Kimse Cumhuriyetimizi, Özgürlüğümüzü Elimizden Alamaz…

Düşmanlık, silahlanma, kardeşi kardeşe düşürme, kardeşi kardeşe kırdırma… - turkiye cumhuriyeti bayrak

Düşmanlık, silahlanma, kardeşi kardeşe düşürme, kardeşi kardeşe kırdırma… - 5 1

Düşmanlık, silahlanma, kardeşi kardeşe düşürme, kardeşi kardeşe kırdırma…

En yetkili ağızlar, en yetkili kişiler çıkmış, şimdi halkın silahlanmasından söz ediyor…

AKP iktidarında şimdi bunlar konuşuluyor… Kardeşi kardeşe düşman yapma planları yapılıyor…

Haber şöyle:

“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Şeref Malkoç, darbelere karşı vatandaşın meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah alınmasının önünün açılacağını söyledi…”

Melih Gökçek ise şunları söylüyor:

 “…Muazzam bir silahlanma oldu. Pompalı tüfeği alan evine atıyor. Sen yarın bir darbe yapmaya kalksan, senin elinde piyade tüfeği, kaleş varken, bu kalkıp pompalı tüfeğiyle gelmeyecek mi? Acımaz da. Şunu artık anladılar bütün dünya bize bir tezgâh yapıyor. Darbe olsun da gelsin beni öldürsünler diye mi bekleyecekler.”

Kan dondurucu açıklamalar…

O zaman polis, emniyet teşkilatını da kaldıralım, orduyu da lağvedelim, halkı silahlandıralım… Milis kuvvetleri kuralım… Devleti onlar korusun…

Bu nasıl bir anlayıştır? Bu nasıl bir düşüncedir?

Darbecinin hakkından gelmeye devletin gücü yetmiyor mu?

Peki, gelecekte, toplu, sivil bir kalkışmada, halk polise, askere karşı pompalı silahlarla karşı koymaya kalkarsa ne olacak? Kim durduracak onları?

Bu ülke geçmişte Maraş, Sivas, Çorum katliamlarını yaşadı…

Sivas’ta, Madımak otelinde vatandaşlar diri diri yakıldı.

Maraş Katliamında ise önce bir sinemaya bomba atıldı, halk tahrik edildi, sonra 19 Aralık ile 26 Aralık 1978’de Alevilere yönelik bir katliam başlatıldı. Resmi rakamlara göre yedi gün süren olaylar sırasında 105 Alevi öldürüldü. Alevilere ait 200’ün üzerinde ev yakıldı, 100’e yakın işyeri tahrip edildi.

Bağlarbaşı camii imamı Mustafa Yıldız o yıllarda cuma vaazında şu “öğütleri” vermişti:

“Oruç tutmak namaz kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır…”

Peki, bu tahriklerle galeyana gelip isyan çıkaran cahil halkın elinde o sıralarda, bir de ruhsatlı silah olsaydı, olaylar nereye varacaktı hiç düşündünüz mü?

O zaman gözü dönmüş bu yaratıklar çoluk – çocuk, bebe – yaşlı demeden, alevi vatandaşlara sıka sıka ilerleyeceklerdi… Oluk oluk kan akacaktı… Ortalık kan deryasına dönecekti…

Peki, neden bu türden silahlanma haberleri referandum öncesinde çoğaldı?

Neden kültürel eğitim kurumları yakılmaya, insanlar tehdit edilmeye başlandı? Neden 80 yaşın üzerindeki öğretim üyeleri üniversitelerden atılıyor ve işsizliğe, perişanlık ortamına mahkûm ediliyor…  Neden gazeteciler, televizyoncular işlerinden kovuluyor…

Neden 26 yaşındaki bir piyanist gence, sanatçıya kelepçe vuruluyor…

Hukuk yok, adalet yok, mahkeme yok… Atılan 300 akademisyenin suçunu bilen yok…

Çünkü bir karmaşa, bir kaos ortamı yaratılmaya çalışılıyor… Halkımıza deli gömleği giydirilip, birbirine düşürülme mücadelesi veriliyor ve hukuk 800 yıl önce, 1215 yılında imzalanmış “Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlük Fermanı) döneminden de gerilere götürülmek isteniyor… Yeniden bir sultanlığa, hilafete dönüş uğraşısı veriliyor…

“Magna Carta Libertatum ile kralın ilk kez yetkileri kısıtlanmış ve halka bazı hak ve özgürlükler verilmişti. Bakın ne diyor o bildiride.

“Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.”

ÖZETİN ÖZETİ ŞU:

İçine itilmek istendiğimiz bu kaos ortamı, bu konuşmalar, silahlanma teşvikleri, tutuklamalar, işten atılmalar bir algı operasyonudur… Bu bir gözdağı verme, sindirme harekâtıdır…

Çünkü onlar biliyorlar ki, sandıktan “HAYIR” çıkarsa AKP düzeninin meşruluğu da konuşulmaya başlanacaktır…

Bugünkü iktidar, eskiden beri uyguladığı taktiklerin geçerliliğini yitirdiğini gördükçe panik içerisine girmekte, yeni yeni sindirme, korkutma planları oluşturmaya çalışmaktadır…

Hedef “Tek kişi rejimi”ne, sultanlığa referandumda “HAYIR” diyeceklere korku salmak, onların sandığa gitmelerini önleyip, “EVET” oylarının sandıktan çıkmasını sağlamaktır. Bunun için de büyük çaba gösteriyorlar, son derece saldırgan, bölücü, ayrıştırıcı bir politika izliyorlar…

Vee şunu demek istiyorlar: “İtaat et, rahat et…”

Ne yaparlarsa yapsınlar, bu geleceğe, ileriye dönük gelişmeyi durduramayacaklardır.

Çünkü ANAP’tan, DYP’den, DP’den, Saadet Partisinden AKP’ye katılanlar, onun gerçek yüzünü gördüler ve yeniden kendi partilerine dönmeye başladılar bile…

Bu referandum tüm milliyetçileri, vatanseverleri bir araya getirdi, birleştirdi, kenetlendirdi… Onlar şimdi şöyle haykırıyorlar:

KİMSE ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ, CUMHURİYETİMİZİ ELİMİZDEN ALAMAZ…
([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir