Site icon Turkish Forum

FİLİSTİNE KARŞI : BOP, MISIR VE İSRAİL ÜÇLÜSÜ

Öğr. Gör. M. Törehan SERDAR - gazze gaza

Öğr. Gör. M. Törehan SERDAR [storehan@hotmail.com]

Dün dünya kamuoyunun gözü önünde Bosna’da, Çeçenistan’da yapılan vahşet, bugün Afganistan’da, Irak’ta ve Filistin’de sergilenmektedir. Sözüm ona medeni, uygar diye geçinen batı dünyası bu vahşeti seyretmekte, hatta alkış tutmaktadır.

TV’yi açtığımız her kanalda Filistin’de savunmasız masum halka İsrail’in uyguladığı vahşet görüntülenmektedir. Bu vahşete insan olan, ben insanım diyen hiçbir yürek dayanmaz. 3 yaşındaki çocuklar, ihtiyarlar, kadınlar, sokak ortasında, ekmek kuyruğunda, evlerinde İsrailliler tarafından terörist diye kurşunlanmakta, bombalanmaktadır. Ne acıdır ki bu vahşete hiç kimse dur demediği gibi, bazı batılı devletler Filistinlileri suçlamakta, İsrail’e arka çıkmaktadır.

21. yüzyılın en büyük vahşeti, soykırımı Afganistan’da, Irak’ta ve Filistin’de masum Müslüman halka uygulanmaktadır. Bu insanların tek suçu; Müslüman olmalarıdır. Ölenler Müslüman değil de, Hıristiyan veya Yahudi olsaydı acaba dünya buna seyirci kalacak mıydı?

Gazze şeridinde İsrail tarafından Filistinlilere bir vahşet uygulanmaktadır. Bu vahşet, vicdanı olan herkesi derinden üzmüş, üzmeye de devam etmektedir. Dünya seyirci kalmaktadır. Bu vahşet nereye kadar sürecek.

İsrail; 1948 yılında Birleşmiş Milletler kararıyla kurulmuş istisnai bir devlettir. Bu devlet kurulduğu zaman sadece bayrağı belirlenmiş, sınırları belirlenmemiştir. İsrail devletinin sınırlarının belirlenmesi, Birleşmiş Milletler tarafından İsrail’e bırakılmıştır. İsrail istediği şekilde sınırlarını belirlemekte serbesttir.

İsrail’in bayrağına dikkat edilirse bayrağın ortasında altı köşeli bir yıldız, yıldızın altında ve üstünde birer mavi çizgi bulunmaktadır. Yukarıdaki mavi çizgi Dicle Nehrini, aşağıdaki mavi çizgi ise Fırat Nehrini temsil eder. Yahudilerin tabiri ile bu iki nehir arasında kalan topraklar, “Tanrı tarafından Hz. İbrahim’e, yani İsrail kavmine vaat edilmiş toraklardır (Arz-ı Mevut). Bu topraklar ve Ortadoğu eninde sonunda Yahudilerin olacaktır”. İsrail’in bu caniliğinin altında yatan esas gaye, bu toprakların elde edilmesidir.

Muhtemelen İsrailliler katliam emrini Kutsal Kitaplarından almıştır. Onların kutsal kitapların da; “Yasanın Tekrarı (20)” bölümünün 10-15. ayetlerinde: “Bir kente saldırmadan önce, kent halkına barış önerin. Barış önerinizi benimser, kapılarını size açarlarsa, kentte yaşayanların tümü sizin için angaryasına çalışacak, size hizmet edecekler. Ama barış önerinizi geri çevirir, sizinle savaşmak isterlerse, kenti kuşatın. Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin. Kadınları, çocukları, hayvanları ve kent­teki her şeyi yağmalayabilirsiniz. Tanrınız RAB’bin size verdiği düş­man malını kullanabilirsiniz. Yakınınızdaki uluslara ait olmayan, sizden çok uzak kentlerin tümüne böyle davranacaksınız.” Demektedir. Tevrat’taki bir başka ayette de; “… halkını alarak Libay (Lübnan) toprağına saldır. Orada yaşayan kadın, çocuk, genç, ihtiyar hepsini kılıçtan geçir. Dişi hayvanlarına varıncaya kadar bütün insanları ve hayvanları yok et. Tanrı insanları Yahudilerin emrine vermiştir. İnsanlar koyun, Yahudiler de bu insanların çobanıdır” demektedir.

1914 yılında ABD, İngiltere ve Yahudi temsilcileri bir araya gelerek “Büyük Ortadoğu Projesi”ni (aslı Büyük İsrail Projesidir) ortaya attılar. Bu projeyle sözde Ortadoğu ülkelerine demokrasi ve özgürlük getirilecek. Ne kadar özgürlük getirildiği Irak’ta görülmektedir. Irak’ı demokrasi ve özgürlük getirmek safsatasıyla işgal eden ABD ve onun müttefikleri, 1 milyon Iraklının ölmesine, 4,5 milyon Iraklının da evlerini terk etmesine neden olmuştur. Dün Irak’a giren ABD askerlerine alkış tutan, Saddam’ın heykelini taşlayan Iraklılar, bugün Irak’taki vahşetin mimarı olan ABD Başkanı Bush’a ayakkabı fırlatmaktadır. Ey Iraklılar! Zamanında aklınız neredeydi?

Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Müslüman halk kandırılmakta, ülkeler ve topraklar bir bir bu projenin mimarlarının, İsrail’in ve batılı devletlerin eline geçmektedir. Müslümanlar ne zaman uyanıp akıllanacak diye hep merak ediyorum? Bu projenin şu anki eş başkanlığını Sayın Başbakanımız yapmaktadır. Sayın Başbakanımıza yakışacak en güzel olay, bu eş başkanlıktan hemen ayrılmasıdır.

İslam ülkelerine, özellikle Arap Birliğine söyleyecek iki çift lafım var. Müslüman Arapların nüfusu, İsrail’in yüz katıdır. Tabiri caiz ise tükürseler İsrail’i tükürüklerinde boğarlar. Kendi soydaşlarına, kendi dindaşlarına yapılan bu vahşeti gördükleri halde olaya seyirci kalmakta, sade bir kınamakla geçiştirmektedirler. Bu kadar sorumsuz, bu kadar vurdumduymaz, bu kadar vicdansızlık nasıl olur? Kendi soyundan olan 3 yaşındaki bebekler katledilirken, Arap dünyası sadece kınamakla kalıyor, zahmet edip Arap Birliği bile toplanmıyor. Orada ölenleri hiç umursamıyorlar.

Peki Mısır’a ne demeli? İş konuşmaya geldiğinde kendilerini İslam ülkelerinin lideri olarak görmekte, liderliğe soyunmaktadır. Aylardan beri Gazze’deki insanlar açlıktan ölürken, Mısır Gazze’ye geçişi sağlayan Refah Kapısını kapatmış, oradaki insanlara gıda yardımını engelleyerek ölüme terk etmiştir. Yine bu kapıyı kapatarak, İsrail zulmünden kaçan Filistinlilerin ve Filistinli yaralıların Mısır’a geçmesini önlemiştir. Ey İslam âlemi! Ey Mısır! Rabbim bunun hesabını mutlaka sizden soracaktır. Sizler şatafatlı saltanatınızla, lüks hayatınızla kuş tüyü yataklarda uyurken, açlıktan ve vahşetten ölen Filistinlilerin hesabını er geç vereceksiniz. Sizler böyle nemelazımcı, vurdumduymaz oldukça, bugün Filistin’de olanlar, yarın sizin başınıza gelecektir.

Exit mobile version