Site icon Turkish Forum

Kalın: Bölgede Tek Yumuşak Güç Türkiye

Başbakanlık Başdanışmanı Doç. Dr. İbrahim Kalın, "NATO üyesi olan, AB'ye tam üye olmaya çalışan Türkiye'nin, doğu komşularıyla ilişkilerini kesmesi gerektiğini düşünmüyoruz. Aynı şekilde, bizim doğu komşularıyla diyaloğumuzun gelişmesi, ekonomik ve diplomatik işbirliklerinin artması, AB üyeliğine ilgimizin azaldığı anlamına da gelmiyor" dedi. - seta

Başbakanlık Başdanışmanı Doç. Dr. İbrahim Kalın, “NATO üyesi olan, AB’ye tam üye olmaya çalışan Türkiye’nin, doğu komşularıyla ilişkilerini kesmesi gerektiğini düşünmüyoruz. Aynı şekilde, bizim doğu komşularıyla diyaloğumuzun gelişmesi, ekonomik ve diplomatik işbirliklerinin artması, AB üyeliğine ilgimizin azaldığı anlamına da gelmiyor” dedi.

Kalın, SETA DC tarafından düzenlenen “Türkiye’ye Bakış Yıllık Konferansı: Yeni Türkiye’yi Tartışmak” başlıklı konferansta konuştu.

Türkiye’nin, dünyanın çok boyutlu yeni realitelerine, yeni çok boyutlu jeopolitik strateji bağlamında yanıt verdiğini belirten Kalın, Türkiye’nin sadece Ortadoğu’daki konularla ilgilendiğine dair yanlış anlayışların bulunduğunu söyledi.

Bölgenin yanı sıra Avrupa’nın birçok ülkesi ve Rusya gibi ülkelerle ikili yakın ilişkilere sahip olduklarına dikkati çeken Kalın, Türkiye’nin doğu ve güneydeki komşularıyla diyaloğunu, batı komşuları ve müttefikleriyle ilişkileri pahasına artırmaya çalışması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını ifade etti.

Türkiye’de, artık zıtlıklara dayanan kimlik tanımlamaları bulunmadığını belirten Kalın, “NATO üyesi olan, AB’ye tam üye olmaya çalışan Türkiye’nin, doğu komşularıyla ilişkilerini kesmesi gerektiğini düşünmüyoruz. Aynı şekilde, bizim doğu komşularıyla diyaloğumuzun gelişmesi, ekonomik ve diplomatik işbirliklerinin artması, AB üyeliğine ilgimizin azaldığı anlamına da gelmiyor” dedi.

Kalın, Türkiye’nin bu çok boyutlu ilişkilerinde dengeyi gözetmeye çalıştığını kaydetti.

-“İŞ ADAMLARIMIZ DIŞ POLİTİKANIN ÖNEMLİ AKTÖRLERİ”-

Konuşmasında, Türkiye’nin ekonomi ve güvenlik alanlarındaki çıkarlarından da bahseden Kalın, Suriye, İran, Irak gibi ülkelerin yanı sıra Kafkas ve Bakanlarla da ekonomik ilişkilerin geliştiğini, Türk iş adamlarının Türk dış politikasının en önemli ve en aktif aktörlerinden biri olmaya başladığını söyledi.

Bunun yanında gazeteciler, öğrenciler, mühendisler gibi toplumun diğer kesimlerinin de Türk dış politikasının parçası haline gelmeye başladığını belirten Kalın, “Biz onların ekonomik ilgi ve çıkarlarını görmezden gelemeyiz. Çünkü, bunlar aynı zamanda bizim ülkemizin de çıkarları” diye konuştu.

Türkiye’nin “güvenlik çıkarları” konusunda da bir zamanlar savaşın ucuna gelinen Suriye ile ilişkilerdeki gelişmeyi örnek veren ve Irak’ın yeniden yapılandırılmasından bahseden Kalın, artık Ortadoğu’ya yeni bir bakış açısıyla bakmak gerektiğini dile getirdi.

Kalın, “Ortadoğu’nun iç savaş, yozlaşma, cahillik, yoksulluğun olduğu bir bölge olduğu imajlarına sıkışıp kalmamalıyız. Bunlar, elbette bazı realiteler, bunda şüphe yok. Ama, buradaki soru şu: Bunu değiştirmek istiyor muyuz, istemiyor muyuz? İşte biz bu yolda çabalar gösteriyoruz” dedi.

-“BÖLGEDE TEK YUMUŞAK GÜÇ TÜRKİYE”-

Kalın, Türkiye’nin, bölgesinde “yumuşak güç” olma durumunun arttığını söyledi.

Bölgeye bakıldığında, kültürü, ekonomisi, diplomasisi, altyapısı, teknolojisi ile gerçekten “yumuşak güç” olarak tanımlanabilecek tek ülkenin Türkiye olduğunu belirten Kalın, kültürel etki konusunda, komşu ülkelerin Türkiye’deki dizilere yoğun ilgi göstermesini örnek verdi.

