Türkiye’nin kamp değişikliği yapacağının işareti sayılmalı

Sn.Karluk’a BRICS konusunu yazdığı için teşekkür etmeliyiz. - dunya ekonomisi brics avrupa birligi ve amerika karsilastirmasi

Sn.Karluk’a BRICS konusunu yazdığı için teşekkür etmeliyiz.

Yoksa  fili tututukları yere göre tarif eden körlerden biz okumuşların farkı kalmazdı.

Sn. Haluk Dural:” BRİCS üyeliği hakkındaki yazınız için kutlarım.” demiş. (MB/ Aynı düşüncede olmalı ki bir şey yazmamış.)

Dr.Mustafa Ataç ise “… her konuda çok iyi ilişkilerimiz olan ‘küçük Amerika’ İsrail ile tüm köprüleri yıkıp, dostluğu düşmanlığa çevirme başarısı gösterirken

Çok yazık oluyor Türkiyemize.” demiş.

( MB/ İngiliz dış politikasını şekillendiren beyinlerden birisi olan ve 1855’ten 1858’e kadar 1. kez, 1859’dan 1865’e kadar 2. kez Birleşik Krallık başbakanlığı yapan Lord Palmerston ”İngiltere’nin ebedi dost ve düşmanları yoktur, değişmez çıkarları vardır.” sözünün anımsanması gereken yerdeyiz..)

Sn.Sevil Kaplun’nda “ Ülkemiz için yararlı olur mu? Yoksa Çİn, Rusya gibi canavarlarla ortak olmak tehlikeli mi? AB’nin Türkiye’yi yıllarla kapısında bekleterek küçük düşürmesine  karşı yerinde bir yanıt olur diye düşünüyorum.” diye yazmış.

(MB/ Bu iki devletten çok çekmiş olmalıki  Çin ve Rusya Fedarasyonu’nu canavarlara benzetmiş. Kendi çıkarları çerçevesinde AB(D)’nin her alanda Türkiye’yi şekillendirmesini umursamayan Kaplun’un ‘ küçük düşürmesine  karşı yerinde bir yanıt olur diye düşünüyorum.’ demesi de en sonunda beğensek de beğenmesek de bir değerlendirmedir)

Karluk’un yazısından alıntılar:

 –  AB ile ilişkilerimiz ile BRICS ülkeleri ile ilişkilerimizi karşılaştırmak doğru değildir. Çünkü iki uluslararası  örgüt birbirinden farklıdır. AB’de egemenlik haklarının bir kısmının devri söz konusudur ama BRICS’te böyle bir durum yoktur.

– Çünkü iki uluslararası  örgüt birbirinden farklıdır. AB’de egemenlik haklarının bir kısmının devri söz konusudur ama BRICS’te böyle bir durum yoktur.

– BRICS ile ilişkilerimiz hiçbir zaman AB ile olan ilişkilerimize alternatif  olamaz. BRICS ülkeleri ile ilişkilerin geliştirilmesi olumlu bir gelişmedir.  

( Sn. Karluk’un yaptığı değerlendirmeye göre AB’nin finaskaptalin denetiminde olduğunu söyleyebiliriz. Hal böyle olunca AB’de hak ve özgürlükler finaskaptalin çizdiği sınırlar kadar olduğu söyleyebilir.)

–  Yine Mustafa Kemal’in Fransız Gazeteci Maurice Perno’ya Verdiği Mülâkatın tamamı okunduğunda Atatürk’e  yakıştırılan Batıcılık savının abartılı olduğu görülecektir.

– İngiliz dış politikasını şekillendiren biri olan ve Birleşik Krallık başbakanlığı (1855/ 1865) yapanLord Palmerston ”İngiltere’nin ebedi dost ve düşmanları yoktur, değişmez çıkarları vardır.” sözünün anımsanması gereken yerdeyiz

– Özetle : Uluslararası ilişkilerde ülkelerin dostu da düşmanı da yoktur. Çıkarları vardır.

