Din, tarih boyunca manevi bir rehber olmanın ötesinde, siyasi hegemonya ve iktidar inşası için güçlü bir araç olarak kullanılmıştır. Recep Tayyip Erdoğan’ın bölgesel politikaları ve Suriye’deki Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) lideri Colani’nin stratejileri arasında bu bağlamda çarpıcı benzerlikler bulunmaktadır. Erdoğan ve Colani’nin din eksenli yaklaşımları, bir prototip devlet modeli inşa etme ve bu modeli başka coğrafyalara ihraç etme amacını taşır görünmektedir.
Erdoğan ve Colani: Din ile İktidar İnşası
Hem Erdoğan hem de Colani, dini söylemleri siyasi projelerinin merkezine yerleştirmiş liderlerdir. Bu durum, farklı coğrafyalarda uygulanmasına rağmen ortak bir mantık çerçevesinde işleyen bir hegemonya stratejisini ortaya koymaktadır.
Erdoğan: Siyasi İslam ve Devlet Dönüşümü
Erdoğan, siyasi İslam’ı Türkiye’deki toplumsal ve devlet düzeninin yeniden şekillendirilmesi için kullanmaktadır. Dini söylemleri, hem toplumsal meşruiyet sağlamak hem de otoriter bir yönetim anlayışını güçlendirmek amacıyla kullanmaktadır. Türkiye’nin dış politikasında da İslamcı bir ideolojik vizyon, özellikle Suriye’de açık bir şekilde kendini göstermektedir.
Colani: HTŞ’nin Prototip Devlet Arayışı
Colani ve liderliğindeki HTŞ, Suriye’nin kuzeybatısında, özellikle İdlib’de, bir prototip İslam devleti inşa etmeye çalışmaktadır. Bu bölgede eğitimi, hukuku ve toplumsal düzeni kendi ideolojik çerçevesinde şekillendiren HTŞ, bir yandan yerel halkı kontrol altına alırken, diğer yandan bu düzeni daha geniş bir coğrafyaya yaymayı hedeflemektedir. Bu süreç, Colani’nin din temelli bir hegemonya inşa ettiğini göstermektedir.
Erdoğan ve Colani’nin Stratejik Benzerlikleri
1. Din Temelli Meşruiyet Arayışı:
Erdoğan ve Colani, dini söylemleri halkın desteğini kazanmak ve siyasi meşruiyetlerini pekiştirmek için araçsallaştırmaktadır. Bu söylemler, özellikle yoksul ve çatışma altındaki toplumlarda güçlü bir etki yaratmaktadır.
2. Sınırların Ötesinde Etki Arayışı:
Erdoğan, Türkiye sınırlarının ötesinde bir ideolojik model ihraç etmeye çalışırken, Colani de İdlib’de inşa ettiği düzeni, Suriye genelinde ve ötesinde yaymayı amaçlamaktadır.
3. Prototip Devlet İnşası:
Erdoğan, Suriye’deki bazı bölgelerde ve şimdide tüm Suriye’de kendi ideolojik vizyonuna uygun yapılar oluşturmaya çalışırken , Colani de HTŞ aracılığıyla yerel halkı kendi denetiminde bir İslam devleti modeline adapte etmeye çalışmaktadır.
Tehlikeler
1. Bölgesel İstikrarsızlık:
Erdoğan ve Colani’nin din eksenli politikaları, Suriye başta olmak üzere tüm Ortadoğu’da istikrarsızlığa yol açmaktadır. Özellikle farklı mezhepler ve dini gruplar arasında gerilimler artmaktadır.
2. Türkiye’nin Güvenliği ve Laik Düzeni:
Erdoğan’ın ideolojik projelerinin Türkiye’ye geri dönüşü, ülkenin laik düzenini tehdit etmektedir. Colani ile benzer vizyonların Türkiye sınırına bu kadar yakın olması, radikal unsurların Türkiye’ye sızma riskini artırmaktadır.
3. Uluslararası Tepki ve İzolasyon:
Hem Erdoğan’ın politikaları hem de Colani’nin faaliyetleri, Türkiye’nin uluslararası arenada yalnızlaşmasına ve Bölge ile ilişkilerinin daha da kötüleşmesine neden olmaktadır.
Çözüm Önerileri
1. Dış Politikada Rasyonel Yaklaşım:
Türkiye, Suriye politikalarını ideolojik hedeflerden arındırarak insani yardım ve barışa odaklanmalıdır. Mültecilerin geri dönmesini sağlamalı ve ülkelerinde barış içinde yaşamalarına destek olmalıdır. Colani gibi aktörlere karşı daha sert bir tutum benimsenmelidir.
2. Laiklik ve Demokrasi Vurgusu:
Türkiye, kendi içinde laiklik ve demokratik değerleri güçlendirmelidir. Erdoğan’ın din temelli söylemlerinin toplumda yarattığı kutuplaşmaya karşı sivil toplumun daha aktif olması gerekmektedir.
3. Radikalleşmeye Karşı Önlemler:
HTŞ ve benzeri yapıların Türkiye sınırında güçlenmesi, uzun vadede ciddi bir tehdit oluşturabilir. Türkiye, sınır güvenliğini artırmalı ve bu tür yapıların etkisini azaltmak için uluslararası işbirliğine yönelmelidir.
4. Sivil Toplum ve Medya Çalışmaları:
Hem Türkiye içinde hem de Suriye’de dinin siyasallaştırılmasının risklerine dair farkındalık çalışmaları yapılmalıdır. Özgür medya ve bağımsız sivil toplum kuruluşları bu konuda önemli bir rol oynayabilir.
Sonuç
Erdoğan ve Colani, farklı koşullar ve araçlarla hareket etseler de, dinin bir hegemonya aracı olarak kullanılması konusunda benzer stratejilere sahiptir. Bu durum, Türkiye’nin ve bölgenin istikrarını tehdit eden bir tabloyu ortaya koymaktadır. Sivil toplumun güçlendirilmesi, laiklik ilkesine sahip çıkılması ve dış politikada daha rasyonel bir yaklaşım benimsenmesi, bu gidişata dur demek için en önemli adımlardır. Türkiye, bu süreçte hem kendi sınırlarını hem de demokratik değerlerini korumak için kararlı adımlar atmalıdır.
Bir yanıt yazın