.” DİYEBİLMEK!..

“Yeter, Söz Milletindir” demek gerek.. - MNS 02

“Yeter, Söz Milletindir” demek gerek..

Mustafa Nevruz SINACI

Malum 12 Haziran 2011 Millet (parti sahibi) vekili genel seçimlerine, aşağıda isimleri yer alan 27 parti (parça) katılma hakkına sahip. Bunlardan 3’ü çekildi. 24’ü seçime giriyor!..

“Adalet ve Kalkınma Partisi. Alternatif Parti, Bağımsız Türkiye Partisi, Barış ve Demokrasi Partisi, Büyük Birlik Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti, Genç Parti Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi, Emek Partisi, Eşitlik ve Demokrasi Partisi, Hak ve Eşitlik Partisi, Hak ve Özgürlükler Partisi, Halkın Sesi Partisi, Halkın Yükselişi Partisi, İsçi Partisi, Liberal Demokrat Parti, Millet Partisi., Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye Partisi, Milliyetçi ve Muhafazakâr Parti, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Saadet Partisi, Türkiye Komünist Partisi, Yeni Parti, Yurt Parti…”

Bunlardan sadece 3’ü barajı aşabilecek taban, kaynak ve potansiyele sahip.

Biri bölücü ve güdümlü, ipliği pazara çıktığı için barajı aşması artık hayal.

Diğerleri basit sulta, yetersiz ve yeteneksiz; Baraja takılıp kalacakları muhakkak..

Fakat buna rağmen, bahusus diğerleri “ne pahasına olursa olsun” parlâmentoya girmek niyetinde. Gerçekten samimi iddialı, idealist ve dürüst dava – misyon sahiplerini elbette tenzih ederim. Sözümüz; İddiasız/davasız/vizyon ve ideal kavramlarından uzak, tabir caizse piyasa takımına gelince; Bunlar, Prof. Dr. Berhan Yılmaz’ın tanımıyla, tepeden tırnağa, ‘kifayetsiz muhteris’lerden oluşan marjinal gruplar. Ya tam bir bilinçsizlikle, batı ve menfur AB’nin kıl kuyruğuna dolanmış, müsamaha istismarcısı hukuk dolandırıcıları veya sayıları az da olsa saf hayalperestlerden ibarettirler. Faaliyet gösterdikleri ortak alan, özellikle misyon tacirliği, din tüccarlığı, emanetçilik, vesayetçilik ve siyaset simsarlığıdır.

İşin en hayreti mucip tarafı şu ki; Bunların arasında eski milletvekilleri, eski bakanlar, yakın zamanların emekli müsteşar ve mütekait genel müdürleri bile var. Gerisi, baraj kaygısı olmayan partilere “parasal olarak” gücü yetmeyen ve listelerde iyi bir yer satın alamayan veya Aziz meslektaşım Yılmaz Dikbaş’ın deklare ettiği “milletvekili olma kriterlerini” taşımayan “namuslu, dürüst, demokrat, onurlu, sorumlu, kimlik, kişilik ve karakter sahibi”, sulta, dikta ve cunta memuru olamayacak kadar haysiyetli, ilkeli, iyi insan ve iyi vatandaşlar…

BARAJ SORUNU

Batı’nın, “sadece kendi öz yurttaşı için geçerli” insan hakları, adalet, hukuk ve ahlâk kriterleri bizden ileri. Onlarda her kuralın objektif dayanağı, ciddi, ilmi mantığı ve mantalitesi var. Örneğin: Baraj’ın gerekçesi olan: “Temsilde adalet ve yönetimde istikrar” kuramının ana unsuru olarak ikame edilen baraj mecliste grup sayısı ile orantılıdır. Bizdeki  % 10’luk seçim barajının AB’de ki karşılığı 55 kişilik gruptur. Buna göre bizde maksimum % 4 baraj olabilir.

KURALLAR HUKUKİ, AHLÂKİ VE DEMOKRATİK DEĞİL!..

Uygulamadaki yasalar keyfi, özel hesaplara dayalı, evrensel hukuk, hakkaniyet, adalet ve demokrasiye aykırı olup; Egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi millet; Sulta/cunta/dikta, parti sahibi, emanetçi, vesayetçi takımında atanmış adaylara “oy vermekle ve adayları onaylamakla memur ve mükellef “NOTER” rolü oynarsa; Politika arenasında manzara aynen şöyle oluyor?

Bir yanda seçim telâşı ile panikleyen “siyaset hane” sahibi ve “kifayetsiz muhterisler”, sinsi hesaplar, Bizans oyunları; Diğer taraftan yoğunlaşan, “bu işten, en kârlı çıkma” telâşı…

Oysa mevzuatta siyasi bezirgânlık ve “ittifak” (hileli ortaklık) yasak!. Millet bu hülle yoluna “dessaslık, üçkâğıtçılık ve kaypaklık” diyor, asla tasvip ve tasdik etmiyor. Özellikle “Demokrat Parti” gibi, gelenek ve gerçeğin tarihi izdüşümü bir kurumun; ittifaka kalkışması utanç vericidir. Büyük ayıp ve yüzkarasıdır.

OLMASI GEREKEN VE BEKLENEN!..

Çok uzun ve uygun tutulan “seçim takvimi” sürecinde; Milli dava ve Milli demokrasi düzleminde “Demokrat Parti” vizyonu ile “dikta/sulta/cunta,  haksızlık ve yolsuzluğa DURYeter!.. Söz Milletindir., diyen tarihi amblemi altında birleşip; İttifak değil, İltihak, tevhid ve ittihad yaparak; “Hak yolunda, millet hizmetinde fazilet mücadelesi” vermektir.

Exit mobile version