Milli güç unsurlarından siyasi güç iktidar ve muhalefeti ile bu gerçeği önemsemese de seçmen bunun ayırtındadır. Gelecek günlerde bunu göreceğiz.

***

BRICS ÜZERİNE BİR KAÇ SÖZ :

·  Asya, Küresel Güney’e önderlik ederek yükseliyor.

·  Atatürk, çağdaş uygarlığın yerinin sürekli kalıcı olmadığını en iyi bilenlerdendi. Batı’yı değil, “çağdaş uygarlık seviyesini” işaret etmişti.

·   “İktisadi  bir yapı, AB’nin alternatifi değil” dense de BRICS+’e yaptığı üyelik başvurusu . Türkiye’nin “kamp değişikliği” yapacağının işareti sayılmalı.

·  İktisadi ve askeri zorunluluklar Türkiye’nin Batı (Atlantik-ABD-AB) denetiminden çıkıp yükselen Asya ve onun müttefikleriyle eşit, adil ve kalkınmacı bir ilişkiye girmesi sıradan bir dış siyaset tercihi olmanın çok ötesinde acil bir zorunluluktur.

·  Türkiye’nin kendisini bu yüzyılda da yine Atlantikçi (Küresel Kuzeyci) sanarak yanlış konumlanması, bu kez Batıcılara rağmen mümkün olmayacaktır

·  İktidarın BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile ilişkilerini stratejik bir anlayışla değil, taktik bir bakışla yürüttüğü genel kabul.(Rusya Federasyonu’ndan S-400 alımı gibi)

·  Ana muhalefet partisi ise AB kapısında beklenilmesini istiyor. Parti tabanını “Ya AB ya ŞİÖ” diyerek Batıcılığa teslim olmaya zorluyor. 

·   İktidar Batı-Doğu dengesi tutturabilmek için iki ileri bir geri yapsa ya Türkiye için tarihin tekerleği Asya’ya doğru hızla dönüyor

·  Neden böyle oldu?

·  Batı Bloğu :

– Tek parça bir Türkiye istemiyor.

–  Bölünmüş, olmazsa yönetim olarak özerk bir Türkiye dayatıyor

–  Üreten özellikle de yüksek teknoloji ile üreten bir Türkiye de istemiyor.

–  Batı finans kapital sermayesi yatırıma değil, vurguna geliyor.

–  24 Ocak 1980’de dayattıkları iktisadi tasarımla ülkenin kaynaklarını yüksek faizci akbabalarına yedirme sürdürmek istiyor.

(Okunmayan, okunup eleştirilmeyen bir yazım ne denli kıymetli olursa olsun alım gücü kalmayan 1TL değin değeri olmadığını kabul ederim.)

Sn.Karluk’a BRICS konusunu yazdığı için teşekkür etmeliyiz. - turk paramiz bir turk lirasinin gramaji dusuruldu

2016 basımı 8 gram olan 1 liralar 2023 ve sonrasında 6 grama düşürülmüş

(Bu yazı derlemedir)

(1 ) https://whoisataturk.com/g/icerik/Mustafa-Kemal-in-Fransiz-Gazeteci-Maurice-Perno-ya-Verdigi-Mulakat-29101923/824


Yazıları posta kutunda oku


“Türkiye’nin kamp değişikliği yapacağının işareti sayılmalı” için 4 yanıt

  1. Güney Haştemoğlu avatarı
    Güney Haştemoğlu

    Turkish Forum’da çıkan yazıları okuyorum ve Makaleler dosyama alıyorum. Çok faydalanıyorum. Çünkü 90 yaşında bir insan olarak her olayı takip edip sonuçları birleştirmem mümkün değil.
    Teşekkür ve saygılarımla
    21.09.2024

