Son dönemde Rus basınında Türkiye ile Rusya’nın stratejik işbirliğine gitmesi gerektiği yorumları artarken, dün de Fransa’nın en saygın gazetelerinden Le Figaro’da yayınlanan yorumda, Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik konusunda derin hayal kırıklığına uğrayan Türkiye’nin dış politikada giderek Rusya’ya yaklaştığı belirtildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu ayın son haftasında Moskova’ya yapacağı resmi ziyaret öncesi, Moskova-Ankara arasında siyasi yakınlaşma artıyor.
Milliyet’teki habere göre, NATO’nun Rusya ile askıya aldığı ilişkilerini yeniden başlatması dolayısıyla kaleme alınan Le Figaro’daki yorumda, bu eğilimin “anlık tepki” olmadığı, hem AKP’li iktidar mensuplarının hem de askeri çevreler ile ilerici laik elitlerin Rusya’yla yakınlaşma konusunda “dipten gelen bir dalga”nın etkisiyle hareket ettikleri savunuldu.
“Le Figaro” yazarı Thierry Portes, son zamanlarda Türkiye’nin yakın coğrafyasında ve özellikle eskiden Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kalan bölgelerde son derece aktif bir diplomasi yürüttüğünü, buna paralel olarak da Rusya’nın eski nüfuz alanlarına hükmetmesine sıcak bakmaya hazır olduğunu vurguladı.
Gazete, adını vermediği hükümete çok yakın bir AKP milletvekilinin, “German Marshall Fund” adlı kuruluştaki konuşmasında, Avrupa kıtası için bir yandan Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO, diğer yandan Hırvatistan hariç Balkan ülkelerinin AB dışında bırakılacağı yeni bir Yalta’ya ihtiyaç olduğunu söylediğini anımsatarak, tek başına bu analizin bile Türkiye’deki zihniyet değişikliğini göstermeye yettiğini belirtti.
Gül’ün gezisi öncesi sıcak hava
Abdullah Gül’ün gezisiyle ilgili son hazırlıklar sürerken, bu ayın son haftasında yapılması kesinleşen gezi öncesi Ankara-Moskova hattında siyasi yakınlaşmanın gittikçe arttığı dikkat çekiyor. Ancak ekonomik alanda, özellikle gümrüklerde yaşanan sorunlar başta olmak önemli bazı sorunlar hala masada duruyor. İşadamları, yaz başından beri gümrüklerde Türk mallarına çıkarılan zorlukların sürdüğünü, Cumhurbaşkanı Gül’ün gezisinde bu konuya nihai bir çözüm bulunması gerektiğini savunuyorlar.