Kalın, “Belki durum Türkiye ile Arap kültürü arasındaki etkileşim dolayısıyla normal görülebilir. Ama iki ay önce Yunanistan’a gittiğimde, Türk filmlerinin en çok satanlar listesinde olduğunu görünce çok şaşırdım. Bu, Türkiye’nin kültür ürünlerinin, sadece Arap dünyasıyla sınırlı kalmadığını ve yayıldığını gösteriyor” dedi.
“Yumuşak güç” bağlamında, Türkiye’nin temel değerlere dayanan politika da yürüttüğüne dikkati çeken Kalın, Türkiye’nin dünyanın en büyük donör ülkelerinden biri olduğunu vurguladı. Kalın, Türkiye’nin, Haiti, Pakistan, Endonezya gibi dünyada ihtiyacı olan her yere acil yardım, teknik ve finans desteği verdiğini ve bunun yılda resmi olarak 1 milyar dolar civarında olduğunu söyledi.

-“EN ÖNEMLİ GELİŞMELERİN MERKEZİNDE”-

Türkiye’nin istikrar, güvenlik ve refah istediğini, ama çevre ülkelerde de bunu sağlamadan başarı gösterilemeyeceğini bildiklerini, bu yüzden “sıfır sorun” politikasını oluşturduklarını söyleyen Kalın, çok fazla çalışma ve yoğun işbirliği gerektiren Türkiye’nin iddialı dış politikasında, komşu ve müttefikleriyle işbirliği içinde elinden gelenin en iyisini yaptığını dile getirdi.

Türkiye’nin aktif dış politikasını sürdürmeye devem edeceğini belirten Kalın, çünkü bunun Türkiye’nin coğrafyası, Türk toplumu, iş dünyası için de gerekli olduğunu kaydetti.

Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar gibi Türkiye’nin ilgilendiği alanlarda, dünya siyasetini doğrudan etkileyen sorunlar bulunduğunu anlatan Kalın, Türkiye’nin, küresel düzeni etkileyen uluslararası ilişkilerde, en önemli gelişmelerin olduğu bir jeopolitik alanın merkezinde olduğuna dikkati çekti.

Kalın, Türkiye’nin Irak’ın işgaline katılmamasına rağmen, ülkenin yeniden inşa edilmesinde en aktif rol alan ülkelerden biri olduğunu da söyledi.

-“AB’DE TÜRKİYE TARTIŞMALARI SÜRECEK”-

Türkiye’de toplumun daha aktif hale geldiğini ve konuları tartıştığını, Türkiye’nin “kendi enerjisini sağlayan” bir ülke haline geldiğini belirten Kalın, bir soru üzerine, Kürt sorunu konusunda birçok ilerleme kaydedildiğini ama hala yapılacaklar olduğunu kaydetti.

Kalın, başka bir soru üzerine, Türkiye’nin yalnız Hamas ile değil Filistin yönetimiyle de konuştuğunu, Hamas’ı masaya getirmeye çalıştıklarını söyledi.

Bir soru üzerine, Türkiye’de Osmanlı tarihiyle “barışma hissi” olduğunu belirten Kalın, popüler tarihe dair ilginin ve bu konuda basılan kitapların arttığını, Osmanlı tarihinin de bu yeni ilginin bir parçası olduğunu söyledi. Kalın, bu durumu, çok kültürlülük, azınlık gibi birçok konularda tarihteki deneyimlerin modern döneme aktarılması ve anlaşılması açısından iyi bir gelişme olarak nitelendirdi.

Kalın, bir soru üzerine, NATO’nun yeni güvenlik konseptinin herhangi bir ülkeyi hedef olarak göstermediğini söyledi.

Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili soru üzerine Kalın, dinamik yapıya sahip olan AB ve Türkiye’nin sürekli değiştiğini söyledi. Kalın, AB’nin geleceğine yönelik birliğin kendi içinde de bir netlik bulunmadığını, dolayısıyla Türkiye konusunda da belirsizlik ve üyeliğine karşıt düşünceler bulunduğunu dile getirerek, Türkiye ile ilgili tartışmaların ülkelerin iç siyaset tartışmalarının da parçası haline geldiğini kaydetti.

“Avrupa’nın daha sağcı, göçmen ve genişleme karşıtı olmaya başlaması nedeniyle, önümüzdeki yıllarda Türkiye’ye dair tartışmaların artacağını ve Türkiye’nin bu tartışmaların önemli bir ögesi olacağını” dile getiren Kalın, ancak Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin de AB üyeliğiyle sınırlı olmadığını anlatarak, Avrupa ile ticaretin gelişmişliğini örnek gösterdi.

AB üyeliğinin Türkiye’nin stratejik hedefi olmaya devam ettiğini ifade eden Kalın, AB sürecinde de sadece teknik sorunların değil, daha geniş perspektifte AB’nin geleceği, politikalar, göçmenlik gibi konuların da konuşulması gerektiğini belirtti.

AA

Exit mobile version