  2. Selen Atasoy avatarı
    Selen Atasoy

    Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir.
    Bence, Brics- para biriminin yanlış bir fikir olduğuna inanıyorum, çünkü bu para birimi, çok farklı ekonomilere sahip ülkeleri birleştirecek.
    Ayrıca Çinli olmayan üyelerin Çin yuanına olan bağımlıklarını artırabilir. Buda önemsiz bir düşünce degildir.
    Bu kadar Heterojen bir Ülke karışımı ileride sorun çıkarır.
    Çin- Rus sevgisi, dominant gözüküyor, zamanla, Brezilyayı-Güney Afrikayı, Hindistanı bir köşeye itebilir.
    Türkiyeye bakarsam, evlenmeye hazır, oryantasyon yardımına ihtiyacı olan bir Türk kızına benziyor.
    ——
    Ben inadına bu kuruluşa girmem, çünkü Çin nin Türk soyuna yapmış olduğu katliamlar (Genocit) hiç bir tarih kitabına sığmaz.
    ——
    Kırım Adamızı, Katharina ile bir gece geçirip Rusyaya hediye eden o şerefsiz Sultanın inşallah kemikleri sızlar.
    ——
    Eğe Adalarımız’ daki durumda aynı sayılır..

  3. MEHMET BOZ avatarı
    MEHMET BOZ

    Hala genç ve dinç olduğundan ötürü Sn. Haştemoğlu’nu içtenlikle kutluyorum.
    Çünkü :
    Atatürk’ün “Ne Evlattı O” dediği 35 yaşında ölen Maarif Vekili Mustafa Necati (Uğural) “Okuttuğundan daha çok okumayan bir öğretmen çabuk yıpranır, ihtiyarlar ve bezginlik getirir. Dikkat ediniz, araştırma, irdelemeye düşkün ak saçlı bir öğretmen hep dinç ve gençtir.” sözleriyle okumanın yazmanın zihinsel dinçliğine vurgu yapmış. Hem de bugün için çok gençti denecek yaşta. (1)
    Yeri gelmişken ülkenin ve milletin boğuştuğu sorunların kökenine ilişkin Emin Özdemir’in (*) bilgi ve deneyimden gelen şu çıkarımını da yer verelim.
    Özdemir: “Anaokulundan üniversiteye değin dil ve yazın eğitiminden geçilmesine karşın okumayan olur yazarlar yetiştirdik. Bunlar okur yazarlar ama okur değiller. Okur, okuma yazma becerilerini sürekli kullanan, dil, düşünce, yazınsan değer taşıyan kitapları okumadan edemeyenlerdir.” demekte.
    TÜİK verilerine göre, kitap okumak Türk insanının ihtiyaç listesinde 235. sırada. Kitap okumaya ayırdığı süre günde ortalama sadece 1 dakika.
    Özdemir’in işaret ettiği derin meselenin özü TÜİK verisiyle somut durma gelmiş.

    (1 )Mustafa Necati hakkında daha geniş bilgi için bağ(link): https://www.turkishnews.com/tr/content/2022/01/02/mustafa-necatiyi-anarken/
    (*)1931 yılında Kemaliye’de doğdu. Pamukpınar Köy Enstitüsü’nden sonra Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1953). Amerika’da Colombia ve İndiana Üniversitelerinde ‘metin hazırlama ve anlatım teknikleri’ konusunda eğitim gördü. Hacettepe Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi Temel Türkçe Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Ankara Üniversitesi Basın ve Yayın Yüksekokulu, bugünkü adıyla İletişim Fakültesi öğretim görevliliğine geçti. Bu görevinden emekliye ayrıldı (1996). Emekliye ayrıldıktan sonra Türk Dil Kurumu’nun çalışmalarına etkin bir biçimde katıldı. Çalışmaları ve kitaplarıyla önemli katkılar sunan Emin Özdemir, 1 Eylül 2017 tarihinde aramızdan ayrıldı

  4. MEHMET BOZ avatarı
    MEHMET BOZ

    “Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir” çıkarımı doğru olsaydı OTAN(nato)’nın çelik ağ kafesine 1952’de sokulan Türkiye’deki okumuşlarının 72 yıldır aklı başına gelmesi gerekmez miydi?
    Cumhuriyet devrimlerinin Halkçılık, Devletçilik ilkeleri kapsamında böyük böyük okullarda okumuşların bunları doğru çözümleyebilecek yetkinlikte bilgili olmaları gerekmez miydi?
    Böyle olmadığına göre okumuşlarının olup bitenleri ülke ve milletin, dolayısıyla kendi, çıkarlarıyla bağdaşacak bir tutum alabilmeleri için bilgi birikimleri yok demektir.
    O da yetmez!
    Emperyalist Batı’nın “Tek parti ile demokrasi olmaz “ safsatasına teslim olan CHP “ Sandıksal Amerikan” demokrasini mal bulmuş mağribi gibi ülkemize 1946 yılında ithal eder miydi?
    O da yetmez!
    Kuvayı Milliye Destanı’nda Nazım’ın “Onlar ki toprakta karınca,/ suda balık,/ havada kuş kadar/ çokturlar” dediklerini sağ partilere oy verip iktidar yapıyor diye okumuşlar aşağılar mıydı?
    O da yetmez!
    “ (Okumuşların, bilakis) okumuş kadınlar Cumhuriyete borcu vardır.” diyen Türkan Saylan’ın duyduğu sorumluluğu okumuşların yüzde kaçı içselleştirmiş olabilir?
    Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyetin Kuruluşu ve Devrimlerin gerçekleştirilmesi sürecinin okumuşları nasıl anlatmış ise böyük böyük okullardan çıktılı okumuşların da olan biteni milletin asli unsuru olan “karınca/ balık/kuş” denli çok olan Milletin Efendisine(*) doğru anlatması gibi görevleri olmalı!
    Bu sorumluluğu üstlenmek ve başarabilmek için bilinç gerekiyor.
    •Yetkin bilinç geçmiş kadar gelecekle de ilgilidir.
    •Bilinç yetkinliği ölçüsünde insanın geçmişi kavrama ve geleceği kurma gücü vardır.
    •Geçmişi anlamak da geleceği tasarlamak da usun ayrıştırıcı ve bileştirici (analiz sentez) gücünü gerektirir.
    •İnsan daha çok geçmişe eğilimlidir. Bu eğilim yetersiz bilinçte artar ve duygusallıkla sarılır. Bu yüzden yetersiz bilinç doğrudan çok yanlışa yatkındır.
    •Sağlıklı bilinç geçmişe takılıp kalmaz. Her zaman her yerde gerekli olanın izini sürer, özel olarak geleceğe bağlanır, olması gerekeni kollar.
    •Geçmiş bir çöplük değildir. Geçmişte geleceği kurmaya yarayacak veriler vardır.
    •Sağlıklı bilincin geçmişe yönelişi daha çok güçlü bir gelecek içindir.
    •Yaşanmış deney(tecrübe) önemlidir.
    •Amaç geçmişte yitip gitmek değildir. Geçmişin deneyimlerinden yeni bir bakışla gelecek için işe yarar çıkarımlar yapmaktır.
    ***
    Büyük büyük okullardan çıktılı okumuşların büyük çoğunluğunun, emperyalizmin Türkiye’de iki yüz yıldır oynadığı adi oyunların ve çevirdiği dolapların ayırtında olduğunu savlanabilir mi?
    Yapılması gerekenler:
    •Önce okumuş kavramının yeni baştan irdelenmesi gerekir.
    •Ezberletilen Batı merkezli tezlerin dayatıldığı kitap, makalelerdeki verileri doğru çüzümleyebilmek için Atatürk’ün Büyük Söylevi yeniden yeniden okunmalıdır. Yoksa Batı’nın batağında hiçleşmek……

    (*) Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1 Mart 1922’de Büyük Millet Meclisi’nde ” Köylü milletin efendisidir. Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici köylüsüdür. O halde herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. ” sözünü ne amaçla söylemişti?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir